Konu
:
KişiseL ayna
Yalnız Mesajı Göster
KişiseL ayna
06-22-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
KişiseL ayna
hayatımız karışık mutfak gibi, halil ibrahim sofraları kurulmuyor artık evlerde
kim kimin etinden ne koparırsa kardır sayıp doyuruyor aç ruhunu bu alemde
baldırımızda bi yabancı kaşık
kalbimizde bıçak yarası
afiyet bal şeker olsun aşklar satılıyor cafelerde yarım ekmek arası
taşıyın beni
hürriyet yok bu ülkede
taşıyın beni
adımı yaşatacak minik bedenlere
az daha dayan açacak yaprakları toprak ananın
kırılgandır kollarım kanatlarım
serçeler misafirim
ev sahibesi olmuş kuşlara eğreti dallarım
dilim susakalmış kesik uzuvlarım da açmış kır çiçekleri
bize yine söylemsiz sözler
bize yine kendimizle elele boğuk bi yanlızlık kalmış
kaynar kazan cehennem atmosferde
okyanus derinliği panik depresifiyim
tarumar eylesinler bedeni mi umurumda mı
bana yürekte inşaa edilmiş ruh gerek
ve sen kadınsın
rengin ırkın inancın ayrı olsa da
topukları toprak çatlağı, yüreği evlat yangını anasın
ve sen senn
sen utançsın bu kodaman dünyanın apış arasına gizlediği açlıksın
bakıyor ve görüyormusunuz
bunca gözlek rengi önemli mi
yeter ki görsün
yoksa sen de mi bakar körsün?
ve görmek için insan olmak yetersiz kaldığı an
bazen ağlarsın AİZO misali
bazen de bakarsın denize ben gibi
ah be kuşum
nereden bilecektin kanat açtığın sular bir damla gibi görünse de
aslında okyanusa dikleniyosun
senin ruhun anka kuşu, kanatlarım güçlü sanıyorsun
yoruluyorsun
kurulacak çok cümle var aslında
hepsi de yetersiz kalacak bu resimde
oysa ki ben
dünyaya merhaba demek istiyordum
sihirli bir kapıdan geçip kendimce sana merhaba demek anne
baba
niye taş kesildi elim
bedenim
ben niye doğamadım anne?
hiç dönüp gölgenize baktınız mı
orada viraneleri görebildiniz mi
gölgenizle hayat oyunları oynadınız mı
oyun başladı
kim ebe
?
oyunu baştan yazalım ister misin
oyunun kuralını bozup
gölgelerimize yeni hayatlar inşaa etsek
ve saklanıp bir hayalin ardına
hiç ebelenmesek
ölsek
ve yeniden doğsak
öyle saf
öyle günahsız
yalandan
riyadan sıyrılıp
biz toprak ana gibi doğurgan olsak
haydi cancağızım
gidelim insanlıktan nasibimizi aldık
koşmak bizim neyimize
ardımızda salyangozlar misali yapış yapış bir yaşam bıraktık
haydi cancağızım
gidelim
1963 Malcolm W
Browne, ABD
Budist rahip Thich Quang Duc, Güney Vietnam Hükümeti'nin din adamlarına eziyet etmesini kendini yakarak protesto ediyor
Rahip yanarak ölürken hiç ses çıkarmadı ve kıpırdamadı
ben sana destanlar yazıyorum
sen toprağı kaz
her bahar sürgün verir köklerim
bana bu ceza azz
hey sevdiceğim
bakışlarını al heybemden
yoksa bu diyarlarda görev yapamam ben
senin altında jipin, masanda pc'in cebinde 3g olacak
ya bu çocuklara a
b
c
yi kim okutacak
bakma öyle sevdiceğim
senin karnın nişantaşında benim ruhum bu köhne kasabada doyacak
zamansız gelişler vardır
ve zamansız gidişler
bazen keşke hiç gelmeseydide alışmasaydım gidişine dersin
ama beklenen yolcu geldiği gibi gider
akşam kızıllığı çöker göz bebeklerine
zamanın alnına sıkarsın
otogar
terminal
liman
ne farkeder
cumartesiler hep ayrılıkla biter
bu gün burada cumartesi
sende beni benim gibi özledin mi?
sadakat mi dedin
uyuyor bir park kuytusunda evlere ocaklara sığamamış
ne verdin ki bana der gibi hayata inadına sokağa düşmüş sadakat aslında bankın altında tetikte yatıyor
kimseler görmüyor rüyalarında bir aşk var bir de yorgun yıllar
o bir şehit oğlu
3 saat önce şehrimde yapılan teröre lanet mitinginde çektim bu fotoğrafı
annesi albayrağa sarılmış
kardeşi henüz 9 aylık
yağan yağmura inat küçücük ellerinde dev bir milleti taşıyordu
gözlerinde anlamını bilemediği bir öfke
anasının eteğine tutunup KAHROLSUN PKK
diye bağırıyordu
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul