GöKKuŞaĞı
|
İstedikleri Yeni Müslüman Modeli
İstedikleri yeni Müslüman modeli
Hıristiyan Batı âlemi, İslamiyeti yok etmek için yaptığı asırlar süren mücadeleden bir netice alamayınca; kendileri ile uyumlu, istedikleri tarafa yönlendirebilecekleri, sınırlarını kendilerinin çizdiği yeni bir İslam yeni bir Müslüman modeli geliştirmeye karar verdi
Hoşgörü ,ılımlı, Light İslam adını verdikleri bu modelde; emir ve yasağı olmayan, tatlıya, tuzluya karışmayan, haftada bir cumaya giden, bayram namazlarını kılan, cenazesi camiden kalkan ve Müslüman mezarlığına gömülen, Müslüman tipi esas alınmaktadır Bu yolla, dinin dinamik değerleri, emir ve yasakları yok edilerek, ilâhî olmayan tamamen insan düşüncesine dayalı felsefî, ahlakî bir sistem geliştirmek istiyorlar Bu çalışmanın içinde sadece Vatikan değil ABD de var
Bunu açıkca da ifade ediyorlar Bununla ilgili önce bir haber sonra da bir yorumu sizlere sunmak istiyorum:
AA nin Washington mahreçli ve 23 Eylül 2003 tarihli haberi özetle şöyle: 'CIA ve ABD Federal Soruşturma Bürosu FBI hakkında yazdığı kitaplarla tanınan Ronald Kessler CIA Savaşta (The CIA at War) adlı kitabında, CIA Direktörü George Tenet ve diğer üst düzey CIA yetkilileriyle yaptığı görüşmelere de yer verdi İslamda, öteki dinlerde olduğu gibi ruhban sınıfı olmadığı için herhangi bir kişi kendini dini lider olarak adlandırabilir Bu yüzden CIA, bazı din adamlarını para ile satın aldığı gibi, sahte dini liderler de çıkarttı' ifadelerinin yer aldığı kitapta, CIA'nin, kendilerini din adamı olarak tanıtan ve Müslüman olmayanlar hakkında daha yumuşak dini mesajlar verecek görevlileri işe aldığı ifade edildi
Bir CIA kaynağının Radyo istasyonlarının yönetimini devralıyor ve din adamlarını destekliyoruz Propagandaya geri dönüş Ilımlı Müslümanlar çıkartıyoruz şeklindeki sözlerine yer verdi Bu yönde fetvalar veya dini yazılar yayınlamaları için din adamlarına para verildiği de bildirildi
Şimdi de, araştırmacı - yazar Serdar Kuru'nun bu konu ile ilgili yorumuna (yorumdan pasajlara) yer verelim:
'Bugünlerde elime çok ilginç bir kitap geçti Kitap, CIA ve FBI üzerine çeşitli kitapların da yazarı olan Ronald Kesslerin " The CIA at War" çalışması
Yazar CIA'nin İslamda kesin kurallara ve hiyerarşiye bağlı resmi bir ruhban sınıfı olmadığını analiz ettiğini bunun üzerine çeşitli din adamlarına rüşvet vermek dışında kendi din adamlarını da ortaya çıkarttığını söylemekte CIA tarafından şekillendirilen bu "din adamı" ajanların kendilerini şeyh, hoca, molla ve dini lider olarak tanıtıp bütün islam aleminde "ılımlı" ve "hoşgörülü" islam modelini vaaz ettiklerini belirtmiş
Kitapta görüşlerine başvurulan ismi açıklanmayan bir CIA kaynağı teşkilatın şu anda dünya çapında elindeki tüm propaganda tekniklerini kullanarak bu sahte din adamlarını destekledikleri ve kendi "ılımlı müslüman" modellerini kendilerinin çıkarttığını söylemekte
Sonuç olarak özellikle 1980lerden sonra dünyaya yayılan emperyalizme, kapitalizme ve siyonizme "hoşgörüyle" bakan islam ve Müslüman versiyonlarının nereden seri üretim yapıldığı hakkında bu kitap oldukça zihin açıcı bir görev yapmakta '
Papalığa göre, Hıristiyanlaştırmada en büyük engel; Müslümanların, Muhammed aleyhisselamın son peygamber olduğu, O’na inanmayıp yolunda gitmeyenlerin, sonsuz olarak Cehennemde kalacağı, inancıdır Buna bağlı olarak da; son dine inanmayıp Müslüman olmayanların düşman kabul edilmesi, Müslüman olana kadar bunlarla mücadele edilmesi inancı
Bu inancın kırılması için ortaya yeni fikirler attılar Bu fikirleri yerleştirmek için, Papaz Thomas Michael 1987’de Türkiye’ye geldi Bazı İlahiyat fakültelerinde seminerler verdi Bu fikirlerin devamlı kendileri tarafından seslendirilmesinin tepki doğuracağını bildikleri için de, düşüncelerini yayma işini İlahiyat fakültelerinde ikna ettikleri bazı akademik kadrolara havale ettiler
Yahudi ve Hıristiyanlarla ilgili âyet ve hadisler tarihsel mi?
