Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Sultan İkinci Abdülhamid

Eski 12-12-2011   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Sultan İkinci Abdülhamid



İkinci Meşrutiyet



Meşrutiyet yanlıları Jön Türkler adı altında çalışmalara başlamışlar ve padişah Sultan İkinci Abdülhamid'e Meşrutiyeti tekrar ilan etmesi için baskı yapmaya başlamışlardı Daha çok Makedonya'da örgütlenen İttihat ve Terakki Partisi ileri gelenleri beraberindekilerle ayaklanmaya başladılar bu isyanların daha da büyümesinden çekinen Sultan İkinci Abdülhamid, Meşrutiyeti İkinci kez ilan etti (23 Temmuz 1908) İkinci Meşrutiyetin ilanı ile; ülkede asayiş ve güven ortamı kurulmuş, sansür kaldırılarak basına serbestlik tanınmış, hürriyet ve güven ortamı kurulmuş, siyasi partiler oluşmaya başlamış, Kanun-i Esasi yürürlüğe girmiş ve anayasa üzerinde önemli değişiklikler yapılmış ve Türk halkı ikinci kez yönetime padişah yanında katılma imkanı bulmuştur

Abdülhamid’in örfi yönetimine karşı muhalefet de giderek güçlendi 1889'da İttihat ve Terakki Cemiyeti kuruldu 1908'de İttihat ve Terakki yanlısı bazı subaylar Manastır ve Selanik kentlerinde ayaklandılar Bunun üzerine, Abdülhamid 24 Temmuz 1908'de anayasayı kardeş kanı dökülmesin diye yeniden yürürlüğe koymak zorunda kaldı ve II Meşrutiyet ilan edildi Yapılan seçimlerle oluşturulan yeni meclis 17 Aralık 1908’de açıldı

Artan huzursuzluklar ve İttihat ve Terakki karşıtlarının kışkırtmaları sonucunda, 13 Nisan 1909’da İstanbul’da ayaklanma çıktı Rumi takvimle 31 Mart günü patlak verdiği için bu ayaklanma 31 Mart Olayı olarak bilinir Selanik’te kurulan Hareket Ordusu 23/ 24 Nisan gecesi İstanbul'a girerek ayaklanmayı bastırdı

İkinci Meşrutiyet dönemi ağırlıklı olarak İttihat ve Terakki hükümetlerinin yönetiminde geçti Devlet yönetiminde İttihat önderleri Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa etkili oldular Bu dönemde Osmanlı Devleti, Trablusgarp, Balkan ve I Dünya savaşlarına girdi Üç savaşta da yenilgiyle ve toprak kayıplarıyla çıktı I Dünya Savaşı’nın hemen ardından VI Mehmet, İtilaf Devletleri’nin baskısıyla 21 Aralık 1918’de parlamentoyu kapattı

31 Mart Ayaklanması ve tahtan indirilişi

31 Mart Olayı






Meşrutiyetin yeniden ilanından sonra çeşitli gruplar arasında çekişmeler ve tartışmalar başlamıştı Meşrutiyete karşı olanlar avcı taburları ile birleşerek İstanbul'da büyük bir İsyan başlattı Selanik'ten gelen hareket ordusu bu isyanı bastırdı Tarihimize 31 Mart vakası olarak geçen bu olaydan sonra İttihat ve Terakki Partisi daha da güçlendi ve bu olaydan dolayı sorumlu tutulan Sultan İkinci Abdülhamit tahttan indirildi Sultan İkinci Abdülhamid'in yerine Sultan Mehmed Reşad padişah oldu

Tahtan indirilişi




31 Mart Vakası adıyla bilinen ayaklanmadan sonra 2 Abdülhamit tahttan indirilmişti


12 Nisan'ı 13 Nisan'a bağlayan gece, Taksim Kışlası'ndaki Avcı Taburu'na bağlı askerler subaylarına karşı ayaklanarak kendilerine önderlik eden din adamlarının peşinde Heyet-i Mebusan'ın önünde toplandılar ve ülkenin şeriata göre yönetilmesini istediler Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti ayaklanmacılarla uzlaşma yolunu seçti ve hükümet üyeleri tek tek istifa etti

Abdülhamid, olayların başlama sebebini hatıratında şu şekilde anlatır:

Vekâyi'ın (olayların) ve acemi bir idârenin hergün bir sûretle izhâr ettiği mevâdd-ı müşte-ıle(tahrik edici hususlar) elbette infilâk edecekti Hatta 31 Mart'a kadar te'hîri bile şâyân-ı hayrettir Hiçbir kimseye hesap vermek mecburiyetinde bulunmadığım bir zamanda, ma'a'l-kasem(yemin ederek) te'mîn ederim ki ben bir fenalık olmamasına elimden geldiği kadar çalıştım Tehlikenin te'ehur-i vuku'unda(gerçekleşmesinin gecikmesinde) bu mesâ'î-i hayır-hâhânenin dahli bulunduğunu zannederim

Ayaklanma Heyet-i Mebusan üzerinde de etkili oldu O gün İttihat ve Terakki üyesi mebuslar, can güvenlikleri olmadığı için meclise gitmediler Bazıları İstanbul'dan uzaklaşırken, bazıları da kent içinde gizlendi Bu arada ayaklanmacılar İttihatçı subaylarla mebusları buldukları yerde öldürüyorlardı Hükümetin ve meclisin etkisiz kalmasıyla, II Abdülhamid yeniden duruma egemen oldu Ayaklanmayı başlatan muhalefet ise, herhangi bir programdan yoksun olduğundan önderliği elde edemedi

İstanbul'da denetimi elinden kaçıran İttihat ve Terakki asıl güç merkezi olan Selanik'teki 3 Ordu'yu harekete geçirdiBöylece ayaklanmayı bastırmak üzere Hareket Ordusu kurulduAyaklanmacılar 23 Nisan'ı 24 Nisan'a bağlayan gece İstanbul'a girmeye başlayan Hareket Ordusu'na başarısız bir direniş çabasından sonra teslim oldular Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan da bir gece önce Yeşilköy'de toplanarak Hareket Ordusu'nun girişiminin meşruluğunu onaylamışlardı

Diğer bir iddiaya göre 31 Mart ayaklanmasını İttihat Terakki, İngiltere ve Abdulhamid'e Filistin nedeniyle husumet besleyen Mason teşkilatları tertip ederek Abdulhamid'i tahttan indirmeyi amaçlamışlardır Nitekim Abdulhamid'in tahttan inmesiyle Yahudiler Filistin'de toprak satın alma izni almışlardır İttihad Terakki ise hiçbir etkisi olmayan padişah Vahidettin sayesinde yönetime tamamen hakim olmuştur Abdulhamid'ten sonra imparatorluk hızlı bir parçalanma sürecine giderek İngiltere de istediğini elde etmiş oldu31 Mart Vakası, General Cevat Rıfat Atilhan


Alatini Köşkü (Selanik, sürgün edilen Abdülhamid'in kaldığı köşk)




Ayaklanmanın bastırılmasından sonra sıkıyönetim ilan edildi ve ayaklanmacıların önderleri divanıharpte yargılanarak ölüm cezasına çarptırıldılar Muhalefet hareketi önemli kayıplara uğradı Ama en önemli gelişme, Meclis-i Umumi Milli adı altında birlikte toplanan Heyet-i Mebusan ve Heyet-i Ayan'ın 27 Nisan'da II Abdülhamid'in tahttan indirilmesini, yerine V Mehmed'in geçirilmesini kararlaştırmasıydıAyrıca II Abdülhamid'in İstanbul'da kalması da sakıncalı bulunarak Selanik'te oturması uygun görüldü Divanıharp II Abdülhamid'i yargılamak istediyse de, yeni kurulan Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti bunu kabul etmedi

Abdülhamid, Selanik'ten gelen Hareket ordusuna karşı herhangi bir direniş göstermedi Kendi hatıratında bunu kardeş kanı dökülmesin diye yaptığını yazar Oysa Osmanlı Paşaları bu toplama orduyu rahatlıkla geri püskürtebileceklerini padişaha arz etmişlerdi

Şahsiyeti





Fiziksel görünümü ve kişiliği

Tuğrası



Sultan Abdülhamid uzunca boylu, esmerce tenli, uzunca burunlu, ela gözlü, hafif kıvırcık sakallı idi Zeka ve hafızasının güçlü olduğu, açık bir tarzda konuştuğu, kendisine anlatılanları uzun müddet sabırla dinlediği söylenir

