Şengül Şirin
|
Cevap : İstanbul (kent)
XVIII yy 'dan başlayarak Osmanlı devletinde Avrupa'ya karşı bir gevşeme başlaması, başkentin kültürel ve toplumsal yaşamında küçük de olsa bazı etkiler doğurmaya başladı Pasarofça antlaşması'ndan (1718) sonra "Lale devri" adı verilen dönemde fransız bahçesi, fransız mobilyaları saray çevresinde moda oldu Ama istanbul halkı saray çevrelerinin bu tarzını benimsemedi Bir esnaf ve yeniçeri ayaklanmasına (Patrona* Halil ayaklanması) Lale devri son buldu (1730) Padişah Ahmet III, tahttan ayrılmak zorunda kaldı, sadrazam Nevşehirli Damat ibrahim Paşa öldürüldü
XVIII yy sonlarında Rusya ve Avusturya ile savaşlar nedeniyle istanbul'da gıda maddelerinin fiyatları aitmiş, konulan narhlar fayda etmemişti, istanbul'un nüfusunun gittikçe artmasının gıda maddesi darlığına, hırsızlık ve yangınlara yol açtığı ileri sürülerek bir bölüm nüfus istanbul dışına çıkarıldı Şubat 1807'de 16 gemilik bir ingiliz filosunun Çanakkale boğazını geçerek istanbul önlerine gelmesi kentte heyecan yarattı, istanbul, kendini
savunmaya hazırlanırken Marmara'ya hapsolmak tehlikesiyle karşı karşıya kalan ingilizler çekilip gittiler 25 mayıs 1807'de Selim lll'ün hal'i ile sonuçlanan Kabakçı Mustafa ayaklanması başladı 23 temmuz 1808'de Selim lll'ü yeniden tahta çıkarmak isteyen Alemdar Mustafa Paşa, Rumeli ordusu ile istanbul'a girdi Saraya girdiğinde Selim lll'ün ölüsü ile karşılaşan Alemdar, Mustafa IV'ün yerine Mehmet II' yi tahta çıkardı 1808'de taşra âyanı, Alemdar'ın çağrısı üzerine istanbul'a geldiler Kendilerini güvencede hissetmediklerinden ordularını da beraberlerinde getiren âyanla merkezi hükümet arasında bir "senedi İttifak" yapıldı Ekim 1909'da istanbul, Alemdar Mustafa Paşa'nın ölümü, yeni kurulan Sekbanı cedit'in kaldırılması ve yenilikçi devlet adamlarının tasfiyesiyle sonuçlanan bir yeniçeri ayaklanmasına tanık oldu ( -
Bir zorba ve eşkıya topluluğu haline gelen yeniçeriler kentin asayişini bozdukları gibi savaşta da işe yaramıyorlardı 15 haziran 1826'daki ayaklanma girişimleri ocağın sonu oldu Topçu, top arabacısı, kalyoncu, kumbaracı, lağımcı ocakları ile çıkarılan Sancakı şerifin altında toplanan medreseliler ve halk yeniçerileri dağıttı ve ocak bir fermanla resmen kaldırıldı
Tanzimat fermanı (1839) asıl etkisini istanbul'da duyurdu Devletin Batiya açılışı ile istanbul'da yaşam biçimi değişmeye ve ikileşmeye başladı Yeniliğin başlangıç noktası Saray'dı ve değişmenin öncülüğünü Abdülmecit yapıyordu Zengin Mısırlıların istanbul'a yerleşmeleri de alafranga yaşamın yüksek tabaka arasında yaygınlaşmasında etkili oldu Saray kadınları, vezir aileleri Mısırlılar') taklide başladılar Galata ile birleşen Pera (Beyoğlu) av-rupalı lokanta ve kahveleriyle, Avrupa mallarının satıldığı zengin mağazalarıyla, eğlence yerleriyle Avrupa yaşamının küçük bir kopyasıydı Tanzimat'tan sonra Pera, sur içinde bunalan "batılılaşmış" Türkler'e de açıldı Batılı yaşam biçiminin öğeleri, Şehzadebaşı, Beyazıt, Aksaray semtlerinde toplanan vezir konaklarıyla asıl istanbul'a da sokuldu Ama kent, alafranga sofralı konaklarına karşın gelenekleri, insanlarının giyimleri, çarşısı, pazarı ve genel görünümüyle yine eski müslüman başkentti Bazı kesimlerde yerleşen batılı yaşamda da yerli ve geleneksel olan varlığını sürdürüyordu
XIX yy 'ın ilk yarısında istanbul'un kentsel yapısında yeni gelişmeler ortaya çıktı Batılılaşma sürecine koşut olarak külliyeler gibi anıtsal mimarlık ürünlerinin yerini kışlalar, saraylar, okullar, yönetim binaları aldı Kışlalar çevresinde Rami, Maltepe, Halıcıoğlu, Maçka, Gümüşsüyü, Taksim, Taşkışla, Harbiye gibi yeni yerleşmeler oluştu 1838'de Unkapanı-Azapkapı arasında açılan yaya köprüsü ve 1845'te açılan Karaköy-Emlnönü ile kentin İki ana ticaret bölgesi birleşti Abdülmecit'in Dol-mabahçe sarayinı (1853), Abdülaziz'in Beylerbeyi (1865) ve Çırağan (1894) saraylarını, Abdülmecit'in de Yıldız sarayı' nı yaptırmasıyla yönetici sınıf ilk kez eski istanbul'un dışına çıktı Batı mimarisinden alınan ilhamlarla yapılan büyük ve süslü yalılar boğazın iki yanında yükselmeye başladı
Modernleşme her alanda yaşanıyordu 1850'de Şirketi hayriye, Boğaz'da vapur seferlerini başlattı 1869'da Atlı tramvay şirketi kuruldu 1887'de Sirkeci, 1909'da Haydarpaşa garı yapıldı XX yy başlarında elektrikli tramvay kuzeyde Şişll'ye, doğuda Bostanciya ulaşıyordu
XIX yy ortalarından başlayarak siyasal düşünce alanında batı etkisiyle ortaya çıkan meşrutiyet düşüncesinin merkezi doğal olarak başkentti XIX yy 'ın son çeyreğine girerken istanbul yoğun siyasal olaylara tanık oldu: Abdülaziz'in hal'i (30 mayıs 1876) ve intiharı (4 haziran 1876), Murat V'in tahta çıkışı (30 mayıs 1876) ve hal'i, Abdülhamit ll'nin tahta çıkışı (31 ağustos 1876), ilk osmanlı anayasasının (Kanunuesasi) ilanı (23 aralık 1876) ve İlk meclisin toplanması (19 mart 1877)
Doksanüç yenilgisi (1877-1878 Türk-Rus savaşı) ve Ruslar'ın Yeşilköy'e kadar gelmeleri istanbul'da büyük heyecan yarattı istanbul olası bir işgal girişimine karşı kendisini savunmaya hazırlandı Öte yandan yitirilen topraklardan büyük kafileler halinde istanbul'a gelen 200 000'i aşkın göçmene (Doksanüç muhacirleri) kapılarını açtı
Kanunuesasi'nin yürürlükten kaldırılması (13 şubat 1878) ile başlayan Abdülha-mit ll'nin baskıcı yönetimi (istibdat) etkisini en çok başkentte duyurdu AH Suavi' nin, Murat V'i yeniden tahta çıkarma girişimi (Çırağan vakası) başarılı olamadı Aynı amaçla harekete geçen "Kleanti Skalyeri-Aziz Bey komitesi" dağıtıldı Mithat Paşa ve Mahmut Celalettin Paşa'nın da aralarında bulunduğu bazı kişiler Ab-dülaziz'i öldürmekle suçlanarak yargılandılar (Yıldız mahkemesi) Yıldız'daki sarayında oturan padişahın hafiyeleri aracılığıyla denetlediği kent kabuğuna çekildi Ama, muhalif hareket (Jön Türkler) Abdül-hamit ll'yi Kanunuesasi'yi yeniden yürürlüğe koymak zorunda bıraktı (ikinci meşrutiyet, 1908) 1908 meşrutiyeti (Hürriyetin ilanı) istanbul'da coşku ile karşılandı 13 nisan 1909'da istanbul, karşıdevrimci bir ayaklanmaya sahne oldu (31 mart vakası) Subaylarına karşı gelen I Ordu'ya bağlı birlikler, başlarındaki softalarla birlikte Sultanahmet meydanı'nda toplanarak "şeriat" istediler Hareket bir mektepli ve diplomalı avına dönüştü; Adliye nazırı Nazım Paşa ve Lazkiye mebusu Arslan Bey öldürüldüler Mebusların büyük bölümü istanbul'dan uzaklaştı Hüseyin Hilmi Paşa hükümeti istifaya zorlanarak yerine Tev-fik Paşa hükümeti kuruldu Meclisi mebu-san başkanı Ahmet Rıza Bey istifaya zorlandı Ama, gericiliğin istanbul'daki egemenliği uzun sürmedi Devrime bağlı olan Makedonya'dan derlenen kuvvetler (Harekât ordusu) 23 nisanı 24 nisana bağlayan gece istanbul'a girdi ve önemli bir direnişle karşılaşmadan denetimi sağladı 27 nisanda bir arada toplanan Mebusan ve Âyan meclisleri Abdülhamit ll'nin hal' ine karar verdi Eski padişah Selanik'e gönderilirken şehzade Mehmet Reşat,
Mehmet V adıyla tahta çıktı
istanbul'da Balkan savaşı yenilgisi tartışılırken, bir süre önce muhalefete düşmüş olan ittihat ve Terakki, bir darbe ile (Babıâli baskını) iktidarı ele geçirdi (1913) Sadrazam Mahmut Şevket Paşa' nın öldürülmesi (11 haziran 1913) ittihat ve Terakki'ye rakiplerini sindirmek ve iktidarını sağlamlaştırmak olanağı verdi
Birinci Dünya savaşı yıllarında sıkıntılı günler yaşayan kent, yenilginin ve mütarekenin ardından fiilen işgal edildi (13 kasım 1918'de bir itilaf filosu istanbul'a geldi ve kentin çeşitli yerlerini İşgale başladı) istanbul, işgalin yanı sıra, işgali sevinçle karşılayan azınlıkların taşkınlıklarına da tanık oldu (Beyoğlu'nda mağaza vitrinleri yabancı ve yunan bayraklarıyla donanmıştı ) 21 kasım 1918'de İttihatçı mebusların oluşturduğu Meclisi mebusan feshedildi ve 10 mart 1919'da savaş suçlusu sayılan ittihatçılar tutuklanmaya başlandı Boğazlıyan kaymakamı ve Yozgat mutasarrıf vekili Kemal Bey'in ermeni tehcirinden sorumlu tutularak Divanı harp kararıyla idam edilmesini (10 nisan) İstanbul halkı tepkiyle karşıladı, Kemal Bey'in cenaze töreni bir protesto gösterisine dönüştü, izmir'in Yunanlılar tarafından işgali (15 mayıs 1919), istanbul'da büyük tepki yarattı (Fatih, Doğancılar, Kadıköy [22 mayıs] Sultanahmet [23, 30 mayıs] mitingleri) Özellikle Sultanahmet mitingleri çok kalabalık oldu
Mütareke dönemi boyunca siyasi faaliyetin ağırlığı istanbul'daydı (TBMM'nin Ankara'da toplanmasından sonra da bu durumunu korudu ) Mütareke Istanbulu' nun siyasal bakımdan göze çarpan özelliği anarşik bir çoğulculuktu İşgal kuvvetleri ve onların işbirlikçisi azınlıklar, yardımı işgalcilerden bekleyen padişah ve hükümet, himayeciler, mandacılar, ümitsizler ve bunların karşısında Anadolu'da başlayan ulusal hareketin yandaşları Mü-dafaai hukukçular Son Osmanlı meclisi mebusanı 12 ocak 1920'de istanbul'da toplandı ve 28 ocak 1920 tarihli gizil oturumda Misakı milli beyannamesl'ni kabul etti
15 mart 1920 gecesi İtilaf devletleri, istanbul'da 150 türk aydınını tutukladılar, ertesi gün de istanbul'un resmen işgalini duyurdular ve fiili işgali genişlettiler Başta, nezaret binaları olmak üzere resmi daireler işgal kuvvetlerinin denetimine geçti Şehzadebaşı karakolu'nu basan İşgal kuvvetleri 6 eri şehit ettiler Meclisi mebusan'ı basarak Rauf (Orbay) ve Kara Vasıf beyleri tutukladılar
istanbul, bir yandan Anadolu'daki gelişmeleri izlerken, bir yandan da direniş örgütleri kurarak ulusal harekete yardımcı oldu (Gizli* gruplar) Birinci ve ikinci inönü, Sakarya zaferleri istanbul'da sevinçle karşılandı Büyük zafer'in ardından, Trakya'yı devralmakla görevlendirilen Refet Paşa 19 ekim 1922'de istanbul'a geldi 1 kasım 1922'de TBMM hilafetle saltanatı ayırarak saltanatı kaldırınca istanbul'daki iki başlı yönetim sona erdi Son padişah Vahidettin, 17 kasım 1922'de bir ingiliz gemisiyle istanbul'dan ayrılınca TBMM ertesi gün Abdülmecit Efendi'yi halife seçti 22 kasım 1922'de istanbul komutanlığına atanan Selahattin Adil Paşa, 16 aralık 1922'de Ankara hükümetinin istanbul temsilciliğine atanan Adnan Bey (Adıvar) göreve başladı 2 ekim 1923'te itilaf devletleri'nin son birlikleri istanbul'dan ayrıldılar 6 ekim 1923'te Şükrü Naili Paşa (Gökberk) komutasındaki türk birlikleri coşkun bir törenle istanbul'a girdi 13 ekim 1923'te TBMM, Ankara'yı başkent yapınca, istanbul siyasi önemini yitirdi, ama Türkiye'nin en büyük kenti, bir ticaret ve kültür merkezi olma durumunu korudu
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|