Bu, İslamın temel inancına aykırı fikirleri iki ana grupta toplayabiliriz:
1- “Kur’an-ı kerimin bazı ayetleri ve bazı hadis-i şerifler tarihi sürecini doldurduğu için bunlarla amel edilemez Kur’an-ı kerimin gelmesiyle yürürlükten kalkmış olan İncil ve Tevrat’ın hükümleri hâlâ geçerlidir Bugünkü İncillere ve Tevrata inanan, Yahudi ve Hıristiyanlar da cennetliktir Ehl-i Kitap ile ilgili âyetler, hadisler tarihseldir, dolayısıyla bugünkü Yahudi ve Hıristiyanları değil o dönemin insanlarını bağlar ”
Nitekim, ülkemizde dinlerarası diyaloğun önde gelen temsilcisi Fethullah Gülen, bu konu ile ilgili âyetleri yorumlarken; Yahudi ve Hıristiyanlarla ilgili Kur’an-ı kerimde geçen ayetleri, bilinen manalarının dışında çok farklı bir düzeyde ele alıyor: Ayetlerde geçen düşmanlığın o günün Yahudi ve Hıristiyanlarını içine adığını, Kur’anın kullandığı aynı üslup, bugünün Yahudi ve Hıristiyanlarını içine alacak diye bir şart, bir mecburiyet olmadığını, ayetlerin kesin, fakat bugünkü Yahudi ve Hıristiyanları içine aldığının kesin olmadığını, ifade etmektedir ( Hoşgörü ve Diyalog İklimi s 155-156)
Yine aynı kitapta, Sayın Gülen, Kur’an-ı kerimde, Hıristiyanlarla, Yahudilerle ve Müşriklerle ilgili geçen sert ifadelerin uç noktayı temsil ettiğini,Yahudi ve Hıristiyanlarla diyalog kurup dostluk tesis edilebileceğini, Kur’anın onları dost edinmemek konusundaki nehyinin (yasağının) hususi şartlarda olduğunu; bunu umumileştirmenin Kur’anın ruhuna aykırı olacağını, Üstad Bediüzzamanın “Münazarat” kitabında bildirdiğini ifade etmektedir (s 170) ( Not : Talebe hocası ile ölçülür , açın gözünüzü açın  )
Hocaefendi, aynı konularla ilgili hadisleri yorumlarken de, “Yahudileri ve Hıristiyanları kınayan ve azarlayan âyetler ya Hazret-i Muhammed (A S M) döneminde yaşayan ya da kendi peygamberlerleri döneminde yaşayan bazı Yahudi ve Hıristiyanlar hakkındadır ” diyor ( Küresel Barışa Doğru, s 45)
Halbuki, bugüne kadar hiçbir İslam alimi bu âyet ve hadislerin tarihsel olduğunu, geçerliliğini yitirdiğini söylememiştir Aksine, kıyamete kadar geçerli olduklarını ittifakla bildirmişlerdir
"Kesinlikle cehennemlik"
Resulullah efendimiz, İslamiyeti kabul etmeyen Yahudilerin ve Hıristiyanların, Allah’a iman etmiş sayılmayacağını bunların Cehennemlik olduğunu bildirmiştir
Dört büyük müctehid imamdan biri olan İmam-ı Ahmed bin Hanbel’in meşhur hadis kitabı olan El-Müsned isimli eserde, sahabeden Ebu Hureyre’nin rivayet ettiği şu hadis-i şerif bunu açıkca göstermektedir:
“Allah Resûlü’ne biri geldi ve ‘Ey Allah’ın elçisi! Hıristiyanlardan Allah’a ve Resulü’ne inanarak İncil’e sâdık biri veya aynı şekilde Allah’a ve Resûlü’ne inanarak Tevrat’a bağlı biri, sonradan sana tâbi olmazsa, bu kişiler hakkında ne buyurursunuz?’ dedi
Bunun üzerine Hz Peygamber şöyle buyurdu:
“Nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, bu ümmetten biri veya Yahudi ve Hıristiyan bir kişi beni dinlemez ve getirdiğimi kabul etmeden ölürse, kesinlikle Cehennemlik olur ”
