Konu: Karacaoglan
Yalnız Mesajı Göster

Karacaoglan

Eski 06-24-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Karacaoglan



KARACAOĞLAN



Vara vara vardım ol kara taşa

Hasret ettin beni kavim kardaşa

Sebep ne gözden akan kanlı yaşa

Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm


Karac'oğlan der ki kondum göçülmez

Acıdır ecel şerbeti içilmez

Üç derdim var birbirinden seçilmez

Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm



Türk halk şairi Etkileyici bir dil ve duygu evreni kurduğu şiirleriyle Türk halk şiiri geleneğinde çığır açmıştır


1606' doğduğu, 1679'da ya da 1689'da öldüğü sanılmaktadır Yaşamı üstüne kesin bilgi yoktur Bugüne değin yapılan inceleme ve araştırmalara göre 17yy'da yaşamıştır Nereli olduğu üstüne değişik görüşler öne sürülmüştür Bazıları Kozan Dağı yakınındaki Bahçe ilçesinin Varsak (Farsak) köyünde doğduğunu söylerler Bazıları da Osmaniye ili Düziçi ilçesinin Farsak köyünde doğduğunu söylerler* Gaziantep'in Barak Türkmenleri de, Kilis'in Musabeyli bucağında yaşayan Çavuşlu Türkmenleri de onu kendi aşiretlerinden sayarlar Bir başka söylentiye göre Kozan'a bağlı Feke ilçesinin Gökçe köyündendir Batı Anadolu'da yaşayan Karakeçili aşireti onu kendinden sayar Mersin'in Silifke, Mut, Gülnar ilçelerinin köylerinde, o yöreden olduğu ileri sürülür Bir menkıbeye göre de Belgradlı olduğu söylenir Bu kaynaklardan ve şiirlerinden edinilen bilgilerden çıkarılan, onun Çukurova'da doğup, yörenin Türkmen aşiretleri arasında yaşadığıdır


Adı bazı kaynaklarda Simayil, kendi şiirlerinden bazısında ise Halil ve Hasan olarak geçer Akşehirli Hoca Hamdi Efendi'nin anılarına göre Karacaoğlan yetim büyüdü Çirkin bir kızla evlendirilmek, babası gibi ömür boyu askere alınmak korkusu ve o sıralarda Çukurova'da derebeyi olan Kazanoğulları ile arasının açılması sonucu genç yaşta gurbete çıktı İki kız kardeşini de yanında götürdüğünü, Bursa'ya, hatta İstanbul'a gittiğini belirten şiirleri vardır Yine bu şiirlerinden anlaşıldığına göre, Bursa'da ev bark sahibi oldu, evlat acısı gördü Anadolu'nun çeşitli illerini gezdiği, Rumeli'ye geçtiği, Mısır ve Trablus'a gittiği de sanılıyor Yaşamının büyük bir bölümünü Çukurova, Maraş, Gaziantep yörelerinde geçirdi


Doğum yeri gibi, ölüm yeri de kesin olarak bilinmemektedir Şiirlerinden, çok uzun yaşadığı anlaşılmaktadır Hoca Hamdi Efendi'nin anılarına göre Maraş'taki Cezel Yaylası'nda doksan altı yaşında ölmüştür En son bulgulara göre ise mezarının İçel'in Mut ilçesinin Çukur köyündeki Karacaoğlan Tepesi denilen yerde olduğu sanılmaktadır


Karacaoğlan Osmanlı Devleti'nin iktisadi bunalımlar ve iç karışıklıklar içinde bulunduğu bir çağda yaşamıştır Şiirinin kaynağını, doğup büyüdüğü göçebe toplumunun gelenekleri ve içinde yaşadığı, yurt edindiği doğa oluşturur Güneydoğu Anadolu, Çukurova, Toroslar ve Gavurdağları yörelerinde yaşayan Türkmen aşiretlerinin yaşayış, duyuş ve düşünüş özellikleri, onun kişiliği ile birleşerek âşık edebiyatına yepyeni bir söyleyiş getirir Anadolu halkının 17yy'da çektiği acılar, göçebe yaşantısının yoklukları, çileleri, çaresizlikleri, şiirinde yer almaz


Şiirlerindeki insana dönüklüğünün özünde belirgin olan tema doğa ve aşktır Ayrılık, gurbet, sıla özlemi, ölüm ise şiirinin bu bütünselliği içinde beliren başka temalardır Duygulanışlarını gerçekçi biçimde dile getirir Düşündüklerini açık, anlaşılır bir dille ortaya koyar Acı, ayrılık, ölüm temalarını işlediği şiirlerinde de bu özelliği göze çarpar Düşten çok gerçeğe yaslanır Çıkış noktası yaşanmışlıktır Ona göre, kişi yaşadığı sürece yaşamdan alabileceklerini almalı, gönlünü dilediğince eğlendirmelidir Yaşama sevincinin kaynağı güzele, sevgiliye ve doğaya olan tutkunluğudur Güzelleri, yiğitleri över, dert ortağı bildiği dağlara seslenir Lirik söyleyişinin özünde, halkının duyuş ve düşünüş özellikleri görülür


Göçebe yaşamının vazgeçilmez bir parçası olan doğa, onun şirinin başlıca temalarından biridir Yaşadığı, gezip gördüğü yörelerin doğasını görkemli bir biçimde dile getirir Dost, kardeş bildiği, sevgilisiyle eş gördüğü, iç içe yaşadığı bu doğa, onun için sadece bir mekan olmaktan ötedir Şiirinin başka önemli bir teması olan aşkın varoluşu, doğadaki benzetmelerle güzelleşir Onunla yaşanan sevinç, onun getirdiği acı doğa ile paylaşılır Sevgili, şiirinde doğanın ayrılmaz bir parçasıdır


Şiirlerinde yer yer sıla özlemi ve ölüm temasına da rastlanır Sevdiğinden, ilinden, obasından ayrı düşüşü özlemle dile getirir, yakınır Ölüm de, ayrılık ve yoksullukla eş tuttuğu bir derttir


Doğa temasının yanı sıra şirinin asıl odak noktasını oluşturan aşk/sevgili kavramını, âşık şiirinin geleneksel kalıpları dışında bir söyleyişle ele alır Onun için sevgili, düşlenen, bin bir hayal ile var edilen, ulaşılmazlığın umutsuzluğuyla adına türküler yakılan bir varlık değildir; doğa ve insan ilişkileri içindedir Onu, yaşamdan ve bu ilişkilerden soyutlamadan verir


İlk kez onun şiirinde sevgililerin adları söylenir: Elif, Anşa, Zeynep, Hürü, Döndü, Döne, Esma, Emine, HaticeKaracaoğlan bunların kimine bir pınar başında su doldururken, kimine helkeleri omuzunda suya giderken, kimine de yayık yayıp halı dokurken görüp vurulmuştur Gönlü bir güzel ile eylenmez, bir kişiye bağlanmaz Uçarılık, onun duygu dünyasının şiirsel söyleyişine yansıyan en belirgin yanıdır Erotizm, şiirine sevmek ve sevişmek olgusuyla yansır Kanlı-canlı sevgili, cinsellik motifleriyle daha da belirginleşir, şiirinde etkileyici bir biçimde yer eder Onun sevgiye ve kadına bakış açısı, âşık şiirine yenilik getirir ve bu gelenek içinde etkileyici bir özellik taşır Tanrı kavramı ve din teması şiirinde önemlice bir yer tutmasa bile, bu konudaki yaklaşımıyla da kendi şiir geleneğine yine değişik bir bakış açısı getirmiş ve sonraki kuşaklar üzerinde etkileyici yönlendirici olmuştur


Karacaoğlan yaşadığı çağda yetişmiş başka saz şairlerinin tersine, dil ve ölçü bakımından Divan Edebiyatı'nın etkisinden uzak kalmıştır Güneydoğu Anadolu insanının o çağdaki günlük konuşma diliyle yazmıştır Kullandığı Arapça ve Farsça sözcüklerin sayısı azdır Yöresel sözcükleri ise yoğun bir biçimde kullanır Deyimler ve benzetmelerle halk şiirinde kendine özgü bir şiir evreni kurmuştur Bu da onun şiirine ayrı bir renk katar Bu sözcüklerin bir çoğunu halk dilinde yaşayan biçimiyle, söylenişlerini bozarak ya da anlamlarını değiştirerek kullanır


Karacaoğlan, halk şiirinin geleneksel yarım uyak düzenini ve yer yer de redifi kullanmıştır Hece ölçüsünün 11'li (6+5) ve 8'li (4+4) kalıplarıyla yazmıştır Bazı şiirlerinde ölçü uygunluğunu sağlamak için hece düşmelerine başvurduğu da görülür Mecaz ve mazmûnlara çokca başvurması, söyleyişini etkili kılan önemli öğelerdir


Şiirsel söyleyişinin önemli bir özelliği de, halk şiiri türü olan mani söylemeye yakın oluşudur Koşmalar, semailer, varsağılar ve türküler şiirleri arasında önemlice yer tutar Bunların her birinde açık, anlaşılır bir biçimde, içli ve özlü bir söyleyiş birliği kurmuştur


Pir Sultan Abdal, Âşık Garip, Köroğlu, Öksüz Dede, Kul Mehmet'ten etkilenmiş, şiirleriyle Âşık Ömer, Âşık Hasan, Âşık İsmail, Katibî, Kuloğlu, Gevheri gibi çağdaşı şairleri olduğu kadar 18yy ve şairlerinden Dadaloğlu, Gündeşlioğlu, Beyoğlu, Deliboran'ı, 19yy şairlerinden de Bayburtlu Zihni, Dertli, Seyranî, Zileli Talibî, Ruhsatî, Şem'î ve Yeşilabdal'ı etkilemiştir Daha sonra da gerek Meşrutiyet, gerek Cumhuriyet dönemlerinde, halk edebiyatı geleneğinden yararlanan şairlerden RT Bölükbaşı, FN Çamlıbel, KB Çağlar, AK Tecer ve C Külebi, Karacaoğlan'dan esinlenmişlerdir


Şiirleri 1920'den beri araştırılan, derlenip yayımlanan Karacaoğlan'ın bugüne değin, yazılı kaynaklara beş yüzün üzerinde şiiri geçmiştir




Eserlerinden bazıları:

1

Vara vara vardım ol kara taşa

Hasret ettin beni kavim kardaşa

Sebep ne gözden akan kanlı yaşa

Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm


Nice sultanları tahttan indirdi

Nicesinin gül benzini soldurdu

Nicelerin gelmez yola gönderdi

Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm


Karac'oğlan der ki kondum göçülmez

Acıdır ecel şerbeti içilmez

Üç derdim var birbirinden seçilmez

Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm



2

Sunayı da deli gönül sunayı

Ben yoluna terk eyledim sılayı

Armağan gönderdim telli turnayı

İner gider bir gözleri sürmeli


Sabahtan uğradım yarin yurduna

Dayanılmaz firkatine derdine

Yıkılası karlı dağın ardına

Aşar gider bir gözleri sürmeli


Ateş yanmayınca duman mı tüter

Ak gerdan üstünde çimen mi biter

Vakti gelmeyince bülbül mü öter

Öter gider bir gözleri sürmeli


Karacaoğlan kapınıza kul gibi

Gönül küsüverse ince kıl gibi

Seherde açılmış gonca gül gibi

Kokar gider bir gözleri sürmeli



3

Be felek senin elinden

Hem yanarım hem ağlarım

Gece gündüz ağlar gözüm

Başımı döğer ağlarım

Çağırırım gani deyi

Gel ağlatma beni deyi

Kimi görsem seni deyi

Yüzüne sakar ağlarım


Lutfeyle beyim urandır

Gözümün yaşı barandır

Kaygılı gönlüm virandır

Hicrimi çeker ağlarım

Karacaoğlan düştü derde

Gece gündüz yanar narda

Hak kadı olduğu yerde

Kabrimden çıkar ağlarım



4

Güzel Ne Güzel Olmuşsun,

Görülmeyi Görülmeyi,

Siyah Zülfün HalkalanmışAman Aman

Örülmeyi Örülmeyi


Mendilim Yuğdum Arıttım,

Gülün Dalında Kuruttum,

Adin Ne İdi UnuttumAman Aman

Sorulmayı Sorulmayı


Seğirttim Ardından Yettim,

Eğildim Yüzünden Öptüm,

Adın Bilirdim UnuttumAman Aman

Çağırmayı Çağırmayı


Benim Yarim Bana Küsmüş,

Zülfünü Gerdana Dökmüş,

Muhabbeti Benden KesmişAman Aman

Sevilmeyi Sevilmeyi


Çağır Karacaoğlan Çağır,

Taş Düştüğü Yerde Ağır,

Yiğit Sevdiğinden SoğurAman Aman

Sarılmayı Sarılmayı



5

Gine Dertli Dertli İniliyorsun,

Sarı Durnam Sinem Yaralandı Mı

Hiç El Değmeden De İniliyorsun

Sari Durnam Sinem Yaralandı Mı,

Yoksa Ciğerlerin Parelendi Mi


Yoksa Sana Ya Düzen Mi Düzdüler,

Perdelerin Tel Tel Edip Üzdüler

Tellerini Sırmadan Mi Süzdüler

Allı Da Durnam,Telli De Durnam,

Sinem De Yarelendi Mi

Yoksa Ciğerlerin Parelendi Mi


Havayı Ey Deli Gönül Havayı

Ay Doğmadan Şavkı Dutmuş Ovayı

Türkmen Kızı Gater Etmiş Mayayı

Çekip Gider Bir Gözleri Sürmeli


Kuru Kütük Yanmayınca Tütermi

Ak Gerdanda Çifte Benler Bitermi

Vakti Gelmeyince Bülbül Ötermi

Ötüp Gider Bir Gözleri Sürmeli


Dere Kenarında Yerler Hurmayı

Kılavuz Ederler Telli Durnayı

Ak Göğsün Üstünde İlik Düğmeyi

Çözüp Gider Bir Gözleri Sürmeli

Karacoğlan Der Ki Geçti Ne Fayda,

Bir Vefa Kalmadı Ok İle Yayda



6

Bugün çay bulandı yarın durulmaz

Yol ver dağlar ben sılama varayım

Karlı dağlar varayım

Zalım dağlar varayım

Muhabbetli yardan gönül ayrılmaz

Yol ver dağlar ben sılama varayım

Karlı dağlar varayım

Zalım dağlar varayım


Gurbet elde efkarım var zarım var

Sılada bekleyen nazlı yarim var

Bizi ayırana intizarım var

Karlı dağlar yaz gele

Zalım dağlar tez gele

Bizi ayırana intizarım var


Oy dağlar

Yol ver dağlar ben sılama gideyim

Karlı dağlar gideyim

Zalım dağlar gideyim


Ezeli de Karacaoğlan ezeli

Döküldü bağların gülü gazeli

Gurbet elde ben nideyim güzeli

Karlı dağlar güzeli

Zalım dağlar güzeli

Gurbet elde ben neyleyim güzeli


Oy dağlar

Yol ver dağlar ben sılama gideyim

Karlı dağlar gideyim

Zalım dağlar gideyim 7

Beni Kara Diye Yerme,

Mevlam Yaratmış Hor Görme,

Ela Göze Siyah Sürme,

Çekilir Kara Değil Mi?


Her Yoldan Gelir Geçerler,

Aktan Karayı Seçerler,

Ağalar Beyler İçerler,

Kahve De Kara Değil Mi?


Karac’oğlan Der Maşallah,

Birgün Görünür İnşallah,

Kara Donludur Beytullah,

Örtüsü Kara Değil Mi?



