06-22-2012
|
#3
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Makaleler

Bugün karşı karşıya olduğumuz uluslararası terör, değişmiş bir dünyanın sözde-dini görüşüne dayanmaktadır Terör, bu görüşü, kolayca etkilenebilen genç erkek ve kadınlara satmaya çalışan gayriinsanı bir oluşumdur
Hoşgörü sahibi, demokratik toplumumuzda dünyaya gelen ve diğer Britanyalı hemşehrilerine karşı en ufak bir kin beslemeyen Britanyalı bir gencin, kalabalık bir banliyö treninde kendisini havaya uçurmasını da bu şekilde sağlayabilmektedir Şimdiye kadar duyduğum en tüyler ürpertici ifadelerden birisi geçtiğimiz yıl temmuz ayında Londra'da gerçekleştirilen bombalama olaylarının sorumlusu olan İngilizlerden birisinin, Shezhad Tanweer'in verdiği ifade olmuştur Tanweer, kendisini ölüme gönderenlerin zafer kazanmış olacaklarını; çünkü kendilerinin "ölümü bizlerin hayatı sevdiği kadar sevdiğini" söylemiştir
Batı Müslümanlara düşman değil  
Ancak Tanweer'in ifadesinde kullandığı "biz" kelimesinin İngiltere ya da yurtdışındaki Müslüman toplumun büyük bir bölümünü ifade etmediği son derece açıktır Bu ülkenin varlığına son derece büyük ve hayati önem taşıyan bir katkı sağlayan iki milyon Müslüman, bu teröristlerden kendileri adına eylem yapmasını istemedi Aksine ezici bir çoğunluğu yüce ve asil inançlarına getirilen bu kötülemeden büyük bir rahatsızlık duymaktadır
Bu kişilerin görüşleri temel iki saptırmaya dayanmaktadır Bunlardan ilki Batı'nın gerek kendi topraklarında gerekse yurtdışında İslam'a karşı bilinçli ve eşgüdümlü bir saldırı gerçekleştirdiğidir Bu, düpedüz bir saçmalıktır "Batı" her anlamda siyasi bir varlık olduğu kadar Müslümanlara güçlü bir destek ve yardım geçmişine sahip oluşuyla da ön plana çıkmaktadır Kosova, Darfur, tsunami faciası, Keşmir'deki deprem, bu geçmişe ait sadece birkaç örnektir İngiltere'de bizler son beş yıllık dönem boyunca Müslüman ülkelere yönelik insani, proje ve kalkınma yardımlarına 5 milyar İngiliz Sterlini'ni aşkın para yatırmış bulunmaktayız
Teröristlerin söylemlerindeki ikinci saptırma ise, bu kişilerin bir şekilde Müslümanları savunduğudur Oysa üzücü gerçek, bu şahısların kurbanlarının büyük çoğunluğunun Müslümanlar olduğudur Ürdün'deki bir düğün töreninde bombalı saldırı gerçekleştirdiler Afganistan'da öğretmenleri idam ediyorlar Irak'ta camileri tahrip edip masum Müslümanları öldürüyorlar Mısır ve Endonezya'da turistleri korkutup kaçırmaya ve yatırımı uzaklaştırmaya çalışıyorlar Bu tür eylemleri ile Müslümanların hayatını iyileştirmiyor, aksine çok daha kötüye götürüyorlar İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nda köprü kurmak ve tartışma ortamını mümkün kılmak amacıyla basın ve yayın organlarıyla çalışan ve son derece büyük saygı gören Arap ve Urdu asıllı sözcülerden oluşmuş bir ekip bulunmaktadır
Ayrıca Pakistan, Mısır ve Endonezya gibi ülkelere Müslüman Britanyalılardan oluşan heyetlerin gönderilmesini de desteklemekteyiz Söz konusu heyetlerin üyeleri Britanya'nın dış politikasının birer savunucusu olarak görevlendirilmemektedir, aksine birçoğu Irak konusunda son derece katı görüşlere sahiptir; ancak bu üyelerin amacı bugün Britanya'da yaşamanın kendilerine sunduğu zorluklar ve fırsatlar konusunda Müslüman kardeşlerine üç boyutlu bir resim çizebilmektir Örneğin, sağlıklı bir demokrasi ortamında üzerlerine düşeni yaptıkları ve hükümet politikası hakkındaki fikirlerini sesli olarak ifade ettikleri gerçeğini göstermeye çalışmaktadırlar Birleşik Krallık'taki Müslüman cemiyetler, Britanya için en güçlü potansiyel elçi konumundadırlar ki; bu nitelikleri, sahip oldukları inancın da elçisi olma potansiyellerini azaltmamaktadır Bu gruplar, teröristlerin genişletmeye çalıştığı bölünmeyi engellemek amacıyla bir köprü kurma çabalarımızda elimizdeki en büyük desteklerden birisidir Müslüman kardeşlerimiz dini aşırılıkçılığa karşı çıktıklarında bu, aynı sözler bir hükümet bakanı tarafından sarf edildiğinden çok daha güçlü ve göz ardı edilmesi çok daha zor olan bir etki meydana getirmektedir
Küresel şiddete karşı işbirliği
Dolayısıyla bu ülkedeki Müslümanlarla ilişkiler hakkında bir sonraki haber gazetelerde yer aldığında, taraflı olan ve sadece önemsiz bir azınlığı temsil eden kişilerin görüşleri dışındaki görüşleri de dikkate alalım ve mikrofonu dini aşırılıkçı çarpıklıklarla mücadele edebilecek itibar ve nüfuza ve olaylara çok daha dengeli bir yorum getirme kabiliyetine sahip olan asıl çoğunluğa uzatalım Bizler, yani esas çoğunluk, teröristleri ve benimsedikleri terörizmi mağlup etmenin ortak bir yolunu bulurken bırakalım onlar boş söylemlerine devam etsinler
Ölümü nihilist bir yaklaşımla yüceltirken Shezhad Tanweer, teröristlerin neden kaybedeceğini göstermiştir Dinleri, mezhepleri ya da renkleri ne olursa olsun dünyanın tüm ülkelerindeki insanlar yaşama, teröristlerin asla eş koşamayacağı bir şekilde tutkuyla bağlıdırlar Eğer güçlerimizi birleştirirsek, yoğun bir çalışma ve diplomasi sayesinde ortak zeminimizin, ortak değerlerimizin sınırlarını belirleyebilir ve bu sınırları büyük bir azim ve güçle savunabiliriz ve bu sayede, hep birlikte terörü yenebiliriz
Margaret Beckett
İngiltere Dışişleri Bakanı
|
|
|