|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bayram Mehmet Akif Ersoy
Bayram
BAYRAM
Âfâk bütün hande, cihan başka cihandır;
Bayram ne kadar hoş, ne şetâretli zamandır!
Bayramda güler çehre-i mâ'sûm-i sabâvet,
Ümmîd çocuk sûret-i sâfında ıyandır
Her cebhede bir nûr-i mücerred lemeânda;
Her dîdede bir rûh demâdem cevelândır
Âlâm-ı hayâtın iki kat büktüğü ecsâd
Feyzindeki te'sîr ile âsûde revandır
Ferdâ-yı sükûn perveridir sâl-i cidâlin,
Nevmîd düşen kalbe ümîd-âver-i candır
Heycâ-yi maîşetteki feryâd-ı mehîbin
Dünyâda biraz dindiği an varsa bu andır
Subhunda bahârın şu sabâhat bulunur mu?
Bak çehre-i gabrâya: Nasıl şen, ne civandır!
Her sînede bir kalb-i meserret darabanda,
Her kalbde bir âlem-i eşvâk nihandır
Raksân oluyor cünbüş-i dûşiyle anâsır,
Gûya ki bütün sadr-ı zemin pür-galeyandır
Eşbahı da cûşân ediyor feyz-i mübîni,
Yâ Rab bu nasıl rûh-i avâlim-sereyandır!
Bayramda gelir yâ da ne hoş hâtıralar ki:
Bin ömre verilmez, o kadar kadri girandır,
Iydin bana dâim görünür levh-i kerîmi:
Mâzî-i tufûliyyetimin yâd-ı besîmi
Birinci gün hava bir parça nâ-müsâiddi;
İkinci gün açılıp, sonra pek güzel gitti
Dedim ki: 'Fâtih'e çıksam yavaşça, bir yanda
Durup o âlemi seyreylesem de meydanda,
Ziyâret etsem ehibbâyı sonradan  Hoş olur
Bütün gün evde oturmak ne olsa pek boştur '
Bu arzû-yi tenezzüh gelince, artık ben
Durur muyum? Ne gezer! Fırladım hemen evden
Gelin de bayramı Fâtih'te seyredin, zirâ
Hayâle, hâtıra sığmaz o herc ü merc-i safâ,
Kucakta gezdirilen bir karış çocuklardan
Tutun da, tâ dedemiz demlerinden arta kalan,
Asırlar ölçüsü boy boy asâli nesle kadar,
Büyük küçük bütün efrâd-i belde, hepsi de var!
Adım başında kurulmuş beşik salıncaklar,
İçinde darbuka, teflerle zilli şakşaklar,
Biraz gidin; Kocaman bir çadır  Önünde bütün,
Çoluk çocuk birer onluk verip de girmek için
Nöbetle bekleşiyorlar Acep içinde ne var?
'Caponya'dan gelen insan suratlı bir canavar! '
Geçin: sırayla çadırlar Önünde her birinin
Diyor: 'Kuzum, girecek varsa durmasın girsin '
Bağırmadan sesi bitmiş ayaklı bir îlân,
'Alın gözüm buna derler  ' sadâsı her yandan
Alettirikçilerin keyfi pek yolunda hele:
Gelen yapışmada bir mutlaka o saplı tele
Terazilerden adam eksik olmuyor; birisi
İnince binmede artık onun da hemşerisi:
'Hak okka çünkü bu kantar  Frenk îcâdı gıram
Değil! Diremleri dörtyüz, hesapta şaşmaz adam '
- Muhallebim ne de kaymak!
- Şifalıdır macun!
- Simit mi istedin ağa?
- Yokmuş onluğun, dursun
O başta: Kuşkunu kopmuş eğerli düldüller,
Bu başta: Paldimi düşmüş semerli bülbüller!
Baloncular, hacıyatmazlar, fırıldaklar,
Horoz şekerleri, civ civ öten oyuncaklar;
Sağında atlıkarınca, solunda tahtırevan
Önünde bir sürü çekçek, tepende çifte kolan
Öbek öbek yere çökmüş kömür çeken develer 
Ferâğ-ı bâl ile birden geviş getirmedeler
Koşan, gezen, oturan, mâniler düzüp çağıran
Davullu zurnalı 'dans' eyliyen, coşup bağıran,
Bu kâinât-ı sürûrun içinde gezdikçe,
Çocukların tarafındaydı en çok eğlence,
Güzelce süslenerek dest-i nâz-ı mâderle;
Birer çiçek gibi nevvâr olan bebeklerle
Gelirdi safha-i mevvâc-ı ıyde başka hayât 
Bütün sürûr u şetâretti gördüğüm harekât!
Onar parayla biraz sallandırdılar  Derken,
Dururdu 'Yandı! ' sadâsıyle türküler birden,
- Ayol, demin daha yanmıştı a! Herif sen de,
- Peki kızım, azıcık fazla sallarım ben de
'Deniz dalgasız olmaz
Gönül sevdasız olmaz
Yâri güzel olanın
Başı belâsız olmaz!
Haydindi mini mini maşallah
Kavuşuruz inşallah  '
Fakat bu levha-i handâna karşı, pek yaşlı,
Bir ihtiyar kadının koltuğunda gür kaşlı,
Uzunca saçlı güzel bir kız ağlayıp duruyor
Gelen geçen 'Bu niçin ağlıyor? ' deyip soruyor
- Yetim ayol  Bana evlâd belâsıdır bu acı
Çocuk değil mi? 'Salıncak' diyor 
- Salıncakçı!
Kuzum, biraz da bu binsin  Ne var sevâbına say 
Yetim sevindirenin ömrü çok olur 
- Hay hay!
Hemen o kız da salıncakçının mürüvvetine
Katıldı ağlamıyan kızların şetâretine
MEHMET AKİF ERSOY
Mehmet Akif Ersoy
Kemik ve Eklem Ağrılarınızdan 7 Gün İçinde Kurtarıyoruz!
|