Yalnız Mesajı Göster

Cevap : İslam'da Cennet, Cehennem.

Eski 10-24-2011   #2
karamela
Varsayılan

Cevap : İslam'da Cennet, Cehennem.



Adn Cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir Allah'tan olan hoşnutluk ise en büyüktür İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur
(Tevbe Suresi, 72)

Cennet ehlinin Allah'ın huzurunda olmaktan ötürü duydukları mutluluk ise bir hadiste şu sözlerle vurgulanmıştır:
Cennet ehli Allah'ın huzuruna iki defa girer Onlardan her biri o mecliste, amellerine göre, inci, yakut, zümrüt, altın ve gümüşten minberler üzerinde otururlar Gözleri hiçbir zaman bu kadar aydın olmamıştır Bunun tekrarına kavuşmak ümidi ile ertesi günü bekler halde yerlerine dönerler [Ramuz el-Ehadis-1, s 120/3]
Allah'ın Hoşnutluğunu Kazanmış Olmaları:
Allah cennette kendisinden razı olduğu kulları için sınırsız nimet sunmaktadır Ancak iman eden müminler için herşeyin üzerinde olan, Allah'ın hoşnutluğunu kazanabilmiş olmalarıdır Müminler dünyada mallarını, canlarını, sahip oldukları tüm imkanları Allah'a yakınlaşabilmek ve O'nun rızasını kazanabilmek için ortaya koymuş, tüm hayatlarını O'na adamışlardır Cennette ise hayatlarının bu amacına ulaşmanın tarifsiz mutluluğunu yaşarlar Bir ayette Allah'ın hoşnutluğunu kazanmanın ne kadar büyük bir nimet olduğundan şöyle bahsedilir:
Allah, mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn Cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir Allah'tan olan hoşnutluk ise en büyüktür İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur (Tevbe Suresi, 72)
Kuran'da müminlerin cennette her yönden hoşnut olacakları ise şu ayetlerle bildirilir:
Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis, Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön Artık kullarımın arasına gir Cennetime gir (Fecr Suresi, 27-30)
Rableri Katında onların ödülleri, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn Cennetleridir Allah, onlardan razı olmuştur, kendileri de O'ndan razı (hoşnut, memnun) kalmışlardır İşte bu, Rabbinden 'içi titreyerek korku duyan kimse' içindir (Beyyine Suresi, 8)
Bir hadiste cennet ehlinin Allah'tan razı olduklarından şöyle bahsedilir:
"Ey Rabbimiz, buyur! Emrine âmâdeyiz! Hayır Senin elindedir!" derler Rab Teâla:
"Razı oldunuz mu?" diye sorar Onlar:
"Ey Rabbimiz! Razı olmamak ne haddimize! Sen bize mahlûkatından bir başkasına vermediğin nimetler verdin!" derler [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s 456-457/13]



