Konu
:
Tiyatro Bir Memleketin Kültür Seviyesinin Aynasıdır
Yalnız Mesajı Göster
Tiyatro Bir Memleketin Kültür Seviyesinin Aynasıdır
06-21-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Tiyatro Bir Memleketin Kültür Seviyesinin Aynasıdır
Osman Cemal Kaygısız: Üfürükçü (1935)
Necmeddin Veysi: Güneş (Destan
1934)
Nüzhet Haşim Sinanoğlu: Sakarya (1934)
Bir Zâbitin 15 Günü (1934)
Ali Mustafa Soylu: Cem (1931)
Hüseyin Hüsnü: Vatandan Vatana (1933)
Kâzım Naim Duru: Uyanış (1933)
İbrahim Tarık Çakmak: Bozkurt (1935)
Behzat Butak: Atillâ'nın Düğünü (1935)
Ana (1936)
Osman Sabri Adal: Vatan Uğruna (1931)
Fuat Edip Altan: Tarih Anlatıyor (1935)
Vedat Ürfi Bengü: Kanun Adamı (1938)
F
Şemsettin Benlioğlu: Albayrak (1935)
Ahmet Faik Türkmen: Vasiyet (1936)
A
İsmet Ulukut: Sümer Ülkerleri (1934)
Karagöz Oyunları
Ahmet Süleyman: Karagöz'ün Açıkgözlülüğü (1931)
Karagöz'ün Evden Kovulması (1931)
Karagöz'ün Evlenmesi (1931)
Karagöz'ün Florya Seyahati (1931)
Karagöz'ün İç Güveyliği (1931)
Rahmi Balaban: Özdemir Onbaşı (1938)
Şehir mi Tövbeler Tövbesi (1938)
Hayalî Küçük Ali: Hayal Perdesi (1937)
M
Vasıf Okçugil: Karagöz Güvey (1933)
Karagöz Salıncakçı (1933)
Karagöz Yalova Sefâsında (1933)
Karagöz Ahçıbaşı (1933)
Karagöz Deli (1933)
Karagözcü Kâzım: Karagöz Milyoner (1934)
Karagöz'ün Dünyaya Dönüşü (1934)
Karagöz oyunlarında günün şartlarına göre yenileştirme yapılmıştır
Bu anlayış doğrultusunda sonraki yıllarda Ismayıl Hakkı Baltacioğlu: Karagöz Ankara'da (1940)
Ercüment Behzat Lav; Karagöz Stepte (1940) oyunlarını yazmıştır
Bu oyunlardan Faruk Nafiz'in Akın
Özyurt; Behçet Kemal'in Çoban
Attilâ
Ergenekon; Yaşar Nabi'nin Mete; Münir Hayri'nin Bayönder oyunları Türk tarihinin Osmanlı öncesindeki olaylardan kaynaklanıyor
Türklerin
Türk uygarlığının çağı içinde en önde oluşunu sergiliyor ve Türklük bilincini aşılamayı amaçlıyordu
Diğerleri ise
konularını daha çok Osmanlı'nın son döneminden
İstiklâl Savaşı'ndan
Atatürk'ün hayatından
devrimlerinden alıyordu
Kahraman
İstiklâl
Mavi Yıldırım
Sönmeyen Ateş
Kızıl Çağlayan
Gün Doğuyor ve Devrim Yolcuları'nda Atatürk ön plândadır
Ayrıca Hayri Muhiddin de 1926'da Gazi Mustafa Kemal adlı bir oyun yazmıştır
Yukarıda sıraladığımız oyunlar
en çok Halkevleri'nde sahneye konuldu
Halkevleri'nin oyun dağarcığı içinde yer aldı
1932-33 sezonunda
daha ilk kuruluş yılında 55 Halkevi'nde 511 temsil verilmişti
Bu sayı 1937 yılında 167 Halkevi'nde 1549 temsile yükselmiştir
1938 yılında dağarcığı genişletmek için bir oyun yarışması da açıldığını görüyoruz
1942 yılına gelindiğinde
telif ve tercüme olarak Halkevleri oyun dağarcığındaki eser sayısı 77'ye ulaşmıştı
En çok oynananların başında; İstiklâl
Akın
Mavi Yıldırım
Mete
Kahraman
Çoban
Özyurt
Beyaz Kahraman
Kızıl Çağlayan
Kozanoğlu gelmektedir
Ayrıca bol bol Karagöz ve kukla temsilleri verilmiştir
Bu temsillerde eski oyunların yanı sıra
eski oyunların bir kısmı güncelleştirilerek oynatılmış veya yeni oyunlar yazılmıştır
Atatürk'ün konusunu Türk tarihinden
halk kültüründen alan eser yaratma dinamizmi
opera alanında da ilk ürünlerini vermiştir
Türk besteciler tarafından bestelenerek sahneye konulan ilk Türk operaları olan Öz Soy (Saygun
1934)
Taş Bebek (Saygun
1934) ve Bayönder (Akses
1934)
Ulu Önder'in yol göstericiliğinde ortaya çıkmıştır
Hatta daha önce de belirttiğimiz gibi Öz Soy'un konusunu bizzat kendisi vermiştir
Atatürk üç perdelik Öz Soy operasıyla
Türk ve İran mitolojilerini birleştirerek
iki millet arasında bir kardeşlik
dostluk köprüsü oluşturmak istemiştir
Öz Soy
İran Şahı Rıza Pehlevi'nin Ankara'ya gelişi dolayısıyla 19 Haziran 1934 tarihinde Ankara Halkevi'nde Atatürk'ün ve İran Şahı'nın huzurunda sergilenmiştir
Birer perdelik Taş Bebek ve Bayönder operalarının ilk temsilleri ise
Atatürk'ün Ankara'ya gelişinin 15
yıl dönümünde 27 Aralık 1934 gecesi Ankara Halkevi'nde
Ata'nın huzurunda verilmiştir
Librettosunu Münir Hayri Egeli'nin yazdığı üç perde 12 tablodan oluşan Öz Soy operasının konusu kısaca şöyledir: yeryüzünde insanlar türedikten sonra
karanlık ile aydınlık arasında bir çatışma başlamış
Nihayet gün gelmiş
karanlığa tutsak düşen insanlık
İranlı şair Firdevsî'nin Şehnamesi'ne konu olmuş ve şair
eserinde
insanoğluna musallat olan karanlığı
Dahhâk adıyla nitelemiştir
Ne var ki
zulmü yüzyıllar boyu sürmüş olan Dahhâk'ı Türk ve İran mitolojilerinde ayrı ayrı adlarla anılan bir kahraman (Gâve
Bozkurt) devirip
aydınlığa yol vermiş ve yeniden ışığa kavuşan insanlar
başlarına Feridun adlı bir “Bey” seçmişlerdir
Feridun'un üç oğlu doğmuş: Tur
İraç
Selm
Tur
tüm Asya'ya egemen olarak Turanîlere ata olmuş
Iraç
İran'da kalmış
İranîlere ata olmuş
Selm ise batıya giderek Avrupa Arîlerine baba olmuş
Bir perdelik Bayönder operasının librettosunu yazan Münir Hayri Egeli
Türk destanlarından
efsanelerinden esinlenmiştir
Operada üç rol vardır: Bayönder
eşi İzgen ve Ozan
Eserin konusu şöyledir: Bir kahanet sonucu
Bayönder'in eşi İzgen fırtınalı bir günde ölecektir
Bir gün
istenmeyen fırtına kopar
İzgen
ölürken göğsünde sakladığı
altın tası Bayönder'e verir
Bayönder
bu tastan bâde içer ve milletine yararlı hizmetler verir
Ölümü yaklaşınca milletinin ulularını toplar ve büyük bir şölen yapar
Şölende bütün malını mülkünü ululara dağıtır
Altın tası da engine fırlatır
Altın tas
onun ülküsüdür
Türk milleti ne zaman bunalırsa
enginden bir yudum içtiğinde
altın tastan bâde içmiş gibi güç bulacaktır
Bir perdelik Taş Bebek operasının librettosu da Münir Hayri Egeli tarafından Türk masallarından
efsanelerinden esinlenilerek yazılmıştır
Bir bebek ustası
taştan yaptığı bir kız bebeğe can verir
Kız
ustaya âşık olur
Ancak
taş bebek daha sonra ustanın çırağına da âşık olur ve onunla kaçar
Nihayet
hercaî ruhlu taş bebek sevgisiz ve ruhsuz kalır ve ölür
Bebek ustası
insan yaratmaya kalkarak hata işlediğini anlar
Atatürk dönemi bestecilerinden
“Türk Beşleri” diye anılan besteci grubundan Necil Kâzım Akses
1933; 1934 yıllarında Yaşar Nabi Nayır'ın Mete oyununu da opera olarak bestelemiştir
Ahmet Adnan Saygun ise sonraki yıllarda aynı yolda yürüyerek Kerem (1952)
Köroğlu (1973)
Gılgamış (1983) gibi büyük operalara imza atmıştır
Sonuç: Dâhi komutan
büyük devlet adamı Atatürk aynı zamanda bir kültür adamıydı
Büyük bir sanatseverdi
Türk kültürünün başmimarıydı
Konusunu; Türk tarihinden
Türk halk kültüründen alan oyunlar yazdırarak
operalar bestelettirerek
bunların sahneye konulmasını sağlayarak
yeni sanatçılar yetiştirerek
Halkevlerini kurup sanat çalışmalarını yurda yayarak Türk Halk Kültürü'ne önemli katkılarda bulunmuştur
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul