Prof. Dr. Sinsi
|
Fatih Sultan Mehmed 1451 - 1481

Hayatı
İstanbul'un Fethi
Yapılan Hazırlıklar
Kuşatma ve Savaş
Fetihin Sonuçları
Kırımın Fethi
Otlukbeli Savaşı
Denizlerde Durum
İdari Düzenlemeler
Mimari Eserler
Tuğra
Harita
Babası : İkinci Murad
Annesi : Huma Hatun
Doğumu : 29 Mart 1432
Ölümü : 3 Mayıs 1481
Saltanatı : 1451 - 1481
Devlet Sınırları : 2 214 000 km2
FATİH SULTAN MEHMED
1451 - 1481
HAYATI
Fatih Sultan Mehmed 29 Mart 1432'de Edirne'de doğdu Babası Sultan İkinci Murad, annesi Huma Hatun'dur Fatih Sultan Mehmed, uzun boylu, dolgun yanaklı, kıvrık burunlu, adaleli ve kuvvetli bir padişahtı Devrinin en büyük ulemalarından birisiydi ve yedi yabancı dil bilirdi Alim, şair ve sanatkarları sık sık toplar ve onlarla sohbet etmekten çok hoşlanırdı İlginç ve bilinmedik konular hakkında makaleler yazdırır ve bunları incelerdi
Hocalığını da yapmış olan Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmed'in en çok değer verdiği alimlerden biridir Fatih Sultan Mehmed, gayet soğukkanlı ve cesurdu Eşsiz bir komutan ve idareciydi Yapacağı işlerle ilgili olarak en yakınlarına bile hiçbir şey söylemezdi
Fatih Sultan Mehmed okumayı çok severdi Farsça ve Arapça'ya çevrilmiş olan felsefi eserler okurdu 1466 yılında Batlamyos Haritasını yeniden tercüme ettirip, haritadaki adları Arap harfleriyle yazdırdı Bilimsel sorunlarda, hangi din ve mezhebe mensup olursa olsun bilginleri korur onlara eserler yazdırırdı
Bilime büyük önem veren Fatih Sultan Mehmed yabancı ülkelerdeki büyük bilginleri İstanbul'a getirtirdi Nitekim astronomi bilgini Ali Kuşçu kendi döneminde İstanbul'a geldi Ünlü Ressam Bellini'yi de İstanbul'a davet ederek kendi resmini yaptırdı Şair ve açık görüşlüydü
Fatih Sultan Mehmed 1481 yılına kadar hükümdarlık yaptı ve bizzat 25 sefere katıldı Azim ve irade sahibiydi Temkinli ve verdiği kararları kesinlikle uygulayan bir kişiliği vardı Devlet yönetiminde oldukça sertti Savaşlarda çok cesur olur, bozgunu önlemek için ileri atılarak askerleri savaşa teşvik ederdi
20 yaşında Osmanlı padişahı olan Sultan İkinci Mehmed, İstanbul'u fethedip 1100 yıllık Doğu Roma İmparatorluğunu ortadan kaldırarak Fatih ünvanını aldı
Hz Muhammed'in (S A V) hadisi şerifinde müjdelediği İstanbul'un fethini gerçekleştiren büyük komutan olmayı da başaran Fatih Sultan Mehmed, yüksek yeteneği ve dehasıyla dost ve düşmanlarına gücünü kabul ettirmiş bir Türk hükümdarıydı
Orta Çağ'ı kapatıp, Yeniçağ'ı açan Cihan İmparatoru Fatih Sultan Mehmed, Nikris hastalığından dolayı 3 Mayıs 1481 günü Maltepe'de vefat etti ve Fatih Camii'nin yanındaki Fatih Türbesi'ne defnedildi
İSTANBUL'UN FETHİ
Fatih Sultan Mehmed padişah olduktan sonra ilk iş olarak, devamlı ayaklanma çıkaran Karamanoğlu Beyliğine karşı sefere çıktı Karamanoğlu İbrahim Bey af diledi Fatih İstanbul'un fethini düşündüğü için onu bağışladı
Fatih Sultan Mehmed, büyük gayesini gerçekleştirmek için, Macarlara, Sırplara ve Bizanslılara karşı yumuşak davranıyordu Amacı Haçlıların birleşmesini önlemek, onları tahrik etmemek ve zaman kazanmaktı
Bin yıllık tarihinin sonuna gelmiş olan Bizans küçüle küçüle sadece İstanbul şehrinin sınırları içinde hüküm süren bir devlet durumuna düşmüştü Ancak buna rağmen Bizans'ın varlığı, Balkanlar'daki Türk hakimiyeti açısından tehlikeli oluyordu
Bizans İmparatorları, Anadolu'daki çeşitli siyasi güçleri de Osmanlı aleyhine kışkırtmaktan geri kalmıyorlardı Hatta zaman zaman Osmanlı şehzadeleri arasındaki taht kavgalarına karışıp devletin iç düzenini bozuyorlardı
YAPILAN HAZIRLIKLAR
İstanbul'un Osmanlı Devleti'nin hakimiyeti altında girmesi, ticari ve kültürel yönden önemli bir avantajın daha ele geçirilmesi demekti Boğazlar tam anlamıyla kontrol altına alınacak ve bu sayede Karadeniz ticaret yolları ele geçirilmiş olacaktı Karamanoğulları meselesini çözen Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'un fethi için gerekli hazırlıklara başladı
Devrin mühendislerinden Musluhiddin, Saruca Sekban ile Osmanlılara sığınan Macar Urban Edirne'de top dökümü işiyle görevlendirildi "Şahi" adı verilen bu topların yanında, tekerlekli kuleler ve aşırtma güllelerin üretilmesi (havan topu) yapılan hazırlıklar arasındaydı Yaptırılan bu büyük toplar İstanbul'un fethedilmesinde önemli rol oynadı
Yıldırım Bayezid'in İstanbul kuşatması sırasında yaptırdığı Anadolu Hisarının karşısına, Rumeli Hisarı (Boğazkesen) inşa edildi Bu sayede Boğazlar'ın kontrolü sağlanacak, deniz yoluyla gelebilecek yardımlara karşı tedbir alınmış olacaktı 400 parçadan oluşan bir donanma inşa edildi Turhan Bey komutasındaki bir Osmanlı donanması Mora'ya gönderildi ve İstanbul'a yardım gelmesi engellendi
Eflak ve Sırbistan ile var olan barış antlaşmaları yenilendi Macarlarla da üç yıllık bir antlaşma yapıldı Osmanlıların bu hazırlıkları karşısında, Bizanslılar da boş durmuyordu Surlar sağlamlaştırılıyor ve şehre yiyecek depolanıyordu Ayrıca Bizans İmparatoru Konstantin, Haliç'e bir zincir gerdirerek, buradan gelecek tehlikeyi önlemeye çalıştı
Aynı zamanda Haçlı dünyasından yardım isteniyor, Papa ise yapacağı yardım karşısında Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birleştirilmesini istiyordu Ancak Katoliklerden nefret eden Ortodoks Rumlar, Roma kilisesine bağlanmak istemiyor, "İstanbul'da Kardinal Külahı görmektense, Türk Sarığı görmeye razıyız" diyorlardı
KUŞATMA VE SAVAŞ
Fatih Sultan Mehmed, hazırlıklar tamamlandıktan sonra, Bizans İmparatoru Konstantin'e bir elçi göndererek, kan dökülmeden şehrin teslim edilmesini istedi Fakat İmparatordan gelen savaşa hazırız mesajı üzerine, İstanbul'un kara surları önüne gelen Osmanlı ordusu, 6 Nisan 1453'de kuşatmayı başlattı Osmanlı donanması ise Haliç'in girişinde ve Sarayburnu önünde demirlemişti Ordu; merkez, sağ ve sol olarak üç kısma ayrıldı 19 Nisan'da yapılan ilk saldırıda, tekerlekli kuleler kullanıldı ve bu saldırı ile Topkapı surlarından burçlara kadar yanaşıldı
Osmanlı Ordusundaki er sayısı 150 000 ile 200 000 arasındaydı Bu kuvvetlere Rumeli ve Anadolu beylerine bağlı çeşitli kuvvetler de katılmıştı
Çok şiddetli çarpışmalar oluyor, Bizanslılar şehri koruyan surların zarar gören bölümlerini hemen tamir ediyorlardı
Venedik ve Cenevizliler de donanmalarıyla Bizans'a yardım ediyorlardı Fatih Sultan Mehmed Osmanlı donanmasının kuşatma sırasında yeterince kullanılamadığını ve bu yüzden kuşatmanın uzadığını düşünüyordu İstanbul'un Haliç tarafındaki surlarının zayıf olduğu biliniyordu Bizans bu bölgeye zinciri bu nedenle germişti Yüksekten atılan taş gülleler Bizans donanmasından bazı gemileri batırmıştı fakat bir kısım donanmanın Haliç'e indirilmesi kesin olarak gerekliydi
Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'un fethedilmesini kolaylaştıracak önemli kararını verdi Osmanlı donanmasına ait bazı gemiler karadan çekilerek Haliç'e indirilecekti
Tophane önündeki kıyıdan başlayıp Kasımpaşa'ya kadar ulaşan bir güzergah üzerine kızaklar yerleştirildi Gemilerin, kızakların üzerinden kaydırılabilmesi için, Galata Cenevizlilerinden zeytinyağı, sade yağ ve domuz yağı alınarak kızaklar yağlandı 21-22 Nisan gecesi 67(yada 72) parça gemi düzeltilmiş yoldan Haliç'e indirildi
Haliç'teki Türk donanmasına ait toplar, surları dövmeye başladı Ciddi çarpışmalar cereyan etti Bundan sonraki günlerde top savaşı, ok, tüfek atışları, lağım kazmalar, büyük ve hareketli savaş kulelerinin surlara saldırıları devam etti
Kuşatmanın uzun sürmesi ve kesin başarıya ulaşılamaması askerler arasında endişe yarattı Ancak, İstanbul'u her ne şartta olursa olsun almaya kararlı olan Fatih Sultan Mehmed kumandanların ve alimlerin de bulunduğu bir toplantı düzenledi Cesaretlendirici bir konuşma yaptıktan sonra, 29 Mayıs'ta genel saldırının yapılacağına dair kararını açıkladı
Çarpışmalar sırasında Bizans'ı koruyan surlar üzerinde kapatılması mümkün olmayan gedikler açılmaya başlamıştı Surlar içerisine küçük sızmalar oluyor, ancak geri püskürtülüyordu İlk defa Ulubatlı Hasan ve arkadaşlarının şehit olmak pahasına tutunmayı başardıkları İstanbul surları, artık direnemiyordu 53 gün süren ve 19 Nisan, 6 Mayıs, 12 Mayıs ve 29 Mayıs'ta yapılan dört büyük saldırıdan sonra Doğu Roma İmparatorluğu'nun 1125 yıllık başkenti olan İstanbul, 29 Mayıs 1453 salı günü fethedildi
FETHİN SONUÇLARI
İstanbul'un fethi, çok önemli sonuçları da beraberinde getirdi Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'un fethinden sonra batıdaki hakimiyeti pekiştirmek, sınırları genişletmek, İslam'ı en uzak yerlere kadar yaymak ve Hıristiyan birliğini bozmak amacıyla Avrupa üzerine bir çok seferler düzenledi
Sırbistan (1454,1459), Mora (1460), Eflak (1462), Boğdan (1476), Bosna-Hersek, Arnavutluk, Venedik (1463-1479), İtalya (1480) ve Macaristan seferleriyle Osmanlı İmparatorluğu Avrupa'daki hakimiyetini pekiştirdi
Sırbistan Krallığı tamamen ortadan kaldırılıp Osmanlı sancağı haline getirildi, Mora tamamen fethedildi, Eflak Osmanlı eyaleti yapıldı, Bosna tekrar Osmanlı hakimiyetine alındı, Arnavutluk ele geçirildi 16 yıl süren Osmanlı-Venedik Deniz Savaşları sonunda Venedik barış imzalamayı kabul etti İtalya'ya yapılan sefer sırasında Roma'nın fethi açısından çok önemli bir merkez olan Otranto, fethedildi ancak Fatih Sultan Mehmed'in ölümü üzerine kaybedildi
KIRIM'IN FETHİ VE KARADENİZ
Fatih Sultan Mehmed, Karadeniz'e de hakim olmak istiyordu Venedik ve Cenevizlilerin İslam dünyasının aleyhine yaptıkları esir ticaretini önlemek, İstanbul'a gelen ticari malların taşınmasında esas rolü oynayan Kırım sahillerini ele geçirmek, Karadeniz'i bir Türk Gölü haline getirmek amacıyla hareket eden Fatih, işe 1459'da Amasra'yı fethederek başladı
1460'da Candaroğulları Beyliği'ne son verildi 1461'de Trabzon'un, 1475'de de Kırım'ın fethiyle Karadeniz bir Türk gölü haline geldi
Bu sayede Karedeniz'deki Ceneviz üstünlüğü sona erdi ve İpekyolu'nun tüm denetimi Osmanlı Devleti'ne geçti
OTLUKBELİ SAVAŞI
Karamanoğlu İbrahim'in 1464'te ölmesi üzerine oğulları birbirlerine düşmüşlerdi Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'ın yardımıyla İshak Bey Karamanoğlu beyliğine sahip oldu Bunun üzerine diğer oğlu Pir Ahmed Bey Fatih Sultan Mehmed'den yardım istedi ve gelen yardım sayesinde Beyliği ele geçirdi Fakat Pir Ahmed Bey bir süre sonra gidip Venediklilerle anlaşınca, bu duruma sinirlenen Fatih Sultan Mehmed, Karaman Seferi'ne çıkmaya karar verdi
Konya ve Karaman alınarak Osmanlı'ya bağlandı Karaman halkı İstanbul'a ve çeşitli yerlere göç ettirildiler Pir Ahmed Bey kaçarak Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan'a sığındı Bu olay Osmanlılarla Akkoyunluların arasının açılmasına neden oldu
Osmanlılar Avrupa ve Anadolu'daki topraklarını genişletirken, Akkoyunlular Devleti'de Doğu Anadolu, Kafkasya, İran ve Irak üzerinde hakimiyet kurmuşlardı Sınırlarını genişleten iki Türk Devleti arasında büyük bir savaş kaçınılmaz olmuştu Otlukbeli mevkiinde 11 Ağustos 1473'de yapılan savaşta, devrin en kuvvetli savaş tekniğine ve araçlarına sahip olan Osmanlı ordusu, Uzun Hasan'ın kuvvetli süvarilerden kurulmuş olan ordusunu birkaç saatte dağıttı
Bu savaştan sonra Akkoyunlular bir daha kendilerini toparlayamadılar Fatih Sultan Mehmed, Akkoyunlu tehlikesini bu şekilde engellemiş oldu Anadolu'da ve Rumeli'de birçok sefer düzenleyip pek çok zafer kazanmıştı
Buna rağmen güneyde güçlü bir devlet konumunda olan Memlüklerle problemler yaşandığı halde sıcak bir savaştan kaçınmıştı
|