06-23-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Sonsuz davet
Bir gün 
Belki de dünyayı en çok sevdiğimiz bir gün 
"Sonsuz bir davet" alacağız
Kalbimiz yanımızda 
Kalıp adına ne varsa  burada bırakıp gideceğiz
O zaman şunu diyeceğiz kim bilir: "Şöyle keyifli keyifli kaç nefes alabildim? Ne de geçici imiş dünya! Böyle birdenbire mi bitecekti her şey? 'Hızlının hızlısı bir yer'in adı mıymış o geçici hayat?"
Bir ağaç dikip gitmişsek eğer, belki de gölge olacak orda Ağacın meyveleri gelecek belki de önümüze Bir çocuğun tebessümünü çoğaltmışsak, koşup gelecek çocuk yanımıza: 'İşte bu amca/teyze elime bir şeyler tutuşturmuştu ' diyecek Okuduğumuz ne kadar hoş cümle varsa hepsi hece hece "ışık" olacak mı; olur! Düşer önümüze, aydınlatır yolumuzu
Bir kirazı yerken, şöyle kulpundan tutup, bir çamurun nasıl olup da kiraza dönüştü(rüldü)ğünü düşünmüşsek  Hoşuna gidecek Sanatkârlar Sanatkârı'nın  "hoş geldin"ini duyacaksınız Çamuru kiraz, elma, karpuz, portakal ve saire yapanı göreceksiniz
Bir bardak su verene teşekkür insanlığımızı küçültür mü? Olmaz der içiniz dışınız, olmaz! Suyu taşların, toprakların arasından çıkarıp gönderene teşekkür de  insanı insan yapar, işte!
Baki:
"Minnet Hüda'ya devlet-i dünya fena bulur;
Baki kalır sahife-i âlemde adımız " der Der ve minnetin adresini verir
Dünya Devleti'ni bırakıp bırakın gidenler bıraktıklarını kime bıraktı! Bütün "yığdıklarımız" burada kalmıyor mu? Taştı, topraktı, altındı, evdi, yalıydı, halıydı  Hepsi, hepsi O'na bırakılmıyor mu? Onun ihtiyacı yok ki ama  En büyük vâris O demek ki
Şu, Ahmet'ten Mehmet'e; ondan ötekine de  Daha sonra?
Daha sonrası gerçek Vâris'e 
Öyle ya  Kimin malını kime bırakıyorsun? Bizimkisi sözde vârislik Bu geçici vârisliğimizin aynasında/n gerçek Vârisi görmek aslolan
Başka ne ki?
Öyle; aldanmamıza, üzülmemize gerek kalmıyor o zaman Nerede benim mülküm, nerede samur kürküm diye hayıflanmanın gereği var mı?
Ara sıra müsekkine ihtiyacımız var Hapishane gibi mesela Gidip oralara hürriyetin ne olduğunu anlamak için
Hastaneye bir de  'Oh, sağlığım yerinde!' diye   Aynada kendinize bakıp bakıp: Ne zenginmişim!' demek için Hoşluğun, nefes almanın, ayağımızın yere bastığının daha nelerin farkında olmak için
Sonra? Sonrasını anlatmak o kadar kolay değil Kolay değil 'lezzetleri acılaştırıp tahrip edeni/ölümü' günde defalarca düşünmek Düşünmek ve arada bir "Ölüler Ülkesi"ne gidip gelmek Onlar da nice şeyleri ve kimilerini bırakıp gitti
Biz de bırakıp gideceğiz
Gözümüz arkada niye kalsın!
Vârislerin Vâris'ine bırakıp gideceğiz
Endişemiz, korkumuz  cehaletimizdendir
Ali Hakkoymaz
|
|
|