|
Prof. Dr. Sinsi
|
Devlet, Sistem Ve Kimlik kitap özeti
Uluslararası İlişkiler; özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra önem kazanan ve Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra daha çok devletin bir araya gelerek oluşturdukları yapılanmaları, o dönemde henüz devletler arası olarak nitelendirilen ancak geçmişe oranla karmaşıklaşan sorunları açıklamada hem bilim dünyasına hem de politika yapıcılara daha farklı bir bakış açısıyla yardımcı olan bir disiplin, bir bilim dalıdır
Ülkemizde ise, yüzyılın son çeyreğinde öne çıkmaya başlayan bu disiplin, Batıda olduğu gibi; Siyasi Tarih, Devletler Hukuku gibi ana disiplinlerle birlikte, uluslararası örgütler, diplomasi, dış politika yaklaşımları ve uluslararası ekonomi alanlarını da kapsayan yaklaşımıyla, çok özel bir coğrafyası olan ülkemizde, hızla değişen dünyayı anlama ve uluslararası politikamızı belirleme açısından önem kazanmaktadır
Kitap; yukarıda kısaca çerçevesi çizilen uluslararası ilişkiler disiplinini bugüne taşıyan bilimsel alt yapıyı ortaya koyarak; uluslararası ilişkiler disiplininin tarihi temellerini, Birinci Dünya Savaşı dönemi ve İkinci Dünya Savaşı öncesinde uluslararası ortama hakim olan temel eğilimleri, İkinci Dünya Savaşı sonrasında değişen yaklaşımları ve son dönem gelişmelerle birlikte bu bilim dalının geldiği aşamayı incelemektedir
Kitap, uluslararası ilişkiler disiplininin gelişmesine paralel olarak hazırlanmış yedi makaleden oluşmaktadır:
Makaleler, sürece bağlı olarak birbirini takip eden ve tamamlayan biçimde hazırlandığı için, özette makaleler ayrı ayrı incelenmeyecek, bir bütün olarak ele alınarak değerlendirilecektir
‘Uluslararası’ sözcüğü ilk kez, 1789 yılında, J Bentham tarafından Devletler Hukukuna alternatif bir sözcük olarak kullanılmıştır ‘Uluslararası İlişkiler’ adını taşıyan ilk kitap ise (An Introduction to the Study of International Relations) 1916′da yayımlanmıştır Dünyada ilk kurulan Uluslar arası İlişkiler kürsüsü ise, İngiltere’de University College of Wales’de, ABD Başkanı W Wilson adına kurulmuştur
Ancak, W C Olson’a göre, bir yanında barışın korunması, diğer yanında ise devletlerarası ilişkilerin anlaşılması ve organizasyonu için farklı bir anlayış ihtiyacından doğan uluslararası ilişkilerin temellerinin Yunanlı tarihçi Thucydides’e (M Ö 455-400) kadar dayandığı kabul edilmektedir
Thucydides, ‘Peloponezya Savaşı Tarihi’ adlı kitabında; Melanlıların, uyuşmazlığın hakkaniyet ilkelerine göre çözümü önerisine Atinalıların, “dünyanın mevcut halinde, adalet kurallarının güçlülerce konulduğu” cevabı verdiklerini belirtmektedir Bu yaklaşım devletler arası ilişkilerde şu ya da bu biçimde Birinci Dünya Savaşına kadar etkisini sürdürmüştür
15 nci yüzyıldan itibaren, ulus devletlerin ortaya çıkışı ile birlikte bu konularda çalışmalar yapan; N Machiavelli, T Hobbes, H Grotius, J Locke, I Kant gibi düşünürler devletlerarası ilişkilere çeşitli açılardan bakarak, 20 nci yüzyıla damgasını vuracak olan İdealizm ve Realizm akımlarının ortaya çıkışına önayak olmuşlardır
