Konu
:
Tiyatro Bir Memleketin Kültür Seviyesinin Aynasıdır
Yalnız Mesajı Göster
Tiyatro Bir Memleketin Kültür Seviyesinin Aynasıdır
06-21-2012
#
2
Prof. Dr. Sinsi
Tiyatro Bir Memleketin Kültür Seviyesinin Aynasıdır
Tiyatro bir memleketin kültür seviyesinin aynasıdır
"
Atatürk Dönemi Tiyatro ve Opera Çalışmalarında Türk Halk Kültüründen Nasıl Yararlanıldı? - Nail TAN
I
Uluslararası Atatürk ve Türk Halk Kültürü Sempozyumu Bildirileri
Atatürk Dönemi Tiyatro ve Opera Çalışmalarında Türk Halk Kültüründen Nasıl Yararlanıldı?
Nail TAN ( Türkiye )
Yüce Atatürk Cumhuriyet dönemi müzik çalışmalarında nasıl ki
halk ezgilerinin derlenerek
en son müzik kurallarına göre işlenip "ye*ni Türk müziğinin" yaratılmasını hedef göstermişse tiyatro ve opera alanında da Türk tarihinden
mitolojisinden
halk kültüründen yarar*lanılmasını istemiştir
Atatürk
çok okuyan
okuduğundan milleti için yararlı sonuçlar çıkaran bir cumhurbaşkanıydı
Dünya tiyatro ve opera tarihinin önemli eserlerinde
antik Yunan tiyatrosunda ve W
Shakespeare'in eserlerinde mitolojinin
destan ve efsanelerin bol bol kullanıldığını
bu sayede görkemli eserler yaratıldığını çok iyi biliyordu
Diğer taraftan
önünde Tanzimat
Meşrutiyet dönemi tiyatrosuyla Dârû'l Bedâyi'nin tiyatro
operet mirası duruyordu
Ziya Gökalp gibi
iyi bir kültür kuramcısını tanıma fırsatını bulmuştu
Avrupa'yı da kısmen gezmişti
Ülkemizde tiyatroda halk kültüründen yararlanma düşüncesinin uygulamalarına bilinçsiz bir şekilde Tanzimat ve Meşrutiyet dönem*lerinde başlanmıştır
Şinasi
Şair Evlenmesi'nde (1859); halk diline yak*laşmaya çalışmış
bu amaçla bol bol atasözü ve deyim kullanmıştır
1868 Nisan'ında İstanbul Gedikpaşa Tiyatrosu'nda ilk düzenli temsil*ler verilmeye başlandığında; Güllü Agop
tiyatroya seyirci çekebilmek için Leylâ ile Mecnun hikâyesine el atmış
bu hikâyeyi
Dinibütün Mustafa Efendi'ye oyunlaştırmıştır
Recaizâde Mahmut Ekrem'in 1874 yılında yazdığı Çok Bilen Çok Yanılır oyunu 1001 Gece Masalları'ndan uyarlamadır
Meşrutiyet dönemi oyun yazarlarından
mitolojiye değer verip oyunlarında en çok kullananı Abdülhak Hamit Tarhan olmuştur
Tar-han'ın konusunu mitolojiden
efsane ve masallardan
tarihî olaylar*dan alan oyunları şunlardır: Nesteren (1877)
Eşber (1880)
Zeynep (1908)
Garam (1912)
İlhan (1913)
Turhan (1916)
İbn-i Musa (1917)
Ha*kan (1935)
1874'te yazdığı Sabr ü Sebat oyununda ise 73 atasözü ve 36 deyim kullanmıştır
Feraizcizâde Mehmet Şakir Evhamî (1885-86) oyununda gölge ve orta oyunu tiplerinden yararlanmıştır
Musahip-zâde Celâl ise oyunlarında Türk Halk Edebiyah'ndan
halk tiyatro*sundan
gelenek ve göreneklerimizden bilinçli bir şekilde yararlanma*sını bilmiştir
İstanbul Efendisi (1913-14) ve Kaşıkçılar (1920) oyunların*da bu özelliği açıkça görülmektedir
29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilân edildikten sonra
her alanda ol*duğu gibi güzel sanatlar alanında da çalışmalar bir disipline bağlan*dı
Osmanlı'dan
intikal eden Darü'l Elhan
Darü'l Bedâyi
Muzıka-i Hümayun ve Sanayi-i Nefise Mekteb-i Ali'si yeniden yapılandırıldı
adları değiştirildi
Halk müziği derlemelerine başlandı (1925)
Anka*ra'da Musiki Muallim Mektebi (1924) ve Ankara Devlet Konservatu-varı (1936) açılarak Batı Müziği eğitimine ağırlık verildi
Müzik
ope*ra
bale
tiyatro dallarında ihtiyaç duyulan sanatçıların yetiştirilmesi*ne başlandı
Atatürk döneminde profesyonel tiyatro çalışmalarının merkezi Dürü'l Bedâyi idi
Ayrıca özel tiyatro grupları da vardı
Osmanlı'dan intikal eden bu kuruluşun başına 1927 yılında Muhsin Ertuğrul geti*rildi ve büyük gelişme kaydedildi
Kadın oyuncuların sayısı artırıldı
Oyun dağarcığı geliştirildi
Bilindiği gibi
Afife Jale'den sonra Ata*türk'ün isteğiyle Bedia Muvahhit de ilk kez İzmir'de sahneye çıkmış (Temmuz 1923)
filmlerde rol almıştı
25 Haziran 1927 gün ve 1167 sa*yılı kanun çıkarılarak eğitim amaçlı temsillerden ve konserlerden tü*ketim vergisi alınmaması sağlandı
19 Kasım 1930 tarihinde Darü'l Be-dâyi'ye bağlı bir Tiyatro Meslek okulu açılarak yeni sanatçılar yetişti*rilmeye başlandı
1931 yılında Darü'l Bedâyi'nin adı İstanbul Şehir Ti*yatroları olarak değiştirildi
"
Atatürk döneminde amatör tiyatro çalışmalarının merkezi ise ön*celeri Türk Ocakları
1932 yazından itibaren de Halkevleri'ydi
Halkevleri'ndeki dokuz şubeden biri "Temsil Şubesi"ydi
Temsil-tiyatro şubesinde birden fazla tiyatro grubu bulunabiliyordu
Halkevleri Ça*lışma Talimatnamesi'ne göre"
şubelerde oynanacak temsillerin CHP yönetimince seçilmiş olması
kadın rollerinin erkeklerce oynanmama*sı şart koşulmuştu
Talimatnamenin 48
maddesinde
Karagöz ve kuk*la sanatlarımıza da çalışmalarda yer verileceği belirtilmişti
İstanbul Şehir Tiyatrolarının 1930 yılında açtığı Tiyatro Meslek Okulu başarılı olamadı
1936 yılında Ankara'da Paul Hindemith'in yönetiminde bir Devlet Konservatuvarı kuruldu
Tiyatro bölümünün başına Prof
Carl Ebert getirildi
Üç kız (Melek Ökte-Gün
Muazzez Lutas-Kurdaoğlu
Nermin Sarova) ve beş erkek öğrenciyle (Ertuğrul İlgin
Esat Tolga
Mahir Canova
Nüzhet Şenbay
Salih Canar) öğretime başladı
" Konservatuvarın şan ve bale bölümlerinden opera ve bale
müzik bölümlerinden de orkestra sanatçıları yetişmeye başladı
Konservatuvar sanatçıları yetişinceye kadar
Ankara'da temsillerde Müzik Öğretmen Okulu
Gazi Eğitim Enstitüsü
Kız Lisesi
İsmet Paşa Kız Enstitüsü öğretmen ve öğrencilerinden yararlanıldı
Tiyatro
opera
bale sanatlarının alt yapısı oluşturulurken
yeni oyun ve operalar yazılması
bestelenmesi konusu gündeme geldi
Atatürk
Cumhuriyet dönemi güzel sanatlar çalışmalarının kaynağını Türk tarihinin
Türk halk kültürünün ve Cumhuriyet'in getirdiği yeni değerlerin oluşturmasını istiyordu
Bu amaçla
bazı oyunların konula*rını bizzat kendisi vermiş
bu oyunların metinlerini bir dramaturg gi*bi inceleyip düzeltmiş
ilk temsillerinde de hazır bulunmuştur
Ata*türk
tarih konusuna eğildiği zaman Faruk Nafiz Çamlıbel'e Akın-Öz-yurt-Kahraman üçlemesini yazdırmış
Akın oyununun yazılışını denet*lemiş
sonunu değiştirmiştir
" Behçet Kemal'in Çoban oyununun tem*silinden (3 Nisan 1932) sonra da; "Tiyatro bir memleketin kültür seviyesinin aynasıdır" demiştir
Atatürk
Münir Hayri Egeli'nin 1932 yı*lında yazdığı Bayönder
Bir Ülkü Yolu ve Taş Bebek oyunlarının metinle*rini de bir damaturg gibi incelemiş
üzerinde önemli düzeltmeler yap*mıştır
" Ata
Abdülhak Hamit Tarhan'ın Hakan (1935) oyununu da okumuş bazı satırların altını çizmiştir
Bu oyunlardan Bayönder'i Necil Kâzım Akses'e
Taş Bebek'i Ahmet Adnan Saygun'a vererek opera olarak bestelemelerini istemiştir
Atatürk
ayrıca Öz Soy operasının librettosu İçin Münir Hayri Egeli'yi görevlendirmiş ve operanın konu*sunu bizzat kendisi vermiştir
Türk ve İran mitolojilerini birleştiren
Türk-İran dostluğunu
kardeşliğini vurgulayan bu opera
Ahmet Ad*nan Saygun tarafından bestelenmiş ve İran Şahı Rıza Pehlevi'nin An*kara'yı ziyareti sırasında Haziran 1934 tarihinde Ankara Halkevi'nde sahneye konulmuştur
Yüce Atatürk'ün gelenekten kaynaklanan kültürel eser yaratma dinamizmine" uygun ilk önemli eser Faruk Nafiz Camlıbel'in Akın oyunudur
Manzum bir destandır
Akın'ın konusu kısaca şöyledir:
Orta Asya'da yıllarca süren kuraklığın sona ermesi için
ihtiyar Hakan İstemi Han
yasa gereğince
kurban edilecektir
Gün
Batı ve Doğu Beyleri bu hükmü yerine getirmek üzere İstemi Han'a gelirler
Bu üç beyin oğulları da
devlet yönetimini öğrensinler diye
Hakan'ın yanındadırlar
Üç başbuğ hileye başvurur ve kuraklık devam edeceği için
kurban edilme sırasının İstemi Han'dan sonra kendilerine de geleceğini düşünerek
Han yerine kızı Suna'nın öldürülmesi için başbakıcıyı kandırırlar
Gün Başbuğu'nun oğlu Demir
Suna'yı sevmektedir
bu yüzden hileyi meydana çıkarır
Mertliğe sığmayan bu tutumları yüzünden
halk üç başbuğu öldürür
Bunların oğulları Bumîn
Bayan ve Demir başbuğ olur ve İstemi Han'ın "Akın" ülküsünü gerçekleştir*mek için boylarıyla birlikte üç yöne dağılırlar
Akın
önce Ankara Halkevi'nde sahneye konuldu
Yüce Atatürk
provaları sık sık İzledi ve 4 Ocak 1932 gecesi Ankara Halkevi'nde ve*rilen ilk temsiline de geldi
takdirlerini belirtti
Atatürk
Muhsin Ertuğrul'dan Akın'ın İstanbul Şehir Tiyatroların*ca da temsilini ister
Kötü oynanırsa tenkit edeceğini söyler
Oyunda İstemi Han'ı Muhsin Ertuğrul oynamaktadır
11 Şubat 1932 tarihinde İstanbul Tepebaşı Tiyatrosu'ndaki temsile Atatürk
İstanbul Valisi Mu*hittin Üstündağ'Ia birlikte gelir
Muhsin Ertuğrul'un bu temsille ilgili anıları yayımlanmıştır
" İlk perdenin sonlarına doğru gözlerinden yaşlar süzülür
Oyundan sonra Atatürk
Muhsin Ertuğrul'a; "Bahsi kazandın
Sen bizim en değerli sanatkârımızsın!" der
1930'lu yıllarda
Atatürk'ün belirlediği amaç doğrultusunda
ko*nusunu Türk Tarihinden
uygarlığından
destan ve efsanelerinden halk kültüründen
Cumhuriyet'in erdemlerinden
devrimlerinden
getirdiği yeni değerlerden alan birçok oyun yazıldı
Bunlardan önem*lilerini şöyle sıralayabiliriz:"
Faruk Nafiz Çamlıbel: Akın
(1932)
Özyurt (1932)
Kahraman (1933)
Yangın (1933)
Münir Hayri Egeli: Bayönder (1932)
Bir Ülkü Yolu (1932)
Taş Bebek (1932)
Behçet Kemal Çağlar: Çoban (1933)
Ergenekon (1933)
Attilâ (1935)
Yaşar Nabi Nayır: Mete {1932}
İnkılâp Çocukları (1933)
Beş Devir (1933)
Köyün Namusu (1933)
İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci: Şeriye Mahkemesinde (1933)
Belkıs (1934)
Halit Fahri Ozansoy: On Yılın Destanı (1933)
Necip Fazıl Kısakürek: Tohum (1933)
Aka Gündüz: Beyaz Kahraman (1932)
Yarım Osman (1933)
Gazi Ço*cuktan İçin (1933)
Köy Muallimi (1933)
Mavi Yıldırım (1934)
O Bir De*virdi (1938)
Abdullah Ziya Kozanoğlu: Kazanoğlu (1932)
Vedat Nedim Tör: Yirmi Dokuz Birinciteşrin (1933)
Vehbi Cem Aşkun: Oğuz Destanı (1935)
Atatürk Köyünde Bir Uçak Günü (1936)
Reşat Nuri Güntekin: İstiklâl (1933)
Vergi Hırsızı (1933)
Nihat Sami Banarlı: Kızıl Çağlayan (1933)
Vasfi Mahir Kocatürk: Yaman (1933)
Peyami Safa: Gün Doğuyor (1937)
Abdülhak Hâmit Tahran: Hakan (1935)
Nahit Sırrı Örik: Sönmeyen Ateş (1933)
Galip Naşit: Destan (1933)
Ziya Boral: Yaşayan Ölü (1936)
Ferit Celâl Güven-Raşit Rıza Samako: Çakır Ali (1937)
Burhan Cahit Morkaya: Gavur İmam (1933)
Celâl Tuncer: Devrim Yolcuları (1937)
Saim Kerim Kalkan: Vatan ve Vazife (1938)
Ahmet Naim -Celâl Edip: Uzun Mehmet (1938)
Şükrü Halil Tuğal: Kartal (1936)
Yusuf Sururi Eruluç: Yanık Efe (1936)
Bir Gönül Masalı (1938)
Musahipzâde Celâl: Atlı Ases (1936)
Köprülüler (1936)
Lâle Devri (1936)
Aziz Nogay: İstibdattan Cumhuriyet'e (1933)
Sevr'den Lozan'a (1933)
Şinasi Okur: Gâzi'nin Yolu (1935)
Kadın Saylav (1935)
Naci Tanseli: Zafer İçin (1933)
Yunus Nüzhet Unat: Hedef (1934)
Haydi Suna (1938)
Halit Fahri: Ali Baba ve Kırk Haramiler (1936)
Feyzi Kutlu Kalkancı: Timurhan (1934)
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul