| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Barışa Şans Verin-Oyun-Koro 
 
            Barışa Şans Verin -2002
 
 Sahne boş… Seyirci ekranı da tam olarak göremiyor… Genç Çarşı üniforması ve çantasıyla girer… Etrafa bakınır… Yerde bir klaket bulur… Bir süre inceler… Sonra da elleriyle kadr işareti yapar… Sonra da ekranı düzelterek arkada kaybolur…
 
 
 Oyuncu’nun film setlerindeki görüntüleri… Çeşitli oyunlarda çekildiği anlaşılan fotoğrafları ve sairden oluşan görüntüler eşliğinde “İlk Lanet” klibi ve jenerik…
 
 
 İLK LANET
 
 KORO
 
 Tanrı yeryüzünü yarattı öncelikle
 
 Hazırladı altı günde sevgisiyle özeniyle
 
 İnsan denen güveye
 
 Hakimi olsun dünyanın diye
 
 Kendi suretinden yarattı ilk insanı
 
 Adem Adem
 
 Bir kaburga kemiğinden yaşam buldu ilk kadın
 
 Havva Havva
 
 Ve insan da yaratır oldu insanı ne demektir aşk öğrenince
 
 Habil Kabil Habil Kabil
 
 Günün birinde suladı toprağı ilk kardeş kanı
 
 Kabil öldürdü kardeşini
 
 Kardeş kanı tanrı laneti
 
 Lanet lanet lanet lanet
 
 Kan dökenler lanetliodir o gün bugün
 
 Öldürenler lanetlidir lanetlidir öldüren…
 
 
 Klibin sonunda alkış sesleri…
 
 
 BİR SES Savaş Bakanlığı Seferberlik dairesi emriyle birliğine katılmak üzere Cumartesi günü 13
  45′de kalkacak Kuzey treninde hazır bulunmak gerekmektedir… Gereğini rica ederim… 
 
 Perdenin bir tarafında Genç bir yandan giyinmekte bir yandan da şarkısını söylemektedir
  Biraz gerisinde Genç Kız durmaktadır… 
 
 SAVAŞA ÇAĞRI
 
 GENÇ
 
 Mutlu bir haber, istediğim oldu
 
 Mutlu ve güzel bir haberdir savaşa çağrı
 
 Sevinçle gider cephelere gençler
 
 Ve en önemli kural cephede savaşmak yiğitçe
 
 Sürdürmek savaşı sonuna kadar
 
 Küçücük tarlada ekinleri ekenler
 
 Hırsla kıyarlar hırsla kıyarlar
 
 Düşmana evlere canlara
 
 Hırsla sürecek bu savaş
 
 Ölenler gömülsün, kalanlar savaşsın
 
 Hırsla sürecek, Hırsla sürecek bu savaş
 
 
 Şarkının sonunda sahnenin diğer tarafı aydınlanır
  Oyuncu elinde mektup bornozuyla oturmaktadır… Biraz gerisinde Aktris durmaktadır… 
 
 GÖSTERİ İŞİ
 
 OYUNCU
 
 Renkli bir dünya aldatmacası sahne
 
 Renkli ve yalan bir dünyadır gösteri işi
 
 Kendince kuralları olan tatlı rûya
 
 Ve en önemli kuralıdır işin perde açmak
 
 Ve sürdürmek gösteriyi sonuna kadar
 
 Küçücük sahnede dünya kuranlar
 
 Nasıl kıyarlar sokaklara evlere canlara
 
 Nasıl susulur tüm dünya sahneyken
 
 Savaşlar sanhede kalsın şiirlerle
 
 Ölenler dirilsin perde indiğinde
 
 Nasıl sürecek gösteri cephelerde
 
 
 AKTÖR Korkuyorum, biliyor musun…
 
 
 AKTRİS Ben de…
 
 ÖLDÜRME KORKUSU
 
 OYUNCU
 
 Nice savaşlar gördüm sahnede
 
 Nice yengi nice yenilgi nice barış
 
 Sonuçta bir avuç alkış
 
 Ya şimdi öyle mi
 
 Oyun gerçek oldu
 
 Yüreğim ilk kez korku dolu
 
 Korkuyorum savaştan
 
 Korkutuyor öldürmek
 
 İstemem bir mermiyle yitsin yüreğim
 
 
 AKTRİS
 
 Korkmak boşuna sevgilim
 
 Korkmak ölüm demek sevgilim
 
 Yitirme umudunu
 
 sonuçta bir küçük oyun
 
 düşün gerçek olmuş oyun
 
 düşün ilk kez sahneye çıkmışsın
 
 ölürüm bir mermiyle yiterse yüreğin
 
 istemem yüreğinle yitsin yüreğim…
 
 
 Tren Efektleri…
 
 Oyuncu çıkar… Ardından Aktris çıkarken Metres girer… Bir an bakışırlar… Kadınsı bir tepkiyle Aktris Metres’i iter ve çıkar… Metres sahnede yalnızdır
  Metres Film Perdesi’ni sahneye hakim kılacak şekilde çevirerek yavaş adımlarla çıkar… 
 
 GP Genç ve Oyuncu trende gitmiktedir…
 
 YP Oyuncu’yu görürüz… Eliyle Kadr yapar ve Komutanlar şarkısı başlar… Bütün Komutanlar başka başka görüntülerle Oyuncunun kendidir…
 
 KOMUTANLAR KORUSU
 
 Maviden kızıla dönecek gökyüzü gün batımıyla
 
 Ve bizim bizim olacak zafer
 
 Bizim bizim zafer
 
 Bizim bizim zafer
 
 
 KOMUTAN Şu anda benim olduğum yerde olmalıydınız
  O zaman görebilirdiniz sahip olduğunuz gücü gözlerinizle… Nice destanlar yazılacak yine yiğitlerin kanıyla… Nice ezgiler mırıldanacak savaş düşüyle çarpan yürekleriniz… Kitaplara sığmaz yiğitliklerinizle alacaksınız hakkınız olan yeri tarihte… Ozanlarımız methiyeler düzecek adınıza düşman kanıyla sulandıkça toprak ve kazandıkça zaferleri ordumuz… Barış için öldü diyecek barışı görenler sizin için… Mutlu bir ölüm bekliyor sizi yiğitlerim… Mutlu bir ölüm… Maviden kızıla dönecek gökyüzü günbatımıyla… Ve günbatımıyla bizim olacak zafer… Zafer… Zafer… Zafer… 
 
 KOMUTANLAR KORUSU
 
 Maviden kızıla dönecek gökyüzü gün batımıyla
 
 Ve bizim bizim olacak zafer
 
 Bizim bizim zafer
 
 Bizim bizim zafer
 
 
 Şarkının onuna doğru üç kadın sahne üzerinde belirir… Ekranda muhtelen bir gün doğumu…
 
 
 AKTRİS
 
 Nerdeyse doğacak güneş
 
 Gökyüzü kızıldan maviye dönüyor…
 
 Gökyüzü maviye dönerken
 
 Savaş barışa bıraksa yerini
 
 
 KIZ Dön sevgilim, dön de nasıl dönersen dön… Kapa gözlerimi… Sor ben kimim diye… Sensin, biliyorum… Dön artık… Gökyüzü kızıldan maviye dönerken… Bir düş gibi… Dön artık…
 
 
 AKTRİS
 
 Nerdeyse doğacak güneş…
 
 
 Kızlar çıkarken Oyuncu ve Genç cephe kostümleriyle girerler… Uykucu bir köşede kıvrılmış uyumakta…
 
 
 UYKUCU (Öksürür
  Genç ve Oyuncu korkuyla yere yatarlar  ) 
 
 OYUNCU (Sürünerek uykucu’nun yanına gider…)
 
 
 GENÇ Ha?
 
 
 OYUNCU Yok bir şey yok… Bizden, uyuyor…
 
 
 GENÇ (Uykucunun yanına gider, dürter…) Şişt…
 
 
 UYKUCU Iııhh
   
 
 OYUNCU Bırak… Bırak canım, uyusun…
 
 
 GENÇ Nöbet saatinde uyunur mu hiç?
 
 
 OYUNCU Uyunması gereken bir saatte nöbet oluyor ya… Hem ne önemi var ki, nasılsa biz buradayız… (Genç çevreyi kolaçan ederken Oyuncu cebinden bir sigara çıkarır
  ) İster misin? 
 
 GENÇ İstemem…
 
 
 OYUNCU Sen bilirsin… (Çantasından battaniye çıkarır
  Genç battaniyeyi siper eder, sigarayı yakarlar…) 
 
 UYKUCU (Horlar)
 
 
 OYUNCU Amma horladın ha… (Gider, uykucunun üstünü örter
  ) 
 
 UYKUCU Sağol…
 
 
 OYUNCU Bir şey değil
  
 
 GENÇ Oh, Oh, ne yalan söyleyeyim, şimdi onun yerinde olmayı isterdim
  Uykusuzluğa bir türlü alışamadım gitti… 
 
 OYUNCU Sen de uyu, ne duruyorsun…
 
 
 GENÇ Delirdin mi sen, nöbet saatinde uyunur mu hiç…
 
 
 UYKUCU Ohş, canım…
 
 
 OYUNCU Fantezi bile kuruyor baksana… İronik bir şey…
 
 
 GENÇ Ha?
 
 
 OYUNCU İronik… eee… Alaycı… Hadi, hadi, sen de kestir biraz… Biri gelirse ben ikinizi de uyandırırım… Nasılsa ben uyumayacağım
   Uykusuzluğa alışkınımdır… Bizimki meslek hastalığı  Çocuk oyunu, matine, suare, çocuk oyunu matine suare, çekimler, dublaj, prova, çekimler, dublaj prova… 
 
 GENÇ Önemli olan birinin beni uyurken görmesi değil, insanın kendi kendini kontrol etmesi…
 
 
 OYUNCU Hiç değilse biraz uzan da şu gökyüzündeki yıldızları seyret…
 
 
 GENÇ Şimdi yıldızları seyretmenin zamanı mı…
 
 
 OYUNCU Saat kaç?
 
 GENÇ İki buçuk…
 
 
 OYUNCU Tam zamanı… (Güler
  ) 
 
 GENÇ Peki, şu yıldızın adını biliyor musun?
 
 
 OYUNCU Hangisi?
 
 
 GENÇ Şu, en parlak olan…
 
 
 OYUNCU Hayır…
 
 
 GENÇ (Ağzıyla ateş etme sesi çıkarır
  ) Mars! Mars! 
 
 OYUNCU Mars?
 
 
 GENÇ Yaa, öyle sadece seyretmekle olmaz… Gökbilim…
 
 
 OYUNCU Ha?
 
 
 GENÇ Astroloji
  
 
 OYUNCU Mitoloji… Savaş Tanrısı… Mars… Savaş Tanrısı… (Cebinden bir defter çıkarır, yazmaya koyulur
  ) “Mars’a Dair Opera” (Islıkla bir ezgi çalar  Sonra eliyle kadraj yapar…) Jenerik müziği… 
 
 MARS’A DAİR OPERA
 
 
 Ekranda mitolojik kızlar belirir… Hepsi de Metres’tir… En son olarak Metres de girer…
 
 
 MİTOLOJİK KIZLAR
 
 Hera görkemli son eşi oldu Zeus’un
 
 sevişti tanrıların ve insanların kralıyla
 
 savaş Tanrısı Mars’ı doğurdu Hera
 
 
 OYUNCU Derken tarihçi ozan Hesiodos elinde liriyle belirir… Datdaradat daradarat dat dat! (Uykucu sanki büyülenmişcesine kalkar, artık Hesiodos’tur
  ) 
 
 HESİODOS Yiğit Diomedes atıldı tunç kargısıyla… Athena tuttu, yöneltti kargıyı Mars’ın tam göbeğinin altına… Vurdu onu… Yaraladı karnından…
 
 
 OYUNCU Datdaradat daradarat dat dat…
 
 
 HESİODOS Kavgaya tutuşmuş dokuz onbin kişi nasıl bağırırsa savaşta, Mars da aynen öyle bağırdı…
 
 
 OYUNCU Ve Mars dokuz onbin kişilik sesiyle bağırarak girer… (Genç sanki büyülenmişcesine kalkar, artık Mars’tır
  ) 
 
 MARS Baba! Baba! Yüce Zeus… Baba! Yüce Zeus! Baba! Diomedes’le Athena vurdular beni karnımdan… Az daha ölüyordum baba! Göster onlara günlerini! Göster gücünü! Göster onlara yüceliğini Yüce Zeus! Baba!
 
 
 ZEUS
 
 böyle bağrışıp durma dizimin dibinde
 
 olimpos’da oturan Tanrılar arasında
 
 en iğrendiğim Tanrı sensin!
 
 hırgür kavga dalaş işin gücün
 
 ele avuca sığmaz oldu huysuzluğun
 
 olimpos’da oturan Tanrılar arasında
 
 en iğrendiğim Tanrı sensin
 
 
 HERA
 
 Zeus! Sevgilim yüce Tanrı Zeus!
 
 
 ZEUS
 
 Ne var!
 
 
 HERA
 
 Kaç bin kere söyledim sana
 
 Sıkma şu çocuğu bu kadar
 
 Gençtir elbet kaynar kanı
 
 Yardım et ona sen de biraz
 
 Afediver bir hata yapınca
 
 Unutma ki o da Tanrı ne de olsa
 
 
 MİTOLOJİK KIZLAR
 
 ne de olsa
 
 
 MİTOLOJİK FİGÜRANLAR
 
 ne de olsa
 
 
 ZEUS
 
 Lanet olsun senle yattığım Gargaros Dağı’na
 
 Yazıklar olsun sana aşık zavallı bana
 
 Lanet olsun senden doğana
 
 Sana gelince sersem Savaş Tanrısı
 
 Senin Olimpos’a saygın yok bir kere
 
 Biliyorum anandan gelme huysuzluğun sana
 
 Ama unutmayın ki
 
 Olimpos’da patron benim hâlâ
 
 Dinletirim sözümü
 
 Ona da sana da
 
 Olsa da zorla
 
 
 Şarkının sonunda Herkes şarkı öncesi durumuna gelir…
 
 
 OYUNCU (Az önceki sahnenin etkisi altında bağırıp durmaktadır…) Aaaaa…
  
 
 GENÇ Hey, Dur! Dur! İyi misin!
 
 
 OYUNCU Hiç bu kadar iyi olmamıştım!
 
 GENÇ Ne yapıyorsun öyle elini kolunu tuhaf tuhaf sallaya sallaya…
 
 
 OYUNCU Müzikalimi düşünüyordum…
 
 
 GENÇ Müzikal mi?
 
 
 OYUNCU Çekmeyi planladığım müzikal filmin şarkılarından birinin üzerinde çalışıyordum
  Tabii sen omzuma dokunana kadar… 
 
 GENÇ Pardon… Kimseyi öyle elini kolunu sallayarak müzikal yazarken görmemiştim…
 
 
 OYUNCU Daha önce birini müzikal yazarken gördün mü?
 
 
 GENÇ Yoo…
 
 
 OYUNCU Eee?
 
 
 GENÇ Hadi hadi, bak saat iki otuziki, yıldızlara bakma zamanı geçti…
 
 
 OYUNCU Tamam, tamam… (melodiyle) Oooyeee…
 
 
 GENÇ (Deli midir nedir jesti)
 
 
 OYUNCU Savaşmaya geldin ha…
 
 
 GENÇ Evet… Gönüllü yazılalı bir yıl olmuştu, çağırmayacaklar diye ödüm kopuyordu…
 
 
 OYUNCU Gönüllü mü?
 
 
 GENÇ Elbette… Arkadaşlarım cephede yiğitçe savaşırken ben tarlada çapa mı çapalayacaktım… Düşünsene, ülkenin sana ihtiyacı var ve sen tarlada pineklemekten başka bir işe yaramıyorsun… Neyse, Tanrıya şükür korktuğum başıma gelmedi…
 
 
 OYUNCU (Genç konuşurken önce bir kadr alır, ardından da ağız armonikasını çıkarıp müziği başlatır
  Ekranda oyundaki herkesin sahte gülücükler, hatta maskelerle göründüğü bir kokteyl parti vardır  Şarkı sırasında insanlar normal olarak da sahneyi doldurur  ) 
 
 SÜSLÜ BİR ÖLÜM
 
 
 OYUNCU
 
 Süslü bir ölümdür savaş
 
 Ölünür ölüm korkusuyla
 
 Ölünür inançlar uğruna
 
 Bilinmez hiç inanılan
 
 Çelikleşmiştir yürekler
 
 Çiçek tutan elde silah
 
 Sevişen bedenler yiter
 
 Çeleğin şavkında süngü
 
 Bir küçük mermi ile
 
 Geliverir birden ölüm
 
 Savaşmak öldürmek demek
 
 Ya ölüp gitmek gerekir
 
 Ya da öldürüp lanetlenmek
 
 
 Şarkının sonunda filmin desteğiyle yetenek gösterisi
  
 
 OYUNCU Nasıl oldu?
 
 
 GENÇ Çok Güzel oldu…
 
 
 OYUNCU Bok güzel oldu…
 
 
 GENÇ Neden? Halk bayılır buna!
 
 
 OYUNCU Bunu sen gel de oyuncu takımıyla eleştirmenlere anlat…
 
 
 GENÇ Niye?
 
 
 OYUNCU Onlar bir bok beğenmez de ondan…
 
 
 GENÇ Boş ver, kimse çocuğunu büyüyünce eleştirmen olsun diye sevmez ki…
 
 
 OYUNCU Nasıl yani?
 
 
 GENÇ Ne bileyim ben, düşünsene… Aman da çocuğum büyüsün de eleştirmen olsun, kendi beceremediği her şeye bok atsın… Yerim ben onun kalem tutan ellerini…
 
 
 OYUNCU Şükürler olsun ki memlekette eleştirmen yok… ama politikacı çok… Aman, onlar da beğenmezse küser giderler… Politikacı mı dedim ben…
 
 
 GENÇ Evet… Dedin, ne olacak?
 
 
 OYUNCU Politikacılarla ilgili müthiş bir fikrim var da ondan…
 
 
 GENÇ Başımızı belaya sokma da…
 
 
 OYUNCU Merak etme… Başımız onların yüzünden yeterince belada zaten…
 
 
 GENÇ Filmde bir de politikacı olacak öyle mi?
 
 
 OYUNCU Ama bu senin bildiğin politikacılardan değil… Bu Politik - Acı…
 
 
 GENÇ (Islık çalar…) İronik bir şey…
 
 
 OYUNCU Politikacıyı bekleyen bir kalabalık ve büyük bir uğultu…
 
 
 GENÇ (Kalabalık taklidi yapar
  ) 
 
 OYUNCU Bir de yalaka yazalım… (Parmağını şıklatır, ve Uykucu yalaka olur
  ) 
 
 UYKUCU (zıplaya zıplaya) Ya ya ya şa şa şa… (ikisi arasında kalabalık politikacı oyunu)
 
 
 GENÇ Makinalar yağa, uygarlıklar insan ölüsüne ihtiyaç duyar… İşini insan ölüsüyle görmemiş hiçbir uygarlık yoktur insanlık tarihinde…
 
 
 UYKUCU (yalaka) Yaşa varol!
 
 
 GENÇ Ekonomiler bozulmaya başlayınca yavaş yavaş, elbette kaçınılmaz olur savaş… Seni kaynaklar, yeni topraklar gerek bize… Kazanacağız hepsini düşmanı getirince dize…
 
 
 UYKUCU (yalaka) Yaşa varol!
 
 
 GENÇ Gazetelere manşet gerek sekiz sütunluk!
 
 
 UYKUCU Oniki sütünluk! Oniki sütünluk!
 
 
 GENÇ Oniki sütunluk! Enflasyon, pahalılık, yoksuluk yerine, yurt, ulus, yiğitlik türküleri dolansın dilinizde, serenadlar döktüreceğinize sevgilinize…
 
 
 UYKUCU (yalaka) Yaşa varol! (Kendi kendini susturur
  ) 
 
 GENÇ Makinalar yağa, uygarlıklar insan ölüsüne ihtiyaç duyar… İşini insan ölüsüyle görmemiş hiçbir uygarlık yoktur insanlık tarihinde…
 
 
 OYUNCU Bir dakika, bir dakika! Yanlış yapım ben… Biri buna saçmaladığın söylemeli…
 
 
 UYKUCU Saçmalıyorsun!
 
 
 OYUNCU bunlar böyle diye diye ırkları yokettiler be… Başka… Başka bir türlü ele almalı… Bir kere kalabalık, yalaka malaka istemiyorum… Kalabalık ve yalaka yok…
 
 
 UYKUCU (Uyumaya döner
  ) 
 
 GENÇ kalabalık ve yalaka olmazsa adam kime anlatacak?
 
 
 OYUNCU Oda doğru yahu… Peki, kalabalık ve yalaka var… Ama işler öyle eskisi gibi değil… Politikacı girer…
 
 
 GENÇ (Sırıtarak girer
  ) 
 
 UYKUCU (Sosyetik biçimde alkışlar
  ) 
 
 OYUNCU Bunlar koltuksuz yapamaz… Yalaka koltuk olsun…
 
 
 UYKUCU (Koltuk olur, Polukutacı üstüne oturur…)
 
 
 OYUNCU Bir de kikirik bir sekreter yazalım…
 
 
 UYKUCU (Kikirik sekreter gülümsemesi…)
 
 
 OYUNCU Politikacı öksürerek konuşmaya başlar…
 
 
 GENÇ Makinalar yağa… (Uykucunun kıçını avuçlar
  ) 
 
 UYKUCU (Kızar
  ) Ööööö… 
 
 GENÇ Uygarlıklar insan ölüsüne ihtiyaç duyar… (Ateş eder gibi yapar, Uykucu ölür ve Politikacı kıçüstü oturur
  Sonra tekrar düzelir  ) İşini insan ölüsüyle görmemiş hiçbir uygarlık yoktur insanlık tarihinde… Ekonomiler bozulmaya başlayınca yavaş yavaş elbette kaçınılmaz olur savaş… (Uykucu kıpraşır  ) Yavaş, yavaş! Yeni kaynaklar, yeni topraklar gerek bize, kazanacağız hepsini, düşmanı getirince dize… (Uykucu’nun Yumruk şeklindeki elleri sallanmaya başlar  ) 
 
 OYUNCU (Uykucu’nun el sallaması yavaşlar ve Oyuncu aynı tempoda alkış tutar… Ekranda kızılderili filmi başlar… Film sırasında herkes normal halini alacak…)
 
 
 BİR IRKIN YİTİŞİ
 
 ÇOCUK
 
 Yaşarken mutlu bir barışı yurdumuzda
 
 Bir sabah uyandık yabancı bir sesle
 
 Korku doluydu gözlerimiz
 
 Yüzü kara kıllı beyaz derili adam
 
 Ateşliyordu ucu dumanlı çubuğu
 
 Öğrendik ki sonunda
 
 İlkel topraklarımıza gelen
 
 Uygarlığın ateşiymiş
 
 İnsan kanıyla tutuşan
 
 Tanıdık ölümcül silahlarını uygarlığın
 
 Uygarlık mermi atmak demekmiş
 
 Yay tutan ellere
 
 Uygarlık topları ateşlemek demekmiş
 
 Mızraklara karşı
 
 Uygarlık kanla boyamak demekmiş
 
 Nehirleri çadırları
 
 Yok olur bir ırkın insanları
 
 Yok olur mutlu barış yurdumuzda
 
 Ve imzalar atılır bildirilere mürekkeple
 
 Kan yerine
 
 Ve ahkâmlar kesilir büyük binalarda
 
 İnsanlık üstüne
 
 Ve tarih
 
 Yanılmaz yargıcı insanlığın
 
 Yazarsa yitişini ırkımın mürekkeple
 
 Kan yerine
 
 Yitip gider karanlığında
 
 Barış düşleri
 
 Yok olur mutlu barış yurdumuzda
 
 
 Savaşta ölen inanların görüntülerinin önünen Genç ve Oyuncu sahnenin öteki tarafına geçerler
  
 
 OYUNCU Daldın yine…
 
 
 GENÇ Ha?
 
 
 OYUNCU Daldın diyorum… Neyin var?
 
 
 GENÇ Salı günü bir tankı tahrip ettim… Sonra tüten yıkıntının yanından geçtim… Tankın kapağınan başaşağı bir gövde sarkıyordu… Ayakları kapağa sıkışmış dizlerine kadar yanmıştı… Mühtiş acı çekiyordu ama onu kurtarmaya olanak yoktu… Onu öldürdüm… Bir hayvan gibi… Bak… Miğferinin içinden çıktı… Karısının resmi olmalı… Arkasında bir yazı var…
 
 
 OYUNCU Eğer tanrı varsa seni bana sağlıklı ve hemen geri gönderir… Senin gibi insanları seven ve sayan biri……
  
 
 GENÇ Senin gibi insanları seven ve sayan biri… kimseye haksızlık etmeyen… karısını ve çocuklarını even, sayan biri… daima tanrının koruyuculuğu altında olacaktır… Annemin duaları gibi… Sevgilimin duaları gibi… Hani biz kahraman olacaktık… Kahraman… Katili olduğu tankçı için ağlayan bir kahraman…
 
 
 OYUNCU Sen katil değilsin…
 
 
 GENÇ Bir sigara versene…
 
 
 OYUNCU Al…
 
 
 GENÇ Çakmağı yakar… (İki el silah sesi…)
 
 
 Genç Kız ve Metres belirir… Bir yerlerde de Aktris…
 
 
 YETER
 
 AKTRİS
 
 Yıkılır gider bir genç kızın düşleri
 
 İsteği bir yuva biraz sevgi
 
 Sevgilim dön artık geri
 
 Kime atılır kurşunlar
 
 Kimle savaşır sevenler bilinmez
 
 Yeter yeter artık yeter
 
 Savaşa giden ölür belki
 
 Ya kalanlar
 
 Ya kalanlar
 
 Ya kalanlar
 
 
 PERDE
 
 
 Savaştaki kadınların ekrandaki görüntülerine üç kadın kahraman eklenir…
 
 YA KALANLAR
 
 KADINLAR
 
 Savaş için yaşanır
 
 Barış için ölünür
 
 Yitip gider yiğitler
 
 Lanetli kurşunlarla
 
 Her gün binlerce ölü
 
 Binlerce dul kadın daha
 
 Yitmesin
 
 Yitmesin
 
 Yiğitler
 
 Yitenler yeter
 
 Yeter
 
 
 OYUNCU Buna benzer bir öyküyü yaşlı bir aktör anlatmıştı
  Küçük bir sahil kasabasının kadınları belli zamanlarda ellerinde fenerleriyle denize bakan bir tepede denizde ölenler için ağıtlar yakar, denizle savaşanların geri dönmeleri için dualar ederlermiş  Bizim aylardır sürdürdüğümüz bu anlamsız savaşın yanında denizle savaşmak ne yaman bir duygudur kim bilir… Balık tutmak, kıtalar aşmak, çelimsiz bir tekneyle meydan okumak doğaya… 
 
 GENÇ Çok tuhaf, sen denizden sözedince sevgilim geldi aklıma
  Şuramda bir şeylerin kıpırdadığını hissettim  Sana da olur mu… 
 
 OYUNCU Olmaz mı…
 
 
 GENÇ Sevgilin aklına geldiğinde tam şuranda bir şeylerin kıpırdadığını hissedersin hani… Sevgilimi çok özledim… Uğruna ölmeyi göze aldığım toprakları falan değil, sadece onu
  Sözümona biriktirdiğimiz bütün parayla deniz kenarında bir yere balayına gidecektik… Biliyor musun ben denizi hiç görmedim  
 
 OYUNCU Bir oyun çıkışı kulis kapısında bir kız duruyordu
  Elinde de bir buket çiçek, utana sıkıla yanıma geldi, çiçeği elime tutuşturdu, beni bir öptü… Sonra da uzaklaşıp gitti… Çiçeğin içinden bir kart çıktı… Oyunda benden ne kadar etkilendiğini yazmış… Bir de telefon numarasını  
 
 GENÇ Ah, ah, ah…
 
 
 OUNCU Aradan ne kadar geçti bilmiyorum, belki bir hafta, belki iki hafta… Nedendir bilmem, kızın beni öpmesi geldi aklıma
  İşte o zaman senin dediğin şey oldu  Şuramda bir şeylerin kıpırdadığını hissettim  Ne zamandır hissetmediğim bir şeydi bu  Gülüp geçmem gerekirdi belki ama, beceremedim  Telefon ettim, evine gittim gece yarısı  Yattık  Müthiş olacağını düşünmüştüm… Değildi… İçimde bir şeyler kıpırdamıştı ya, müthiş olan oydu… Sonra onu tiyatroya aldım, ufak tefek de roller verdim… Aynı şeyi buraya gelmeden onu son kez gördüğümde de hissettim… Vedalaşırken… Şimdi yanımda olmasını ne çok isterdim bilemezsin… 
 
 GENÇ Baksana…
 
 
 OYUNCU Hı?
 
 
 GENÇ Sana hala teşekkür etmedim…
 
 
 OYUNCU Teşekkür mü, neden?
 
 
 GENÇ O gece hayatımı kurtardığın için…
 
 
 OYUNCU Boş ver…
 
 
 GENÇ Ama beni itip yere düşürmeseydin, elimde çakmakla öteki tarafı boylayacaktım…
 
 
 OYUNCU Boş ver dedim ya…
 
 
 GENÇ (Dans hatırlatması) Eee? Bu ağıt yakan yakan kadınlardan sonra ne oluyor?
 
 
 OYUNCU Savaş tanrısı Mars hinoğluhin bir ifadeyle girer… Datdoradat daradaratdatdat! Üstelik bir hayli de şaşkındır…
 
 
 GENÇ İronik bir durum… (Genç Mars olur
  ) Binlerce yıldır Olimpos’dan şu insanlara bakıyorum da… Şu kadarını söyleyeyim, acıyorum… kendi halime… Ben tanrısıyken bu işin, bilirken her inceliğini çırak bile olamam insanların yanında… O ne müthiş silahlar öyle, o ne büyük yatırımlar benim dalımda… Benim zamanımda bir savaş otuz kırk yıl sürer, bir avuç insan ölürdü koskoca kıtalar fethedilirken… Şimdi bir avuç toprak için kıtalar dolusu insan ölüyor… Hem benim zamanımda bu işin bir tadı tuzu vardı… Bilirdiniz savaştığınızı… Bilirdiniz geberttiğinizi, bilirdiniz kimdir yaralayan sizi… Artık yeter! Savaşmak gerek artık savaş için savaşla! Savaşmak gerek artık savaş için savaşla! 
 
 Şarkı Mars’ın solosu olarak başlar ancak diğer oyuncuların ve ekrandaki görüntülerin katılımıyla sürer
  
 
 KENTLERDE ÖLÜM
 
 KORO
 
 Kahramanca ölüyorlar
 
 Cephelerde tüm yiğitler
 
 Ya kalanlar bu kentlerde
 
 Ya ölenler sefaletten
 
 Kazanç sıfır vergi sonsuz
 
 Ekmek karne şeker yoktur
 
 Yaşam durdu tüm kentlerde
 
 Elektrik havagazı
 
 Otobüsler unutuldu
 
 Yaşam durdu tüm kentlerde
 
 Hani barış nerede zafer
 
 Yeter artık artık yeter
 
 Yaşam durdu tüm kentlerde
 
 Ocak tütmez hiçbir evde
 
 Kömür karne odun yoktur
 
 Yaşam durdu tüm kentlerde
 
 Hastaneler hasta dolu
 
 Tüm salgınlar öldürüyor
 
 Yolun sonu artık ölüm
 
 Hani barış nerede zafer
 
 Yeter artık artık yeter
 
 Ölüyoruz biz kentlerde
 
 Ölüyoruz biz kentlerde
 
 Yeter
 
 Yeter
 
 Yeter
 
 
 Ekranda bir film…
 
 
 1
  ASKER Dur!   Silahını yere at! Ellerini başının üstüne koy  Yavaş… Yat! Yere yat! Genenin bu saati bizim tarafınızda ne işin var ha! Konuşsana! 
 
 OYUNCU Arkadaşın dişi ağrıyordu, ona yardım almak için sıhhiye çadırını ararken yolumu kaybettim
  Sizin tarafa geçtiğimin farkında değilim  
 
 1
  ASKER Arkadaşının dişi mi ağrıyor? Tam adamına çattın ha! (ıslık) 
 
 OYUNCU Ne yapacaksınız bana!
 
 
 1
  ASKER Yat! Bir şey yapacak değilim, kaygılanma! Bu ıslık bir arkadaşımla aramızda dostça bir parola… Arkadaşım   anlarsın ya   iki nefes seninkinin bütün ağrınalrını dindirir  
 
 OYUNCU Sağol
  
 
 1
  ASKER Yat! (Elini bağlar  ) Kusura bakma, bu da küçük bir önlem… Şimdi yavaşça dizlerinin üstüne kalk bakalım  
 
 2
  ASKER Kim bu? 
 
 1
  ASKER Karşı taraftan! 
 
 2
  ASKER Karşı taratan ha! 
 
 1
  ASKER Evet  
 
 2
  ASKER İşte bu harika… (Gözünü bağlar  ) 
 
 1
  ASKER Neden? 
 
 2
  ASKER Düşünsene, bunu komutana canlı olarak götürürsek müthiş bir ödül alırız ha… Kalk bakalım… (Üstünü arar   Bir mızıka bulur…) Mızıka ha, çok güzel… 
 
 OYUNCU Bırak o mızıkayı…
 
 
 2
  ASKER Mızıka ha! (Dövmeye başlar  ) 
 
 1
  ASKER Bırak onu… 
 
 2
  ASKER Ne demek bırak onu… 
 
 1
  ASKER Onu geri göndereceğiz, tamam mı, kendi cephesine… 
 
 2
  ASKER Geri göndermek mi! 
 
 1
  ASKER Evet, hem sen ver bakalım şöyle esaslı bir sigaralık… 
 
 2
  ASKER Sigaralık mı, ne diyorsun sen… 
 
 1
  ASKER Arkadaşının dişi ağrıyormuş, bilirim diş ağrısını… 
 
 2
  ASKER Sen şimdi bunu serbest mi bırakacaksın… 
 
 1
  ASKER Evet… 
 
 2
  ASKER Delirmişsin sen! Bak, bunu duyacak olurlarsa kimse kurtaramaz bizi anladın mı! Hem niçin öldürmeye geldiğimiz birini avcumuzun içindeyken serbest bırakacakmışız ki… 
 
 1
  ASKER Bak, ben buraya kimseyi öldürmeye gelmedim tamam mı… Hem bu anlamsızlığın zavallı figüranları olan biz birilerini öldürerek ne elde edebiliriz ki ha!   Bakın ne diyorum, şu anlamsız savaş bittiğinde görüşsek ha… Kafaları çekeriz bir meyhanede… Sonra da zil zurna dökülürüz sokaklara  Barış türküleri, aşk şarkıları söyleriz sesimiz kısılıncaya kadar… Sonra da gidip işeriz adımıza dikilecek adsız yiğitler anıtının altına… 
 
 (İki el ateş sesi
  Askerler ölür, Genç’le Uykucu girer… Genç Oyuncu’yu çözerken Uykucu askerleri soymaya başlar…) 
 
 OYUNCU Niçin yaptınız bunu? Niçin yaptınız bunu!
 
 
 UYKUCU Karşı taraftandı onlar… Hem seni esir almışlardı…
 
 
 OYUNCU Dişinin ağrıdığını söyledim onlara… Bana bunu verdiler, senin için… Bak uyuşturucu… (Uykucu sigarayı alır
  ) 
 
 UYKUCU Bana bak, savaşta düşmandan dost olmaz insana… Düşmana güvenmek ne kadar aptalca bir şey…
 
 
 OYUNCU Acı içinde tanrıya yalvarırken böyle demiyordun ama
  Onlar senin için bunu yapsınlar, sen de karşılığında… 
 
 UYKUCU Bana bak! Artık yeter, burada film çekmiyoruz anladın mı artist bey! Hem bu heriflerin benim için yaptığını bilsem bile onları yine de gebertirdim anlıyor musun, gebertirdim…
 
 
 OYUNCU Gebertirdin ha!
 
 
 UYKUCU Gebertirdim!
 
 
 OYUNCU Gebertirdin ha! Gebertirdin ha! Gebertirdin ha! (Ateş eder film biter, Oyuncu köşede sayıklamaktadır
  ) Gebertirdin ha! Gebertirdin ha! (Uykucu yaklaşır  Uyandırır  ) 
 
 UYKUCU Hey, uyan…
 
 
 OYUNCU Ha… Sen!
 
 
 UYKUCU Başka birini mi bekliyordun?
 
 
 OYUNCU Dişinin ağrısı nasıl?
 
 
 UYKUCU İnanmayacaksın ama arkadaşın biri bir sigaralık sardı, hiç bir şeyim kalmadı… (Karanlık… Silah sesleri
  ) 
 
 RADYO Konuyla ilgili bir açıklama yapan savaş bakanı ateşkes görüşmelerine başlanmasının düşünüldüğünü söyledi…
 
 
 SES
 
 Düşünce hızıyla gelir ölüm
 
 Düşünce hızıyla lanetli kurşunlar
 
 Ne kaldı düşünecek
 
 Düşünmeyin atın imzaları barışa
 
 Yitmesin yiğitler
 
 Yitenler yeter…
 
 
 RADYO Sırada bir son dakika gelişmesi var
  Savaş bakanlığından yapılan açıklamaya göre ateşkes anlaşması imzalandı… 
 
 Savaş dönüşü Aktris, Metres ve Kız sahne üzerine yerleşmişlerdir, Şarkının bir yerinde tabut ve kürsüyle birlikte Uykucu ve Genç de katılır aralarına…
 
 
 BARIŞA ŞANS VERİN
 
 KORO
 
 Buruk bir sevinçtir artık barış
 
 Düşünce hızıyla gelen ölümün ardından
 
 Yitip gitti bir can daha
 
 Yitip gitti savaş sonrası düşleriyle
 
 Barışa şans verin
 
 Barış içinde yaşarken
 
 Küçücük tek bir şans verilseydi barışa
 
 Ağlamazdı analar
 
 Yitip giden binlerce yiğidin ardından
 
 Barışa şans verin
 
 Barış içinde yaşarken
 
 
 Şarkının sonunda Genç kürsüye çıkar ve konuşma yapar…
 
 
 GENÇ Savaş bitiverdi… Birkaç kişinin uzlaşmasıyla… Peki niçin öldü o kadar insan… Niçin öldürdüm ben tankın kapağında inleyen zavallı askeri… Savaş sonrası düşleri ha… Sen ve ben biz olacağız… Çocuklarımız olacak ve ben onları silah fabrikasından kazandığım para ile büyüteceğim
  Sonra da kendi ellerimle yaptığım silahlarla ölüme göndereceğim onları… Gönderirken de yiğitçe dövüşmesini isteyeceğim ondan… Yok artık, savaş sonrası düşleri falan yok benim için… Bütün geçmişim, her şeyim, ben falan kalmadı… Ölmekle öldürmenin dışında hiçbir şeyin önemi yoktu orada… Benim olduğum yerde olmalıydınız… O zaman görebilirdiniz sahip olduğunuz gücü gözlerinizle… Ya da onun yerinde olmalıdınız… Küçücük bir şans verebilseydik barışa… Bir minicik sevda bırakabilseydik yüreklerde savaşı yitirsek bile bizim olurdu barış… Çok cana maloldu… Ama barışı mağlup etmeyi başardık… Çok ironik bir şey… (Kararır  ) 
 KORO
 
 Renkli bir dünya aldatmacası sahne
 
 Renkli ve yalan bir dünyadır gösteri işi
 
 Kendince kuralları olan tatlı rûya
 
 Ve en önemli kuralıdır işin perde açmak
 
 Ve sürdürmek gösteriyi sonuna kadar
 
 Küçücük bir sahnede dünya kurulur
 
 Nasıl susarlar söyleyecek sözleri olanlar
 
 Nasıl susulur tüm dünya sahneyken
 
 Yıkılmış sahnede oynanır oyun
 
 Yeter ki açılsın perde seyirciye
 
 Sözler söylenir gösteri sürer yine…
 |