Yalnız Mesajı Göster

Ankara Savaşı

Eski 06-22-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ankara Savaşı




III Mektup ve Cevabında

Yıldırım Bayezid’den alınan ikinci cevabın ardında;

Timur; “Sungur Çavuş ve Hacı Bayezid ile gönderdiğimiz haberler doğrudur Sizin küffârla savaştığınızı biliyoruz Bu tarafta Gürcü kâfirlerle biz savaşıyoruz Hem siz hem de bizler bu konuda mutluyuz Bu durumun sayısız faydaları her iki tarafa olmaktadırYazdıklarımızda zerre kadar şaibe ve şüphe olamaz Antlaşma kararı olursa, Mısır’la aramızda olanlardan ıslâh edici olunması isteğiniz uygun görülmemiştir


Çünkü ölen eski Mısır Vâlisi, elçilerimizden Irak ve Acem’in büyük saygı duyduğu Bahaddin Savcı’yı haksız yere öldürdü Yine uzun süredir hapsettiği Gönültaş’ı serbest bırakması için elçi gönderdiğim halde isteğimi yerine getirmedi ve o günahsızı hiç endişe duymadan katletti Biz Şam ve Haleb’e geldiğimizde, Mısır’da Hacı adındaki elçileri gelip haps olunan Otlamış’ı Haleb’e gönderelim dediler Fakat bu sözün de aksini yaptılar


Timur, Osmanlı sultanının Memlüklerle irtibat kurmasına, bağları kuvvetlendirmesine vesile olacak faaliyetlerden rahatsız olduğunu ve Yıldırım Bayezid’in muhtemelen elçileri vasıtasıyla sözlü olarak Mısır Valisi
olan kişi hakkında akrabalık ve kutsal mekanlara idarecilik yapmış olması, Timur ile Yıldırım Bayezid arasında arabuluculukta bulunmasına itiraz edip, rıza göstermeyerek; “Senin, şimdi Mısır Vâlisi olan kimseye oğlumuzdur demeni uygun görmedik Onu Sultânu’l-Harameyn elkâbıyla anmanız doğru olmaz Belki Mücâvirü’l-Harameyn demeye lâyık değillerdir” tepkisini bildirmiştir Ancak Yıldırım Bayezid’in göndermiş olduğu önceki mektubu incelendiğinde Memlük Sultanı için yukarıdaki ifadeleri kullanmadığını görüyoruz Acaba Karaman Beyliğine ait bazı kimselerin Osmanlı elçilerini ele geçirip, gönderilen mektuptaki ifadeleri değiştirdiklerine dair Bayezid’in kastettiği hadise bu sırada olmuş olabilir mi, sorusu akla gelebilir



Timur mektubuna devamla; “Bize dost olmayanı, kendinize yakın ve sevdiklerinize dahil etmeyiniz Saltanat işleri nezâkete bağlıdır Dikkat edilecek yönleri çoktur” şeklinde tavsiye ve isteklerini dile getirmiş, “Ahmed Celâyir şimdi Bağdat yakınlarına gelmiş, biz de oraya asker göndermişiz Tekrar size taraf kaçar gelirse sahip çıkmayıp, bilâkis yakalayıp bize teslim etmeniz sizden isteğimizdir Erzincan’a varıp, yerleri tahrip için şimdilik serhadda durularak elçilerinizin gelmesini beklemekteyiz” şeklinde düşüncelerini Yıldırım Bayezid’e iletmiştir



Yıldırım Bayezid; Timur’un mektuplarında yer alan isteklerini kabul etmeyerek, onu kendi atası olan Hülâgu’nun sergilediği tutuma davet etmiş, Osmanlı ülkesine sığınan Bağdat Sultanı Ahmet Celâyir ile Kara Yusuf’u teslim alma arzusundan vazgeçmesi için; “Mısır hakimi ile aranızda geçen olaylardan dolayı bizim niyetimizi doğru anlamamışsınız Biz arzu etsek Mısır’ı feth etmeye her zaman kadiriz Ahmet Celâyir tekrar geri Osmanlı topraklarına gelirse, Kara Yusuf ile birlikte ikisini size teslim etmemi istemişsiniz Biliyorsunuz ki Hûlâgu Dârü’s-Selâm’ı alıp İran’ın çoğunu eline geçirdiği sırada, halifenin amcası çocuklarından bir iki kişi Mısır’a Kâhire Vâlisi Baybars’a sığındılar ve onun himayesine girdiler Hülâgu’nun Bağdat Vâlisi olan Karaboğa Noyan, Baybars’la cenk ettiler Halifenin amcasını Mısır askeri sanıp, orada şehit ettiler Kaçanlar şimdiye kadar Kâhire’de kaldı ve Hülâgû Han onları geri istemedi ve takip de etmedi