Birinci Dünya Savaşı’nın verdiği zararları gören uluslararası ortam, bu savaştan olumlu dersler çıkarmış, anlaşmazlıkların önlenmesi amacıyla uluslararası mekanizmalar oluşturma yönünde çabalarını yoğunlaştırmıştır
19 ncu yüzyılda yaygınlaşan liberal düşünce akımları ile, J Bentham, H Grotius, J Locke, I Kant gibi düşünürlerin de insan düşüncelerine ilişkin yaklaşımlarının oluşturduğu ‘İdealizm’ akımı, bireylerin temelde rasyonel ve iyi olduklarından yola çıkmaktadır Bu akıma göre, savaşlar devletlerin varlığı ve mutlakiyetçi, otoriter biçimde örgütlenmelerinden kaynaklanmaktadır Bu durum ise barışı korumaya dönük örgütlenmelerle aşılabilir Bu suretle uluslararası ortam daha akılcı biçimde düzenlenebilecektir
Ancak, idealistlerin savunduğu uluslararası kurumlaşmanın ve en önemli projeleri Milletler Cemiyetinin uluslararası sorunlara çözüm getirememesi, İdealizm’i sorgulayan yeni arayışlara ivme kazandırmıştır
İdealizm’i ‘ütopyacılık’ olarak niteleyen E H Carr, ‘Yirmi Yılın Bunalımı’ adlı eserinde Realizm’in de temellerini atmıştır Ancak İkinci Dünya Savaşı sonrasında Realizm’in gelişmesinde ve uluslararası ilişkilerin şekillenmesinde H J Morgenthau’nun önemi büyüktür Morgenthau’ya göre, uluslar da bireyler gibi çıkarlar peşinde koşar Uluslararası ilişkilerde temel unsur devlettir Devletler arasındaki ilişkileri ise ‘ulusal çıkar’ ve ‘ulusal güç’ kavramları belirler
Gerek İdealizm gerekse Realizm uluslararası ilişkilerde etkilerini halen sürdürmektedir Günümüz uluslararası ortamında ulusal çıkar ve güç kavramlarının önemi ortadadır Öte yandan İdealizm’in etkisini bölgesel ve küresel bütünleşme çabalarında görmek mümkündür
Kitapta ayrıca; günümüzde Realizm’in eksik yönlerinin nasıl giderilebileceği, bu disiplinin hangi bilim dallarından yararlanarak daha etkin önermelerde bulunabileceğine ilişkin tartışmalara da yer verilmiştir
Kitabın; konuyla ilgili temel bir başvuru kaynağı olduğu değerlendirilmektedir
Add a Comment
Name required, use real name Email required, will not be published Website address optional, your blog address
Next Post: Aslında Özgürsün kitap özeti
Previose Post: Deniz Gücünün Tarih Üzerindeki Etkisi kitap özetiReklam
Arama:
Linkler
Araba
Araba Fiyatları
Ucuz Risale-i Nur
Kayıt ol
Giriş
Son Eklenenler
Tom Sawyer Kitabının Özeti (Mark Twain)
Gulliver’in Gezileri Kitap Özeti (Jonathan Swift)
Ömer’in Çocukluğu Kitap Özeti (Muallim Naci)
Murtaza Kitap Özeti (Orhan Kemal)
Lev Nikolayeviç Tolstoy un hayatı
Vatan Yahut Silistre Kitap Özeti (Namık Kemal)
Akın Kitap Özeti (Faruk Nafiz Çamlıbel)
Bir Küçük Osmancık Vardı Kitap Özeti (Hasan Nail Canat)
İzmir Hikayeleri Kitap Özetleri (Halid Ziya Uşaklıgil)
Karabibik Kitap Özeti (Nabizade Nazım)
Arşiv
Aralık 2008
Kasım 2008
Temmuz 2008
Haziran 2008
Mayıs 2008
Nisan 2008
Mart 2008
Şubat 2008
Ocak 2008
Aralık 2007
Kasım 2007
Ekim 2007
Eylül 2007
Ağustos 2007
Haziran 2007
Mayıs 2007
Subscribe to Feeds
RSS FEEDS
|