Prof. Dr. Sinsi
|
Beklenmeyen Sonlar
Aşk
  Aşk eski bir hikayedir ama her zaman yepyeni  Ve aşk, öyle engin bir deryadır ki, ne kenarı vardır, ne de ucu bucağı  
Sana desem ki;
'Aşk kalbin göklere yükseldiği altın merdivendir ' Bilmem yeterli ulurmu?
Aşkın ilk soluğu, mantığında son soluğudur
Bitmeyen bir şarkıdır aşk  Dudaklarda türkü, ruhu açan baharın gelişi gibi  Nasıl, nereden gelir bilinmez, öyle sessiz ve güçlü  
İnsan kalbindeki gerçek aşk dört nala giden bir attır Ne dizgin anlar, ne ses dinler  
Aşk insanı kılıçsız zapteder ve ipsiz bağlar
Aşkı anlatmak, suya mektup yazmaktan farksızdır
Aşk işte, AŞK  Aşk Çiçeği
Bir gün tutar bir caneriği çiçeğini sunar bahara Bür tutam serinlik, bir yürekte buğulanan sıcaklık Ve konar gözlere bir öpücük gibi kuşların bahar sevinci Okşar bir annenin parmakları gibi usulca saçlarımızı seher yeli Bir tutam gün ışığı dolar içimize, bir tutam sevinç çığlığı
Ne zaman bahar gelse sevinci yaşar kırlar, dağlar, ovalar, denizler, dağlı çocuklar umudu kucaklar bir yanımızda; bir yanımız da kuşlar, ağaçlar, çiçekler, kelebekler, cerenler sevinci yaşar Aydınlık gelir dört bir tarafa, gürül gürül akar dereler Bir dağ pınarı gibi hayat kaynar kanımızda, yüreğimizde tomurcuk tomurcuk aşk fışkırır Alıp götürür duygularımızı dağların ötesine serin serin esen rüzgarlar  
Bu dağların sevda türküsüsün sen, denizlerin mavisi, bulutların beyazı Ne zaman bahar gelse, yağmur yağmur çiçek açar sesin gökyüzünde Ben sonbaharın yorgun, yanık türküsüyüm oysa, sarıya çalar rengim, rüzgarlar estikçe savurur yapraklarımı uzak diyarlara Sen gülüşünde baharın ilk sevincini, gözlerinde göğün uçuk mavisini taşıyorsun Yaşamak bir su gibi berrak yüzünün aydınlığında, bir köy türküsü gibi hilesiz ve içli
Ben seni ozanca sevdim türkübakışlım, sular gibi temiz, bir rüzgar gülü gibi hilesiz Mehtabın güzelliği, yıldızların ışıltısısın sen karlı dağlarda, rüzğarların soluğu, güneşin dostluğusun Umut, aşk ve alın terisin akalınlarda Toprağa ekilen tohum, bahara söylenen türküdür dilin Ceylan gözlerin sevinci, dudakların ıslığısın türkülü ırmaklarda
Acılar içinde de olsa yaşamı çılgınca sevdim Çılgınca sevdim dağları, denizleri, kuşları, ormanları, umudu, sevinci, güneşi, çocukları En çok da seni sevdim aşkçiçeğim
Kar türküleri kederlidir gülüm, kar türküleri acılı Gidersen kar yağar istasyonlara Bir gülü büyütmek kadar zor ve güzel, seni düşlemek dağların ötesinde Seni dağlı bir çiçek gibi göğsümüm üstünde, namusumun akında taşıdım hep
Bu sevdayı alıp gitme benden, alıp gitme buralardan, gözleri türkülü kuşum İçimdeki baharı öldürüp gitme Kimsiz, kimsesiz kalır yüreğim Körpe bir dal gibi koparma sevinçlerimi yüreğimden
Gitme
figan düşer denizlere sular çekilir
yağmur yağmaz vahalardan kirpiklerime
bir rüzgar hıçkırır tenhada, bir dal kırılır
boynunu büker sabah kervanları kelebekler ölür
gitme
bir yıldız küser göğüne, içini çeker bir çocuk
şaşırır yönünü rüzgarlar
bütün pınarların suyu çekilir
solar nazlı çiçekleri kalbimin, üzülürüm
gitme
öksüz kalır içimdeki imge dağları
saçlarını öpen seher yeli, çoban yıldızı
bir daha turnalar geçmez, bülbüller ötmez
çiçekler açmaz bahçemde ah be gülüm
gitme
içimdeki bütün vagonlar devrilir
bir kar yağar istasyonlara, üşürüm
gitme
bütün ormanlar ateşe verilir
kuşlarda gider bu kent de, ölürüm
gitme kal
menevşeler açsın dağlarda
sevince dönüşsün gökyüzü
iki çığlık arasında bırakma beni ah gülüm
yokluğuna alışamam yokluğun ölüm
|