8

Ela Gözlüm Ben Bu Elden Gidersem,

Zülfü Perişanım Kal Melül Melül

Kerem Et, Aklından Çıkarma Beni,

Ağla Göz Yaşını, Sil Melül Melül


Elvan Çiçekleri Takma Başına,

Kudret Kalemini Çekme Kaşına,

Beni Ağlatırsan Doyma Yaşına,

Ağla Göz Yasini, Sil Melül Melül


Yeter Ey Sevdiğim Sen Seni Düzet

Karaları Bağla,Beyazı Çöz At

O Nazik Ellerin Bir Daha Uzat

Ayrılık Şerbetin Ver Melül Melül


Karac’oğlan Der Ki Ölüp Ölünce

Bende Güzel Sevdim Kendi Halimce

Varıp Gurbet Ele Vasıl Olunca

Dostlardan Haberim Al Melül Melül




9

Üryan geldim gene üryan giderim

Ölmemeye elde fermanım mı var

Azrail gelmiş de can talep eyler

Benim can vermeye dermanım mı var


Dirilirler dirilirler gelirler

Huzur-ı mahşerde divan dururlar

Harami var diye korku verirler

Benim ipek yüklü kervanım mı var


Er isen erliğin meydana getir

Kadir Mevlâ'm noksanımı sen yetir

Bana derler gam yükünü sen götür

Benim yük götürür dermanım mı var


Karac'oğlan der ki ismim öğerler

Ağı oldu yediğimiz şekerler

Güzel sever diye isnad ederler

Benim Hakk'dan özge sevdiğim mi var



10

Elâ Gözlerini Sevdiğim Dilber,

Göster Cemalini Görmeye Geldim,

Şeftalini Derde Derman Dediler,

Gerçek Mi Sevdiğim Sormaya Geldim


Gündüz Hayallerim, Gece Düşlerim,

Uyandıkça Ağlamaya Başlarım,

Sevdiğim, Üstünde Uçan Kuşların,

Tutup Kanatlarından Kırmaya Geldim


Senin Aşıkların Gülmez Dediler,

Ağlayıp Yaşını Silmez Dediler ,

Seni Biraz Saran Ölmez Dediler,

Gerçek Mi Sevdiğim Sormağa Geldim


Mail Oldum Senin İnce Beline,

Canim Kurban Olsun Tatlı Diline,

Aşık Olup Senin Hüsnü Bağına,

Kırmızı Gülleri Dermeye Geldim


Karac'oğlan Der Ki Gönül Doğrusu,

Gökte Melek, Yerde Huma Yavrusu,

Ben Sana Söyledim, Sözün Doğrusu,

Soyunup Koynuna Girmeğe Geldim



11

Madem Dilber Meylin Yoğidi Bende,

Ezelinden İkrar Vermeye-Yidin

Muhabbettir Güzelliğin Nişanı,

Uğrun Uğrun Bakıp Gülmeye-Yidin


Siyah Saçlarını Eylersin Perde,

Beni Sen Uğrattın Bu Zalim Derde,

Ben Kendi Halimde Gezdiğim Yerde,

Çağırıp Yadigâr Vermeye-Yidin


Karacaoğlan Der Ki Ey Mahı Mestim,

Kasla Göz Eylersin Bana Mi Kastin

Severler Güzeli Darılma Dostum,

Darıldıysan Güzel Olmaya-Yidin



12

Nedendir de suna boylum nedendir

Bu geceki benim uyumadığım uyumadığım

Yaman derler ayrılığın derdine

Ayrılık derdine doyamadığım doyamadığım


Dostun bahçasına bir hoyrat girmiş

Gülünü dererken dalını kırmış

Şurda bir kötünün koluna girmiş

Şu benim öpmeye kıyamadığım


Kömür gözlüm der ki sevdim sakındım

İndim has bahçeye güller sokundum

Bilmiyorum nerelerine dokundum

Belli bir haberin alamadığım


Karacaoğlan der ki yandım ben öldüm

Her deliliği ben kendimde buldum

Dolanıp da kavil yerine geldim

Kavil yerlerinde bulamadığım



13

Güzel Ne Güzel Olmuşsun,

Görülmeyi Görülmeyi,

Siyah Zülfün Halkalanmış

Örülmeyi Örülmeyi


Mendilim Yuğdum Arıttım,

Gülün Dalında Kuruttum,

Adin Ne İdi Unuttum

Sorulmayı Sorulmayı


Seğirttim Ardından Yettim,

Eğildim Yüzünden Öptüm,

Adın Bilirdim Unuttum

Çağırmayı Çağırmayı


Benim Yarim Bana Küsmüş,

Zülfünü Gerdana Dökmüş,

Muhabbeti Benden Kesmiş

Sevilmeyi Sevilmeyi


Çağır Karacaoğlan Çağır,

Taş Düştüğü Yerde Ağır,

Yiğit Sevdiğinden Soğur

Sarılmayı Sarılmayı

Alıntı Yaparak Cevapla