08-01-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ertuğrul Özkök
HAKKINDA YAZILANLAR
Bir dede ile mesai yapmanın dayanılmaz güçlüğü
SEDAT ERGİN
Hürportreler Hürriyet 2002 İlavesi
Serdar Turgut'un onun aleyhinde yazdığı yazıların hepsi kayıkçı kavgası  
Evet, itiraf ediyorum
Şeker bayramında yayımlanan dizide Genel Yayın Yönetmeni'ne yöneltilen isimsiz sorulardan bazıları bana aitti
Bunlardan ikisinde beni suç üstü yakaladı
Örneğin, ‘‘50'li yaşların orta diliminde seyrediyorsunuz Hayatın içinden çekiliyor olmak nasıl bir duygu?’’ sorusu bendenizindi
Bu soruya ‘‘Bu sorunun faili bence meçhul değil İsterseniz bir robot portresini çizeyim Ankaralı, lacivert elbiseyi çok seviyor Kolalı gömlek giyiyor, metal balen kullanıyor’’ yanıtını vermişti
Bir diğer sorumu ‘‘Müşfik bir dede misiniz?’’ şeklinde yöneltmiştim
‘‘Bu soruyu hangi hainin sorduğunu gayet iyi biliyorum’’ yanıtından telepati yoluyla yine yakalandığımı anladım
Fark edeceğiniz gibi, onunla baş edebilmek hiç de o kadar kolay değil
Sorudan kimliğinizi yakalar Size, sadece bu kadarını söyleyeyim
Tabii, yakalayamadığı sorular da var gerçi Ama bunu bir başka sefer konuşuruz
Anlayacağınız gibi, onun yumuşak karnını biliyorum Ve onu en çok mutsuz edecek, kızdıracak, sinirlendirecek soruları soruyorum Maksat hainlik olsun
Ben ki bir Ankara Temsilcisi'yim ve rejimin, istikrarın hassas dengeleri üzerinde uzmanım, bu dedelik konusunda çok ince bir denge, daha doğrusu kırılma noktası yakaladım
Demek istiyorum ki, Serdar Turgut'un onun aleyhinde yazdığı yazıların hepsi kayıkçı kavgası 
Serdar, bu kırılma noktasını bulamadı Bulamaz da  
Ayrıca soruyorum size, dede olduğu gerçeği karşısında kendime otosansür mü uygulayacağım?
Ama haksızlık etmeyelim, torununa nasıl tutkuyla bağlı olduğunu çok iyi biliyorum
Hatta, torununun ilkokula başlayacağı günü nasıl heyecanla beklediğini bugünden hissediyor gibiyim Her sabah Zeynep'in elinden tutup, onu okulun kapısına kadar bıraktığını gözümde çok iyi canlandırabiliyorum
Onu tanıdığımda, doğrusu, günün birinde dede olacağı hiç aklımın ucundan bile geçmemişti Çünkü, Gülümsün daha ilkokuldaydı
İlk kez Ertuğrul Özkök adıyla galiba 1970'li yılların sonunda Yazı dergisinde karşılaşmıştım O zamanlar edebiyat ve kültür dergilerinde ismine sıkça rastlamanız mümkündü Paris'te doktorasını tamamlayıp yeni dönmüştü Doçent doktordu ve Hacettepe Üniversitesi'nde sosyoloji ve kitle iletişimi dersleri veriyordu Siyasi hırsları da vardı Dönemin Başbakanı ve CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in danışmanıydı İnanmayabilirsiniz ama, CHP'nin seçim ve eğitim çalışmalarından sorumluydu
Örneğin, Ecevit'in 1979 sonbaharındaki ara seçim öncesinde hazırlattığı 100 soruluk eğitim kitabını kaleme alanlardan biriydi Türkiye'de yokluklar dönemiydi Kitabın sloganını o bulmuştu: ‘‘Zor günleri halkla beraber aşacağız  ’’
Seçim kampanyasında bir ara Ecevit'in seçim otobüsünde de görülmüştü
Ve sonuç: CHP ara seçimi 5-0 kaybedince, Ecevit Başbakanlık'tan olmuştu
O yıllarda sık sık Çankaya'daki evinde verdiği partilerde buluşurduk Sıkı danslar yapılırdı Eğlenmeyi severdik Mutfağa, Tansu'nun yerine girdiği de olurdu ve bayağı egzantrik soslar yapardı
Yine inanmayacaksınız, müzik beğenisi bugün kapıldığı türden popüler şeylere itibar gösteren bir çizgide değildi Pink Floyd ve Rolling Stones dinlerdi
1980'lerin başlarıydı Bir akşam yine onun evdeki danslı bir partide gece geç saatte kapı çaldı Biz herhalde komşular gürültü nedeniyle kapıya dayanmışlardır diye düşünüyorduk ki, kapıdaki adam ertesi günkü Hürriyet gazetesini bıraktı
Hürriyet üst yönetimine danışman olduğunu öğrendik o akşam
O, her yere zaten önce danışman kimliği ile ayak basar Danışmanlık, sonradan onu önce Hürriyet koordinatörlüğüne, ardından Ankara Temsilciliği'ne ve sonra da Genel Yayın Yönetmenliği'ne taşıdı
İş burada da bitmedi Hürriyet'in İcra Kurulu Başkanlığı'nı da üstlendi, son olarak Doğan Yayın Grubu Başkan Yardımcılığı'na geldi
O gece eve bırakılan taşra baskısının öğretim üyesi arkadaşımın bütün hayat çizgisini değiştirip, onu bugünkü konumuna taşıyacağını söyleseler, vallahi inanmazdım
Galiba Hürriyet kadroları içinde kendisini en eski tanıyan benim Bu geçmişim kendisine şu soruyu yöneltme hakkını veriyor: Bundan 15 yıl önce Hacettepe Üniversitesi'ndeki mütevazı çalışma odasında bıraktığı öğretim üyesi Doç Ertuğrul Özkök ile arada bir konuştuğu oluyor mu?
Alın size bir kırılma noktası daha  
Dedim ya, maksat hainlik olsun 
|
|
|