Şengül Şirin
|
Y Harfi İle Başlayan Deyimler Ve Anlamları
Y HARFİYLE BAŞLAYAN DEYİMLER
Ya Allah deyip (atılmak): Cenab-ı Hak`a sığınarak (atılmak) ”Ya Allah deyip düşmanın üzerine atıldı ”
Yabana atmak: Önem vermemek, önemsiz görüp dikkate almamak, üzerinde durmamak ”Babanın sözlerini sakın yabana atayım deme ”
Yabancılık çekmek: Bir iş ya da çevrede yabancı olmaktan dolayı ortaya çıkan zorlukların etkisinde kalmak ”Ona hiç yabancılık çektirmedi ”
Ya bu deveyi gütmeli, ya bu diyardan gitmeli: “Bu işi mutlaka yapmalısın, başka yolu yok, aksi taktirde burada kalamazsın ” anlamında kullanılır
Ya devlet başa, ya kuzgun leşe: “Giriştiğim iş beni ya büyük bir varlığa ve mevkiye ulaştıracak ya da mahvedecek, batıracak” anlamında söylenir
Yad eller: 1 Baba ocağından uzak yerler, gurbet 2 Yabancı kimseler, yabancılar ”Yiğidim yad ellerde kalmasın, dönsün geri Rabbim ”
Yâd etmek: Anmak, hatırlamak ”Seni her gün yad ederiz buralarda ”
Yağ bağlamak: Semirmek, üzerine biriken yağ katılaşmak
Yağ bal olsun: “Yediğin, içtiğin helâl ve afiyet olsun” anlamında söylenir
Yağcılık etmek: Dalkavukluk etmek, övmek, pohpohlamak ”Öğrenci öğretmenine yağ çekiyor, gözünün içine bakıyor, bu şekilde iyi not alacağını sanıyordu ”
Yağlı ballı olmak: Araları çok iyi, içli dışlı, samimi olmak ”Öyle yağlı ballı olmuşlardı ki birbirlerine her şeylerini anlatıyorlardı ”
Yağlı kapı: Çalıştırdığı kimselere bol kazanç sağlayan kimse, kuruluş, aile ya da yer ”Herkese nasip olmaz öyle yağlı kapı ”
Yağlı kuyruk: Kolayca ve bolca yararlanılabilecek kaynak; basitçe sömürülebilecek iş veya kimse ”Bulmuşsun bir yağlı kuyruk, çek babam çek!”
Yağlı müşteri: Bol paralı, çok alışveriş yapan zengin alıcı ”İki üç yağlı müşterimiz de olmasa kapamak zorunda kalacağız bu dükkânı ”
Yağma gitmek: Bir şey çok alıcı bulup çok satılmak, kolay müşteri bulmak ”Kapanın elinde kalıyor, yağma gidiyor, koş koş, sen de yetiş! ”
Yağma Hasan`ın böreği: Hakkı olanın da olmayanın da kolayca yararlandığı, kimsenin korumadığı, her yanından sömürülen kaynak
Yağma yok: “Öyle şey olmaz, buna izin vermezler, kolay kolay elde edemezsin” anlamında bir tutumun ya da davranışın yanlışlığı ifade etmek için kullanılır
Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak: Bir tehlikeden, güç bir durumdan kaçarken daha kötüsüyle karşılaşmak
Yağmur yağarken küpünü doldurmak: Kazanma fırsatı varken ondan yararlanıp para veya mal edinmek ”Bana bak aslanım, daha ne istiyorsun, yağmur yağarken küpünü doldur yoksa pişman olursun ”
Yağ tulumu: Çok şişman, çok yağlı ”Birkaç ay sonra yağ tulumu olacak, şuna birisi söylese de çok yemese ”
Ya herrü (herro) ya merrü (merro): “Tehlikeyi göze aldık, giriştiğimiz işte ya batar ya da çıkarız” anlamında kullanılır
Yahudi pazarlığı: Tarafların çıkarlarını düşünerek çekişe çekişe yaptıkları pazarlık ”Benimle Yahudi pazarlığı yapmaya kalkma lütfen ”
Yakadan atmak: Savıp kurtulmak, başından atmak “İnan onu yakamdan atmaya çalışıyorum ”
Yaka paça: Hiçbir itiraz dinlemeden, zorla, kuvvet kullanarak (götürmek) ”Polisler adamı yaka paça götürdüler ”
Yakası açılmadık: Hiç duyulmadık, bilinmedik, ayıp söz, küfür
Yakasına sarılmak: İstediği şeyi almak ya da dövmek için tutup bırakmamak, zorlamak ”Çocuk annesinin yakasına sarılmış balon diye ağlıyordu ”
Yakasına yapışmak: Hesap sormak ya da bir şey istemek için tutup bırakmamak ”Beni de götüreceksin diye yakama yapıştı, ben de getirmek zorunda kaldım ”
Yakasını bırakmamak: Bezdirecek kadar üstüne düşmek, ısrar etmek, yanından ayrılmamak ”Ne olursa olsun yakasını bırakmayıp paramı alacağım ondan ”
Yakasını kaptırmak: Bir şeyin, bir kimsenin etkisinden kendisini kurtaramamak, ona bağlanmış olmak
Yakayı sıyırmak: Kurtulmak, kaçmak ”Çok şükür şu adamdan yakayı sıyırdık ”
Yaka silkmek: Bıkıp usanmak; bir iş, durum, yer ya da kimsenin olumsuz yanlarından tedirginlik duyduğunu belirtmek ”Doğrusu yaka silkinecek bir iş seninki de ”
Yakayı ele vermek: Yakalanmak, kaçamayarak ele geçmek ”Mahallenin hırsızı sonunda yakayı ele verdi ”
Yakayı kurtarmak: Umulmazken bir işten ya da kimseden kurtulmak, kaçmak ”Bu pis işten yakayı nasıl kurtardık hâlâ anlayabilmiş değilim ”
Yakınlık duymak: Birine karşı sevgi ve ilgi duymak, yabancılık hissetmemek ”Hayatta yakınlık duyduğum tek insandı ”
Yakışık almamak: Yerinde olmamak, uygun düşmemek, yaraşmamak ”Çocuğu herkesin içinde azarlaman hiç de yakışık almadı ”
Yalancı pehlivan: Yapamayacağı bir işi yapabilecekmiş gibi görünen kimse, palavracı ”Yalancı pehlivanın biridir o, ona güvenmeyin ”
Yalancısı olmak: Doğruluğu bilinmeyen, inanılmayacak sözleri bir başkasından işiterek söylemiş olmak ”Ben şefin yalancısıyım, müdür ihalelerde insiyatifini kullanıyor ve rüşvet yiyormuş ”
Yalan dolan: Hile, düzen, dalavere, yolsuz davranış,”Yalan dolanla iş görmeye kalkanların başına işte bunlar gelir ”
Yalan yere: Gerçeğe uygun olmayarak ”Yalan yere adamı şikâyet ettiler ”
Yalayıp yutmak: 1 İştahla, hiçbir şey bırakmadan yiyip bitirmek 2 Kötü bir söz ya da davranış karşısında sessiz kalıp, kabullenmek ”Sofradaki bütün yemekleri yalayıp yuttu ”
Yalpa vurmak: İki yana, sağa sola; bir o yana, bir bu yana sallanarak yürümek ”Nedendir bilmem, yalpa vurarak yürüyordu ”
Yalvar yakar olmak: Çok yalvarıp yakarmak
Yan bakmak: Beğenmeyerek, kötü niyetle, düşmanca bakmak ”Bu adamın her gün yan bakması artık canıma yetti!”
Yan basmak: 1 Aldanmak 2 Kaypaklık edip dürüst davranmamak ”Sana tanınan bu fırsatı iyi değerlendir, sakın yan basayım deme ”
Yan çizmek: Kendisine yüklenen bir görevden kaçmak ”Üç kişi yan çizdi, demek ki ikimiz taşıyacağız bu bidonları ”
Yandan çarklı: 1 Şekeri yanına konmuş olan kahve veya çay ”Usta, iki yandan çarklı yap!” 2 Bir omuzu düşük olarak yürüyen 3 Çarkı yanda olan gemi
Yan gelip yatmak: Yapacak işleri olduğu hâlde yapmamak, rahatına bakmak, keyfince yaşamak ”Hiç çalışmıyor, yan gelip yatıyor akşama kadar ”
Yangına körükle gitmek: Anlaşmazlığı, gerginliği, kargaşalığı artırıcı, her iki tarafı kışkırtıcı söz ve davranışlarda bulunmak ”Sen karışma, çekil aralarından, yangına körükle mi gitmek istiyorsun?”
Yan gözle bakmak: 1 Kötü niyetle, düşmanca bakmak 2 Göz ucuyla bakmak ”Tezgâhtaki mallara yan gözle bakıp geçti ”
Yanık ses: Hüzünlü, çok dertli, içindeki acıyı dile getiren ses
Yanına bırakmamak: Kendisine yapılan kötülüklerin öcünü almak, cezasını sert karşılıklarla vermek ”Bunu, onun yanına bırakmayacağım ”
Yanına (kâr) kalmak: Kendisinden öç alınmamak, yaptığı kötülük sert karşılık görmemek, cezasız kalmak ”Adamın yaptığı yanına kâr kaldı, nasıl adalet bu?”
Yanına salâvatla varılır: Çok öfkeli, kızgın ve kibirlidir
Yanından bile geçmemiş: Hiç ilgisi yok, en ufak benzerliği bile yok ”Sen kardeşini bir görsen, bu onun yanından bile geçmemiş ”
Yanıp tutuşmak: 1 Elde etmek için güçlü bir istek duymak, elde edemediği için de büyük üzüntü içinde olmak 2 Kuvvetli bir aşkla sevmek ”Bakan olmak isteğiyle yanıp tutuşuyordu ”
Yanıp yakılmak: Sızlanıp şikâyet etmek, derdini döküp durmak ”Çoluk çocuk açtı, kimse yardım elini de uzatmıyordu, birine de yanıp yakılmayı bir türlü kendine yediremiyordu ”
Yanlış ata oynamak: Kazanmak için giriştiği işte tuttuğu yol, dayandığı kimse dayanıksız ve çürük çıkmak, dolayısıyla aldanmış olmak
Yanlış kapı çalmak: İsteğinin yapılamayacağı bir yere başvurmak ”Meğer biz yanlış kapı çalmışız ”
Yan tutmak: Taraflardan birini desteklemek, onun söz ve davranışlarını benimsemek, yansız olmamak ”Yan tutmayıp tarafsız kalırsan senin için daha iyi olur ”
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|