06-24-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Karagöz
Karagöz
Karagöz, elbette, dünyaca tanınan ve sevilen Türk gölge tiyatrosunun ismidir
Ama daha önce, Karagöz, Türk Halk Tiyatrosu'nun bir dalıdır Diğer ismi Türk Gelenek Tiyatrosu olan ve kökü Orta Asya'ya giden öz tiyatromuzun diğer dalları da ortaoyunu, meddahlık, kukla, köy ve tulûat tiyatrosudur
Dolayısı ile bu dalların hepsinin ortak özellikleri vardır ve Karagöz de bunun içindedir
Bu ortak özellikler, gösterilerin güldürücü ve eğlendirici amaçlı olması, seyircilerle bağ kurulması ve önceden bir ezberleme gereğinin bulunmamasıdır
Yani, Karagöz'ü örnek alırsak, sanatçı oynatacağı oyunu özetle bilir fakat ezberlemez ve isterse seyircilerle de konuşarak konuyu serbest olarak perdede işler Bu olaya "tulûat" ve günümüzde "doğaçlama" denilmektedir
Karagöz, Türk Halk (Gelenek) Tiyatrosu'nun özüdür ve son temsilcidir
Karagöz, aynı zamanda bu gösterilerin baş oyuncusunun da ismidir Arkadaşı ise, bilindiği gibi Hacivat'tır
Elimizdeki kesin olmayan bilgilere göre, bu gösterinin 700 yıl kadar önce başladığı kabul edilirse de, bu iki arkadaşın gerçekten yaşayıp yaşamadıkları hakkında bir bilgi bulunmamaktadır
Karagöz gösterilerinde neşe, şiir, müzik, taklit, dans, folklor da vardır ve her gösterinin sonunda bir öğüt verilir
Karagöz, sadece Ramazan eğlencesi değildir Her zaman her yerde perde kurulabilir Karagöz, çocuk eğlencesi de değildir ve bütün insanların içindeki çocuklar içindir
Çizgi film, sinema ve televizyon yok iken Karagöz vardı ve bu güzel gösteriler Asya'da, Avrupa'da ve Afrika'da yüzlerce yıl, her yaştan herkesi eğlendirdi Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra da birçok ülkede iz bıraktı Yunanistan'da ise "Karaghiozis" ismi ile devam etmektedir
Eskiden kahvehanelerin ismi "kıraathane" idi ve buralar birer küçük kültür-sanat merkezi gibi çalışırlardı Saz şâirleri gelir, kukla sahneleri kurulur, meddahlar hikâyeler anlatır, Karagöz oynardı Hiçbiri olmazsa, bir kişi kitap okur ve müşteriler onu dinlerdi
Karagöz sanatçıları çok usta kişilerdi ve çok sevilirlerdi Gerekirse kukla da oynatabilir, meddahlık yapabilir veya ilgili bir tiyatro gösterisinde görev alabilirlerdi Ancak hepsinin, geçim sebebi ile asıl bir meslekleri vardı Ki bu yüzden Camcı İrfan, Şekerci Cemil, Kâtip Salih,  gibi isimlerle tanınırlardı
Osmanlı İmparatorluğu içinde Karagöz en çok İstanbul'da perde kurar ve yine en çok Ramazan ayında gösteriler olurdu Sarayda padişah için Karagöz oynatan ise çok usta sanatçı kabul edilir ve ünlü olurdu
Ramazan'ın elbette ayrı bir yeri vardı Çadırlarda, çayırlarda, salonlarda, büyük evlerde ve kahvehanelerde ay boyuncu kukla, ortaoyunu, meddah ve Karagöz gösterileri devam ederdi Bir mahalle kahvehanesi ile anlaşan Karagöz sanatçısı her gece ayrı bir oyun sunmak zorunda idi Çünkü seyirciler mahallede oturanlardı
Karagöz sanatçısının yardımcıları olurdu İşe yeni giren, malzemeleri taşımak görevi ile başlar ve zamanla yükselerek def çalmasını, ustaya yardım etmesini öğrenir ve sonunda törenle "usta Karagöz sanatçısı" olurdu Yani çıraklık yolu ile bir yandan da bu gösterilerde genç sanatçılar yetiştirdi
|
|
|