Prof. Dr. Sinsi
|
İslam Ve Kadın
Örtü
12) Müslüman kadın, 14 asırdır giyegeldiği örtü ile bütünleşmiştir Örtü, onun saygınlığı, kendisini her türlü istismar ağlarına karşı koruyucu siperi; onu sevgi, şefkat, merhamet, iffet gibi ve daha başka gerçek kadınlık değerleriyle tanıtıcı şiarı; fizikî güzelliğini ve cazibesini, herkesin beğenisine arz edilmiş bir gibi herkesle değil, sadece nikahlı eşiyle paylaşması için dışa karşı perdesidir Onun, gerçek kadınlık hasletleriyle güzelleşmesinin sembolüdür O, nikahlı eşi dışında başka herkesin ihtiraslarını tahrik edici görüntü ve davranışlardan kendini koruma, onu başlara taç yapan ahlâkını her türlü şüpheden uzak tutma mevkiindedir O, fizikî güzelliği ve cazibesiyle dünyanın, insanları dünyaya çağıran dünya, madde ve menfaatperestlerin, onu, behimî arzularını tatmin ve mallarını reklam aracı olarak kullanmak isteyen sermaye çevrelerinin, onu kullanarak insanlığın ahlâkını bozmak, insanı varlıklar hiyerarşisinin en altına düşürmek isteyenlerin plânlarına âlet olmamalı, bir tüketim vasıtası olarak istismar edilmesine fırsat vermemelidir Örtü, onu böylesi tuzaklardan korumada kendisi için sürekli bir hatırlatmadır; başkalarına ve sözü edilen istismarlara karşı da bir sütredir Örtü, onun ruhunu zayıflıktan, aklını zevk düşüncesinden, gözlerini başkalarının şehvetli bakışlarından ve şahsiyetini de lekelenmekten korumada etkili bir vasıta ve tedbirdir İslam, kadının dürüstlüğüne çok önem verir Yine İslam, kadının ahlâkının, karakter ve şahsiyetinin korunması ile çok ilgilenir (24: 30-31)
13) Şimdi açıktır ki, İslam'da kadının konumu, emsalsiz derecede yüksek ve gerçekçi olarak onun fıtratına uygundur Onun hakları ve görevleri erkeğinkiler ile eşittir ama, her bakımdan onlarla aynı değildir Zaten aynı olacak olsa idi, iki farklı çifte gerek olmazdı Kadın olması, onun insanlık konumuna veya özgür şahsiyetine bir yük değildir Ve bu, onun şahsiyetine karşı adaletsizliğe asla sebep olamaz Eğer o, bir adaletsizliğe ve kötü muameleye maruzsa, bu, mutlaka İslâm'ın dışında ve İslâm'la bütünleşemeyenlerde aranmalıdır Onun İslâm'daki hakları, görevleri ile bağdaşıktır Haklar ve görevler arasındaki denge korunmuştur ve bir taraf diğeri aleyhine ağır basmaz Kadının statüsü, aşağıda meali verilen Kur'ân âyetinde açık olarak şöyle belirtilmiştir:
Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da aynı şekilde erkekler üzerinde, dinin, selim aklın ve dine zıt olmayan örfün tayin ve tesbit ettiği vechile hakları vardır Bununla birlikte, erkekler, (vazife ve sorumluluklarına mukabil) kadınlar üzerinde fazladan bir derece sahibidirler (Fakat, bunu suistimal etmemelidirler ) Allah, Azîz (mutlak onur ve karşı konulmaz güç sahibi)dir; Hakîm (her hüküm ve işinde mutlak ve sayısız hikmetler bulunandır (Bakara: 2: 228)
Burada erkekler için sözü edilen derece, kadının üzerine üstünlük veya egemenlik kurma hakkı değildir O, erkeğin ekstra sorumluluklarını karşılayabilmesi içindir; bir mertebe değil, sorumluluk sebebidir Dolayısıyla bu âyet, şu âyetle birlikte ele alınmalıdır: (Sahip kılındıkları sıfatlar ve yüklendikleri vazife ve sorumluluk açısından erkeklik vasfına tam sahip bulunan) erkekler, kadınlar üzerinde koruyucu ve ["bir topluluğun yöneticisi, ona hizmet edendir" prensibine de uygun olarak] yöneticidirler Bu, Allah'ın, (yöneticilik ve koruyuculuk noktasında) bazı insanları bazılarından, (dolayısıyla, bütün erkekleri bütün kadınlardan değil, fakat genellikle erkekleri kadınlardan) daha kapasiteli yaratmasından ve bir de erkeklerin (mehir verme ve evin bütün masraflarını yüklenme gibi) mâlî sorumluluklarından dolayıdır (Nisâ/4: 34)
Allah (c c ), insanları bir ve her bakımdan birbirlerinin aynısı yaratmamış, hayatın gereği, bilhassa toplumda işbölümü ve meslek seçiminin esası olarak, herkese başkalarına göre bir noktada üstünlük vermiştir Bunun gibi, her kadın ve erkek için aynı şekilde ve derecede olmamakla birlikte, genellikle bazı hususlarda kadınları erkeklerden daha üstün yarattığı gibi, bazı konularda ve bu arada idarecilik ve koruyuculuk hususunda da erkeklere kadınlar üzerinde bir mevki tanımıştır Günümüzde, kadın haklarının şampiyonluğunu yapan ülkelerin hiç birinde kadın bir devlet başkanı, genelkurmay başkanı, hattâ başbakan yoktur Bakanlar içinde bile ancak 1 veya 2 tanesi kadındır Kadına, üst karar alma organlarında değil, bazı alt icra organlarında yer verilmektedir Büyük malî ve ticarî kuruluş sahibi kadın çok az sayıdadır Oysa, Peygamber efendimiz, devlet işlerinde bile kadınlarla istişare yaptığı olurdu İslâm tarihinde, iş, ticaret, mal, mülk sahibi çok sayıda kadın her zaman için var olmuştur
Allah, kadınlara göre daha güçlü yarattığı, kendilerine daha üstün idare kabiliyet ve kapasitesi verdiği, bir de ailenin mâlî sorumluluğunu üzerlerine yüklediği için, evde erkeği reis kılmıştır Fakat bu reislik, mutlak bir hakimiyet değil, "Bir topluluğun efendisi, idarecisi, ona hizmet edendir" hadis-i şerifinde ifade buyurulduğu üzere, hizmetini görme, bakım ve görümünü yapma, sahip çıkma, koruma ve evin dirlik ve düzenliğini sağlama görev ve fonksiyonudur
Aile fertlerinin terbiyesi, bilhassa bir âyet-i kerimede buyurulduğu üzere (Tahrîm/66: 6), âhiretlerini kurtaracak şekilde dînî yönden yetiştirilmesi ve evin idaresi, dirlik ve düzeni öncelikle erkeğe ait ağır bir vazife ve sorumluluk olduğu için, erkek, bunu yerine getirmede de bir eğitimci gibi davranma yükümlülüğü altındadır
Her konuda olduğu gibi, bu konuda da İslâm, hiçbir sistemden özür dileyecek değildir Tam tersine, başka her sistemin İslâm karşısında başı eğiktir Yapılan bütün istatistikler, kadının en fazla, modern ve medenî denilen günümüz dünyasında şiddete maruz kaldığını göstermektedir Halbuki, bırakın İslâm'ın bütünüyle yaşandığı devirleri, onun sadece belli ölçülerde ve kısmî şuurla yaşadığı devirler bile, kadının insanlık tarihinde altın çağını yaşadığı dönemlerdir
*Islam in Focus yazarı
Kaynak:www yeniumit com trarsiv55kadin html
|