Şengül Şirin
|
T Harfi İle Başlayan Deyimler Ve Anlamları
Tepe tepe kullanmak: Yıpranacağını, eskiyeceğini düşünmeden, sakınmadan istediği gibi kullanmak ”Bu kadar istiyorsan al senin olsun, tepe tepe kullan!”
Terbiyesini vermek: Yaptığı kırıcı hareketler, kullandığı kötü sözler için kendisini sertçe uyarmak, azarlamak, gerekirse dövmek
Tercüman olmak: Başkasının duygusunu, düşüncesini dile getirmek, anlatmak
Ter dökmek: 1 Bir işi yapmak için çok zahmet, zorluk çekmek 2 Çok terlemek ”Bu işi başarmak için az ter dökmedi ”
Tereciye tere satmak: Birine çok iyi bildiği bir konuda bilgi vermeye çalışmak
Tere yağından kıl çeker gibi: Hiç kimseye zarar vermeden, çok kolaylıkla kimseye hissettirmeden, kimi sorumluluklardan kurtularak ”Merak etme sen, tereyağından kıl çeker gibi halledecektir işi ”
Tersi dönmek: Şaşkınlıktan bulunduğu ve gideceği yeri kestirememek
Ters tarafından kalkmak: Aksi, huysuz ve ters olmak ”Ters tarafından kalktın galiba, ne dersem tersini yapıyorsun ”
Ters yüz etmek: İçini dışına, altını üstüne getirmek ya da çevirmek ”Gömleğin yakasını ters yüzü edip diktim ”
Ters yüz geri dönmek: İstediğini elde edemeden, eli boş dönmek
Teselli etmek: Avundurmak, acısını gidermeye, onu rahatlatmaya çalışmak ”Arkadaşını en iyi şekilde teselli ettiğine eminim ”
Teselli bulmak: Avunmak
Teslim bayrağı çekmek: 1 Yenilgiyi kabullenmek, teslim olmak 2 Bir çekişme sonunda karşısındakinin istediğini yapmaya razı olmak ”Yakında teslim bayrağını çekerler, endişeye kapılmayın ”
Teslim olmak: 1 Kendinden üstün bir güç karşısında yenilgiyi kabul etmek, mücadeleden vazgeçmek 2 Kendini teslim etmek, birtakım ellere bırakmak ”Teslim olursan kılına dokunulmayacaktır!”
Teşrif etmek: Onurlandırmak, şereflendirmek
Tetikte olmak: Her an uyanık ve hazır bulunmak ”Ben size tetikte olun, gözünüzü dört açın demedim mi?”
Tez canlı: Aceleci, sabırsız, beklemeye dayanamayan ”Bu kadar tez canlı olma!”
Tez elden: Çabucak, bir an önce, çarçabuk,”Tez elden hastaneye gitmeli bu yaralı!”
Tezgâhı kurmak: İşe başlamak üzere tüm araç ve gereçleri hazırlamak, çalışmaya başlamak ”Hemen tezgâhı kurup gittiler ”
Tezkeresini eline vermek: Kovmak, işten atmak, işine son vermek
Tıka basa doldurmak: Doldururken çok bastırıp sıkıştırmak, hiç boş yer bırakmamak ”Çuvalı tıka basa doldurun, ne alırsa kârdır ”
Tıka basa yemek: Haddinden fazla yemek, çok yemek, mideyi rahatsız edecek kadar çok yemek ”Doymaz çocuk, tıka basa doldurdu karnını ”
Tımarhane kaçkını: Delice işler yapan kimse
Tıpış tıpış yürümek: 1 Kısa adımlarla çabuk yürümek 2 İster istemez bir yere gitmek
Tıraş etmek: 1 (Saç, sakal) benzeri tıraş işini yapmak 2 Bıkkınlık verecek kadar uzun ve gereksiz konuşmak ”Yeni berber iyi tıraş yapamıyor ”
Tırnak göstermek: Gözdağı vermek, korkutmak
Tırpan atmak: 1 İstemediği kişilerin bir yerdeki görevlerine son vermek 2 Kırıp geçirmek, topluca öldürmek, kıyıma uğratmak ”Genel müdür olunca, ilk işi yardımcılarına tırpan atmak oldu ”
Tohuma kaçmak: Yaşlanmak, evlenme çağı geçip kartlaşmak
Tok evin aç kedisi: Varlıklı olduğu hâlde doymayan, ihtiyacı olmadığı hâlde aç gözlülük eden, her gördüğüne sahip olmak isteyen (kimse) ”Bu çocuk da tok evin aç kedisi ”
Tokat aşketmek: Ansızın el içi ile vurmak
Tok gözlü: Mala, paraya, yiyeceğe düşkün olmayan; cömert
Tok sözlü: Sözünü esirgemeden, çekinmeden, hatır gönül dinlemeden söyleyen ”Rahmetli tok sözlü bir insandı ”
Tongaya basmak: Tuzağa düşmek ”Çok kötü bastı tongaya ”
Top atmak: İflas etmek ”Bu kadar kısa zamanda top atacağımızı sanmazdım ”
Topa tutmak: 1 Bir yeri top ateşi altında bulundurmak 2 Bir kimseye kırıcı, ağır sözler söylemek
Topun ağzında: Tehlikeye, saldırıya en yakın yerde olmak
Toprağı bol olsun: Müslüman olmayan ölülerin anılması sırasında kullanılır, Müslüman ölüler için “Allah rahmet eylesin” denir
Topu topu: (Azımsanan şeyler için) olup olacağı, yalnızca, hepsi ”Topu topu beş elma almış ”
Toz kondurmamak: Bir şeyi kusursuz göstermek, onda bir kusurun olabileceğini kabul etmemek ”Kızına da hiç toz kondurmuyor ”
Toz olmak: Ortadan kaybolmak, kaçmak, uzaklaşmak ”Çabuk toz olun buradan ”
Toz pembe görmek: Aşırı iyimser olmak; hemen her aksaklığı, üzücü durumları iyimserlikle karşılamak ”Hayatı hep toz pembe görmüştür ”
Tozu dumana katmak: 1 Ortalığı altüst etmek, karışıklığa yol açmak, gürültü patırtı çıkarmak 2 Çok fazla toz kaldırarak koşmak veya kaçmak ”Başıboş sığırlar tozu dumana katarak yokuştan aşağı iniyorlardı ”
Tur atmak: Dolaşmak, dolaşıp gelmek ”Evin etrafında iki tur atıp yanıma gelsin ”
Turnayı gözünden vurmak: Hiç beklenmedik bir kazanç sağlama imkânını ele geçirmek
Turp gibi: Çok sağlıklı, sağlam, rahatı yerinde ”Merak etme, turp gibi o ”
Turşu gibi olmak: Çok yorgun, bitkin düşmek ”Üç gündür çalışıyoruz, turşu gibi oldum, hiç hâlim kalmadı ”
Turşusu çıkmak: 1 Çok yorulmak 2 İyice ezilmek, parçalanmak ”Armutların turşusu çıkmış, yenecek hâlleri kalmamış ”
Turşusunu kurmak: Bir şeyi kullanmak, harcamak gerekirken kıyamamak durumunda söylenir ”Kullanmadığı sandalyeyi vermiyor, turşusunu kuracak sanki ”
Tut kelin perçeminden: Güç bir durumda çözümün zor olduğunu anlatmak için kullanılır
Tuttuğu dal elinde kalmak: Dayandığı, güvendiği şey önemini kaybederek işe yaramaz hâle gelmek, fayda temin edemez olmak
Tuttuğunu koparmak: Her girişiminden başarıyla çıkmak, her işi becermek,”O tuttuğunu koparır bir delikanlıdır, güvenin ona ”
Tutunacak dalı olmamak: Güveneceği, dayanacağı kimse bulunmamak ”Küçüktüm, tutunacak dalım yoktu, tek başımaydım ”
Tuz biber ekmek: 1 Bir yemeğe tuz ya da biber dökmek 2 Bir üzüntünün acısını, bir kusurun ağırlığını daha da artırmak ”İyi yaptın sanki, o günleri hatırlatarak tuz biber ektin kadının yüreğine ”
Tuz (la) buz olmak: Kırılıp parçalanmak, çok küçük parçalara ayrılmak, paramparça olmak ”Masadan düşen vazo tuzla buz oldu ”
Tuzlayayım da kokma: Bilip bilmeden konuşanlar, yüksekten atanlar, düşüncesinde aldananlar için küçümseme sözü olarak kullanılır
Tuzluya mal olmak: Oldukça çok para harcanarak sağlanmış olmak ”Arabayı tamir ettirdik ama tuzluya mal oldu ”
Tuzu kuru: Hiçbir derdi, sıkıntısı olmayan; kazancı yerinde olduğu için kaygılanmayan ”Sana göre hava hoş, gülersin, oynarsın, tuzun kuru nasıl olsa ”
Tükürdüğünü yalamak: Verdiği sözden geri dönerek benliğini küçültmek ”Ben tükürdüğünü yalayan bir insan değilim, gideceğim oraya!”
Tümen tümen: Pek çok
Türküsünü çağırmak: Birinin hoşuna gidecek davranış ortaya koymak, söz söylemek, onun tarafını tutmak ”Ömrümce onun bununTürküsünü çağırıp durdum, yeter artık!”
Türkü yakmak: Bir Türküye ezgi uydurmak ”Sevdiği kıza yanık bir Türkü yakmış diyorlar ”
Tütünü tepesinden çıkmak: Bir acının ateşiyle yanıp tutuşmak, çok üzülmek
Tüy dikmek: Kötü bir işi, ortaya konan bir söz ya da davranışla daha da kötüleştirmek
Tüyleri diken diken olmak: Korku, heyecan, endişe veya üşümekten vücuttaki tüyler, kıllar kabarmak, dikilmek ”Hava buz gibiydi, tüylerim diken diken olmuştu ”
Tüyü düzmek: Önceleri kötü olan kılık kıyafetini düzeltmek, iyi yaşama kavuşmuş gibi güzel giyinir olmak
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|