03-09-2012
|
#2
|
[KAPLAN]
|
Cevap : Suskunlar - İhsan Oktay Anar
İhsan Oktay Anar'ın son kitabı olan Suskunlar bir dede, dedenin oğlu ve onun oğlllarının hayatlarından bağlantılarla farklı dünyaları görebilme fırsatı verir okuyuculara Anar son kitabında da tarzını değiştirmemiş; hikaye içinde hikaye anlatmıştır Zihnin labirentinde kah gülecek kah dans edeceksiniz Öyle ki; gülerken bile düşünmekten vazgeçemeyecek, Anar'ın tarzına hayran kalacaksınız Bir yiğit düşünün ki kocadığında hi haz etmediği o semavi dinlerin müziğini çalacak ve o dede çartesizliğinden, yer yer cimriliğinden dillerden dillere düşecektir Bu naif delikanlının ise oğullarının da onun gibi olduğunu görmek dede için daha da zor sonuçlar getirecektir Büyüklere masallar tadında olan bu kitaba başladığınızda başlangıcı unutacak ve bitirdiğinizde hala başta olduğunuzu hissedeceksiniz
OKUYUCU YORUMLARI :
1) okuduğunuzda, çok pişman olacaksınız ve yazara çok kızacaksınız ben oldum keşke okumasaydım ne güzel yeni başlıyor olurdum pişmanlığı var üzerimde ve çok kızıyorum oktay anar'a, niye 10 günde bir kitap yazmıyor diye ah ne güzel olurdu  
şaka bir yana, çok geniş bir ekibin bile yapamayacağı işleri bir başına yapıyor ve saygıyı hak ediyor sayın anar 
----------
2) Kostantiniyye'nin sokaklarında esrarengiz kimesneler geşt ü güzâr ediyor imiş Evvelâ Yedikule cânibindeki hayâletle başlıyor müellif devâmında saray-ı hümâyûn'un mehter takımına mensub ve "cimri" Kalın Musa'dan devâm ediyor En son, kitaba abim el koymadan evvel, Galata'da Davut'un Nevâ ile karşılaşmasını görebildim  
-----------
3) Kâdim zaman bilgeleri derler ki; "Belagatteki en yüksek mertebe hiç konuşmamaktır "
Yazar bu kavrama yeni bir açılım daha getiriyor zannımca; "Mûsikideki en yüksek mertebe sessizliğin bizzat kendisidir "
Bunca gürültücü "mühmelât" arasında, böyle suskun felsefiyatı anlatmak, ancak bu kadar yoğun bir emek ve dikkatle mümkün oluyor galiba  
------------------
4) kitabı okurken; bir neyzenin üflediği, nerden geldiği belli olmayan ney'in sesi kulaklarınızda çınlarken, düşlere dalacak ve eflatun'u çağıran o gizemli sesi duyacaksınız
o sesin peşinden belki anar'ın tarif ettiği konstantiniye sokaklarını, mahallelerini, hanlarını, hamamlarını, kaldırımlarını arşınlayacaksınız
belki muhayyer hüseyin efendi'yi, kalın musa'yı, mağdumu veysel efendi'yi görürsünüz
gözünüze kirkor, bagdasar çarpar kimbilir
kiptilerin neşeli müziğini duyarsınız oralarda
ya da davut gibi mukemmel ama eksik olan saz semaisinin gizemini çözmeye çalışır ve ya galata mevlevihanesi'nde her gece hücresinde kendisine sadece bir günah işleme hakkı ve kudreti vermesi için allah a yakaran ibrahim dede'yi görür; sizde onunla dua edersiniz ve oradayken semazenlerle sema eda edersiniz
belki de neyzen batin efendi ve mahdumu zahir'le karşılaşırsınız ve neyzen batın'ın ney'i ile üflediği hayat nefesinin peşine düşersiniz
çapraz bayram, kabil, rafael, lazar ya da tagut çıkıverir karşınıza
cüce efendi ve alessandro perevelli'nin sırrını, güzeller güzeli yeşil gözlü neva'yı, mavi bir ışık hüzmesi halindeki asım'ın hayalini buluverirsiniz
yedikule kahininin tüm masalın sonunu gördüğü venedik aynasına bakarsınız kahinle birlikte belkide
ve/ ya da eflatun gibi susup sessizliğin sesi oluverirsiniz sizde işte o zaman gerçeği anlayan gözünüz görmeye başlar ve "suskunlar" arasında yerinizi/yerimizi almış olur
---------
5) İhsan Oktay Anar, her romanında büyüleyici bir başka dünyaya sürüklüyor okurunu Kendine özgü anlatım dilinin tüm inceliklerini, bir nakkaş ustalığıyla sergiliyor "Suskunlar", "Puslu Kıtalar Atlası"ndan sonra yazarın en etkileyici romanı bana göre  Tanrı, şeytan, insan sembolizmiyle, evrenin gizli müziğine suskunların dünyasından tanıklık ediyor, bu sessiz kahramanlara nefes üfleyen, can veren bir ustanın sonsuz düşlerinin izini sürüyoruz  Bir kez daha, aynı keyifle 
|
|
|