tersinim
|
Cevap : İslam Tarihi (Mekke Dönemi)
HZ MUHAMMED’İN (a s v) BEKLENİŞİ
İsa (a s) yüce Allah (c c) tarafından göğe çekildikten sonra havariler dünyanın dört yanına dağıldılar Bu, İsa’nın (a s ) kendilerine olan vasiyetiydi İsa (a s) onlara:
-Yeryüzüne dağılınız İnsanların akına karasına Rabbimin Nurunu götürünüz diye emretmişti
İsa (a s) sağlığında havarilerini gidecekleri yerleri belirtmişti Buna göre:
1-Petros’a yanında müminlerden Bulus olduğu halde Rumiyye’ye,
2-Andrea ve Matta’ya insan yiyen zencilerin yurduna,
3-Tomas’a Babil ülkesine,
4-Yuhanna’ya Ashab-ı keyfin yurdu olan Efsus’a,
5-Yakub’a Oraşalım’a,
6-Simon’a Kuzey Afrika’daki Berberîler ülkesine gitmelerini emretmişti
Havariler görevlerini layıkıyla yaptılar Önlerine çıkan hiç bir zorluk onları yıldırmadı İsa’nın (a s) getirdiği Nuru yaymak için hiç bir fedakârlıktan kaçınmadılar İşkencelere uğradılar, sürgün edildiler İçlerinde bu uğurda canlarını verenler oldu
Müşriklerin, özellikle Yahudilerin bütün engel olma çabalarına rağmen Hıristiyanlık bütün dünyaya süratle yayılmaya başladı Bu ara İnciller kaleme alındı Pek çok İnciller yazıldı İncillerin sayısı yüzleri buldu
İncillerin pek çoğu bazı konularda birbirleriyle çelişiyordu Bu; yeni dini, önce kendi dinlerine benzetmeye, daha sonrada zayıflatmaya, içlerinde eritmeye çalışan Yahudilerin Hıristiyanları bölüp parçalamaya yönelik bir oyunuydu
İlk Hıristiyanlardan yakalananlar çeşitli işkencelere maruz kalırlardı Fakat onlar gerçek mümin kişilerdi Aç aslanlara atılma; diri, diri yakılma gibi tüyler ürpertici işkencelere maruz kalmalarına rağmen dinlerinden dönmezlerdi
Bu durum İsa’nın (a s) doğumundan üç yüz on sene sonrasına kadar devam etti Nihayet Roma imparatoru Konstantin Hıristiyanlılığı serbest bıraktı, İsevîlerin inançlarını rahatça yaşamalarına izin verdi
İmparator Konstantin Roma’yı bırakarak bu gün İstanbul ismiyle anılan Konstantiniyye şehrini geldi, başşehrini buraya taşıdı
Etrafına pek çok Hıristiyan toplandı Konstantin’in kendisi de Hıristiyan oldu Hıristiyanlığı imparatorluğunun resmi dini yaptı
İmparator Konstantin’in Hıristiyan olması Hıristiyanlara pek büyük bir güç verdi Süratle yayılıp, çoğaldılar
Fakat İncil-i Şerif İsa’nın (a s ) ağzından çıktığı şekliyle kaleme alınmamış, doğru bir şekilde zapt edilememişti
İlk dönemlerde İncil insanların zihinlerindeydi Yahudiler bundan çok kötü bir şekilde istifade ettiler
Yeni dini zayıflatmak, bölüp parçalamak için birbirlerinden farklı pek çok İncil’in yazılmasına ön ayak oldular
Birbirleriyle çelişen pek çok İncil’in bulunması Hıristiyanlar arasında uyuşmazlıkların, çözülmesi mümkün olmayan çetin ihtilafların ortaya çıkmasına neden oldu
İnciller halktan gizlendi Okumaları, öğrenmeleri engel olundu Bunun sonucunda İncili okuyup yorumlayan halktan ayrı bir ruhban sınıfı oluştu
İncil, ruhban sınıfların elinde kaldı Geniş halk kitleleri haftadan haftaya yapılan ayinlerde papazların okuduğu belirli bölümler dışında İncil konusunda her hangi bir bilgiye sahip değildiler
İnciller piskopos diye anılan bazı kişilerin yorumlarına bırakıldı
Çeşitli İnciller olması nedeniyle İncilleri yorumlayan bu kişiler arasında kıskançlıklardan kaynaklanan amansız bir rekabet başladı Bu kıskançlıkların doğurduğu rekabetse aralarındaki ihtilafları, anlaşmazlıkları çoğalttı
Bu anlaşmazlıkların siyasi bir etkisi oldu Sonunda Roma imparatorluğu doğu ve batı olmak üzere ikiye bölündü
Roma imparatorluğunun bölünmesi Hıristiyanlığında ikiye bölünmesi demekti Bu, aynı zamanda Hıristiyanlığın iki başlı olmasına neden oldu
Aynı peygambere inanmalarına rağmen birbirlerine rakip hatta düşman iki parçaya ayrıldılar
Hıristiyanlardan bir kısmı Roma’da bulunan papaya tabi oldu Onlara Katolik denildi
Diğer kısmı ise İstanbul’da bulunan patriğe bağlıydılar, onlara da Ortodoks adı verildi Bunlarda aralarında pek çok mezheplere ayrıldılar
Bu aralarda bir tevhit dini olan Hıristiyanlığa teslis akidesi sokuldu Allah’ın babasız yarattığı bir kulu ve onun tertemiz bir bakire olan annesi birer ilah haline getirildi
Böylece İsa’nın (a s) getirdiği tevhit dini bozuldu; duruluğunu, güzelliğini kaybetti
Bütün tevhit dinlerinde olduğu gibi İsa’da (a s) şanı yüce Allah’a (c c) şirk koşmayı en büyük günah saymakta, buna şiddetle karşı çıkmakta idi
Fakat Hıristiyanlar kiliselerine Allah’a (c c ) şirk olan tasvirler asmakta, bunlara tazimde bulunmakta bir sakınca görmediler Böylece şanı yüce Allah’ın (c c ) anılması, yalnız O’na ibadet edilmesi gereken kiliseler müşriklerin mabetlerine benzetildi
Zamanla İsa’nın (a s ) getirdiği bu güzel tevhit dini ağır, ağır yozlaştırıldı, bir kısım insanların menfaatlerine, siyasi çıkarlarına alet edildi
Koyu bir taassup ve zulmet bir kere daha bütün dünyayı sardı, insanların ufuklarını kararttı
Sevgiyi, merhameti, fedakârlığı, ana babaya, hısım akrabaya ve bütün insanlara saygıyı, onların haklarını korumayı öğreten ve emreden bu tevhit dini; insanlara zulmeden, onları diri, diri yakan, kalın urganlarla ayaklarından ve ellerinden bağlayıp, atlara çektirerek parçalatan, türlü işkencelerle inim, inim inleten, insanları hapishanelerde çürüten bir zulüm aracı hâline getirildi
Engizisyon mahkemeleri kuruldu Nice yüzyıllar bu mahkemeler koyu bir taassupla nice masum insanların kanına girdi
Bu mahkemeler İsa (a s ) adına insanları zulmediyor, onlara olmadık cezalar veriyor, işkenceler ediyor, öldürüyordu
Ne gariptir ki bütün bunlar; yanağınızı vurana diğer yanağınızı çevirin güzel öğretisini getiren, henüz annesinin kucağında meme emen bir bebekken; Ben cebbar ve şaki bir kişi değilim diyen İsa (a s ) adına yapılıyordu
Zamanla kiliseler insanlara para karşılığı günahlarını affetmeye, cennetlerden bağlar, bahçeler satmaya başladılar Bu yollarla inanılmaz servetler edindiler
Halbuki o cennetler Allah’ın (c c) muttakî kullarına bir ödülüydü Tâat sahiplerinin, Allah’ın (c c) emirlerine uyan, yasaklarından kaçınanların yeri ve hakkıydı Onu başkalarına vaat etmeye, satmaya hiç kimsenin hakkı ve yetkisi yoktu
Kiliseler dini bırakıp doğrudan siyasetin içine girdi İnsanları olduğu gibi devletleri kontrol eden, onları yıkan ya da yeniden kuran bir güç oldu
Böyle bir güç kiliselerin başında bulunanların başlarını döndürdü Bu aynı zamanda kiliseler arasında da amansız bir rekabetin doğması demekti
İnsanlar aynı dine inandıkları halde birbirleriyle amansızca savaştılar, İsa (a s) adına birbirlerini öldürdüler Allah (c c) ve İsa (a s); papaların, patriklerin, papazların siyasi çıkarları için kullandıkları bir haline geldi
Devamı var
|