Bu konu ile ilgili diğer bazı hadis-i şeriflerde de şöyle buyuruldu:
“Beni duyup iman etmeyen Yahudi ve Hıristiyan elbette Cehenneme girecektir ” (Hakim)
“Cennete sadece Müslüman olan girer ” (Buhari)
Adem aleyhisselâmdan, Muhammed aleyhisselâma kadar, dinlerin nesh edilmesi, semavi kitapların, âyetlerin nesh edilmesi yani yürürlükten kaldırılması Allahü teâlâ tarfından yapılmıştır Kur’anın bazı âyetlerinin veya bunların açıklaması olan hadislerin tarihsel olduğunu, geçerliliğinin kalmadığı iddiası, ve bunu savunmak yeni bir kitap veya Peygamberin geldiğini söylemek olur ki, bu da İslam inancına göre küfürdür
Muhammed aleyhisselâma inanmak imânın şartı değil mi?
2- “Üç dinden herhangi bir dine inanmak yeterlidir Mühim olan kelime-i tevhid inancıdır Hz Muhammed’i kabul ve tasdik etmek ise şart olmayıp bir kemal mertebesidir” diyorlar “Ehli kitap ile amentüde ittifak halindeyiz ” İddiasında bulunuyorlar (Ahmet Şahin, Zaman- 17 4 2000)
Nitekim, Fethullah Gülen, “Kur’an-ı kerim, Kitap ehline çağrıda bulunulurken, “Ey kitap ehli! Aramızda müşterek olan bir kelimeyi gelin ” Nedir o kelime? “Allahtan başkasına ibadet yapmayalım” Allaha kul olan başkasına kul olmaktan kurtulur İşte gelin, sizinle bu mevzu üzerinde birleşip bütünleşelim Kur’an devamla, “Allahı bırakıp da, bazılarımız bazılarımızı Rab edinmesin” diyor Dikkat edin, bu mesajda, “Muhammedün Rasûlüllah” yok ” diyor (Hoşgörü ve Diyalog İklimi S 241)
Fasıldan Fasıla kitabında da, “Herkes kelime-i tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir Hatta kelime-i tevhidin ikinci bölümünü, yani 'Muhammed Allah'ın resülüdür' kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden kimselere rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır  ” demektedirler (Küresel Barışa Doğru-131)
Halbuki ayet-i kerimede, “Rahmetim her şeyi kaplamıştır” buyurulduktan sonra, “(Rahmetim) Allah'tan korkup, haramlardan kaçan, zekâtlarını veren ve ayetlerimize inananlar içindir” buyuruluyor (Araf 156) Bundan sonraki ayette de, “Ümmi peygamberime (Resulullaha) uyanlar için” buyuruyor Yine, ayet-i kerimelerde, “Allah indinde hak din ancak İslâmdır ” (A İmran 19) “İslâmdan başka din arayan, bilsin ki, o din asla kabul edilmez ” (A İmran 85) buyuruluyor
Şu âyet-i kerimeler de, Allaha iman için, Resulullaha inanıp itaat etmenin şart olduğunu bildiriyor:
“Resule itaat eden, Allaha itaat etmiş olur” (Nisa 80)
“Deki, “Allaha ve Peygambere itaat edin! Eğer itaat etmeyip yüz çevirirlerse, (kafir olurlar) Elbette Allah kafirleri sevmez ” (Ali imran 32)
“Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, etmeyen Cehenneme gider” ( Feth 13)
Görülüyor ki, gayri müslimlerle aramızda iddia edildiği gibi bırakın ittifakı, benzerlik bile yok Hıristiyanlarla aramızdaki inanç farklılıkları çok ise de birkaçını bildirelim:
Amentüde ittifak var mı?