Sultan Abdülhamid oldukça dindar bir insandı Kızı Ayşe Sultan babasının dindarlığını şöyle anlatmıştır: Babam doğru ve tam dinî itikada sahip bir Müslümandan başka biri değildir Beş vakit namazını kılar, Kur'ân-ı Kerîm okurduDaima camilere devam ettiğini, Ramazanlarda Süleymaniye Camii'nde namaz kıldığını, o zamanlar camide açılan sergilerden alışveriş ettiğini hikâye tarzında anlatırdıBabam herkesin namaz kılmasını, camilere devam edilmesini çok isterdi Sarayın husus"i bahçesinde beş vakit Ezân-ı Muhammedi okunurdu Babamın bir sözü vardı: " Din ve fen," derdi "Bu ikisine de itikat etmek caiz" olduğunu söylerdi

Sultan Abdülhamid çalışkan bir padişahtı Günde muntazam 15-16 saat çalıştığı söylenmektedir Çalışma saatleri dışında hobi olarak marangozlukla uğraştı Gençliğinde binicilik, yüzme, atıcılık, güreş gibi sporlar yaptı Tiyatrooperaya ilgi duyardı Yıldız Sarayı'nda yaptırdığı tiyatroda çeşitli oyun ve operaları hususi olarak getirtir ve ailesiyle birlikte seyrederdi En sevdiği piyeslerden birisi, ünlü Alman şairi Friedrich Schiller'in ''Haydutlar'' adlı eseriydi La Traviata, Aida, Karnım, Faust, Maskot en sevdiği operalardandı


Kitap kolleksiyonu

Abdülhamid matbaa ve yayın işlerine çok meraklıydı Modern matbaaTürkiye'ye getirtip kaliteli divan eserleri bastırdı Mesela Cem Sultan Divanı'nı bastırıp bazı nüshalarını İngiltere'ye, Almanya'ya ve Amerika'ya göndertti

Abdülhamid dedektif romanlarına ve seyahatnamelere çok meraklı bir padişahtı Abdülhamid'in 2 ile 5 bin adet arasında olduğu rivayet edilen bir polisiye roman koleksiyonu vardı, bunların birçoğu Yıldız yağması sırasında ortadan kayboldu Sherlock Holmes'un bütün maceralarını eksiksiz olarak Osmanlıcaya tercüme ettirmişti

Abdülhamid Yıldız Sarayında çok büyük bir kütüphane kurdurtmuştu Bu kütüphane 4 bölümden oluşmaktaydı:

# Yabancı dillerde Türkiye ile ilgili yazılmış eserler: Bunların içerisinde elyazması pek çok kitap vardır Bunlar özel olarak tercüme ettirilerek telif hakkı ödenmiş kitaplardır Dolayısıyla bunları basmak ve dağıtmak yasaktı Tek nüshadırlar # Gazeteler: Kütüphane, Avrupa'da çıkan bütün önemli gazetelere aboneydi Dolayısıyla son derece zengin bir süreli yayın koleksiyonu mevcuttu # Roman ve hikâyeler: 6000 kadar kitap özel olarak saray için çevrilmişti Bu romanlar haremde de okunur ve elden ele gezer, sonra kütüphaneye teslim edilirdi Mesela Carmen Silva'nın bütün eserleri mevcuttu Kütüphanenin bir de Arapça ve Farsça eserleri içeren kısmı vardı ama bu kısım diğerlerine nazaran fakirdi # Coğrafya ve seyahatnameler: Yıldız Sarayına kapanmış bir hayat süren Abdülhamid'in dünyayı bu eserler sayesinde tanıdığı ve takip ettiği söylenir


Hakkındaki görüşler

Özellikle Ermeni isyanını bastırırken kullandığı sert tedbirler nedeniyle batılı tarihçiler ve muhalifleri arasında "kızıl sultan" adıyla bilinir Öte yandan, taraftarları onu "ulu hakan" gibi yüceltici lakaplarla anarlar Abdülhamid, baskıcı rejimi, azınlıklara karşı uyguladığı sert siyaset ve muhafazakârlığı nedeniyle, günümüzde hâlâ onu destekleyen genellikle sağ siyasi çevreler ile eleştiren sol çevreler arasında bir tartışma odağı olmaya devam etmektedir

Önceleri İttihat ve Terakki Fırkası içinde Sultan Abdülhamid'e karşı olan Filozof Rıza Tevfik ve Süleyman Nazif sonradan duymuş oldukları pişmanlıklarını şiirleri ile dile getirmişlerdir

Padişahım gelmemişken ya da biz, İşte geldik senden istimdada biz, Öldürürler başlasak feryada biz, Hasret olduk eski istibdada biz - Süleyman Nazif

İlber Ortaylı'ya göre "Dünyanın son hükümdarı, son evrensel imparator II Abdülhamid Han'dır"

"Abdülhamid'in idare tarzı azami müsamahadır" Atatürk , Kaynak : Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı , sf 327 , Mustafa Armağan

"Dünyâda 100 gram akıl varsa, bunun 90 gramı Abdülhamîd Han'da, 5 gramı bende, kalan 5 gramı da diğer dünyâ siyâsîlerindedir" Prens Bismark

Ayıp, ayıp Bu adam 32 sene Hakan ve Halife idi Sultan Hamid için şu söylenen, yazılan, çizilenlerin büyük kısmının yalan ve iftira olduğunu bildiğimiz halde, nasıl tahammül edip imkân veriyoruz? Bu iftira selinin yarınki muhatapları da bizler olacağız"

Ahmet Rıza Bey'den Talat Paşa ve Eyüp Sabri Bey'e

İkinci Abdülhamid

Osmanlı Padişahı
Kızıl Sultan iddası, Albert Vandal adlı bir Fransız yazar tarafından ortaya atılmıştı Atılış sebebi de, Abdülhamid'in Ermeni isyanlarını bastırtmış olmasıdır Başta İngiltere ve Fransa olmak üzere Avrupa kamuoyunda Abdülhamid'in kan dökücü bir padişah olduğu propagandası başlatıldı İşte "Kızıl", yani kan döken Sultan lakabı bu sırada asıldı boynuna Hadi Ermenilerin böyle demesini anladık; iyi ama bir tekini bile idam ettirmemiş olan Abdülhamid'e Jön Türkler neden "Kızıl Sultan" dediler? 1915'te yüzbinlerce Ermeni'yi tehcir ettirecek olanlar, 25 yıl önce Ermeni propaganda ordusunun neferleri olmakta sakınca görmemişlerdi

Kaynak: "Abdülhamid hakkında yanlış bildiğimiz 10 şey, Mustafa Armağan'ın 15 Şubat 2009, Pazar günü yazısı "

Projeleri

Gerçekleştirdiği projeler


Ordu'nun Modernleştirilmesi: 1878'de Osmanlı İmparatorluğu'nun hezimetiyle sonuçlanan 93 Harbinden sonra, Sultan 2 Abdülhamid Rus Yayılmacılığı'na karşı Osmanlı Ordusu'nun modernleşmesi gerektiğine karar verdi ve bu yayılmacılıktan etkilenen diğer ülke olan Almanya ile işbirliğine karar verdi Aralarında sonradan Müşir rütbesi verilecek olan Baron Von der Goltz komutasında bir Alman askeri heyeti İstanbul'a geldi Von der Goltz, askeri okullarda köklü reformlar gerçekleştirip genç subayların yetiştirilmesi için önkoşulları oluşturdu Ancak bununla birlikte von der Goltz, Türk generallerinin günümüze kadar dayanan, herkesten daha modern yöntemlerle eğitilmiş olma ve en yeni askeri teknolojileri takip etme bilincinin temel taşını oluşturdu Mamafih, Prusya geleneğinin bir diğer temeli olan askerlerin sivil siyasete karışmama prensibini aşılamakta başarılı olamadığı Babıali Baskını ile ortaya çıktı

Ordunun von der Goltz tarafından yeniden yapılandırılmasıyla birlikte Osmanlılar, Krupp ve Mauser gibi Alman şirketlerine ilk kapsamlı silah siparişlerini verdiler Von der Goltz, Almanya'nın ve Osmanlı Devleti'nin Doğu'daki nüfuzunu garantilemek için Bağdat tren yolunun inşa edilmesini de destekledi Bu fikir, yeni pazarlar bulmak için tren yollarının yapılmasını destekleyen Alman ekonomisinin çıkarlarıyla da örtüşüyordu 1888 yılında Sultan II Abdülhamid, Bağdat tren hattı inşaası lisansını, Alman Bankası Deutsche Bank tarafından yönetilen bir Alman konsorsiyumuna verdi

Osmanlı Ordusunun modern silahlar kullanmaya başlaması, 1897 Osmanlı-Yunan Savaşında hemen semeresini gösterdi Osmanlı Ordularının Atina'yı tekrar ele geçirmelerine ancak Rus Çarı 2 Nikolay'ın Sultan 2 Abdülhamid'e haber göndererek, eğer derhal ateş-kes sağlanmazsa Rus Ordularının Erzurum'a hücum edeceğini bildirmesi engel oldu

Eğitim İlk kız okulları II Abdülhamid zamanında açılmıştır Nitekim bilgili bir kişi olan Abdüllatif Subhi Paşa'nın ilk defa bir kız sanat okulu açma teşebbüsünde tereddüt geçirmesi ve titizlenmesi üzerine Abdülhamid, "Sen mektebi aç, ben arkandayım", diyerek açıktan destek vermiş ve çevresini, daima kızların okuması için ilk adımları atmaya teşvik etmiştir

Milleti cahil bıraktı: Bilinenin aksine, Osmanlı tarihinin en canlı eğitim hamlesi, Abdülhamid dönemine rastlar Sevan Nişanyan'ın hesaplamalarına göre Türkiye, Abdülhamid dönemiyle kıyaslanabilecek bir okullaşma düzeyine yeniden ancak 1950'li yıllarda ulaşabilmiştir Mesela 1895'te TC sınırlarına tekabül eden bölgede bine yakın (835) ortaokul ve lise bulunuyorken 1923'te bu sayı 95'e düşmüştür 1895'teki yüz bine yakın öğrenci sayısı (97837), 1950-51 sezonunda aşağı yukarı aynı seviyede seyretmektedir (90356) Öncesiyle kıyasladığımızda Abdülhamid dönemindeki eğitim patlaması daha görünür hale gelir Tahta geçtiği yıl 250 olan rüşdiye sayısı 1909'da 900'e, 6 olan idadi sayısı 109'a çıkmıştır 1877'de İstanbul'da sadece 200 tane modern ilkokul varken 1905'te 9 bine çıkmıştı Her yıl ortalama 400 ilkokul açılmıştır ki, bu, Cumhuriyet döneminde bile kırılamamış bir rekordur Kaynak:"Abdülhamid hakkında yanlış bildiğimiz 10 şey, Mustafa Armağan, 15 Şubat 2009 yazısı"


Abdülhamid dönemimde yapılan Şam (Dımeşk) garı



Ulaşım Demiryolu ulaşımı; Büyük ölçüde gerçekleşen projelerden birisi HicazAlmanların finanse edip Haydarpaşa- Ankara arasında gerçekleştirdikleri Bağdat Demiryolu'nun aksine, finansmanıyla, inşaatıyla, tasarımıyla, İslam âleminden toplanan bağışlarla tamamen yerli bir girişimin eseridir

Sirkeci ve Haydarpaşa garları Abdulhamid'in yaptırdığı önemli binalardır Haydarpaşa Garı'nın yapımına 30 Mayıs 1906'da başlanmıştır

Karayolu ulaşımı;

II Abdülhamid zamanında bütün Anadolu'yu baştan başa dolaşacak bir karayolu ağının (şose şebekesinin) projelendirilip tatbikata geçirildiği çeşitli kaynaklarda belirtilmektedir 1869 yılında getirilen bir sistemle halkın kara yollarının yapımına katılması sağlanmıştı Buna göre 16-60 yaş arası erkek nüfus ile her hanenin sahip olduğu yük ve araba hayvanları senede 4 gün yol inşaatında çalışacaktı Bu sayede inşaatın hızla bitirilmesi sağlanmıştır Gümüşhane-Bayburt-Erzurum-Doğubeyazıt-İran kara yolu (1879) haricinde 12 bin kilometrelik bir güzergâha sahip Samsun-Bağdat şosesi 1895 yılma kadar tamamlanmıştı Açılan yollar Samsun'a göçü başlatmış ve bu şehrin önemli ölçüde büyümesi Abdülhamid döneminde olmuştur Bursa için de durum böyledir Hem şehir içi, hem de şehirler arası yollarla Bursa, yeniden bölgenin önemli bir kara yolu kavşağı haline gelmiştir

İletişim İlk olarak 1877'de Posta Telgraf Teşkilatı konuya daha etkenlik kazandırmak amacı ile aynı isimle bakanlık haline getirildi Ayrıca 27 Haziran 1900'de Posta Telgraf Teşkilatında ilk defa bir "havale kalemi" devreye sokulmuş, 30 Mayıs 1901'de Şehir Postaları kurulmuş, 30 Ağustos 1901'de ise postaların yerine daha hızlı ulaşabilmesi için demiryolları (o zamanki adı Şark Şimendiferleri) şirketiyle özel bir anlaşma yapılmıştır Telefon ise Avrupa'da kullanılmaya başlandığı tarihten (1876) sadece 5 yıl sonra, yani 1881'de İstanbul'a getirilmiş ve sınırlı da olsa istifadeye sunulmuştur Telgraf hatları döşenmesine onun zamanında hız verilmiş, hatta bu hatların her birinde meteorolojik gözlemler yapılması için talimat verilmiştir Böylece telgraf hatlarının yaygınlaşmasıyla birlikte, hatların ulaştığı noktalardaki hava durumunun merkeze bildirilmesi imkân dahiline girmekte, böylece bu çabalar çağdaş 'hava durumu' raporlarımızın başlangıcını oluşturmaktadır

Sağlık

1899 yılında halen faaliyette olan Şişli Etfal hastanesini kurdu

Sosyal yardımlaşma

25 Mart 1906 tarihli fermanıyla Okmeydanı'ndaki Darülaceze'yi kurdurmuştur

Gerçekleştiremediği projeleri

II Abdülhamid 20 yüzyılın başlarında İstanbul'da Haliç'e, dahası Boğaziçi'ne birer köprü yaptırmayı düşündü, bunun için projeler hazırlattı Fernidan Arnoden adlı Fransız mimarın 1900 tarihinde bir, Boğaziçi Demiryolu Kumpanyası'nın iki Boğaz köprüsü projesi, gerçekleştirilememiş olsa da, en azından belgeleri, çizimleri, resimleri bulunmaktadırHayrı Mutluçağ, "Boğaziçi köprüsünün yapılması yolunda ilk çabalar" Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, Sayı: 4, Ocak 1968, s 32-33 (3 adet resim ve çizim, 3 adet de belge mevcut)Aydın Ta-lay, Eserleri ve Hizmetleriyle Sultan Abdülhamid, İstanbul 1991, Risale Yayınları, s 309

Gerçekleşemeyen ama projesi çizdirilen, fizibilitesi çıkartılan ve ihalesi yapılarak inşasına başlanan projelerden birisi de Yemen Demiryolu'dur Raporu 1898'de o zamanlar Yemen Valisi olan (sonradan Sadrazam) Hüseyin Hilmi Paşa vermiş ve 1913 yılında inşasına başlanmıştır Ancak İtalyan kuvvetlerinin Yemen'deki Cibana limanını topa tutmasıyla çalışmalar durmuş ve proje iptal edilmiştirUfuk Gülsoy, "Yemen Demiryolu projesi", Tarih ve Medeniyet, Sayı: 41, Ağustos 1997, s 44-49

Döneminde yapılan mimari eserler


Abdülhamid döneminde yapılan Sirkeci Garı




Kültür, sanat ve mimari gibi konulara önem veren bir padişah olan Abdülhamid döneminde, özellikle yabancı mimarların faaliyetleri göze çarpar

Kültür, Sanat ve Mimari gibi konulara önem veren ve ince ruhlu bir padişah olan Sultan İkinci Abdülhamid döneminde, özellikle yabancı mimarların faaliyetleri göze çarpar Sultan İkinci Abdülhamid'in padişahlığı döneminde yerli ve yabancı mimarların yaptıkları mimari çalışmalardan bazıları şunlardı; İstanbul Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi, Yüksek Ticaret Merkezi, Tarabya İtalyan Sefareti, Haydarpaşa Tıbbiye Mektebi, Düyun-ı Umumiye ve Karaköy Osmanlı Bankası, Karaköy Palas iş hanı, Maçka Palas, Ankara İş Bankası, İstanbul Maçka İtalyan Sefareti, Haydarpaşa Garı, Sultanahmet'de Alman Çeşmesi, Sirkeci Garı, Kütahya Ulu Camii, İstanbul Yıldız Hamidiye Camii, Cihangir Camii


Abdülhamid döneminde yapılan Haydarpaşa garı


II Abdülhamid'in padişahlığı döneminde yerli ve yabancı mimarların yaptıkları mimari çalışmalardan bazıları şunlardı; İstanbul Arkeoloji Müzesi
Eski Şark Eserleri Müzesi
İzmir Saat Kulesi
Bursa Saat Kulesi
Yüksek Ticaret Merkezi
Haydarpaşa Tıbbiye Mektebi
Düyun-ı Umumiye ve Karaköy Osmanlı Bankası
Karaköy Palas İş Hanı
Maçka Palas
Ankara İş Bankası
İstanbul Maçka İtalyan Sefareti
Tarabya İtalyan Sefareti
Haydarpaşa Garı
Sultanahmet'de Alman Çeşmesi
Sirkeci Garı
Kütahya Ulu Camii
İstanbul Yıldız Hamidiye Camii
Cihangir Camii
Beyazıt Devlet Kütüphanesi (Kütübhane-i Umumi-i Osmani)

Popüler Kültürde II Abdülhamid

'' Gazi Kadın/Nene Hatun'' ( 1973) filminde Ali Poyrazoğlu tarafından canlandırıldı
Ferzan Özpetek'in yönettiği, 1999 yapımı '' Harem Suare'' filmi II Abdülhamid'in son dönemlerini anlatmaktadır Sultanı Haluk Bilginer oynamıştır
'' Abdülhamid Düşerken'' ( 2002) filminde Çetin Öner tarafından canlandırıldı
YouTube - Kanal von osmanogullari Abdulhamid Han Belgeseli
II Abdülhamid'in Sultan Hasan olarak geçtiği ve Ömer Şerif tarafından canlandırıldığı 1986 tarihli bir televizyon yapımı bulunmaktadır

Ailesi

Eşleri


1- Nâzik-edâ Baş Kadın Efendi 2- Bedr-i Felek Baş Kadın Efendi 3- Sâfi-nâz Nur-efzûn 2 Kadın Efendi 4- Bîdâr 2 Kadın Efendi 5- Dilpesend 3 Kadın Efendi 6- Mezîde Mestân 3 Kadın Efendi 7- Emsâl-i Nûr 3 Kadın Efendi 8- Ayşe Dest-i Zer Müşfika (Kayıhân) 4 Kadın Efendi 9- Sazkar HanımefendiPeyveste Hanımefendi 11- Fatma Pesend Hanımefendi 12- Behice Maan Hanımefendi 13- Saliha Naciye Kadınefendi

10- Erkek çocukları

1 Mehmet Selim Efendi 11011870 - 04051937 2 Mehmet Abdülkadir Efendi 16011878 - 16031944 3 Ahmet Nuri Efendi 11021878 - ??081944 4 Mehmet Burhaneddin Efendi 19121885 - 15061949 5 Abdürrahim Hayri Efendi 14081894 - 01061952 6 Ahmet Nureddin Efendi 22061901 - ??121944 7 Mehmet Bedrettin Efendi 22061901 - 13101903 8 Mehmet Abid Efendi

17091904 - 08121973Kız çocukları

1- Ulviye Sultan 2- Zekiye Sultan 3- Fatma Naime Sultan 4- Naile SultanAyşe Sultan 8- Şadiye Sultan(1886-1977) 9- Refia Sultan 10 Hatice Sultan 11Aliye Sultan (y1900) Bebekken ölmüştür 12Cemile Sultan (y1900)Bebekken ölmüştür 13 Samiye Sultan
5Seniye Sultan (1884) Bebekken ölmüştür 6Seniha Sultan (1885) Bebekken ölmüştür 7-

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla