11-11-2011
|
#1
|
GöKKuŞaĞı
|
Bayram Tebriği üzerine
Önce şehit haberleri sızlattı yüreklerimizi  
Ardından Van depremi canımızı yaktı  
Derken, bayramı idrak ettik  
Biraz buruk, biraz yorgun, ama aynı zamanda dolu dolu umut  
Umudumuzun kaynağı, tüm olumsuz propagandalara rağmen sapa sağlam ayakta kalabilen “kardeşlik” duygumuz  
Gördük ki, yüreklerimizin fayları henüz kırılmamış  
Anladık ki, gerektiğinde “yekvücut” olabiliyoruz hâlâ  
“Kardeşlik” zemininde bütünleşebiliyoruz  
“Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz için” duygusunu dolu dolu yaşayabiliyoruz
Hem en büyük teselli, hem de geleceğe umutla bakmamızı sağlayan bir büyük “tecelli”dir bu! Bu duyguda yeşereceğiz ve sonsuzluğa kadar birlikte gideceğiz
Şehit haberleri ve deprem dolayısıyla acıyan yüreğimize bayramı bastırdık, ama ne çare: İkinci deprem bu kez tam yaktı canımızı  
Yine enkaz, yine ölüm!
Kısacası enkazdan çıkar gibi çıktık bayramdan  
Yine de bayramımı tebrik eden herkesin bayramı mübarek olsun
Biliyorsunuz eskiden (çok da “eskiden” değil aslında) bayram ziyaretine çıkardık  
Akrabaları, yaşlıları, hastaları bir bir dolaşır, el öper, el öptürür, tokalaşır, kucaklaşırdık  
Maksat yüz yüze, göz göze gelip iki söz arasında sevgilerimizi tazelemekti Sevgilerimiz tazelendikçe tazelenirdik
Tanzimat’la (1839) birlikte aramıza “tebrik kartı” girdi  
Önceleri el yazımızla doldururduk tebrik kartlarını; doldurur da mektuba dönüştürür, bu arada “kişiye özel” birkaç kelime yazardık Sonra “baskılı tebrik” kartları çıktı Başkasının ticari amaçla yazdığı “şablon”larla bir birimizi tebrike başladık Başkasının “şablon”ları, hepimizin duygularına elbette tercüman olamazdı, ne var ki, her şeye vakit bulanlar iki satır yazacak vakti bulamaz oldu: Kısa, kuru bir cümle ile geçiştirdik bayramları: “Bayramınız kutlu olsun” dedik, kutlarmış gibi yaptık
Bu yol, Batı’ya çıkan diğer yollar gibi, Tanzimat’la birlikte açıldı, mektup ve telgrafla bayram tebriki usulü o tarihte (1839) başladı dedik ya, bir ara öyle bir yayılma yayıldı ki, memurlar neredeyse bitişiklerindeki odada oturan arkadaşlarına tebrik kartı göndermeye başladılar  
Güya böylesi daha “klas” oluyordu, daha “asrî” yani “çağdaş”!
Can sıkıcı bir durum  Ne var ki iş o noktada da kalmadı: Bu kez cep telefonu girdi devreye Kısa yazma mecburiyeti tebrik cümlelerini iki kelimeye düşürdü: “İyi bayramlar” dedik, kurtulduk  
Hatta fazla uğraşmamak için herkese aynı mesajı çektik Oysa herkes farklı şartlar, farklı bayramlar yaşıyordu Umursamadık bile 
Duygusuz iki kelime ile koca bayramı hallettik!
Ardından “internet” girdi hayatımıza ve tüm devrelerimizi bozdu! Bayram tebrikleri daha da yavanlaştı Bin kişiye bir düğmeyle gönderilen aynı tebrik, insanları “özel” olmaktan çıkarıp “genel”leştirdi  
Bayram tebriklerimiz duygudan, sevgiden, düşünceden, sıcaklıktan koptu
Tabii biz de kendimizden ve sevdiklerimizden koptuk  
Yavuz Bahadıroğlu
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK
GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|
|
|