Yalnız Mesajı Göster

Hizmet Tespiti Davalarında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar....

Eski 07-28-2011   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Hizmet Tespiti Davalarında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar....



HİZMET TESPİTİ DAVALARINDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR


GÖREV: Müstakil İş mahkemesinin bulunduğu yerlerde, iş mahkemesi, yok ise “İş mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi” Mutlaka İş mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekir


YETKİ: Davacının Çalıştığını iddia ettiği işyerinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir

DAVACI: Çalıştığını iddia eden kişi,

DAVALI:1- SSK 2-İşyeri sahibi ya da tüzel kişiliği ne husumet yöneltilmelidir


Bu tür davaların dayanağı 506 sayılı yasanın 79/8 maddesidir

Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirmesia nedeniyle ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekir; re’sen deliller toplanmalı ve değerlendirilmelidir

Bu davalarda işverenin davayı kabul etmesi tek başına hukuki bir sonuç doğurmaz,
Dava Açma Süresi: Çalıştıkları kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde çalıştıklarının tespiti için mahkemeye başvurabilirler Bu süre hak düşürücü süredir Resen göz önüne alınmalıdır Ancak davacının işe giriş bildirgesi var ise bu 5 yıllık hak düşürücü süre aranmaz
Hizmet tespiti davalarında:

a-Öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren, tarafından verilip verilmediği,
b-Ya da çalıştıklarının kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır
Bu yasal koşul oluşmuşsa:
c- İşyerinin o dönemde, gerçekten var olup olmadığı,
d- Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı, belirlenmeli
e- Çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır
Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de
1-Çalışmasının konusu,
2-Sürekli- kesintili- mevsimlik mi olduğu,
3-Başlangıç ve bitiş tarihleri
4-Alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilmelidir Ancak:
Tanık anlatımları değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı,
a-Verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları,
b-İşveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl Taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre isticvap olunmalı,
c-İşyerin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli,
d-Mümkün oldukça işyerinin müdür ve görevlileri, işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra
e-Ücret konusu üzerinde durulmalı,

Tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıcı sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun m 288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı 506 sayılı Kanunun madde 3 B ve D de olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuki bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır


İşe Giriş Bildirgesi ve Bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez Başka bir anlatımla yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır
Davacının tespitini istediği sürelerle ilgili olarak bildirge ve bordrolardan davacının imzası olanlar saptanarak imzasını içeren bordrolarda geçmiş sürelerin dışındaki sürelerle ilgili olarak istemin reddine, imzası olmayan bordrolardaki süreler yönünden de işverenin bordrolarda kayıtlı tanıkların bilgilerine başvurmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir


Davacı, davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının tespitini isterse ve Davacının çalışmaları aralıklı olup bu şekli ile kuruma bildirilmişse bu durumda İşe giriş bildirgesi ve bordrolar karine oluşturur Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerekir Yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez


Bu durumda Yapılacak iş, davacının tespitini istediği sürelerle ilgili olarak bildirge ve bordrolardan davacının imzası olanlar saptanarak imzasını içeren bordrolarda geçmiş sürelerin dışındaki sürelerle ilgili olarak istemin reddine, imzalı olmayan bordrolardaki süreler yönünden de işverenin bordrolarda kayıtlı tanıklar saptanarak, bu tanıkların bilgilerine başvurmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir
Gemi adamlarının “itibari hizmet süreleri”nin tespitinde, denizde geçirilen sürelerden amaç; geminin denizde seyir veya seferde olduğu süreler ile bunun uzantısı geminin limanda bulunduğu sırada, fiilen gemide görevli olarak geçirilen ve denizle bağlantısının kopmadığı çalışmaları kapsayan sürelerdir


Bu tür davalarda gösterilmesi gereken özena gereğince sağlıklı bir sonuca ulaşabilmesi için öncelikle gerek SSK ve gerekse işveren yanında bulunan ve davacının imzası ile fotoğrafını içeren işe giriş bildirgesi ,ücret tediye bordrosu gibi belgeler getirtilip imzanın ve fotoğrafın davacıya ait olup-olmadığı konusunda benzerlik incelemesi yapılmalı, davacıyı yakından tanıması gereken işveren, müdür,şef,ustabaşı,çalışma arkadaşları dinlenmeli, yerine çalışıldığı iddia edilen şahsın nüfus kaydı celbedilip davacının nüfus kaydı ile karşılaştırılmalı ve deliller hep birlikte değerlendirilmelidir
Ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda , ücret alma olgusunun var olup-olmadığı saptanmalıdır
———————————
Kaynak: Sönmez Hukuk

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla