Selçuklu devrinde ticari yol ağı üzerinde kervanların akşamları güvenli bir şekilde konaklamaları için sultan hanı da denilen kervansaraylar yapılmıştır

Büyük ticaret yolları üzerinde kurulmuş olan Selçuklu kervansaraylarının aralarındaki uzaklıklar, deve yürüyüşü ile günde dokuz saat, yani 40 kilometre esas tutularak saptanmıştır

Çevrelerindeki yüksek duvarlarla korunan ve barış zamanlarında pazaryeri olarak da iş gören bu kervansaraylar savaşta kale olarak da kullanılırdı

Selçuklu kervansarayları üç genel tipe uygun olarak yapılmışlardır

Bunlar, yazlık denilen avlulu, kışlık denilen kapalı ve her iki türün birleştirilmesinden oluşan karma tiplerdir

Osmanlı İmparatorluğu döneminde şehirlerdeki hanlar ticaret ve konaklamak için yapılmış gelir getirici vakıf yapılarıdır
AFYON-ÇAY-TAŞHAN
Taş Medresenin doğu cephesinin karşısında bulunan Taşhan (Ebul Mücahit Yusuf Hanı), kitabesine göre III

Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında, Ebul Mücahit Yusuf Bin Yakup tarafından Taş Medresenin Mimarı Oğul Bey Bin Muhammed'e 677 H

(1278 M

) yılında yaptırılmıştır

Günümüzde kapalı bölümü ayakta kalan hanın avlusu da bulunmaktaydı

Kare planlı kapalı bölümün tam ortasında kubbeli bir kısım vardır

Kubbede tuğla kullanılmıştır

İç mekandan kesme taştan yapılmış ayakları birleştiren kemerler üzerindeki üst örtüyü oluşturan tonozlar moloz taştır

Hanın üzeri toprak dam ile örtülüdür
Moloz taştan inşa edilmiş olan hanın portali ise kesme taştan inşa edilmiştir
AKSARAY SULTAN HANI
Aksaray-Konya karayolu üzerinde bulunan Sultanhanı Selçuklu Sultanı"Alaaddin Keykubat" tarafından H

626-M1229 tarihinde inşa ettirilmiştir

İnşa ettirildiği tarihten kısa bir süre sonra yanmış

Gıyaseddin Keyhüsrev zamanında mütevelli Seraceddin Bin Ahmet Bin El Hasan tarafından onarılmıştır

İpek yolu üzerinde bulunan, kervanların güvenli bir şekilde konaklamasını sağlayan kervansaray Türkiye'deki örneklerin en büyüğüdür

Zaman zaman Moğol istilasına karşı Selçuklular tarafından kale amaçlı kullanılmıştır

Han kışlık ve yazlık olmak üzere açık ve kapalı iki kısımdan oluşmaktadır

Hana doğu cephesinde muhteşem bir portalden girilir

İnce bir işçiliğe ve anıtsal bir görünüme sahip olan yapıda, kapalı kısma girişi sağlayan portal daha sadedir

İleri taşan mermer portal ve köşelerdeki kulelerle 50 metre genişliğindeki cephe abidevi bir görünüştedir

Açık avlunun ortasında bulunan köşk mescid dört kemer üzerine oturtulmuştur

Avlu kapısındaki kitabesine göre binanın mimari Muhammed Bin Havlan El-Dimaskı'dır
ADANA-CEYHAN-KURTKULAĞI KERVANSARAYI
Kervansaray 17

yüzyılda Hüseyin Paşa tarafından yaptırılmıştır

Yapı daha sonra Mimar başı Mehmet Ağa tarafından onarılmıştır

Yapı 45

75x23

60 m

boyutlarında enine dikdörtgen planlıdır

İçte iki sıra halinde uzanan ayaklar birbirine sivri kemerle bağlanmıştır

Ayaklar ve sivri kemerler de yapının üzerini örten beşik tonozları taşımaktadır

Duvarlar yonu taşı kaplıdır

Duvarlar kuzey ve güney cephelerde payandalarla desteklenmiştir

Yapının giriş kapısı doğu cephede yer almaktadır
AFYON-İHSANİYE-DÖĞER KERVANSARAYI
Döğer kervansarayı 15

yüzyılda Sultan II

Murat döneminde inşa edilmiştir

Yapı enine dikdörtgen planlıdır

Toplam uzunluğu 56

50

m

dir

Bitişik iki ayrı bölümden oluşmaktadır

Birinci bölüm iki katlıdır

Duvarlar yonu taşı kaplıdır

Uzun duvarlara bitişik ayaklar birbirine kemerlerle bağlanmış ve üzerleri çapraz tonozlarla örtülüdür

İkinci katta yer alan odalar kubbe ile örtülüdür

Bu odalardan biri mescit olarak düzenlenmiştir

İkinci bölüm tek katlı ve duvarlar moloz taş örgülüdür

İçte yer alan dört ayak birbirlerine kemerle bağlanmış ve üzerleri beşik tonozla örtülüdür