Prof. Dr. Sinsi
|
İslam Ve Evlilik
İSLÂMİYYET VE KADIN
İslâm dîni, kadını en yüksek dereceye çıkarmışdır İslâmiyyetin kadına verdiği kıymeti hiçbir din, hiçbir düşünce vermemişdir Komünistler, kadının erkeğe eşit olduğunu söyleyip, kadın, erkeğin bütün haklarına mâlikdir deyip, kadına en ağır işleri yapdırdalar Kadınları demir fabrikalarında, ma’den kuyularında, taş ocaklarında, Sibiryanın soğuk ormanlarında, demir yollarında, beton dökmekde, toprak kazmakda insâfsızca ve buğaz tokluğuna, zorla çalışdırdılar İslâm kadınına, erkek akrabâsından, fıtra verecek kadar zengin olanlardan, en yakın bulunanı, bakmağa mecbûrdur Yakın akrabâsı yoksa veyâ fakîr iseler, (Beyt-ül-mâl) ya’nî devlet her dürlü ihtiyâclarını vermeğe me’mûrdur Evli kadına, zevci her şeyi getirmeğe ve ayrı bir ev tutmağa mecbûrdur Kızın, babası evinde, hernesi varsa, hattâ kaç hizmetcisi varsa, kocasının, bunları alması lâzımdır Şâfi’î mezhebinde tütün parasını vermesi bile lâzımdır Hanefî mezhebinde, kahve ve tütün parası vermek lâzım olmadığı (Redd-ül-muhtâr)da yazılıdır Zevci, kadına bakamıyacak kadar fakîr ise veyâ zengin olduğu hâlde, ihtiyâclarını almıyorsa, piyasa kıymetine göre kadının ihtiyâcını mahkeme ta’yîn ederek, yakın akrabânın bu parayı kadına borc vermesini emr eder Erkeğin satılacak malı yoksa, çalışdırarak bu borcları erkeğe ödetir Çalışmazsa habs eder O hâlde, islâm kızı, islâm kadını geçim derdinden, düşüncesinden mu’afdır O, çalışarak, didinerek para kazanmağa mecbûr değildir Herşey onun ayağına gelecekdir Dîn-i islâm, ona bu kıymeti vermişdir Fekat, kadının, islâmiyyeti, dînini, îmânını, farzları, ibâdetleri, harâmları öğrenmesi farzdır Babasının veyâ zevcinin, ona bu ilmleri öğretmesi lâzımdır Öğretmezlerse, büyük günâha girerler Kadının gidip dışardan öğrenmesi lâzım olur Kadın, erkekden iznsiz hiçbir yere gidemez iken, bu ilmleri öğrenmek için gidebilir İslâmiyyetin ilme ne kadar kıymet ve ehemmiyyet verdiği buradan da anlaşılmakdadır Müslimân kadını ticâret, fen, san’at ve zirâ’at ile uğraşmağa mecbûr değil ise de, bunlarla meşgûl olması, para kazanması, yasak ve günâh değildir Yalnız, bunlarla meşgûl olurken ve ilm öğrenirken, erkekler arasına girmemesi, onlara açık görünmemesi, harâmdan sakınması lâzımdır Çünki, müslimân kadının başı, kolları, bacakları açık olarak sokağa çıkması, erkeklere göstermesi harâmdır, günâhdır Ehemmiyyet vermezse, aldırış etmezse îmânı gider, kâfir [Allahın düşmanı] olur Cehennem ateşinde sonsuz olarak yakılacağı bildirilmişdir Sûre-i nisâ otuzbirinci âyet-i kerîmede, kadınların kesb edeceği kazanclarından nasîb alacaklarını, Allahü teâlâ bildirmekdedir Hadîce-tül-kübrâ “radıyallahü anhâ”, islâmiyyetden evvel ve sonra, ticâretle meşgûl oluyordu, kâtibleri, me’mûrları, hizmetcileri çokdu Hattâ bir kerre, Muhammed aleyhisselâmı ticâret kâfilesine reîs ta’yîn etmişdi Kadının yapacağı günâhlardan, ona izn veren erkekleri de cezâ görecekdir Hâlbuki, erkeğin günâhları, kadına zarar vermemekdedir İslâmiyyetde, kadın, harbe de gitmez Dünyâda râhat ve mes’ûd olduğu gibi, onun Cennete gitmesi de çok kolaydır (Tenbîh-ul-gâfilîn)de yazılı hadîs-i şerîfde, (Dört şeyi yapan, ya’nî kocasına hıyânet etmiyen, beş vakt nemâz kılan, Ramezân-ı şerîfde oruc tutan ve [onsekiz erkekden] başkasına, [başı, saçı, kolları, bacakları] açık olarak görünmiyen kadın Cennete gidecekdir) buyuruldu Çünki, doğru kılınan nemâz, insanı günâh işlemekden korur ve İslâmın şartlarını yerine getirmek sevgisini hâsıl eder Onsekiz mahrem erkeğin kimler oldukları, ikinci kısm, otuzdördüncü maddede yazılıdır (Tenbîh-ul-gâfilîn)de ve (Şir’a) şerhinde yazılı hadîs-i şerîfde, Peygamberimiz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, (Bir kadın, beş vakt nemâzını kılar, Ramezân ayında oruc tutar, nâmûsunu korur ve zevcine itâ’at ederse, dilediği kapıdan Cennete girer) buyurdu Ebû Mutî’ Belhînin, (Lü’lü’iyyat) kitâbından alarak (Rıyâd-un-nâsıhîn)de yazılı hadîs-i şerîfde, (Beş şeyi yapan kadın Cehennemden kurtulur: Beş vakt nemâzını kılar, Ramezân ayında orucunu tutar, zevcini, anasını babasını üzmez, yüzünü ve saçlarını yabancı erkeklere göstermez, dünyâ sıkıntılarına sabr eder) buyuruldu
Peygamber efendimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” hicretin onuncu yılı, son haccının hutbesindeki sözlerinden, son nasîhatlarından biri, (Kadınlarınıza eziyyet etmeyiniz! Onlar, Allahü teâlânın sizlere emânetidir Onlara yumuşak olunuz, iyilik ediniz!) olmuşdur İslâmiyyetde evlenmek, bir kızı mes’ûd etmek, ibâdetdir ve bütün nâfile ibâdetlerden dahâ sevâbdır
İslâmiyyetde dört kadına kadar almağa emr olunmamış, ancak izn verilmişdir Ya’nî mubâhdır Bunun da şartları vardır Bu şartları taşımayan erkeğin, birden fazla evlenmesi günâhdır Birinci şart, zevcelerinden herbirini mes’ûd etdirecek kadar zengin olmakdır Diğer şartları, fıkh kitâblarında yazılıdır
(Ni’met-i islâm)da diyor ki, (Dörde kadar evlenmek, erkekler için kolaylık olduğu gibi, kadınlar için de, adedleri çok olduğundan kolaylıkdır İslâmiyyetden önce, bir erkek dilediği kadar kadınla evlenirdi İslâmiyyet bu sayıyı dörde indirmişdir Birden fazla evlenmek vâcib olmadığı gibi, mendûb da değildir Birden fazla evlenmemenin dahâ iyi olduğu bildirilmişdir) Devlet, mubâh olan birşeyi emr veyâ yasak ederse, buna uymak câiz olur (Berîka)nın doksanbirinci sahîfesinde diyor ki, (Devletin islâmiyyete uygun emrlerini yapmak vâcibdir İslâmiyyete uymıyan emrlerine ısyân etmek, fitneye, anarşiye sebeb olmak büyük günâhdır Büyük zarardan kurtulmak için, küçük zararı yapmak lâzım olur Fâidesini düşünerek devletin emr etdiği her mubâhı yapmak millete vâcib olur) Dokuzyüzyirmisekizinci sahîfede diyor ki, (Zâlim olan devlete karşı da ısyân etmek câiz değildir) (Hadîka)da, 143 cü sahîfede diyor ki, (Zâlim devlet mubâh işlemeği yasak ederse, buna itâ’at vâcib olur Kendini tehlükeye atması câiz olmaz) İbni Âbidîn, kâdîlığı anlatırken diyor ki, (Kâfir memleketlerinde kâfir kanûnlarına itâ’at etmek zarûreti olduğundan, sulh ve hud’a yapılmış olur Mallarına, canlarına, ırzlarına saldırmak da câiz değildir) Yaradılışda, kadınlar, erkeklerden çok olduğu gibi, harblerde, kazâlarda erkeklerin ölmesi, kadınların ölümünden dahâ çokdur, ya’nî erkek adedi, kadından azdır İslâmiyyetin dörde kadar izn vermesi, kızların kocasız kalmaması, metres hayâtına, umûmî evlere düşmemesi ve şereflerini, nâmûslarını, se’âdetlerini te’mînat altına almak gâyesi iledir Hıristiyanlıkda erkeğin bir kadından fazla alması yasak olduğu için, erkekler, metres hayâtı yaşıyor Komşu, ahbâb kızlarını, talebelerini, işçileri igfâl ediyorlar Birçok kadınla gizli evlilik bağı kuruyorlar Bir yandan kadınlar, kızlar fuhşa, felâkete sürükleniyor, istikbâlleri mahv oluyor, bir yandan da, babası belirsiz milyonlarca çocuk, ya çöplüklere bırakılıyor Yâhud, anasız, babasız, terbiyesiz yetişerek cem’ıyyete yük ve belâ oluyorlar İslâmiyyetde zenginler dörde kadar evlenip, çocuklar, analı, babalı, terbiyeli yetişir Evler, âile yuvaları çoğalır Cem’ıyyet hayâtı kuvvetli ve düzenli olur Çok evlenmek isteyenler de, zengin olmak için çalışır İş hayâtı genişler Ticâret, teknik ilerler
Erkeğin kadına karşı olan vazîfelerini (Mürşid-ül-müteehhilîn) kitâbı uzun yazmakdadır (Ma’rifetnâme) kitâbında olanı aynen aşağıda bildiriyoruz:
Ey azîz! Erkeğin zevcesi ile görüşmesinde, otuz şeyi yapması lâzımdır:
— Ona karşı her zemân, güzel huylu olmalıdır [Allahü teâlâ iyi huylu olanları sever Huysuzları sevmez Bir insanı incitmek harâmdır İşkence yapanın evlenmesi harâmdır ]
— Ona karşı her zemân, yumuşak davranmalıdır
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Müslimânların en iyisi, en fâidelisi, zevcesine karşı iyi ve fâideli olandır)
— Eve gelince zevceye selâm vermeli, [ya’nî selâmün aleyküm demeli] ve nasılsın? diye hâtırını sormalıdır
— Onu tenhâda neş’eli görünce saçlarını tutup, okşamalı, gülerek, bûs etmeli ve sarılmalıdır
— Tenhâda üzüntülü görünce, onu çok sevdiğini, acıdığını söyleyip hâlini sormalı, tatlı şeyler söylemelidir
— Yapamıyacağı şeyleri bile söz vererek gönlünü almalıdır Çünki o, evinde kapalı, başkalarından ümmîdsiz ve yalnız kendisine alışmış olan dostu, dert ortağı, ekmek vericisi, kendini neş’elendiricisi, çocuklarını yetişdiricisi ve ihtiyâclarını gidericisidir
— Çocukları terbiyede, ona yardım etmelidir Çünki, bebek, anasına, gece gündüz ağlayıp, hiç râhat vermez Onu insâfsızca üzen bir alacaklıdır O hâlde, ona imdâd edene, Allahü teâlâ yardım eder
— Zevcesine, memleketde âdet olan elbisenin, çamaşırın en kıymetlisini giydirmelidir Ev içinde, her istediği, güzel şeyleri giydirmelidir Sokağa çıkarken, bunları da örtmeli, yabancıya göstermemelidir
— İyi şeyler yidirmelidir Zengin ise, halâl olan herşeyi almalıdır Ona geniş, kullanışlı, sıhhî ve islâm hanımına yakışan elbise ve nefîs ta’âm te’mîn etmeği, kendine borc bilmelidir [İmâm-ı Gazâlî “rahmetullahi aleyh” (Kimyâ-i se’âdet)in yüzkırkbirinci sahîfesinde diyor ki, (Zevcenin nafakasını sıkmamalı, isrâf da etmemelidir Âilenin nafakasına verilen paranın sevâbı, sadaka sevâbından dahâ çokdur Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Gazâ için sarf edilen, köle âzâd etmek için, fakîre sadaka vermek için ve evindekilerin nafakası için sarf edilen altınların en üstünü ve sevâbı çok olanı, evin nafakasına verilen altının sevâbıdır ) İbnî Sîrîn “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyor ki, (Hiç olmazsa haftada bir kerre tatlı yidirmelidir ) Nafaka te’mininden âciz olanın evlenmesi harâmdır Yemeği yalnız yimemelidir Çoluk çocukla yimek sevâbdır En mühim şey, nafakayı halâlden kazanıp, halâlden yidirmekdir) ]
— Zevcesini döğmemelidir (Dürr-ül-muhtâr) üçüncü cild, yüzseksensekizinci sahîfedeki suçlardan birini işlerse, onu ta’zîr etmesi, edeblendirmesi câiz olur ise de, yine vâcib olmaz
Ba’zı kimseler, Nisâ sûresi otuzüçüncü âyetinde, kadınların döğülmesi emr olunuyor diyorlar Hâlbuki, bu âyet-i kerîmede meâlen, (Erkekler, kadınlar üzerine hâkimdirler Çünki, Allahü teâlâ, ba’zı kullarını ba’zısından üstün yaratmışdır Hem de, erkekler, kendi mallarını, onlar için harc ederler Kadınların iyileri, Allahü teâlâya itâ’at eder ve zevclerinin haklarını gözetirler Zevcleri hâzır olmadıkları zemân, onların nâmûslarını ve mallarını, Allahın yardımı ile korurlar Hıyânet etmesinden korkduğunuz kadınlara, zevc haklarını öğretin ve tatlı sözlerle nasîhat edin! Onları yatağınızdan ayırın Yine uslanmaz iseler, hafîf döğün! Uslanırlarsa, onları üzecek şey yapmayın!) buyuruluyor Görülüyor ki, mala ve nâmûsa hıyânet etmiyen kadınları döğmek değil, onları hiçbir sûretle üzmek câiz değildir Hâin olanları da, yumruksuz açık el ile veyâ düğümsüz açık mendil ile hafîf vurarak islâh etmeğe izn verilmişdir Nâmûsa ve mala hiyânet edenlere, her hükûmet, her kanûn, ağır cezâ yapmakdadır İslâmiyyet, kadınlara, çok kıymet verdiği, çok acıdığı için, hâin olanlarını kanûn pençesine düşürmeden önce, hafîf vurmakla islâh edilmelerinin de tecribe olunmasını emr etmekdedir
Bir hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Bir erkek, zevcesini döğerse, kıyâmetde ben onun da’vâcısı olurum) Dünyâ işlerindeki kusûru için, döğmek şöyle dursun, acı, sert bile söylememelidir
|