11-13-2011
|
#7
|
GöKKuŞaĞı
|
Ardahan

Anonim Kümbet (Ahlat)
Ahlat İki Kubbeli Mahallesindeki bu kümbetin, yazıtı olmadığından kime ait olduğu bilinmemektedir Yapı üslubundan XVII yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Şirin Hatun Türbesi olarak da halk arasında tanınmıştır
Ahlat kümbetlerinden farklı bir görünümü olan bu kümbet bazı noktalardan Emir Ali Kümbetine benzemektedir Büyük olasılıkla burada Emir Ali Kümbetinin değişik bir şekli uygulanmıştır
Kümbet 6 94 X 6 94 m ölçüsünde kare kaide üzerine tek katlı olarak yapılmıştır Kümbet mimarisinden çok türbe mimarisine yakınlık gösteren bu yapı kesme taştan,sade bir işçilik göstermektedir Zeminden itibaren 2 80 m yüksekliğindeki beden duvarları hafif dışarı taşkın profilli üçgen pahlarla sekizgen kasnağa geçmektedir Profilli bir kuşak kasnağı dolaşmakta ve dar bir silme ile sonuçlanmaktadır Bu kasnağın üzerinde sekizgen kenarlı piramidal üst örtü bulunmaktadır
Kümbetin doğu cephesinin ortasında bulunan üç basamaklı bir merdiven ile çıkılan kapının üzerinde yalnızca rozet bulunmaktadır İçerisi üç pencere ile aydınlatılmaktadır Bunlardan iki pencerenin arasına küçük bir niş halinde mihrap yerleştirilmiştir
Bu kümbet Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından l971 yılında onarılmıştır
Ramazan Tabyası (Ardahan)
Ardahan’ın 5 km kuzeyinde bulunan Ramazan Tabyası 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan önce yapılmış ve savaş sırasında da önemli bir rol oynamıştır Ramazan Tabyası 2 500 m yüksekliğinde bir tepenin üzerinde yer almaktadır U şeklinde bir planı olan bu tabya yöreyi üç yönden gözetleme olanağına sahiptir
Moloz taştan yapılmış olan tabyanın içerisi yuvarlak tonozlarla örtülmüş ve sıvanmıştır Çevresinde yer altı kışlaları ve toprak siperler bulunmaktadır
Ardahan Tabyaları XIX yüzyılda Osmanlı-Rus Savaşları nedeni ile askeri savunma amaçlı tabyalar yapılmıştır Bu tabyalar daha çok yöredeki önemli geçit yerlerinde, vadilerde, boğazlarda ve sınırlarda bulunmaktadır Özellikle Ruslara karşı stratejik bir konumu olan Ardahan’da Ramazan, Emiroğlu, Singer, Kaz, Kaya, Ahali, Düz ve Mihrap tabyaları yapılmıştır Bunların çoğu zamanla önemini yitirmiş ve yıkılmıştır İçlerinden Ramazan Tabyası diğerlerine göre iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir
Posof Çayı Üzerindeki Rus Köprüsü (Ardahan)
Posof’un 2 km güneydoğusunda, Posof çayı üzerinde bulunan bu köprü 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ruslar tarafından yaptırılmıştır Yaklaşık 10 m uzunluğunda ve 6 m genişliğindeki köprü günümüzde de kullanılmaktadır İki yuvarlak kemerli olan köprünün her iki yanında düzgün blok taşlardan 40-50 cm yüksekliğinde korkuluklar bulunmaktadır
Ardahan Kalesi Eski ve Yeni Ardahan’ı birbirinden Ayıran Kura (Kür) Irmağı’nın solunda ovaya hakim bir tepede bulunan Ardahan Kalesi’nin ne zaman yapıldığı kesinlik kazanamamaktadır Büyük olasılıkla Selçuklular zamanında XII yüzyılda yapılan bu kale, Kanuni Sultan Süleyman zamanında 1556’da yenilenmiştir
Kalenin yapımında dikdörtgen plan uygulanmış, ana giriş batıya verilmiş ve buraya da Osmanlı eyvanlarında olduğu gibi yüksek bir kemer yerleştirilmiştir Giriş kapısı üzerinde 1556 tarihini içeren bir kitabe bulunmaktadır Bu kitabe Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılan onarımı göstermektedir
Kaba yontma taştan yapılan sur duvarları kare tabanlı ve çokgen planlı kulelerle desteklenmiştir Kalenin duvar örgüsü ve uygulanan tekniği Rumelihisarı’nı andırmaktadır Kalenin içerisinde mescit, hamam kalıntıları bulunmaktadır Kalenin batıdaki kapısının yanı sıra Kura Irmağı yakınında Su Kapısı, Huruç Kapısı ve Uğrun Kapısı gibi diğer kapıları da bulunmaktadır
Dedeşen Köyü Camisi (Ardahan) Ardahan Göle İlçesinin Dedeşen Köyü’nde bulunan bu caminin ne zaman ve kimin tarafından yapıldığı bilinmemektedir Mimari üslubundan ötürü XV yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır Osmanlı döneminde Dedeşen Köyü’nde cami, türbe ve çeşme gibi yapıların bulunduğu göz önüne alınacak olunursa XV yüzyıl Osmanlı eseri olduğu tahmin edilmektedir Yavuz Sultan Selim’in 1514 yılında Çaldıran Seferinden dönerken burada konakladığı söylenmektedir Yöre halkı arasındaki yaygın bir söylentiye göre Yavuz Sultan Selim konakladığı bu köyde; Şeyh Ahmed’in ikramından memnun kalmış ve beğenisini “Dede Şen Olasın” diyerek ifade etmiştir Bu olaydan sonra köyün adı Dedeşen olarak tanınmıştır
Dedeşen Köyü’nde Osmanlı döneminde cami ile birlikte türbe, çeşme, hamam ve medrese yapılmıştı Bunlardan cami, türbe ve çeşme günümüze ulaşabilmiş, harap haldeki hamam samanlık olarak kullanılmaktadır Medreseden ise hiçbir kalıntı bulunmamaktadır
Cami tek kubbeli Osmanlı üslubunda yapılmıştır Kare kaideli kesme taştan caminin önünde bir de son cemaat yeri olduğu, konsol, sütun kaidesi ve sütun gövdesi gibi kalıntılardan anlaşılmaktadır Batıdan içerisine girilen caminin üzeri pandantiflere dayanan bir kubbe ile örtülüdür İç mekandaki mihrap ve minberin sanat tarihi yönünden bir özelliği yoktur İç mekanın kuzeybatı köşesinde orijinal minareye ait merdiven bulunmaktadır Bu merdivenden bugün kadınlar mahfiline çıkış sağlanmaktadır Batıdaki girişin soluna 1993 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından silindirik gövdeli ve tek şerefeli bir minare eklenmiştir
Caminin yanındaki hazirede XVIII -XIX yüzyıla ait tarih ve sanat tarihi yönünden önemli mezar taşları bulunmaktadır
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK
GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|
|
|