Cennet Nimetleri
Ebu Hureyre (RA) diyor ki; "Bir gün Peygamber Efendimiz (SAV) 'e; "Ya Resulullah! Cennet neden yaratıldı" diye sorduk Bize; "Sudan yaratıldı" cevabını verdi Arkasından; "Bize onun yapısı hakkında bilgi ver" dedik Bize şöyle cevap verdi; "Onun bir tuğlası altından, bir tuğlası gümüştendir Harcı keskin kokulu misktir, toprağı zağferan ve çakılı inci ve mercandır Oraya giren mutlu olur, asla ümitsizliğe düşmez Ebedi olarak kalır, hiç ölmez Ne elbiseleri yıpranır ve ne de gençliği gider" (Tirmizi, Taberani, Ahmed b Hanbel, Bezzar)
Ebu Hureyre (RA) Peygamber Efendimiz (SAV) 'in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir; "Cennette öyle bir ağaç vardır ki, atlı bir kimse gölgesinde yüzyıl yol alsa da yine bu gölgeyi aşamaz" Eğer isterseniz -uzun gölge- mealinde ki (Vakıa Suresi: 30) ayeti okuyunuz (Buhari, Tirmizi)
Ebu Hureyre (RA) Resulullah (SAV) 'dan şöyle rivayet etmiştir: "Cennet ehli cennete girerken tüysüz, genç, beyaz tenli, saçları dalgalı ve kara gözlü olacaklar Yaşları otuzüç, boyları da Adem (Aleyhisselam) gibi altmış arşın ve vücudlarının genişliği yedi arşın olacaktır" (Tirmizi)
Meymune (RA) Resulullah (SAV) 'den şöyle işittim dedi; "Cennette kişi kuş yemek isteyince, Horasan devesi gibi bir kuş ateş ve duman değmeden, pişmiş olarak sofrasına gelir Ondan doyuncaya kadar yedikten sonra, tekrar uçar gider (Bezzar)
İbn Abbas (RA)'den şöyle rivayet olunmuştur; "Eğer bir huri, gök ile yer arasında bir avucunu çıkarıp gösterse, onun güzelliği karşısında bütün insanlar şaşkına döner, güzelliğine vurulurlar Şayet eşarbını çıkarsa gösterse, onun güzelliğinin yanında, güneşin altında mum ışığı nasıl sönük ise, güneşin ışığı öyle zayıf kalır Şayet yüzünü gösterecek olsa, güzelliği yer ile gök arasını aydınlatır" (Buhari)
Suheyb diyor ki; Peygamber Efendimiz (SAV) “İyi iş güzel amel edenlere; daha güzel iyilik, bir de ziyade vardır" (Yunus; 26) ayetini okuduktan sonra şöyle buyurdu;
"Cennettekiler cennete, cehennemlikler de cehenneme girip, herkesi aldıktan sonra bir münadi cennetliklere hitaben; -Ey cennet halkı, Allah-u Teâlâ'nın size vaadi var, onu yerine getirmek ister Cennetlikler; "O vaad nedir? Sevabımızı ağır getirmedi mi? Yüzümüzü nurlandırmadı mı? Bizi cehennemden kurtarıp cennete koymadı mı? Bütün bu nimetten vermedi mi? Daha ne kaldı?" derler Bunun üzerine Allah-u Teâlâ perdeyi kaldırır ve cennet ehli, onun cemaline nazar ederler O’nun mah cemaline bakmaktan daha zevkli bir şey onlara ve-rilmemiştir (Müslim) İnsanlar gidecekleri yere göre iki kısma ayrılacaklardır Bir kısmı cehenneme giderken bir kısmı da cennete gidecektir

Ey nefsim!
Akıllı olan bir kimse gibi bu okuduğun cennet ve cehennemin vasıflarını göz önüne getir ve onları iyice düşün Dünya ile sarhoş olan bir kişinin yapacağı şekilde, bu anlatılanları sanki duymamış, okumamış gibi olma İnsanın kendisini vasıflarını saydığımız bu cehenneme müstehak edip de, daha sonra kendisini akıllı sayması nasıl olur?
Cennetin o vasıflarını duyupta kendisini ona müstehak etmeyen insan kendisini nasıl akıllı sayabilir

Ey nefsim!
Eğer dünya muhabbetiyle, keyf-ü sefasıyla sarhoş değilsen ve aklın yerindeyse; gidilecek bu iki yerden kendine faydalı ve selametli olanını seç Eğer aman, ben cehennemin bu şiddetli azaplarına dayanamam, ben cennet nimetlerine müstehak olmayı istiyorum, diyorsan;
Öyleyse
Ey Nefsim! Allah-u Zülcelal'e karşı tevbe et ve anlattığımız programa uy


Cennette Allah (CC)' ın Cemali Görülecek midir?
Hz Peygamber (SAV) şöyle buyurmuştur: “Cennetlikler cennete ve cehennemliklerde cehenneme girince cennetliklere şöyle seslenilir: “Ey cennetlikler, Allah-u Teala size bir şey vaad etmişti Şimdi onu gerçekleştirmek istiyor” Cennetlikler bu çağrıya şöyle karşılık verirler: “O vaad bedir ki? Allah-u Teala bizim amellerimizin sevap kefesini baskın kılarak, yüzlerimizi ağartmadı mı? Bizi cennete koyup cehennemden uzaklaştırmadı mı?” Bunun üzerine perde kalkıverirde cennetlikler O’nu görüverirler Nefsimi kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, cennetliklere verilen hiçbir şey O’nun cemalini görmek kadar güzel olmayacaktır(Müslim)

Diğer bir rivayete göre ise, Allah-u Teala cennette meleklerine: “Dostlarıma yemek verin” buyurur Bunun üzerine ortaya türlü türlü yiyecekler getirilir Cennetlikler bu yiyeceklerin her lokmasında farklı bir lezzet bulurlar Yemekler bitince Allah-u Teala: “Kullarıma içecek sunun” buyurur Bunun üzerine ortaya türlü türlü içecekler getirilir Cennetlikler bu içeceklerin her yudumunda diğerlerinde bulunmayan bir lezzet bulurlar

İçecekler bitince, Allah-u Teala: “Ben sizin Rabbinizim, size verdiğim sözü gerçekleştirdim Şimdi canınız ne diliyorsa isteyinizde vereyim” der Cennetlikler iki veya üç kez üst üste: “Ey Rabbimiz! Biz senin rızanı istiyoruz” derler Bunun üzerine Allah-u Teala kendilerine şöyle buyurur: “
Ben sizden razıyım Üstelik bu gün tarafımdan size bundan daha fazlası bağışlanacaktır

Bunun arkasından perde kalkar da cennetlikler Allah’ın dilediği kadar O’nu görüverirler Cennetlikler Allah-u Teala’yı görünce tekrar secdeye kapanırlar ve Allah’ın dilediği sürece secdede kalırlar Arkasından Allah-u Teala kendilerine: “Kaldırın başlarınızı, burası ibadet etme yeri değildir” buyurur Cennet-likler Allah-u Teala’yı görünce oranın tüm ni’metlerini unutuverirler Allah-u Teala’yı görmek onlara diğer bütün ni’metlerden daha tatlı gelir

Sonra yerlerine dönerler Bu sırada arş’ın altından çevresinde bulundukları misk tepesine doğru bir rüzgar eser Bu rüzgar onların başlarını ve binek hayvan-larının alınlarını yalayıverir Yerlerine dönünce eşlerinin ayrıldıkları andan daha da güzelleştiklerini görürler Eşleri de onlara: “Siz de eskisine göre daha da güzelleştiniz” derler

Abdullah b Zeyd şöyle derdi:
“Allah-u Teala cennet ehlini dünyada korkulu, üzüntülü, ağlamaklı ve şefkatli olmaları sıfatlarıyla beyan etti Sonra onlara karşılık olarak da cennete girmeyi, cennetteki ni’metleri, sevinç ve sürurlara kavuşmayı takip ettirdi

Sonra Abdullah b Zeyd: “Biz hakikat bundan önce dünyada ev halkımız içinde akıbetimizden korkanlar idik işte Allah bize (mağfiret ve rahmetini) lutfetti de bizi mesamata kadar işleyen sıcak sam yeli azabından korudu (Rahman; 46) mealindeki ayetlerini okurdu


Cennet ve Cehennemlikler Kimlerdir?
“Rabbinizin mağfiretine ve takva sahipleri için hazırlanmış olan cennete koşun Onlar (o takva sahipleri) bollukta ve darlıkta infak edenler, öfkelerini yutanlar, insanlar (ın kusurlarından) af ile geçenlerdir Allah iyilik edenleri sever Ve çirkin bir günah işledikleri, yahut nefslerine zulmettikleri vakit hemen istiğfarda bulunurlar Allah’tan başka günahları kim bağışlayabilir ki? Bir de onlar işledikleri günah üzerinde bile bile ısrar etmezler Onların mükafatı Rablerinden bir mağfiret ve altından ırmaklar akan cennetlerdir ki, orada ebedi kalıcıdırlar Böyle yapanların mükafatı ne güzeldir (Al-i İmran; 133-136)

Allah-u Zülcelal başka bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “Rabbinizin mağfiretini ve genişliği göklerle yer kadar olan cenneti kazanmak için yarışın Bu cennet Allah’a ve peygambere iman edenlere va’dedilmiştir Bu Allah’ın fazl ve keremidir, onu dilediğine verir Allah, büyük fazl ve kerem sahibidir (Hadid; 21)

Hz Peygamber (SAV) şöyle buyurmuştur: "Cennette yüz derece vardır Her bir derecenin diğer derece ile arası, sema ile arz arası kadar geniştir Firdevs bunların en yukarıda olanıdır Cennetin dört nehri buradan çıkar Bunun üstünde Arş vardır Allah'tan cennet istediğiniz vakit Firdevs'i isteyin" (Tirmizî)

Hz Peygamber (SAV) başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Bir melek cennet ehline şöyle seslenir: Ey Cennet ehli! Sizin için burada devamlı sağlık vardır Siz burada hiç hastalanmayacaksınız Sizin için burada devamlı yaşamak vardır Siz burada hiç ölmeyeceksiniz Sizin için burada devamlı gençlik vardır Siz burada hiç ihtiyarlamayacaksınız Sizin için burada devamlı sevinç vardır Siz burada hiç üzülmeyeceksiniz(Müslim)
Şunu iyi bilelim ki, cennet ve cehennem birbirinin tamamen zıddıdırlar Cehennem akla gelebilen ve akla gelmeyen azapların, sıkıntıların ve musibetlerin yeri; cennet ise akla gelebilen ve gelmeyen saf ni’metlerin, sevinçlerin ve mutlulukların yeridir Onun için cehenneme karşı korku, cennete karşı da ümit hislerini geliştirmek ve bu hislerle nefis ve iradeyi kötülük ve şer yolundan çevirip takva ve hayır yoluna sevk etmek lazımdır
Cennette yalnızca ölüm ve ayrılığın olmaması, hastalık, ihtiyarlık ve fakirliğin bulunmaması yeterli ni’metler iken bunların yanında gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, aklın tasavvur edemediği ve hayalin yetişemediği ni’metler vardır Nitekim Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “Hiç kimse kendisi için ne gibi göz kamaştırıcı ni’metlerin hazırlandığını bilemez (Secde; 17)

Sehl İbn Sa'd (RA) anlatmıştır: "Ey Allah'ın Resulü! dedim, insanlar neden yaratıldı?" "Sudan!" buyurdular"Ya cennet? dedim, o neden inşa edildi?" şöyle buyurdu: "Gümüş tuğladan ve altın tuğladan! Harcı da kokulu misk Cennetin çakılları inci ve yakuttan, toprağı da za'ferandır Ona giren nimete mazhar olur, eziyet görmez, ebediyet kazanır, ölümle karşılaşmaz Elbisesi eskimez, gençliği kaybolmaz

Hz Peygamber (SAV) sözlerine şöyle devam buyurdular:

"Üç kişi vardır duaları reddedilmez (mutlaka kabul edilir): Adil imam (devlet başkanı) İftarını yaptığı zaman oruçlu Zulme uğrayanın duası Allah, (mazlumun) duasını bulutların fevkine çıkarır ve onlara sema kapıları açılır ve Allah Teala hazretleri: "İzzetime yemin olsun! Vakti uzasa da, duanı mutlaka kabul edeceğim!" buyurur" (Tirmizî)



Cennet ve Cehennem Ehli

“Ey İman edenler! Gerek kendilerinizi, gerek ailelerinizi öyle bir ateşten koruyun ki, onun yakacağı insanlarla taştır (O ateşin) üzerinde iri gövdeli, sert tabiatlı melekler vardır (me’murdur) ki, onlar Allah-’ın kendilerine emrettiği şeylere asla isyan etmezler Neye de me’mur edilirlerse yaparlar (Tahrim; 6)
Hz Peygamber (SAV) şöyle buyurmuştur: “Cehennem bin sene yakıldı, sonunda kıpkırmızı oldu Bin yıl daha yakıldı Sonunda kapkara kesildi Şimdi o karanlık gece gibi simsiyahtır (Tirmizi) Cehennem, ahirette kafirlerin ve dünyada günah işleyip tevbe etmeden ölenlerin, ahirette de şefaat edenlerin şefaatlarına nail olamayan Müslümanların azap görecekleri yerdir Orada kafirler ebedi olarak kalıp azap görecekler, Günahkar müslümanlar ise günahları kadar azap görüp cehennemden çıkarlar ve cennete girerler

İnsan, Allah-u Zülcelal'in emir ve yasaklarına kulak vermez ve O'nun yolundan ayrılırsa, Allah-u Zülcelal ona, Şedidü'l İkab (Şiddetli azap veren) sıfatıyla cehennem ateşiyle azap edecektir Ahirette iki yer bulunduğunu bunların cennet ile cehennem olduğunu ve cennete mü’minlerin gireceğini, cehenneme ise kafirlerin yerleştirileceğini, bunların ebedi olduğunu kur’an-ı kerimdeki ayetler, hem bunlar hakkında varid olan hadis-i şerifler açıktan açığa beyan etmektedir Allah-u Zülcelal ayet-i kerime de şöyle buyurmuştur: “İyiler cennette, kötüler de cehennemde olacaklardır (İnfitar; 13) “Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden sakının O, kafirler için hazırlanmıştır (Bakara; 24)

“Sizden hiç biriniz müstesna olmamak üzere ille oraya (cehenneme) uğrayacaktır Bu, Rabbinin üzerine kat’i olarak aldığı, kaza ettiği (bir şey) dir Sonra takvaya erenleri kurtaracağız, zalimleri ise orada diz üstü düşmüş bir halde bırakacağız(Meryem; 71-72)

Bu ayet-i kerimeye göre, insanların cehenneme girmeleri kesindir Fakat oradan çıkmak kesin değildir Çünkü bunun şartı takva sahibi olmaktır Takva sahibi olmayanlar ve zalimler ise orada kalacaklardır Öyleyse bu akıbetleri düşünmeli ve kendimize gelmeliyiz Şunu iyi bilelim ki, Allah-u Zülcelal’in rah-meti de, azabı da kudreti gibi sonsuzdur Onun sonsuz rahmeti cennette, sonsuz azabı ise cehennemdedir
Hz Peygamber (SAV) şöyle buyurmuştur: “Cehennemde deve boynu kalınlığında yılanlar vardır Soktuğu kimse yetmiş sene acısını çeker Orada katır gibi akrepler de vardır Bunların da soktuğu kimseler kırk sene zehirinin etkisinden kurtulamazlar

Mücahid şöyle demiştir:
“Cehennemin öyle kuyuları vardır ki, içlerinde deve boynu gibi yılanlar ve katır iriliğinde akrepler bulunur Cehennemlikler ateşten bu yılanlara doğru kaçınca yılanlar onları ağzları ile yakalayıverirler ve vücutlarını didik didik parçalarlar Cehennemliklerin bu yılanlardan kurtulabilmek için tek çareleri ateşe sığınmak olur

Hz Peygamber (SAV) başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur: “Bildiğiniz dünya ateşinin yakıcılığı, cehennem ateşi yakıcılığının yüzde biridir” (Ahmed b Hanbel) (Ahmed b Hanbel, Taberani, İbn Hıbban, Hakim)

“Cehennemliklerin en hafifi azaplısı ayaklarına ateşten iki nalın giydirilmiş olan kimsedir Bu nalınlar o kimsenin beynini tıpkı bir kazan gibi kaynatırlar Kulakları kor, azı dişleri kor ve kirpikleri yalazdır Karın boşluğundaki iç organları eriyip ayaklarından akar Bu kişi en hafif azaplı cehennemliklerden biri olduğu halde en ağır cehennem azabını çekenlerden biri olduğunu zanneder(Müttefekün Aleyh)
Cehennem ateşi öyle bir ateştir ki, cehennem ehlinin etini yakıp döker Geriye kemikten ibaret iskeletler kalır Bunların azapları tekrar tatması içinde derileri yine eski halini alır Nitekim Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “Onların derileri pişip yandıkça azabı duymaları için onlara yeni cilt giydiririz” (Nisa; 56) Hasan-ı Basri şöyle demiştir: “Onların derileri günde yetmiş bin kere yanar ve yenilenir

Hz Peygamber (SAV) şöyle buyurmuştur: “Cehennem ehlinin alt çeneleri göğüsleri üzerine iner, üst çeneleri de alınlarına kadar çıkar Bundan sonra sırıtan bir kelle halinde kalırlar(Tirmizi)

Cennet ve Cehennem Vardır
Ey Nefsim!
Senin önünde cennet ve cehennem vardır Yakında öleceğini ve bunlardan birisine gideceğini bilmiyor musun? Hesap günü gibi büyük bir güne adım adım yaklaşırken, başına gelecek tehlikelere hiç aldırmadan zevk ve sefa içinde kalmayı nasıl istiyorsun?
Ölümün bir gün hiçbir elçi ve haber göndermeden sana ulaşacağını ve bitmez sandığın bu dünya hayatına son vereceğini bilmiyor musun? Sana herşeyden daha yakın olan ve asla kaçamayacağın ölüme neden hazırlık yapmıyorsun?
Allah-u Zülcelal'in: “ İnsanların hesap görme zamanı yaklaştı, fakat onlar hala habersiz, haktan yüz çeviriyorlar Rablerinden gelen her yeni ihtarı mutlaka kalpleri gaflet içinde eğlenerek dinlerler" (Enbiya; 1-2-3) ayet-i kerimesi üzerinde hiç mi düşünmüyorsun?


Cehennemin İsimleri ve Sakinleri
Hz Peygamber (SAV) Cebrail (AS)'ma ; “Cehennemin katlarının sakinleri kimler olacaktır?” diye sorunca, Cebrail (AS) sözlerine şöyle devam etti:
Birinci cehennemin ismi, Sair'dir
İkinci cehennemin ismi, Leza'dır
Üçüncü cehennemin ismi, Sakar'dır
Dördüncü cehennemin ismi, Cahim'dir
Beşinci cehennemin ismi, Cehennem'dir
Altıncı cehennemin ismi, Haviye'dir
Yedinci cehennemin ismi, Hutame'dir

Cebrail (AS) sözlerinin burasında Hz Peygamber (SAV)’den çekinerek susunca, Hz Peygamber (SAV) kendisine; “Yedinci kata kimlerin yerleştirileceğini bana söyle!” dedi Bunun üzerine Cebrail (AS); “Yedinci kata da ümmetinden büyük günah işleyipte tevbesiz ölenler yerleştirilecektir dedi

Cebrail (AS)’in bu cevabı üzerine Hz Peygamber (SAV) bayılarak yere düştü ve Cebrail (AS) ayılıncaya kadar mübarek başını kucağına dayadı Ayılır ayılmaz, Cebrail (AS)’e; “Ey Cebrail! Musibetim büyük ve derdim ağır Acaba ümmetimden cehenneme giren olacak mı?” diye sordu Cebrail (Aleyhisselam)’de: “Evet ümmetinden tevbe etmedikleri halde ölen büyük günah işleyenler cehenneme girecektir dedi

Cebrail (AS)’in bu cevabı üzerine Hz Peygamber (SAV) tekrar ağlamaya başladı Arkasından Hz Peygamber (SAV) eve kapandı Sadece namaz kılmak için odasından çıkıyor ve hiç kimse ile konuşmaksızın mescide gidiyordu Namazda ağlıyor ve Allah’a yalvarıyordu Böylece üç gün geçti
Üçüncü günü Hz Ebu Bekir kapısına geldi ve içeri girmek için izin istedi Fakat içerden hiçbir cevap gelmeyince ağlaya ağlaya geri döndü Arkasından Hz Ömer, daha sonra Selman-ı Farisi de girmek için izin istedi Fakat içerden yine cevap gelmeyince onlarda ağlamaya başladılar
En son Hz Fatıma Hz Peygamber (SAV)’in kapısına geldi ve izin istedi Hz Peygamber (SAV) o sırada secde de idi Kızının sesini duyunca başını secdeden kaldırdı ve girmesi için kızı Hz Fatıma’ya izin verdi

Hz Fatıma Hz Peygamber (SAV)’i görünce ağlamaya başladı Çünkü Hz Peygamber (SAV) ’in çehresini sararmış görmüştü Devamlı ağlamaktan ve üzüntüden yanaklarında iz kalmıştı Bu durumu görünce; “Ey Allah’ın Resulü! Sana ne indi?” diye sordu Hz Peygamber (SAV’de bütün olanları anlattı

Hz Fatıma; “Ey Allah’ın Resulü! Ümmetinin büyük günah işleyenleri cehenneme nasıl girecek?” diye sordu Hz Peygamber (SAV)’de bu soruyu şöyle cevaplandırdı: “Azap melekleri, erkekleri sakallarından, kadınları ise saç örgüleri ile alınlarından tutup sürüklerler Ümmetimin nice yaşlıları sakallarından tutulup cehenneme doğru sürüklenirken; “Ah yaşlılık, ah zavallılık!” diye feryat ederler Sakalından tutulup cehenneme sürüklenen nice gençlerde; “Vah gençliğime, eyvah güzelliğime!” diye bağırır Buna karşılık ümmetim içinde, alınlarından tutulup cehenneme doğru sürüklenen nice kadınlar da; “Eyvah rezil oldum, eyvah üstüm başım açıldı!” diye feryat ederler
Böylece onlar cehennemin baş sorumlusu Malik’e teslim edilirler Malik onlara kim olduklarını sorunca; “Bizler kendilerine Kur’an indirilenlerdeniz, bizler Ramazan ayında oruç tutanlardanız” diye cevap verirler O zaman Malik; “Kur’an sadece Muhammed’in ümmetine indirildi” deyince, hemen Hz Muhammed’in adını hatırlayarak; “Bizler Muhammed ümmetindediz” diye bağırırlar Fakat Malik de onlara şöyle der: “Peki, Kur’an da sizi Allah’ın emirlerine aykırı hareket etmekten alıkoyacak bir ayet yok muydu?”

Bu Ümmetin günahkarları cehennemin kenarına kadar getirilip ateşle ve zebanilerle karşı karşıya bırakılınca; “Ey Malik! İzin ver de halimize ağlayalım” derler Malik’in izin vermesi üzerine gözyaşları kuruyuncaya kadar ağlarlar Gözyaşları akmaz olunca da kan ağlamaya başlarlar Bu durumu gören malik kendilerine; “Eğer bu ağlama dünyada iken olsaydı, ne iyi olurdu Eğer bu ağlama dünyada ve Allah korkusu ile meydana gelseydi, bu gün size ateş hiç dokunmayacaktı der

Arkasından Malik zebanilere;
“Haydi şunları cehenneme atıverin” diye emir verir Bu ümmetin günahkarları ateşe atılınca hep birlikte; “La İlahe İllallah” diye seslenirler Onlar böyle seslenince ateş geri çekilir Bunun üzerine Malik cehenneme; “Ey Ateş, onları yakala!” diye emir verir Cehennem de; “Onları nasıl yakalayayım, hepsi La İlahe İllallah diyorlar” diye cevap verir

Bunun üzerine Malik; “Evet, öyle demelerine rağmen onları yakalayacaksın Çünkü Arş’ın Rabbi böyle emretmiştir deyince ateş üzerlerine dönerek onları yakalayıverir Bu ümmetin günahkarları Allah’ın dilediği kadar bir süre cehennemde kalırlar Cehennemdeyken; “Ya Erhamerrahimin, ya Hannan, Ya Mennan” diyerek Allah’a yalvarırlar Allah-u Teala’nın hükmü yere gelince Cebrail’e; “Ya Cebrail! Muhammed ümmetinin günah-karları ne durumdadır?” diye sorar Cebrail de; “Ya Rabbi! Onların durumlarını sen daha iyi bilirsin!” diye cevap verir Allah-u Teala, Cebrail’e; “Git de gör bakalım, ne durumdadırlar?” diye emir verir

Bu emir üzerine Cebrail, Malik’in yanına varır Cebrail’i görünce; “Ey Cebrail! Seni buraya getiren sebep nedir?” diye sorar Cebrail de ona; “Muhammed ümmetinin günahkarlarına ne yaptın?” diye sorar Malik, Cebrail’in bu sorusuna; “Durumları pek fena, kaldıkları yer çok dar Ateş vücutlarını ve etlerini yedi bitirdi, geride sadece yüzleri ve kalpleri kaldı Çünkü buralarında iman parıldıyordu diye karşılık verir

O zaman Cebrail, Malik’e; “Onların üzerinden cehennem kapağını kaldır da kendilerini göreyim der Cebrail böyle deyince Malik, cehennem muhafızlarına derhal emir verir ve bu ümmetin günahkarları üzerinden cehennem kapağı kaldırılıverir Bu ümmetin cehennemlikleri Cebrail’i ve onun güzelliğini görünce onun bir azap meleği olmadığını hemen anlayarak kim oldğunu sorarlar Malik de;“Bu dünyada Muhammed’e vahiy getiren Cebrail’dir diye cevap verir Bu ümmetin cehennemlikleri Hz Muhammed’in adını duyunca hep bir ağızdan yüksek sesle; “Ya Cebrail! Muhammed’e günahlarımızın bizi kendisinden ayrı düşürdüğünü ve ne kadar kötü şartlar içinde bulunduğumuzu haber ver derler

Bunun üzerine Cebrail oradan ayrılarak Allah’ın huzuruna varır Allah-u Teala kendisine; “Muhammed’in ümmeti ne durumda?” diye sorunca, bu soruya; “Ya Rabbi! Durumları çok fena ve yerleri çok dar!” diye karşılık verir O zaman Allah-u Teala; “Peki onlar senden bir şey istediler mi?” diye buyurur Cebrail de; “Evet, peygamberlerine içinde bulundukları kötü durumu bildirmemi istediler” diye cevap verir Bunun üzerine Allah-u Teala, Cebrail’e;“Git, durumu Muhammed’e bildir diye buyurur

__________________

zemheride taşa taş bile kuytu olurken, sen benim başıma kar yağdırıyorsun

gölge etme, başka ihsan istemez



Alıntı Yaparak Cevapla