Yalnız Mesajı Göster

Cevap : İstanbul (kent)

Eski 03-19-2011   #7
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : İstanbul (kent)



• Medreseler Osmanlı imparatorluğu'nun ve islam dünyasının en önemli kültür ve eğitim merkezi olan istanbul'da külliyeler içinde ve bağımsız olarak pek çok medrese kurulmuştur, ilk ve büyük külliye medreseleri Fatih camisi'nin iki yanına bakışık düzende yerleştirilmiş Semaniye ve Tetimme medreseleridir Külliye medreselerinin ikinci büyük örneği Bayezit külliyesi içinde yer alır Bu yapı bir avlu çevresine yerleştirilmiş 19 mekândan oluşur Şehzade külliyesi'nin medresesi Haliç yönüne yerleştirilmiştir Süleymaniye külliyesi'nin dört medresesi caminin çevresine belirli bir düzen içinde konumlandırılmıştır

Bunlar dönemin en yetkin eğitim ve kültür kurumlarıydı Evvel ve Sani medreseleri kubbeli revaklar ardındaki odalardan ve bir dershaneden meydana gelen klasik planda yapılardır Benzer plandaki Rabi ve Sa-lis medreselerindeyse dershaneler bağımsız mekânlar biçiminde düzenlenmiştir Sultanahmet külliyesi'nin medresesi orta avlu çevresinde yer alan kubbeli odalardan oluşan klasik bir örnektir Nuruosmaniye külliyesi'nde medrese büyük tutulmuştur Tahir Ağa'nın gerçekleştirdiği, Eminönü-Sirkeci arasındaki Abdülhamit i külliyesi'nin medresesi avlulu, iki katlı bağımsız bir yapıdır (1774-1780) XIX yy'dan sonra yapılan camilerde medrese yer almaz

Daha küçük boyutlu kimi külliyelerde medreseler caminin bir parçası ya da ona ek olarak yapılmış bir mekân biçimindedir (Ahmetpaşa camisi, Sinanpaşa camisi, Mihrimah camisi, Sokullu camisi, Zal-mahmutpaşa camisi, Şemsipaşa camisi, Muratpaşa camisi, Davutpaşa camisi, Atikalipaşa camisi, Kocamustafapaşa camisi, Hafızpaşa camisi ve Hacıbeşirağa camisi medreseleri) Tümüyle bağımsız medreselerin bir bölümüne sübyan mektebi, sebil, küçük bir mescit, kitaplık ve türbe gibi yapılar eklenmiştir Divanyolu'nda-ki Kocasinanpaşa (1595), Bozdoğan kemeri yanındaki Gazanferağa (1599), Vez-neciler'deki Kuyucumuratpaşa (1606), gene Divanyolu'ndaki Merzifonluteramusta-fapaşa (1682-1690), Çorlulualipaşa (1708) bu gruba örnek gösterilebilir Bu grubun en yetkin örneği olarak Amcazedehüse-yinpaşa külliyesi'nin medresesi verilebilir (1700) Tek yapı olan medreseler arasında Cağaloğlu'ndakl Rüstempaşa (1550) ve XVIII yy'dan Abdülhalim (Ankaravi) medreseleri belirtilebilir

istanbul'da pek çok örneği bulunan bir başka eğitim kurumu sübyan mektepleridir (Bayezit külliyesi, Süleymaniye külliyesi, Sultanahmet külliyesi, Amcazadehüse-yinpaşa külliyesi vb) Bağımsız sübyan mekteplerinin bazılarına bir çeşme, sebil ya da bir türbe eklenmiştir (Kumkapı' da Kâtipsinan, Horhor'da Suphipaşa konağı karşısında Elhac Süleyman Efendi adına yapılmış çeşmenin üstündeki mektep [1729], Fındıklı'da Osman lll'ün kadını Zevki Kadın adına yaptırılan çeşmenin üstündeki mektep [1755/1756], Vefa'da Recai Mehmet Efendi'nin sebili üstündeki mektep [1767/1768], Ayasofya avlusundaki mektep [1740], Şebsefakadın camisi'nin avlu duvarı üzerindeki mektep vb)


• Türbeler, istanbul'daki türk dönemi mimarlığının en ilginç gruplarından birini türbeler ve mezar yapıları oluşturur Bunların bir bölümü fetihten önceki arap kuşatmaları sırasında ölenlere aittir Bunların en önemlisi, VII yy'da, şehit olan ve mezarı Mehmet ll'nin hocası Akşemsettin tarafından bulunan Eyyub el-Ensari'ninkidir (Haliç bin Zeyd) Yapı osmanlı döneminde padişahların tahta çıkarken kılıç kuşandıkları bir mekân olarak da kullanılmıştır Bunun yanı sıra özellikle Mahmut II döneminde yaptırılmış, birçoğu empire üslupta yatır türbeleri vardır (Eğrikapida Abdullah el -Hudri, Ayvansaray'da Ebu Şeybet el -Hudrl, Ayasofya yakınında Abdurrahman el-Şaml, Ayvansaray'da Hamdullah el -Ensari ve Ahmet el-Ensari, Eminönü'nde Babacafer, Eyüp'te Zalmahmutpaşa camisi yakınlarında Ebudderda türbeleri), istanbul'un türkleşmesi ve islamlaşmasında etkili olmuş sufi ve erenler için yapılan örnekler arasında da Ebulvefa, Sümbüle-fendi, Merkezefendi, Yahyaefendi, Karaca-ahmet, Azizmahmuthüdai, Emirbuhari gibi türbeler belirtilebilir Bu yapı türünde en önemli grubu selatin türbeleri oluşturur

Türkler'in Orta Asya'dan getirdikleri türbe mimarisi selatin türbelerinde en yetkin konumuna ulaşmıştır Mehmet II (Fatih), Bayezit II, Selim I (Yavuz), Süleyman I (Kanuni) kendi adlarına kurulan külliyelerin türbelerinde gömülmüşler, yanlarına ayrı türbelerde olmak üzere yakınları da konmuştur Ancak daha sonra türbenin banisinin yanına yapılan ek mezarlarla türbe yapısı özgün görünümünü yitirmiştir, istanbul'da Mehmet ll'den sonra yaptırılan türbelerin çoğu Bursa'daki Yeşil türbe' yi örnek almış, sekizgen planlı, kubbeli yapılardır Ancak Mimar Sinan'ın yapıtı olan türbelerde değişik şemalarla karşılaşılmaktadır Süleymaniye camisi haziresin-deki Kanuni türbesi (1566) Sinan'ın en ilginç denemelerindendir Osmanlı türbe mimarlığında benzersiz bir örnek olan bu yapıda sekizgen gövde yirmi sekiz sütun-lu bir revakla çevrilidir, içte de köşelerde yer alan sekiz bağımsız sütun bulunur

Yanında Hürrem Sultan'ın türbesi vardır Ayasofya haziresindeki Selim II, Murat III ve Mehmet III türbeleri de bu türün seçkin örnekleridir Fatih külliyesi içindeki Mehmet II ve Gülbaharhatun türbeleri depremden zarar gördükten sonra 1766'da yeniden yapıldılar Sultanahmet külliyesi içindeki türbede Ahmet l'den başka Osman II, Murat IV ve Köşem Mahpeyker Sultan yatmaktadır Kare planlı, kubbeli, önü revaklı yapının duvarları dıştan mermer, içten XVII yy çinileriyle kaplıdır Sultanahmet türbesi ile aynı yüzyıldan bir başka önemli türbe Valide Turhan Sultan adına yaptırılan Yenivallde külliyesi içindeki türbesldir Kesme taştan kare planlı, kubbeli yapının abanoz ağacından kapısı fildişi ve sedef kakmalıdır Önünde ortası kubbe, yanları tonoz örtülü revakı vardır Mehmet IV, Mustafa II, Ahmet III, Mahmut I ve Osman lll'ün sandukaları da buradadır

Yanında Murat V'in türbesi bulunur XVIII yy'ın barok üsluplu Nuruosma-niye ve Laleli camileri yanındaki türbeler İse Mustafa III ve Selim III için yaptırılmıştır Abdülhamlt I külliyesi'nin köşesindeki mermer türbe (1789), köşeleri hafifçe pah-lanarak yuvarlatılmış kare biçimindedir iki köşeye küçük, barok üslupta çeşmeler yerleştirilmiştir Önündeki çok geniş reva-kın sekiz sütunu ve başlıkları da abartmaya kaçmayan barok süslemelidir Barok üsluptaki bir başka ilginç örnek Fatih külliyesi haziresindeki Nakşidilvalidesultan türbesl'dir (1817) Daire planlı, iki katlı, mermer yapının hafif dilimli kubbesinin çevresinde payandalar ve kulecikler yer alır Oval pencerelerin üzerindeki askıçe-lenkleı; empire üslubun belirtileridir Divan-yolu'ndaki Mahmut II türbesi (1840) artık tümüyle empire üsluptadır Türbede ayrıca Abdülaziz ve Abdülhamit ll'nin sandukaları bulunmaktadır Mimar Kemalettin' in yapıtı olan Eyüp'teki Mehmet V türbesi yeniklasik üsluptadır