Şimdi bu dostunuz feleğin tokadını yemiş bir iki kişiyi himaye etmekle hatırınızı kıracak bir durum olamaz Zira Hülâgû böylesine cüz’i şeylerden vazgeçmiştir Muradımız Sivas ve çevresinden elinizi çekmenizdir Bunu yerine getirmeniz güzel bir işaretinizin gereği olduğu anlaşılacaktır Ancak her hâlde Allah’ın takdirinden kaçılmaz ve bizim kimseden korkumuz yoktur” şeklindeki düşüncelerini bildirmiştir

Timur, Yıldırım Bayezid ile savaşa girmenin riskli olabileceği husussunda tereddüte düşmüş, elçiler vasıtasıyla savaş yapmadan amacına ulaşma yoluna gitmiştir Diğer taraftan Yıldırım Bayezid, onun isteklerini yerine getirmekle, otoritesinin sarsılacağı, tarafında yer alan kimselerin Osmanlı idaresine güvenlerinin kalmayacağı ve Osmanlı geleneğine ters düşen “Kendisine sığınan kimseyi düşmanına teslim etmek” durumda olmak ismediği için Timur’a olumlu cevap vermediği anlaşılıyor


IV Mektup ve Cevabında

Karşılıklı yazılan mektupların en sonuncusunda Timur’un, Osmanlı idaresinden birkaç kale ve şehrin kendisine teslim edilmesi gibi kabulü mümkün olmayacak yeni şartları da ilave ederek, savaş niyetini daha açıkça belirttiği görülmektedir Hatta mektuplarda geçmeyen, ancak bazı tarih araştırmalarında rastladığımız “Timur, Yıldırım Bayezid’den oğullarından birini kendisine rehin bırakması” isteğinde de bulunduğunu kaydetmişlerdir



Timur; “Şimdiye kadar sulh için çalıştım ve nihayet Sivas’a gelmem söz konusu oldu Kâfire fırsat vermemek, İslam diyarlarını harap etmekten endişe edip, Şam tarafına giderek Mısır azizinden intikamımızı aldık Sizin hasta olduğunuz hususu ağızlarda dolaşırken, biz bunu fırsat bilip dikkate almadık Ancak siz fırsat bulunca bize bağlı olan Erzincan’a gelip valimizi rencide ettiniz Adamımız olan Taharten (Muttaharten) sulhu sağlamak için sizin pişman olduğunuzu bize yazmıştır Biz de güvendik ve sulh için antlaşmaya varılacağı umuduyla birkaç kez mektuplar gönderdik Ama siz gittikçe artan bir katı tutum içerisinde oldunuz Tâ ki biz ve askerimiz için kâfir ve kâfirden daha eşed kâfirlerdir demeniz sözü her yerde söylenir olmaya başladı Elçileriniz olan Sungur ve Ahmed adamlarınız uzun süredir yanımızdadırlar İslamlığımızı ve inancımızı biliyorlar


Hedefimiz Kefe ve Kırım yönüne iken, Şirvan’dan geri dönüp tekrar Erzincan’dan o tarafa varmak icap etti Semerkand’da bulunan oğlum Muîneddin Muhammed Sultan Bahadır da askeri ile birlikte bana katılacaktır İsteğimiz Erzincan’a varmadan ve askerimiz şehirlerinize girmeden önce Sivas, Malatya, Elbistan, Erzincan ve Kemâh’ın bize bırakıldığını sağlam bir ahit-nâme ile bildirmenizdir Sulha muhalif değilim ve bağlıyım Bu sulhun bir sûretini Mekke-i Mükerreme’de Bâbü’l-Harâm’da kapalı muhafaza olunsun ki, kimin bu sulha uyup uymadığı ortaya çıksın Bu mektup Sungur, Ahmed ve Hacı Bayezid ile gönderildi


Alıntı Yaparak Cevapla