1- Biz bir Allah’a inanırız Onlar üç ilaha inanırlar Hz İsa’ya tanrının oğlu ve tanrı diyorlar Onlar melekleri kız gibi görüyorlar, biz ise, meleklerde erkeklik dişilik olmadığına inanıyoruz Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki: “Allah ile birlikte başka ilâh edinen cehenneme atılır Rabbiniz oğulları size ayırdı da kendisi için kız olarak melekleri mi edindi? Elbette vebali çok büyük söz ediyorsunuz ” (İsra 39, 40)
2- Onlar tanrı gökte derler, biz Allah’ı mekandan münezzeh biliriz
3- Biz semavi kitapların hepsine inanırız, onlar, Kur’an’a inanmazlar
4- Biz bütün peygamberlere inanırız, onlar, Muhammed aleyhisselama inanmazlar Hadis-i şerifte buyuruldu ki: “Bana iman etmeyen Yahudi ve Hıristiyan, mutlaka Cehenneme girecektir ” (Hakim)
5- Biz hayrın ve şerrin Allah’tan olduğuna inanırız, onlar, (Tanrı kötülükleri takdir etmez) derler
Görüldüğü gibi, Diyalogçuların ortaya attığı fikirler İslâm dininin genel hükümlerine aykırıdır, İslam dininde yeri yoktur İncil ve Tevrat’ın hükümleri Kur’an-ı kerimin gelmesiyle nesih olmuş, yürürlükten kalkmıştır Kur’an-ı kerimin ve hadis-i şeriflerin bütün hükümleri kıyamete kadar geçerlidir Bunların bazılarının tarihsel olduğu için yürürlükten kalktığını iddia etmek, Kur’an-ı kerime ve Allah indinde dinin İslam olduğuna inanmamak olur Allahü teâlâ, kıyamete kadar değişmemek üzere İslamiyeti bütün insanlara din olarak göndermiştir
Diyalog ve Hubbu fillâh - Buğdu fillâh
Vatikan’ın en çok korktuğu, Hıristiyanlaştırmada en büyük engel gördüğü, İslamiyetin, “hubbu fillah-buğdu fillah” emridir Yani, Allah dostlarını Allah için sevmek, Allahın düşmanlarını, (dinimize göre, Müslüman olmayan herkes Allah düşmanıdır) Yahudileri, Hıristiyanları sevmemektir Hubbu fillah, buğdu fillâh, imanın esasıdır İmanın altı şartının geçerli olup olmaması bu esasa bağlıdır
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
“İmanın en sağlam temeli ve en kuvvetli alameti, hubb-i fillah, buğd-ı fillahtır ” (Ebu Davüd)
“İmanın temeli Mümini sevmek ve kâfiri sevmemektir ” (İmamı Ahmed)
“İmanın efdali Allah için sevgi, Allah için buğzdur ” (Taberânî)
Yine Resulullah buyurdu ki:
“Cebrail aleyhisselam gibi ibâdet etseniz, müminleri, Allah için sevmedikçe ve kâfirleri Allah için kötü bilmedikçe, hiç bir ibâdetiniz, hayrat ve hasenatınız kabul olmaz!”
"Benim için ne yaptın?"
Allahü teâlâ, Hz Musa’ya sordu:
- Ya Musa, benim için ne işledin?
- Ya Rabbi, senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim, zikrettim
- Ya Musa, kıldığın namazlar, seni Cennete kavuşturacak yoldur, kulluk vazifendir Oruçların, seni Cehennemden korur Verdiğin zekâtlar, kıyamette, sana gölgelik olur Zikirlerin de, o günün karanlığında, sana ışıktır Bunların faydası sanadır Benim için ne yaptın?
- Ya Rabbi, senin için olan ameli bana bildir
- Dostlarımı benim için sevdin mi, düşmanlarıma benim için düşmanlık ettin mi?