Sultanselim camisi' nin haziresindeki Abdülmecit türbesi ise (1865) süslemesiz, yalın bir yapıdır, istanbul'da devlet önde gelenleri için yapılmış önemli türbeler de vardır Bunların ilk ve önemli örneklerinden biri Mahmutpaşa türbesi'dir (1473) Aynı yüzyıldan Davutpa-şa ve Rummehmetpaşa türbeleri de belirtilmesi gereken örneklerdir Beşiktaş'taki Barbaroshayrettlnpaşa türbesi (1541), Mimar Sinan'ın ilk eserlerindendir Bu yüzyılın öteki önemli türbeleri arasında Ayaz-paşa, Mustafapaşa, Mimarsinan, Zalmahmutpaşa, Hüsrevpaşa, Kılıçalipaşa, Per-tevpaşa, Sinanpaşa, Gazanferağa türbeleri belirtilebilir XVIII yy'da sözü edilebilecek vezir türbesi bulunmamasına karşılık, XIX yy'da bu grup türbeler yeniden ortaya çıkmıştır (Bayezit külliyesi haziresindeki Reşitpaşa, Cağaloğlu'nda Mahmut-nedimpaşa, Fatih'te Ahmetcevatpaşa, Hürriyeti edebiye tepesinde Mimar Kema-lettin'in yaptığı Mahmutşevketpaşa türbeleri)

• Saraylar Mehmet ll'nin istanbul'da yaptırdığı ilk saray, Beyazıt'taki Eski saray (Sarayı atik) hiçbir iz bırakmaksızın yok olmuştur Daha sonra Sarayburnu'nda Topkapı* sarayı (Sarayı cedit, Yeni saray) yaptırıldı Edirne sarayinın bir benzeri olan Topkapı sarayı, yüzyıllar boyunca süren eklemelerle günümüzdeki görünümünü almıştır 700 000 m2'lik bir alanı kaplayan bu saray pek çok kasır, köşk, devlet daireleri, koğuşlar, cami, kitaplık ve büyük bir mutfaktan oluşur Saltanatın son dönemlerinde özel izin ile yabancıların ziyaretine açılan Topkapı sarayı, 3 nisan 1924 tarihli Bakanlar kurulu kararıyla müzeye dönüştürüldü

Osmanlı imparatorluğu'nun son dönemlerinde geçici olarak kullanılmak üzere özellikle Boğaziçi'nde çok sayıda saray yapıldı Bunların ilk örneklerinden biri olan ve Üsküdar ile Haydarpaşa arasında yer alan Kavak sarayı, Selimiye kışla-sı'nın yapımı sırasında ortadan kalkmıştır Anadolu yakasının Marmara denizi kıyısındaki Fenerbahçe ve Beykoz'daki Tokat bahçesi kasırları da zaman içinde yok olmuştur Ahmet III döneminde Fındıklı' da Emnabad, Defterdarburnu'nda Neşat-abad, Beşiktaş ile Ortaköy arasında Gül-şenabad, Bebek'te Hümayunabad, Anadolu yakasında Çubuklu'da Feyzabad, Kanlıca'da Mihrabad, Çengelköy ile Beylerbeyi arasında Ferahabad, istavroz'da Şevkabad, Üsküdar burnunda Şerefabad kasırları yapıldı

Aldülmecit ve Abdülaziz dönemlerinde, eski türk konak ve köşklerinin daha büyük birer örneği olan bu saraylar yıktırıldı ve yerlerini avrupa saraylarına özenen, osmanlı üslubuna yabancı yapılar aldı Mahmut II döneminde yaptırılan ahşap Beşiktaş sahilsarayı Abdülmecit tarafından yıktırılarak yerine bugünkü Dolmabahçe sarayı yaptırıldı (1848 -1856) Boğaziçi'nin Anadolu yakasındaki Beylerbeyi sarayı ise yazlık saraydır ve Abdülaziz döneminde buradaki ahşap sarayın yerine kurdurulmuştur (1865) Gene Abdülaziz tarafından yaptırılan Çırağan sarayı (1863-1871), 1910 yangınından sonra uzun süre bakımsız kaldı (1988'de otele dönüştürülmesi çalışmaları sürüyordu) Özellikle Abdülhamit II tarafından ilgi gören ve kullanılan Yıldız sarayı, Selim lll'ün annesi tarafından yaptırılan köşkün çevresine eklenen Şale, Malta, Çadır köşkleriyle, silahhane ve porselen atölyesinden oluşur Haliç kıyısındaki Aynalıkavak kasrı, burada yer alan ve Mehmet II döneminden başlayarak gelişen Tersane sarayı'nın yerine kurulmuş, Ahmet III döneminde Venediklilerin armağanı olan aynalarla donanmıştır

Padişahların kısa süreli konaklamalar ve avlar için yaptırdıkları kasırlar arasında Anadolu yakasındaki Göksu kasrı, Tophane'deki Tophane kasrı, Beşiktaş'taki Ihlamur kasrı belirtilebilir Abdülaziz'in yaptırdığı Kalender kasrı'nın ise yalnızca kalıntıları vardır Kâğıthane kesiminde de saray, köşk ve kasırlar yer alıyordu Ahmet lll'ün sadrazamı Damat ibrahim Paşa'nın yaptırdığı Sadabad kasrı'nın en önemli özelliği, Kâğıthane deresinden getirilen yapay kanallarla kurulan su düzeniydi Çağlayan kasrı ise fransız sarayları örnek alınarak kurulmuştu

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla