Prof. Dr. Sinsi
|
İstanbul'un Fethi ve Türk Dünyası Açısından Önemi

Yazı: Erhan Afyoncuİlk hükümdarlık tecrübesini 12 yaşında tattı Bu ilk tecrübesi çok kısa sürse de, 19 yaşında yeniden tahta geçti ve 21 yaşında İstanbul'u fethedip, Osmanlı Devleti'ni bir imparatorluğa dönüştürdü  O artık karaların sultanı ve iki denizin hakanı Fatih Sultan Mehmed idi  Edirne Sarayı 575 yıl önce Çok uzun geçen bir gece Güneş, dünya denilen bu çileli gezegenin insanlarının yedi günle sınırladığı haftalardan bir diğerine, herhangi bir pazar gününe daha ha doğdu ha doğacak Karanlık koridorlarda bir koşturma, bir telaş  Gece, en sonunda, tüm karanlığını toplayıp gitmeye yeltenir ve yeni gün, cılız ışıklarıyla, aşabildiği her boşluktan saray duvarlarını aşıp loş koridorları olabildiğince aydınlatma telaşına düşerken, beklenen haber nihayet salınıyor ve fısıltılar halinde kulaktan kulağa yayılıyor Çok geçmeden fısıltılardan oluşan bir dere çağıldayarak saray duvarlarını aşacak ve önce başkent sokaklarına, sonra da Osmanlı'nın tüm kuytularına, köşelerine minik şehzade dünyaya gözlerini açtı haberini yayacak  O şimdilik, II Murad'ın üçüncü oğlu olması gibi çok önemli bir istisna dışında, bildiğimiz herhangi bir bebek Ancak, kimliği üzerine pek de fazla bilgi olmayan Hüma Hatun'un dünyaya getirdiği bu küçük şehzade, büyümekte hiç de gecikmeyecek 12 yaşında ilk hükümdarlık tecrübesini tadacak Evet, bir ara hükümdarlıktan uzaklaştırılacak Ama sonra geri gelecek Çok yol alacak Önüne çok büyük hedefler koyacak Ve bunun için aslında çok da beklemeyecek Henüz 21 yaşında iken İstanbul'u fethedip, Osmanlı Devleti'ni bir imparatorluğa, imparatorluğun kuruluş dönemini yükselişe, dünyanın ortaçağ olarak adlandırdığı dönemi de yeniçağa dönüştürüp, Osmanlı'nın en büyük hükümdarı diye anılacak ve bundan böyle "Fatih" diye adlandırılacak  Peki, bizler, bürokrasiden saray teşkilatına, maliyeden askeri örgütlenmeye, mimariden eğitime kadar devlet ve sosyal kurumların oluşmasında önemli rol oynayan Fatih'e dair bundan fazla ne biliyoruz? Nasıl bir çocukluk yaşadı örneğin? Nasıl yetiştirildi? Askeri başarılarının ardında yatan, onu, çocuk yaşıyla kıyaslandığında neredeyse boyundan büyük işlere kalkışmaya iten güdü neydi? Tarihin tozlu sayfalarında çocukluk döneminin ilk günlerine, ilk yıllarına dair büyük harflerle düşülmüş yığınla not yok Öyleyse, en iyisi elimizdeki net bilgilerle yetinmek ve İstanbul'un fethi dışında daha pek çok başarıya da adını yazan bir hükümdarın izinde zaman tünelinde adım adım ilerlemek  Yıl 1443 30 Mart 1432'de dünyaya gözünü açan küçük şehzade artık 11 yaşında  Gelenek onun için de işletilecek ve Osmanlı geleneklerine göre devlet yönetimini öğrensin diye Manisa'ya sancakbeyi (vali) olarak gönderilecek 11 yaşında bir çocuk böylesi bir durumda neler hisseder, ne tür duygularla boğuşur? Bunu bilmiyoruz Ancak, bildiğimiz bir şey var Çok daha ağır bir sorumluluk biraz ileride onu bekliyor Ve tarih sayfaları bizlere, Manisa'ya yerleştikten yaklaşık bir yıl sonra -bitip tükenmek bilmeyen savaşlar ve küçük yaşlarında yitirdiği ilk oğlu Ahmed'in ardından büyük oğlu şehzade Alaeddin'in de ölümüyle artık iyice yıpranmış olan- babası II Murad tahtı bıraktığında, henüz 12 yaşında, Osmanlı padişahı olduğunu söylüyor Peki bu yaşta bir çocuk, hükümdarlığı nasıl algılar? Bir devleti yöneten kişi olarak görülmek, onun için nasıl bir anlam ifade eder? Tarih, kimsenin merak etmeyeceğini düşündüğünden olsa gerek, duygulara çok az yer veriyor Bu yüzden çocuk yaştaki hükümdarın ilk iktidarının ilk yıllarındaki duygularını da es geçiyor ve yine iyi bildiğimiz bir yere geliyoruz: 12 yaşındaki hükümdarın bu ilk iktidarı uzun sürmeyecek ve küçük padişah, iktidara sahip olmak isteyen vezir grupları arasında otorite kuramayınca, iki yıllık hükümdarlığının ardından, Veziriazam Çandarlı Halil Paşa'nın bir oldu bittisiyle tahtı babasına terk etmek zorunda kalacak Ama anlaşılan o ki, II Mehmed, henüz çok genç yaşta olmasına rağmen oldukça hırslı, kendini hâlâ hükümdar olarak görüyor; Manisa sancakbeyliği sırasında bir hükümdar gibi davranmaya devam ediyor Kim bilir, belki de daha o yaşta, sadece Osmanlı hanedanının en büyük padişahı olmakla kalmayıp, aynı zamanda III Roma İmparatoru olarak anılmayı kafasına çoktan koymuş, sabırla günlerin geçmesini bekliyor  18 Şubat 1451  II Mehmed 19 yaşında ikinci kez tahta çıkıyor Artık aklında, bir rüyayı gerçekleştirmek var: İstanbul'u fethetmek  
Yazı: Necdet Sakaoğlu53 gün süren kuşatmadan sonra Edirnekapısı'ndan Konstantiniyye'ye giren Fatih Sultan Mehmed, doğruca Ayasofya'ya gidiyor Tarih bilenlerin toplanmasını emrediyor Ve Fatih,   bundan sonra tahtım İstanbuldur diye buyuruyor  Beş bin ırgatla yüzlerce manda arabası hummalı bir çalışma içinde Vezirler işçilerle birlikte taş ve kireç taşıyor; mavnalar gece gündüz işliyor Ve dur durak demeden süren dört buçuk aylık bir çalışmanın sonunda Rumelihisarı Boğaziçi'nde yükseliyor  Tarihler 1450'lere doğru ilerlemede Yarım yüzyıl sonra Amerika'yı keşfedecek cesur denizciler henüz doğmamış Baskı harflerinin mucidi Gutenberg, uygarlığın en önemli teknolojisini kurmakla meşgul Yıllar sonra Haliç ve Boğaziçi'ne köprüler kurmayı önerecek olan Leonardo Da Vinci'nin doğduğu 1452'de Türk padişahının Boğazkesen Hisarı'nı yaptırması ise olsa olsa ilginç bir rastlantıdan ibaret  İstanbul, Roma İmparatorluğu'nun görkemli geleneklerinin sürdürüldüğü bir kent hâlâ, ancak Doğu Hıristiyanlığının bağnazlığına da merkezlik ediyor Sözgelişi, erkekleri yoldan çıkaran günahkârlar gözüyle bakılan kadınlar, manastırlara kapanmaya zorlanıyor Çünkü, Türk tehdidinden kurtulmak için mucize; mucizelerin gerçekleşmesi için de günah işlenmemesi gerekiyor! Papazlar, ahaliye, "Türkler saldırırlarsa İsa ile Meryem'in, meleklerden bir orduyla Ayasofya'ya inmelerini boşuna beklemeyin" diyor  Osmanlı Türkmen beylerinin 7'ncisi olan Sultan II Mehmed henüz yirmili yaşlarının başında İkinci kez tahta geçtiğinde Bizans İmparatoru XI Konstantinos Edirne'ye elçiler göndererek padişahlığını kutlamış; anlaşmaların yenilenmesini istemiş  Genç padişah, dileğini yerine getirirken İstanbul'da rehin tutulan Osmanlı soyundan şehzade Orhan'ın ödeneğinin kesilmeyeceğini de bildiriyor Ancak barış uzun sürmüyor Konstantinos, 1451 yazında Karaman seferine çıkan padişahı güç durumda bırakmak amacıyla Orhan Çelebi'yi salıvereceğini duyururken, Papa V Nicolaus da Doğu ve Batı kiliselerinin ittifakını öneriyor İmparator izlediği bu siyasetle yazgısını da belirlediğini henüz bilmiyor 
|