Musa aleyhisselam, Allahü teâlâ’yı sevmenin onun için olan en kıymetli amelin, Hubb-i fillah ve Buğd-ı fillah olduğunu anladı (İmam-ı Gazali)
Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:
“Ey iman edenler, Yahudileri de, Hıristiyanları da dost edinmeyin! Onlar, (İslâma olan düşmanlıklarında) birbirinin dostudur Onları dost edinen de onlardan olur Allahü teâlâ, (kâfirleri dost edinip, kendine) zulmedenlere hidayet etmez ” (Maide 51)
“Müminler, müminleri bırakıp da, kâfirleri dost edinmesinler! Onları dost edinenler, Allah’ın dostluğunu bırakmış olurlar ” (Ali İmran 28)
“Allah’a ve ahiret gününe iman edenler, babaları veya oğulları veya kardeşleri ya da akrabaları olsa bile Allah'a ve Resûlüne düşman olanları sevmezler ” (Mücadele-22)
Hadis-i şerifte de buyuruldu ki: “Bir kavmi sevip de onlarla dostluk kuran, kıyamette onlarla haşrolur” (Taberânî)
Vatikan, bu inanç yıkılmadıkça, Müslümanların Hıristiyan olmayacağını bildiği için, “Diyalog” vasıtasıyla bu inancı yıkmak istiyor
Diyalog ve emri maruf - nehyi münker
İslâmiyette, iyilikleri yayıp, kötülüklere mani olmanın önemi büyüktür İslâmiyeti ayakta tutan budur Din-i islâmın temeli, imânı, farzları ve haramları öğrenmek ve öğretmektir Allahü teâlâ, Peygamberleri bunun için göndermiştir Gençlere bunlar öğretilmediği zaman, islâmiyet yıkılır, yok olur Allahü teâlâ, müslimânlara “Emr-i ma’rûf” yapmağı emirediyor Yani, benim emirlerimi bildiriniz, öğretiniz diyor ve “Nehy-i anilmünker”i emrediyor Yani, yasak ettiğim haramları bildiriniz ve yapılmasına râzı olmayınız, diyor
Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:
“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz; iyiliği emreder, kötülükten meneder ve Allah'a inanırsınız Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu ” (Ali imran-110)
“Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir ” (Lokman-17)
Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki
“Büyüğünü saymıyan, küçüğüne merhamet etmiyen, emr-i maruf ve nehy-i münkerde bulunmıyanlar bizden değildir ” (Tirmizî)
“Bütün ibâdetlere verilen sevap, Allah yolunda gazâya verilen sevâba göre, deniz yanında bir damla su gibidir Gazânın sevâbı da, emr-i ma’rûf ve nehy-i anilmünker sevâbı yanında, denize nazaran bir damla su gibidir” (Deylemî)
“Allahü teâlâ, bir meleğe, bir kasabanın altını üstüne getirmesini emreder O melek, bu kasabada hiç günah işlemiyen bir zatın da olduğunu, o zatı kurtarıp kurtarmıyacağını suâl edince, Cenab-ı Hak, "Bütün şehir halkı ile onu da alt üst et! Çünkü o zat, bana isyan edenlere karşı yüzünü ekşitmemiştir" buyurdu ” (Beyhekî)
“Birbirinize müslümânlığı öğretiniz Emr-i ma’rûfu bırakır iseniz, Allahü teâlâ, en kötünüzü başınıza musallat eder ve düâlarınızı kabûl etmez” (Bezzar)
İslamiyet günümüze kadar, emri maruf sebebiyle gelmiştir Bir din öğretilmezse, öğreten bulunmazsa yok olmaya mahkumdur
Vatikan bunun üzerinde çok duruyor “Diyolag” vasıtasıyla emr-i marufu yok etmek istiyor İnsan kendi dinini niçin yaymaya çalışır? Kendi dininin doğru, diğerlerinin yanlış olduğuna inandığı için Diğer dinler de doğru kabul edilirse, o zaman niçin kendi dinini yaymaya çalışsın?
Vatikan’ın Diyalog ile varmak istediği son nokta
Diyalog ve hoşgörü, Vatikan’ın bir tuzağıdır Diyalog vasıtasıyla, önce, Müslümanların imanları bozulacak, islami şuurdan, yaşayıştan uzaklaştırılacaklar Hz Peygamber ve âlimler devre dışı bırakılarak İslamiyet, emir ve yasağı olmayan, felsefi bir sistem haline getirilecek
Müslümanlar arasında, Müslüman olsun Hıristiyan olsun fark etmez Nasıl olsa, iki din mensubu da Cennete gidecek, inancı hakim kılınacak Bu hale getirilen Müslümanların, Hıristiyanlığa kaymaları kolaylaşmış olacaktır Çünkü, insan, nefsinin hoşuna giden, kendine kolay gelen şeyleri tercih eder Hâl böyle olunca, haftada bir gün Kiliseye gitmekten başka hiçbir kuralı olmayan Hıristiyanlığa kayması daha kolay olacaktır Böylece, nihai birleşme Hıristiyanlıkta olmuş olacak Çeşitli vesilelerle yaptıkları konuşmalarda bunu zaten açıkça dile getiriyorlar Onlara göre gerçek din sadece Hıristiyanlıktır:
“Biz her ne kadar Hıristiyan olmayan dinlerin manevi ve ahlaki değerlerini tanıyor, saygı gösteriyor, onlarla diyaloğa hazırlanıyor ve din hüviyetini savunmak, insanlık kardeşliğini tesis etmek, kültür, sosyal refah ve sivil iradeyi oluşturmak gibi hususlarda diyaloğa girmek istiyorsak da dürüstlük bizi gerçek kanaatimizi açıkça ilan etmeye mecbur etmektedir; yegane gerçek din vardır O da Hıristiyanlıktır ” (Leibhard, Wilmington 1978, s 13 vd )
Dinler nasıl birleşecek?
Papa II Jean Paul’un 20 yıllık dostu ve “Papa’nın Düşüncesi” kitabının yazarı Buttiglione bu düşünceleri şöyle açıyor: “Hıristiyanlar İsa’nın Mesih olduğuna ve insanın onun sayesinde kurtulduğuna inanır Tanrı’ya götüren başka bir yol yoktur ” ( NPQ; Cilt: 1, Yaz 1991 )
Nihai birleşmenin Hıristiyanlık çatısı altında olacağını, Dinlerarası Diyaloğun mimarlarından M Watt, "dinleri birleştirme" projesi ile bakınız nasıl dile getiriyor: "Uzun vadede bütün dünya için tek bir dinin olacağı ümid edilebilir Bu din Hıristiyanlığın çatısı altında, Sünni İslam'da dört fıkhi mezhebe müsaade eden anlayışa benzer bir şekilde kendi içinde bazı görüş ayrılıklarına yer verebilir " (Modern Dünyada İslam Vahyi s 171)
Papa II Jean Paul da, Sen Pietro Kilisesi’nde, 25 6 2000 günü pazar ayininde, “Kilise ile diğer dinler arasındaki diyaloga evet Ama aynı zamanda tek kurtarıcının İsa olduğunu ilan etmek gerekiyor’’ diyerek diyalog sonunda nerede birleşeceğinin açık adresini de vermiştir
Vatikan’ın tarihi İslam düşmanlığı devam ediyor
Vatikan’ın; dinlerarası diyalog, hoşgörü, dostluk, faaliyetlerinde samimi olmadığını, tarihi İslam düşmanlığının devam ettiğini, 27 4 2003 tarihinde düzenlenen ayinde Papa, “barış değil savaş istiyen” papazın mertebesini yükselterek bir kere daha göstermiş oldu:
“PAPA İkinci Jean Paul, 27 Nisan 2003 günü, bundan asırlarca önce yaşamış olan altı kişiyi Hıristiyan inancına göre 'aziz'liğin bir alt basamağı kabul edilen 'ermiş' mertebesine yükseltti
Vatikan'da 27 Nisan'da bu 'ermişlik ilánı' münasebetiyle düzenlenen büyük ayin sırasında, Papa'nın İsviçreli muhafızlarıyla İtalyan güvenlik kuvvetleri alarma geçirilmişlerdi Zira, 'ermiş' yapılanlardan birinin, 17 asırda yaşamış olan Avianolu Marco adındaki papazın bazı çevrelerin, özellikle de Müslümanlar'ın gözünde 'netameli' olduğunu düşünüyor, Müslümanlar'ın en azından bir protesto gösterisi yapabileceklerini bekliyorlardı
Böyle bir şey beklemelerinin sebebi de şuydu: Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın 1683'teki Viyana kuşatması Marco'nun cephelerde verdiği, ‘‘Haçın altında toplanın! Meryem adına savaşın! Türkler'i yenin! Hıristiyanlık adına büyük düşman Türkler'e karşı savaşı kazanmak için Allah'a olan imanımızı güçlendirmemiz lázımdır Bunu yapmadan önce neye kalkışırsak kalkışalım, netice alamayız Tanrı barış değil, savaş istiyor ” vaazı yüzünden korkunç bir bozgun halini almış ve bu bozgun Avrupa'daki topraklarımızı kaybetmemize öncülük etmişti
‘‘Avrupalılaşma’’ uğruna ‘‘mozaik’’ ve ‘‘dinlerarası diyalog’’ teraneleriyle kendi kendimize gelin-güvey olduğumuz şu günlerde Hıristiyan dünyasının ve Papa'nın geçmişimiz hakkında ne düşündüğünü Marco'nun “ermişliği” sayesinde bir hatırlatayım dedim ” (Murat Bardakçı - Hürriyet,11 5 2003)
Şimdi sormak lazım: Eski yaraları kaşımakla, eski düşmanlıkları gündeme getirmekle, ödüllendirmekle “Barış” “Hoşgörü” “Diyalog” sağlanması nerede görülmüştür?
Bütün bunlar samimiyeti mi gösterir yoksa, sinsi bir maksadı mı?
DiNLERARASI HOŞGÖRÜ TUZAĞI
Vatikan, Batı’da daha uzun süre ayakta kalamayacağını anlayınca, Müslümanların, dağınıklığından, kimsesizliğinden, fakirliğinden istifade etmek için Doğu’ya yöneldi Müslüman ülkelerinde Hıristiyanlaştırma çalışmasını başlattı
Bunu iki safhada yapmayı planlıyorlar Önce, çeşitli baskılarla, entrikalarla, ithamlarla Müslümanları sindirmek ve saha dışına itmek Sonra da bu boşluğu doldurmak
Bu maksatla, soğuk savaşın sona ermesinden "Kızıl tehlike"nin bertaraf edilmesinden sonra, "Yeşil tehlike!"yi ortaya attılar Ve en büyük stratejilerini "İslam fundamentalizmi" olarak adlandırdıkları ve terörle özdeşleştirerek İslam dünyasını mahkum etmeye karar verdiler
Daha sonra da, “İslam'ı protestanlaştırmaya”, yani İslamı emir ve yasakları olmayan, felsefi ahlakı bir sistem haline getirerek dünyaya, hayata ilişkin entelektüel, siyasi, ekonomik, kültürel taleplerini iptal etmeye çalışmak Yani İslamın içini boşaltmak Bunun için de en etkili yol olan, temel fıkıh kitaplarını; âlimleri, mezhepleri bertaraf etmek
Hıristiyanlaştırmada takip ettikleri yol da “Diyalog” projesi Projeyi ortaya atan Vatikan Asırlardır Müslümanlara karşı en ufak bir müsamahası, hoşgörüsü olmayan Vatikan’ın bu girişiminden iyi niyet beklenebilir mi?
Sözde diyalogla orta yolu bulacaklar İki ayrı dinde orta yol nasıl bulunacak? Her iki din de %50 taviz verecek, inançlarından feragat edecek böylece ortak noktada buluşulacak! Bir dinin yarısı giderse geri kalana din denir mi? Yok diyalogtan maksadımız, iyi ilişkiler, iyi komşuluklar deniyorsa o zaten asırlardır var; mesela İstanbul’da asırlardır Müslüman, Hıristiyan, Yahudi yanyana yaşamışlar Kimse kimsenin ibadetine, yaşayışına karışmamış Diyalogun âlası uygulanmış Bunların diyalogtan maksatları başka
Nitekim, diyalogun mimarlarından olan diyalog toplantılarında hep komisyon başkanlığına getirilen bir ilahiyat profesörü “Ben yurt dışına gittiğim zaman sık sık Kiliselere gidiyorum; çok da lezzet ve zevk alıyorum” diyor Aynı Prof diyalog konusunda da, “Efendim, diyalog ve hoşgörü devam edecekse, Hıristiyanlarla konuşurken sizin kitabınız bozulmuş, sonradan değiştirilmiş; en hakiki din benim dinim demeyeceksiniz ” diyor Yine diyalogçular, “ Sadece,’La ilahe illallah’ demeyi, ‘Muhammederresulullah’ dememeyi telkin ediyorlar ”
Bu sözler diyaloğun gerçek amacını göstermede ip uçları veriyor: Demek ki, diyalog ve hoşgörü uğruna kendi Dinimizin, Kitabımızın ve Peygamberimizin hak ve en son olduğunu söylememeniz gerekiyormuş İşte diyalog ve hoşgörü dediklerinin en kısa tarifi bu
Artık görevler de değişti herhalde Din adamları dini savunmayınca dini savunmak başkalarına kaldı Nitekim, Türkiye Sağlık-İş Sendikası Başkanı Sayın Mustafa Başoğlu diyalog toplantısında tahammül edemeyip, “Ben burada öyle şeyler dinledim ki, bana öğretilen dine uymuyor ‘Son hak din İslâm demeyeceksiniz’ ne demek? Son hak din İslâmsa, Kur’an öyle diyorsa, öyledir Diyalog isteniyorsa öyle konuşmayacaksınız olmaz böyle şey” demek zorunda kalmıştır
İki dinin temsilcilerinin konuşmaları da, diyalogun maksadının, iyi ilişkiler, iyi komşuluklar olmadığını göstermektedir Diyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, Papa'yla görüşmesinden sonra, “ Diyalog iki dinin kurumları arasında bir tür 'diplomatik ilişkiler'le sınırlı mı olacaktı, yoksa, ilahiyat (teoloji) alanında da 'diyalog' geliştirilecek mi?” sorusuna, “İlahiyat alanında da diyalog kurulacak İslam ve Katolik ilahiyatçılar karşılıklı çalışmalar yapacaklar  “ cevabını vermiştir (T Akyol – Milliyet- 17 6 2000)
Aynı soruyu, Sayın Yılmaz’dan sonra Başkanlık koltuğuna oturan Sayın Ali Bardakoğlu’na, Armada otelinde düzenlenen, “Türkiye ve Avrupa’da Din, Devlet ve Toplum- Dinlerarası Barışçı bir Ortak Yaşam için Olanaklar ve Engeller” konulu konferansta ayak üstü sordum Net bir cevap vermedi Oturumda sormamı istedi Oturumda, Prof Dr Niyazi Öktem bu konu ile ilgili olarak şunları söyledi:
“Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın organizesi ile üç dinin mensupları olarak, I Harran toplantısını Urfa’da yaptık II Harran toplantısını da, Mardin’de yapacağız Vayh, Tanrı, gibi konular gündeme getirilerek tartışılacak; tabular yıkılacak ”
Toplantıda Sayın Öktem’e sordum: “ Dinlerarası Diyaloğun insani boyutunu anlıyoruz Bu önce de vardı bundan sonra da olacak Bunun devamında ve geliştirilmesinde fayda var Ancak diyaloğun ikinci boyutu net değil; hayli karanlık Vahiy, Tanrı gibi konuları tartışarak nereye varmak istiyorsunuz; üç dinin dışında yeni bir din mi ortaya çıkartmak istiyorsunuz, yoksa Vatikan’ın sık sık dile getirdiği gibi, nihai birleşme Hıristiyanlıkta mı olacak?”
Tahmin edeceğiniz gibi tatmin edici bir cevap alamadım “Savaş olmasın, barış olsun  ” türünden birşeyler söyledi
Papa 2 Jean Paul da, Sen Pietro Kilisesinde, 25 6 2000 günü pazar ayininde, ‘’Kilise ile diğer dinler arasındaki diyaloga evet Ama aynı zamanda tek kurtarıcının İsa olduğunu ilan etmek gerekiyor’’ diyerek diyalog sonunda nerede birleşeceğinin adresini de vermiş oluyor
Bütün bunlardan sonra, Vatikan’ın başlattığı “Diyalog” projesinin İslamiyet için faydalı olduğunu söyleyene kim inanır? Basiret sahibi herkes bunun Vatikan’ın sinsi bir oyunu olduğunu hemen anlıyor Cenab-ı Hak bilerek veya bilmeyerek böyle sinsi oyunlara alet olmaktan muhafaza etsin! Alet olanları da kısa zamanda kurtarsın
Mehmet Oruç
Dinlerarasi Diyalog Tuzağı ve Dinde Reform
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK
GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|