Düşünün; hava buz gibi

Camiye gittiniz

Şadırvan da abdest alacaksınız ama buz gibi su içinizi titretiyor

Tam o anda elinde ibrik yanınızda bir genç bitiyor

“Buyurun Beyefendi” diyor

“Abdestinizi sıcak suyla alın”
Şaşırıyorsunuz

Sonra gencin yakasındaki karta ilişiyor gözünüz:
“
Kışın Abdest Alanlara Sıcak Su Temin Etme Vakfı Görevlisi!” yazıyor

Ya da tam tersi

Ağustos sıcağı, dilinizi damağınıza yapıştırmış

“Şöyle buz gibi bir su olsaydı” diye içinizden geçirirken, bir bardak uzanıyor elinize

Suyu kana kana içiyorsunuz, içiniz ferahlıyor

Teşekkür etmek ve eline üç-beş kuruş tutuşturmak için bardağı uzatan gence dönüyorsunuz

Ama o parayı kabul etmiyor

Daha da şaşırıyor ve “Sen de kimsin?” diyorsunuz

“Ben” diyor genç; “
Yaz Günleri Soğuk Su Dağıtma Vakfı Görevlisiyim”
Bitmedi, çok fakirsiniz

Evlilik çağına gelmiş bir kızınız var

Ama çeyizi
bile yok

Bir gün akşam karanlığı çökmek üzereyken, kapınız çalıyor

Kapıda iki bayan; ellerinde paket paket danteller, el işlemeleri, çeyizlik havlular, saten örtüler

Gözünüz yaşlı, sesiniz titrek soruyorsunuz; “Siz de kimsiniz?”
“Biz” diyorlar

“
Fakir Kızlara Çeyiz Hazırlama Vakfı‘ndan geliyoruz”
Şaka gibi geliyor ama inanın bunların hepsi gerçek

Hem de bundan 500 yıl önce bu topraklarda yaşanıyordu

Nereden mi biliyorum? Vakıflar Genel Müdürlüğü, harika bir çalışma yapmış

Osmanlı‘da kurulan vakıfların listesini çıkarmış

İnsan okudukça çarpılıyor, tüyleri diken diken oluyor

“
Yarabbi bu nasıl büyük bir medeniyettir, nasıl üstün bir meziyettir” demekten kendini alamıyor

Kimisi 15

yüzyılda kurulmuş, kimisi 16

yüzyılda

Hani Türkiye ilerliyor, demokratikleşiyor, sivil
toplum güçleniyor deniyor ya

Hepimize kapak olsun,
işte Osmanlı’da kurulan vakıflar:
Güzel Yazı Öğretme Vakfı, Sokak Hayvanlarına Ekmek Verme Vakfı, Hastalara Evinde Bakma Vakfı, Kızlara Çeyiz Hazırlama Vakfı, Duvar Yazılarını Silme Vakfı, Kadın Sığınma Evi Vakfı, Sıcak Pide Dağıtma Vakfı, Yaz Günlerinde Soğuk Su Dağıtma Vakfı, Kışın Abdest Alanlara Sıcak Su Temin Etme Vakfı, Sıcakta Sebillere Kar Koyma Vakfı, Yol Güvenliğini Sağlama Vakfı, Helalleşme Vakfı, Hristiyan Esirleri Kurtarma Vakfı, İlkokul Hocalarına Tütünü Yasaklama Vakfı, Yoksul Mahkumlara Harçlık Verme Vakfı, Güvercinhane Yaptırma Vakfı, Leylekleri Koruma Vakfı, Dara Düşenlerin Vergisini Ödeme Vakfı, İflas Eden Tüccarlara Yardım Vakfı, İlmi Kitapları Bağışlama Vakfı, Şehit ve Sahabe Türbelerini Tamir Etme Vakfı, Şehir Estetiğini Koruma Vakfı, Hayvanlara Mera Açma Vakfı
Daha onlarcası var

Ama hepsini yazmaya imkan yok

Ancak şimdi siz karar verin;
500 yıl önceki Osmanlı mı ileri, yoksa hala bir Anayasa’yı bile yapamayan biz mi?
Bu afiş de nerden çıktı!
Önceki gün İstiklal Marşı’nın kabulünün 91′inci yılıydı

Merhum Akif‘in İstiklal Marşı’nı yazdığı Tacettin Dergahı’ndaki programdan dönüyordum

Yol boyunca yukarıdaki bilboardlar takıldı gözüme

Başkent bu afişlerle donatılmış:
“Maymundan mı geldik – Topraktan mı?“
Şaşırdım! Nerden çıktı şimdi bu Allah aşkına

Böyle bir tartışma mı var?
Kemal Kılıçdaroğlu Evrim’le ilgili bişey söyledi de biz mi atladık?
Tamam Seda Sayan’ı, İbrahim Tatlıses’i, Nagehan Alçı’yı anladık

Ama rayting uğruna, Milli Mücadele’nin başkentini böyle tuhaf bilboardlarla doldurmak da neyin nesi

CHP’nin
Halk TV’si, Murdoch’un Fox TV’si yapsa altında bir sürü komplo teorisi ararız

Beyaz TV olunca onu da yapamıyoruz

Çünkü kanalın patronu
Osman Gökçek
Milli ve manevi değerlere bağlılığı ile bildiğimiz
Melih Gökçek‘in oğlu

Bu tür tuhaf programlar
yerine; mesela “Mehmet Akif’in Hayatı” anlatılsa,
Başkent de Akif’in afişleriyle donatılsa daha güzel olmaz mıydı?
Mustafa Yılmaz