Yalnız Mesajı Göster

Cevap : İstanbul (kent)

Eski 03-19-2011   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : İstanbul (kent)



istanbul'daki ticaretin canlılığı, kentte birçok yabancı tüccarın akın ederek, koloniler kurmasını beraberinde getirdi, ilk gelenler kentin dışına, Bosporos üzerindeki Aziz Mamas varoşuna yerleştiler: bunlar bulgar (VIII yy'ın hemen başında geldikleri sanılır) ve rus (VIII yy'ın sonu - IX yy'ın başı) tüccarlarıydı Ancak en önemli yabancı koloni italyanlar'ınkiydi; istanbul'a X yy'da yerleşen, logothetes koruması (992) ve yasal düzenlemelerine tabi tutulan Venediklilerden sonra, imparatorluk başkentine ilk kez kesin olarak yerleşenler Amalfiler (IX - X yy) oldu; Amal-filer daha sonra, 1082'de Aleksios Kom-nenos tarafından Venedik'e bağlandılar Bu tarihte, bu imparator tarafından Vene-dikliler'e tanınan ayrıcalıklar istanbul'un ve imparatorluğun yaşamında bir dönüm noktası oldu, zira ilk kez yabancılara başkentin limanında ve tüm Galata mahallesinde tam gümrük muafiyeti veriliyordu; 1111'de Pisalılar, 1155'te Cenovalılar benzer ayrıcalıklar aldılar, ancak gümrük konusunda ad valorem'in % 40'ı oranında bir indirim elde edebildiler

İmparatorluk yönetimi, istanbul'un zenginliğini sağlayan ticaret yollarının, Haçlı seferleri yüzünden latin Levant limanlarına kaymasını boş yere önlemeye çalıştıysa da yabancı akını XII ve XIII yy'da giderek arttı; bu amaçla batılı tüccarlara verilen ayrıcalıkların artırılması imparatorluk kentinin çökmesinden başka işe yaramadı, İstanbul limanına yalnızca Bizans gemileri ve imparatorluğun deniz savunmasını üstlenen italyan gemileri uğramaya başladı; italyan gruplar arasındaki rekabet (Cenovalılar'ın oturduğu mahallenin 1162'de ve 1169'da Pisalılar ve Venedikliler tarafından yağmalanması), Bizanslılar' ın yabancılara karşı duyduğu düşmanlık (1182 ayaklanması) toplumsal dengeyi bozdu

İstanbul'un 1204'te Haçlılar tarafından ele geçirilmesi ve bir latin imparatorluğunun kurulması siyasal ve iktisadi çöküşü hızlandırdı, bu, özellikle Venedikliler'in işine yaradı; 1261'de Bizanslılar'ın kenti tekrar ele geçirmeleri, Cenovalılar'ı rakipleri karşısında yeniden üstün duruma geçirdi; bununla birlikte istanbul'un iki tüccar cumhuriyeti arasında bir denge kuruldu; sonuçta Venedikliler Galata'da, Cenovalılar Pera'da kentin aleyhine olmak üzere iki gerçek bağımsız devlet oluşturdular, bu devletlerin önderleri podestalar, özellikle XV yy'da gitgide artan bir oran ve kesinlikle imparatorluk hükümetine müdahalede bulundular Aynı dönemde kente başka tüccar kolonileri de yerleşti: 1290'dan başlayarak (1352-1438 arası hariç) Katalonyalılar, XIV yy'da Provencelı-lar; 1431'den başlayarak Ragusalılar (1451'de bunlara bir mahalle ayrıldı); Pi-sa'yı yenerek kendi devletlerine katan ve 1436'da Pişalılar'ın eski kolonisini devralan Floransalılar

Gerçekte, 1076 veba salgınıyla da sarsılan Yeni Roma, 1204'ten önceki iktisadi refah ve demografik canlılık düzeyine Yunanlıların kente yeniden dönmelerinden sonra bile, bir daha hiçbir zaman ulaşamadı Birçok felakete tanık olan (1348-49 arası kara veba, 1416 ve 1447-48 salgınları), gitgide daha heterojen bir yapı kazanan ve Gasmuloslar'ın küçümsenmeyecek bir rol oynadıkları bir nüfusa sahip kent, XIII yy'dan başlayarak Hipodrom oyunları ve görkemli gösterilerinden yoksun kaldı, nüfusu azalan (1453'te 50 000 nüfustan 40 000'e İndi) ve kısmen terk edilmiş bir kent haline gelmişti Öte yandan imparatorluğun sınırları da hızla da-ralıyordu Kent, savunmasını, mevcudu birkaç bin kişiye düşmüş ordusuna ve tüm ticareti eline geçirmiş italyan kolonilerinin mali gücüne dayandırmak zorunda kalmıştı, iç karışıklıkların nedeni de çoğunlukla bu italyan kolonileri arasındaki rekabetti İstanbul ayrıca Ayasofya'da ilan edilen Floransa birliğiyle (12 aralık 1452) dinsel açıdan da bölünmüştü, aynı dönemde, kenti daha önce altı kez kuşatan (Ba-yezit I, 1391, 1395, 1397,1400; Musa Çelebi, 1411; Murat II, 1422) Osmanlılar kesin bir saldırıya geçtiler

• istanbul'un fethi Mehmet II tahta çıktığında (1451) Bizans, bir zamanların büyük İmparatorluğunun yalnızca bir kalıntısıydı Osmanlı topraklarının tam kalbinde yer alan bu yabancı unsuru ortadan kaldırmak ve olgunlaşmakta olan Osmanlı imparatorluğu'na İstanbul ile bir başkent hediye etmek, genç padişahın ilk hedefiydi Büyük bir enerji ile imparatorluk başkentinin fethine hazırlanmaya başladı Tahta çıkışının ilk yılında Boğaz'ın Rumeli yakasına yaptırdığı hisar (Boğazkesen, sonraki adı Rumelihisarı) onun istanbul üzerindeki niyetini açıkça ortaya koyuyordu Hisar, boğazın en dar yerinde, Baye-zit I'in yaptırdığı Güzelcehisar'ın (Anado-luhisarı) tam karşısındaydı

Bu İki hisar güçlü toplarıyla boğazdan geçişi denetleyebiliyordu Hisar'ın yapımının tamamlanmasından sonra Mehmet II, 50 000 kişilik ordusu ile istanbul surları önünde göründü ve üç gün kalarak kentin surlarını inceledikten sonra Edirne'ye hareket etti (1 eylül 1452) Mehmet II, kışı Edirne'de hummalı bir hazırlık İçinde geçirdi O güne kadar görülmemiş büyüklükte toplar döktürdü (İstanbul'un fethinde bu toplar başlıca rolü oynadı) 1453 şubatında Rumeli beylerbeyi Dayı Karaca Bey'i istanbul çevresinde ve Karadeniz kıyılarında hâlâ Bizans'ın elinde bulunan yerleri almakla görevlendirdi Perinthos (Marmara Ereğlisi), Ankhialos (Ahyolu-Pamorie), Me-sembria (Misivri), Blzye (Vize), Kortero (Kumburgaz), Hagios Stephanos (Yeşilköy), Blgados (Selimpaşa) zapt edildi Yalnızca Selymbria (Silivri) karşı koydu Böylece Bizans başkentinin çevresindeki savunma noktaları düşmüş, kent kuşatılmıştı Mehmet II, ayrıca istanbul'a yardım etmelerini önlemek için Mora despotluğu üzerine de bir akıncı kuvveti gönderdi

imparator Konstantinos XII (XI) Dragases bütün ümidini Batidan gelecek yardıma bağlamıştı Bu nedenle ortodoks ve katolik kiliselerinin birliğini yeniden canlandırmaya çalıştı Papalık legatus'u olarak istanbul'a gelen Kardinal isidor, 12 aralık 1452'de Ayasofya'da birliği ilan ederek Roma usulünde ayin yaptı Ama halkın çoğunluğu bu birleşmeye karşıydı ve La-tinler'e karşı sönmek bilmeyen bir kin duyuyordu Önde gelen devlet adamlarından Lukas Notaras bu ruh halini "Ben kentin ortasında latin papazların ayin taçları yerine, türk sarığını görmeyi tercih ederim" biçiminde ifade etmişti, imparator bir yandan da kentin savunması için gerekil önlemleri almaya başladı Surları onarttı, Haliç'in ağzını büyük bir zincirle kapattı, imparatorun kara askerleri 8 000 -9 000 kişiydi Bunların üçte birini Latinler (Venedikliler, Cenevizliler Romalılar, Ka-talanlar) oluşturuyordu, imparatorun elinde ayrıca 10'u kendisinin, 16'sı müttefiklerinin olmak üzere toplam 26 gemi bulunuyordu Bunların en büyük 9'u, Haliç'i kapatan zincirin yanında yer almışlardı Kentin savunmasını Cenevizli Giovanni Longo Giustinlanl yönetiyordu

5 nisan 1453'te İstanbul surları önünde görünen türk ordusunun muharip gücünün 80 000-100 000 olduğu sanılmaktadır Bunların yarısını eyalet askerleri, dörtte birini azaplar, kalanını da yeniçeriler, kapıkulu süvarileri, topçular, cebeciler, humbaracılar oluşturuyordu Türkler sayıca üstünlükleri yanında, güçlü bir topçuya da sahiptiler (her biri dört büyük toptan oluşan 14 batarya) 6 nisanda savaş alanına gelen padişah, Romanos kapısı' nın (Topkapı) karşısında Maltepe'de otağını kurdurdu Aynı gün kent, Haliç'ten Marmara'ya kadar karadan kuşatıldı Topkapı ile Edirnekapı arasındaki merkezde padişah ve sadrazam Çandarlı Halil Paşa bulunuyordu (bu kısım surların en zayıf noktası sayılıyordu)

Haliç'e kadar uzanan sol kanada Rumeli beylerbeyi Dayı Karaca Paşa, Marmara'ya tadar uzanan sağ kanada ise Anadolu beylerbeyi ishak Paşa ile Mehmet Paşa komuta ediyordu Galata'daki Cenevizliler'in bir hareketini engellemek için Beyoğlu sırtları Zağanos Paşa tarafından tutulmuştu Kentin teslimi teklifinin Bizans imparatorunca reddedilmesi üzerine, savaş faaliyetlerine başlandı 12 nisanda türk donanması istanbul önlerine gelerek Beşiktaş'ta demirledi 12-18 nisan arasında sürekli dövülen surlarda tahribat önemli boyutlara ulaşmıştı Bunun üzerine Mehmet II, bir genel hücum denemesinde bulunmaya tarar verdi 18 nisan gecesi gerçekleştirilen bu hücum püskürtüldü

20 nisan günü kente yardıma gelen üçü Papalık'ın, biri Bizans'ın dört savaş gemisi ile osmanlı donanması arasında Yenikapı açıklarında bir deniz savaşı meydana geldi Kaptanıder-ya Baltaoğlu Süleyman Paşa'nın komuta ettiği osmanlı donanması, sayıca üstünlüğüne karşın, kendilerinden çok büyük ve yüksek olan düşman gemilerinin aralarından sıyrılarak Haliç'e girmelerini engelleyemedi (Bu mücadeleyi Zeytinbur-nu açıklarında izleyen Mehmet II öfkesinden atını denize sürdü) Bu savaştan sonra Baltaoğlu Süleyman Paşa azledilerek, yerine Hamza Bey getirildi Olaydan sonra Türkler'in barışa eğilim göstereceğini sanan imparator bir barış önerisinde bulundu Sadrazam Çandarlı Halil Paşa'nın da desteklediği bu öneri reddedilerek kuşatmaya ve surların büyük toplarla dövülmesine devam edildi

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla