Yalnız Mesajı Göster

Ü Harfi İle Başlayan Deyimler Ve Anlamları

Eski 01-19-2011   #40
Şengül Şirin
Varsayılan

Ü Harfi İle Başlayan Deyimler Ve Anlamları



Ü HARFİYLE BAŞLAYAN DEYİMLER

Üç aşağı beş yukarı: Az bir farkla, az fazla ya da az eksik olmak üzere, yaklaşık olarak”Üç aşağı beş yukarı anlaşırız, merak etme


Üç buçuk atmak: Çok korkmak, korku içinde olmak, istenmeyen bir durum olacak diye korkup durmak


Üçe beşe bakmamak: Alışverişte fiyat konusunda küçük farkları önemsememek, almak ya da satmak konusunda cimri davranmamak”İstediğini üçe beşe bakma, mutlaka al
Üç otuzluk: Yaşı hayli ilerlemiş (kimse)


Ümidini kesmek: Artık ummaz olmak, olacağını beklememek, kavuşamayacağını anlamak”Ümidimi kestim iyice, kocam artık geri dönmeyecek


Ümitsizliğe düşmek: Gerçekleşmeyeceğine, olmayacağına inanmak”Ümitsizliğe düşme bu kadar, belki geri gelir


Ün kazanmak: Adı her yerde duyulmak, şöhreti herkesçe bilinir olmak”O cihana ün salmış bir güreşçidir


Üst baş: Kılık kıyafet, giyim kuşam”Üstüne başına hiç bakmaz ki o

Üste çıkmak: Suçlu olduğu hâlde suçsuz durumda olduğunu söyleyip karşısındakini suçlamak”Bir an önce bu işten kurtulmak için üste çıkmayı başarmalıyım diye geçirdi içinden


Üstesinden gelmek: Becermek, üzerine aldığı işi başarmak, yapmak”Hiç endişelenme sen, üstesinden gelecektir o işin


Üste vermek: Fazladan ödeme yapmak”Üste bir milyon verdiler ama bu arabayı değişmedim


Üst perdeden konuşmak: 1 Üstünlük taslayarak konuşmak 2 Çok yüksek sesle konuşmak”Üst perdeden konuşmaya bayılır


Üstü başı dökülmek: Kılık ve kıyafeti çok eski olmak, perişan durumda bulunmak

Üstü kapalı konuşmak: Açık, kesin ifadeler kullanmadan konuşup dinleyenin kavrayışına bırakmak”Niçin üstü kapalı konuştuğunu bir türlü anlayamıyordu

Üstünde durmak: Bir işe önem vermek, o işle yakından ilgilenmek, uğraşmak”Şu işin üstünde dur biraz, yoksa sonun kötü olacak


Üstünde kalmak: Artırma ya da eksiltme sırasında onda kalmak 2 Suçlanmak”Onlar kaçıp gittiler, kabahat bizim üstümüzde kaldı


Üstünden atmak: Başından savmak, bir şeyi ödev olarak kabul etmemek, başkasını ilgilendirdiğini belirtmek”Bu iş senin, sakın üstünden atayım deme


Üstünden dökülmek: Bir giysi bol ve biçimsiz olmak, yakışmamak


Üstünden (şu kadar zaman) geçmek: Aradan (şu kadar) zaman geçmek”Üstünden şu kadar zaman geçmesine rağmen hâlâ borcunu ödemedi


Üstüne almak: 1 Alınmak, bir hareketin kendisine karşı yapıldığını sanarak kaygılanmak 2 Bir görevi üstlendiğini kabul etmek”Her sözü üstüne alma lütfen!”


Üstüne atmak: Kendi kaptığı bir suçu birine yüklemek”Camı kendi kırdı ama suçu arkadaşının üstüne attı


Üstüne basmak: 1 Yerinde bir fikir beyan etmek 2 İyice belirtmek”Üstüne basa basa anlat, baban çok mağdurmuş de!”


Üstüne bir bardak (soğuk) su içmek: O işten umudunu kesmek, o işin olacağına inanmamak, parasını ya da malını almaktan vazgeçmek”Verecek mi? Sen o paranın üstüne bir bardak soğuk su iç!”


Üstüne (üzerine) düşmek: 1 Bir şeyi elde etmek için çok uğraşmak 2 (Çocuğu) sevme ya da korumada çok ileri gitmek”Şu çocuğun üstüne bu kadar düşmeyelim, şımardıkça şımarıyor, neredeyse başımıza çıkacak


Üstüne fenalık gelmek: Aşırı ölçüde sıkılmak, çok bunalmak


Üstüne geçirmek: 1 Bir malın tapusunu kendi üzerine yazdırmak ya da çıkartmak 2 Bir çocuğu evlât edinmek, kendi nüfusunu kaydettirmek”Evi üstüne geçirmiş dedem, doğru mu?”


Üstüne gelmek: Bir şey konuşulurken ya da yapılırken çıkagelmek


Üstüne gül koklamamak: Sevdiği birinden başkasını sevmemek, başkası ile ilişki kurmamak


Üstüne (yatmak) oturmak: Hiç hakkı değilken başkasının malını kendine mal etmek”Vakıf mallarının üstüne oturdu adam, nasıl yaptı, vicdanı nasıl el verdi bilmiyorum


Üstüne titremek: Pek fazla sevgi, özen göstermek; zarar gelmesin diye itinalı davranmak”Öğrencilerinin üstüne böyle titreyen bir öğretmen daha görmedim


Üstüne toz kondurmamak: Bir şeyin kusur, eksiği olduğunu kabul etmemek”Çocuğunun üstüne hiç toz kondurmuyor


Üstüne tuz biber ekmek: Bir üzüntüyü, derdi, kusuru artıracak durum oluşturmak

Üstüne üstüne gitmek: 1 Bir konuda bir kimseye sürekli baskı yapmak 2 Güç bir şeyden yılmayıp, sonucu tehlikeli de olsa, çekinmeden o şeyle uğraşmak”Biliyorum zor ama üstüne üstüne gitmelisin, ancak o zaman başarabilirsin

Üstüne varmak: 1 Bir şeyi yapmasını zorlayarak istemek 2 Bir kadın, evli bir erkekle evlenmek”Demek tükürdü sana; üstüne varma, zorlama demedim mi sana?”

Üstüne yıkmak: 1 Kendi işlediği bir suçu başkasına yüklemek 2 Kendisinin de sorumlu olduğu bir işin ağırlığını başkasına yüklemek”Evin geçim yükünü annenin üstüne yıkmışlar, sorumsuzca yaşıyorlar

Üstüne yürümek: Yıldırmak, korkutmak amacıyla saldıracakmış gibi yapmak; ya da saldırmak”Öfkeyle delikanlının üstüne yürüdü


Üvey evlât gibi tutmak (saymak) : Horlamak, haksızlık etmek, iyi davranmamak, küçümsemek”Dokunma bana, beni hep üvey evlât gibi tuttun, ne zaman yaklaştıysam sana köşe bucak kaçtın benden


Üzüm üzüm üzülmek: Haddinden fazla, çok üzülmek”Anneciği üzüm üzüm üzülüyor ama bir çare bulamıyordu



__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla