Prof. Dr. Sinsi
|
Ozanlarımız - AŞIK ZÜLALİ (Yusuf KÖKTEN)
AŞIK ZÜLALİ (Yusuf KÖKTEN)
Aşık Zülali Kars ilimizin Posof ilçesinin Suskap köyünde bugünkü adı (Aşık Zülali Köyü) 1873 yılında doğdu
Üstün yetenekli bir aşık olan Zülali çocukluk yaşlarından itibaren aşıklık geleneğinin bütün gereklerini başarıyla yerine getirdi Bu konuda bilgisini görgüsünü geliştirdi Aşık Zülali aynı zamanda badeli aşıklardandır Kars 'ta ve çevrede usta aşıklardan usul, erkan, yol belledi İlk ustası Aşık Abbas'dı Aşık Şenlik, Aşık Sümmani gibi zamanın en usta iki aşığıyla görüştü, onlardan nasibini aldı ve mutluluğa erişti
Aşık Zülali, halk edebiyatının aşıklık geleneğinin bütün dallarında üstün örnekler verdi Sözü kadar sazı da güçlüdür Aşık Zülali, doğuda kısa zamanda büyük bir üne kavuştu İstanbul'da o tarihlerde halk şairleri, sazlarıyla, sözleriyle büyük kahvelerde, köşklerde ilgiyle dinleniyor, teşvik ve takdir ediliyordu Zülali İstanbul'da sanatını başarıyla sürdürdü, hem de medreseye devam etti Sonra tekrar Kars'a döndü
Gel zaman, git zaman yine gurbetin yolunu tuttu Afyon, Emirdağ derken, sonunda Eskişehir'in Çifteler ilçesini mesken tuttu Sazlı, sözlü bir dünyada 1956 yılının 18 Aralıkta Allah'ın rahmetine kavuştu
DEDECAN
Tarih binüçyüz ondört'tü bir vakit
Vardım gurbeti diyara Dedecan
Felek vurdu ayağına götürdü
Çıldır'dadır ser Suhara Dedecan
Vardım Suharaya azmi geharlı
Dört yanı müzeyyen resmi şeherli
Bir ejderha gördüm zehmi zeherli
Vurdu yüreğime yara Dedecan
Yüreğin ki yandı ciğerim pişti,
Sohbete başladı aklım da şaştı
Ele bildim derya ummandı coştu,
Tacüp kaldım bu hünere Dedecan
Ele hüner olmaz hünkar beyinde,
Açıp bayrağını sancak öğünde,
Beşyüz pençe gördüm en küçüğünde,
Mansur dek çektiler dara Dedecan
Dar'aki çektiler halime baktı
O nece mühürdü kaddimi yaktı
Olunca metahım harice çıktı,
Giyindim eğnime kara Dedecan
Kara ki giyindim düştüm amana
Keşke gideydim Hind'e Yemen'e
Bir serçe neylesin murg-u Semen'e
Yel dokundu şem fenere Dedecan
Alıştı fenerim böyle yanarım,
Gittiğime pişman oldum dönerim
Kendi vatanımda öksüz sanarım,
Olmadı kimseden çare Dedecan
Çare ki olmadı derdime billah,
Böyle Aşıklara etmez eyvallah
Zülali'ye yardım eyledi Allah,
Düşürmedi imtihana Dedecan
OLUR
Bir kişi ki kemalini hıfzetse,
İrfan meclisinde piri nur olur
Şeriat babına kayım olmayan,
Daim onun altı üstü nar olur
Üç nedir ki üç kitapta yeri yok,
Ziya vermiş her eşyada nüru çok
Ol kimidi beygafilden deydi ok,
Mahşerde Resul'a iddakar olur
Bendi yok başının yüce seri var
Haktalanın hikmeti var, sırrı var
Ol nedir ki beş iklimde yeri var
Bunu bilmeyenin işi zar olur
Zülali derki zehnim bulanır,
Didelerim gam bahrinde sulanır
Ol nedir ki dağ başına dolanır?
Çıkar can cesetten rüzugar olur
GÖRÜNDÜ
Livana'dan çıktım Şavkat dağına,
Allah'ın lütfundan ihsan göründü,
Sanarsın ki düştüm cennet bağına,
İnsanları huri gılman göründü
Sevgim kaldı vatan gazilerinde,
Hasretim varıdı bazılarında
Bu dersim manevi yazılarımda,
Hubb'ül vatan, min-el iman göründü
Bu vatan'a ağlar idim ıraktan,
Gördüm de kurtuldum gamdan fıraktan
Açıldı gözümüz kudreti Hak'tan,
Güzel Çıldır, Kars, Ardahan göründü
Hicran köprüsünden geçti ordumuz,
Kalmadı kasavat, asla derdimiz,
Posof mekanımız suskap yurdumuz
Her taşı cevherden vatan göründü
Gönül der Zülali vatan'a eriş
Vatanı dostlardan sual et soruş
Aleme yaz geldi gönlüm neden kış
Yaylasında karla duman göründü
NELER VAR
Vücudun mülkünden yağmur, kar gitmez
Niçin gelmez baharımda neler var
Doğmaz tan yıldızı şafaklar atmaz
Güneş çalmaz seherinde neler var?
Yüz bin tellal hicranımı satarlar
Müşteriler ellerinden kaparlar
Dertten kale, gamdan saray yaparlar,
Gelin bakın şeherimde nereler var?
Ben gurbete çıktım yüzü ağ gibi,
Vatan tuttum bahçe gibi bağ gibi
Takdirime dayanırdım dağ gibi
Ben ne bilem kaderimde neler var?
Soran yok Zülali nedir bu suçun,
Hicran dağlarında hicranın göçün
Hançer ile kesin bağrımı açın,
Bir bakın ki ciğerimde neler var
|