| 
Prof. Dr. Sinsi
 | 
				  Mustafa Yıldızdoğan ( 1966) 
 
            1966 Konya Kadınhanı Örnekköy doğumluyum Çiftçi bir ailenin 7 çocuğunun ortancısıyım  Tahsilim lise terk  Askerliğimi 1986-1988'de Eğirdir ve Adıyaman'da tamamladım  1990'da evlendim  Ahmet, Gülsüm ve İrem adlarında üç can parçam var  
 Sanata 1982 yılında hayalini kurduğum bağlama ile başladım
  Hiç kimseden ders almadan, kendi kendime ama bıkmadan usanmadan çok çalışarak, gece uykularını yüreğime ve sevdama hapsederek bu günün temelini attım  Gerçi bir gün sanatçı olacağım diyerek değil  O günkü haşin, hırçın, deli dolu duygularımı Karacaoğlan gibi Yunus gibi şifresi yalnız bana ait olmak üzere ruhumdaki kara bulutları dağıtmak içindi  Meğer Yüce Mevlam rızkımızı sanatla verecekmiş de haberimiz yokmuş  Çok küçük yaşlarda ağabeylerimin ve arkadaşlarının Vatan ve Millet için ne kafa yorduklarını, bazı zaman göz yaşı döktüklerini unutamam  Beni önce Allah'a iyi bir kul, ana-babaya iyi bir evlat, yüce Milletime de iyi bir fert olarak yetiştiren anamdan, babamdan ve ağabeylerimden Allah razı olsun  
 1989 yılında Kadınhanı Ülkü Ocağı'nın konseri ile başlayan ve bu günlere gelen zor ama güzel bir serüven
  1990 yılında Pendik Ülkü Ocağı'nın konserinde sahne alan Alperen ile tanışmamız ve kaset teklifi      
 Doğuyoruz Ufuklardan, Üşüyorum ve Türkiyem
 
 Unkapanı müzik piyasasında bir yere gelmenin zorluğunu hatta imkansızlığını biliyordum
  Ama neden olmasın  Alperen umutluydu benden  Yakalayacaktık  Bir türkü lazımdı  İşte o türkü: Şiirin yazarı, ömür boyu vatan hainleriyle, kalemi ile savaşan, yılmayan, yıkılmayan ve şu an hastalıkla savaşan saygıdeğer büyüğümüz Dilaver Cebeci  Bestesi kendime ait olan Türkiyem türküsü  
 Bize kapanan demir kapıları, yüreğimizden kopan fırtına ile yıkıyorduk
  7'den 70'e herkes sağcısı solcusu istemeseler bile mecbur kalıyorlardı, millî günlerde, millî maçlarda, hemen hemen her siyasi parti seçim zamanlarında devlet protokolünde Türkiyem'i çalıyorlardı  Başarmıştık  
 Yön vermeliydik sanata
  Sevdalı gençlerimiz şifresini çözmeliydi aşkın, bizim türkülerimizle  
 Han Duvarları albümünden sonra Selçuklu Müzik'ten yani Alperen'den ayrılmak zorunda kaldım
  Bu yere gelmemde çok büyük emeği olan sevgili ağabeyim Alperen'e sonsuz teşekkürler    
 
 Akbaş Müzik'in sahibi Yılmaz Akbaş ile başlayan yeni bir dönem
   
 Yıl 1995
  Kasetimiz bitmişti  Sonradan bir hafta içinde besteleyip aranjesini yapıp, okuyup kasete dahil ettiğimiz, Başbuğum'a yaktığım ağıt ve Yandı Yürekler Yandı  O nasıl duygu idi anlatamam  Mekanın cennet olsun Başbuğum  
 Bu Vatan Kimin, Mektup ve İnsanlar
    
 Bu Vatan Kimin albümünde, Saçların türküsü ile daha geniş kitlelere ulaştık
  Mektup albümü ile Türkiye'de en çok satan 5 kaset arasına girdik  Çıkmadığımız tv kanalı kalmadı  1990 yılındaki hayallerimizi çoktan aştık  Gelen her başarı bizi çıtamızı yükseltmeye mecbur kıldı  Geldiğimiz nokta mükemmel ve güzel ama yeterli değil  
 Fikrimden, düşüncemden, taşıdığım bütün değerlerden taviz vermeden , buralara gelebilmenin güzelliği ve sevincini yaşıyorum
  
 Sözün kısası değerli gönüldaşlarım; hiç bir eğitim almadan, hiç bir kimseden yardım görmeden, gece uykusuna hasret, evime hasret, eşime, çocuklarıma hasret, öte yandan da en güzel vuslat
  Sabrın, şükrün ve azmin neticesi  
 İyi günde, kötü günde her konserde, cebinizdeki son kuruşu ile bilet alarak bize güç veren salonları, statları tıklım tıklım dolduran gençler, kendi evlatlarından bizi ayırt etmeyen, namazlarının ardında bize de dua eden analarım, bacılarım, ağabeylerim sizin duygularınıza tercüman olabilmek için uğraştık
  Eğer zerre kadar başarılı olabildiysek ne mutlu bize   Bütün gaye ve çabamız gençlerimiz  Onlar bizden kabiliyetli , daha cesur, daha sabırlı, daha inançlı, daha azimli ve her şeyi ilimle ve en önemlisi sevgiyle başaracaklar  Onlara deryada bir katre, küçücük bir ışık olabildi isek ne mutlu bize  Ve ne mutlu aynı dilek, aynı umut ,aynı ülküde paylaşmasını bilen ,sevdiğini riyasız seven gönüllere ve Ne Mutlu Türküm Diyene  
 Hakkınız Helal Edin
  
 Saygılarımla
 |