Yalnız Mesajı Göster

T Harfi İle Başlayan Deyimler Ve Anlamları

Eski 01-19-2011   #37
Şengül Şirin
Varsayılan

T Harfi İle Başlayan Deyimler Ve Anlamları



T HARFİYLE BAŞLAYAN DEYİMLER

Tabana kuvvet: “Binecek bir şey yok, yayan gitmekten başka çare de kalmadı” anlamında kullanılır”Haydi kalkın bakalım, tabana kuvvet!”

Tabanları kaldırmak: Çok hızlı yürümeye ya da çok hızlı koşarak kaçmaya başlamak”Polislerin geldiğini görünce tabanları kaldırdı

Tabanları yağlamak: 1 Uzak bir yere yayan olarak gitmek için hazırlanmak 2 Hızlıca koşarak kaçmak

Taban tabana zıt: Birbirinin tamamen karşıtı olmak, birbirine çok aykırı”Taban tabana zıt düşüncelere sahiptiler

Taban tepmek (patlatmak): Yayan olarak çok uzun yol yürümek, çok sık gidip gelmek”Kasaba ile köy arasında o iş için az taban tepmedim

Tabanvayla gitmek: Araçla değil de yürüyerek gitmek

Taburcu olmak: İyileşen hasta, bakıma gerek duymadığından hastaneden çıkmak”Taburcu olan arkadaşlarını karşılamaya gittiler

Tadı damağında kalmak: Tadını, lezzetini bir türlü unutamamak”O kebabın tadı damağımda kaldı


Tadına bakmak: Küçük bir parçasını ağzına alarak lezzetini denemek, nasıl olduğunu yoklamak”Yemeğin tadına baktın mı?”


Tadına varamamak: Bir şeydeki ince güzelliği duyamamak, hissedememek ya da kavrayamamak”Şu dostluğumuzun tadına varamadım daha


Tadında bırakmak: Ölçülü olup aşırılığa kaçmamak”Yeter çocuklar! Tadında bırakın, havayı bozacaksınız yoksa

Tadını almak: 1 Bir şeyin lezzetini almak 2 Yaptığı işten zevk duymaya başlamak”O işin tadını aldı bir kez, daha peşini bırakmaz

Tadını çıkarmak: Bir şeyin sağladığı güzelliklerden ya da imkânlardan istediği gibi yararlanmak”Şu tatilin tadını çıkarmaya çalışacağım

Tadını kaçırmak: Zevkine varılmaya çalışılan bir şeyde aşırılığa kaçarak olumsuz bir durum oluşturmak, zevki bozmak

Tadı tuzu kalmamak: Eski zevk veren yanı kalmamak, yavanlaşmak, güzel ve çekici durumu ortadan kalkmak”İşlerimizin artık tadı tuzu kalmadı

Tahtalı köy: Mezarlık

Tahtası eksik: Aklı noksan, deli”O ne biçim hareketti, tahtası eksik galiba!”

Takım taklavat: Hepsi, parçalarıyla birlikte

Takıp takıştırmak: Özenerek süslenmek”Takıp takıştırmış, öyle çıkmıştı sokağa

Takke düştü kel göründü: Kusuru, kabahati örten şey ortadan kalkınca bütün çirkinlikler, hileler, ayıplar ortaya çıktı


Tam adamını bulmak: 1 En uygun kişiyi seçmek 2 En uygunsuz kişiyi seçmek”Tam adamını bulmuşsunuz hani!”


Tam takır kuru bakır: İçinde hiçbir şey yok, bomboş”Tam takır kuru bakır bir ev bırakıp gitmişler


Tam üstüne basmak: İstenilen şeyi bulmak, fikir ve davranışlarında isabet kaydetmek, istenilen sözü söylemek


Tanrı misafiri: Eve kendiliğinden gelen konuk”O bir Tanrı misafiridir Nasıl kalk git diyebilirim

Taraf tutmak: Bir yanı desteklemek, yan çıkmak”Ben sana taraf tutup da onların düşmanlığını kazanma demedim mi?”

Tarihe karışmak: Yalnız adı anılır olmak veya etkisi yok olmak

Tası tarağı toplamak: Gitmek üzere bütün eşyasını toplamak”Tası tarağı toplamış arabanın gelmesini bekliyorduk

Taş atmak: Birine dokunacak, onu incitecek söz söylemek

Taş attı da kolu mu yoruldu?: “Bu kazancı sağlamak için hiç yoruldu mu, emek verdi mi, para harcadı mı?” anlamında kullanılır

Taşa tutmak: Üst üste taş atmak, sürekli taşlamak”Çocuklar aşağı yoldan geçen karşı köylüleri taşa tuttular


Taş çatlasa: “Ne yapılsa, ne denli zorlansa, gerçekleşmesi imkânsız” anlamında kullanılır”Taş çatlasa bu elbise otuz binden fazla etmez

Taş çıkartmak: Biri, ötekinden niteliğiyle üstün olmak”Nezaketiyle akranlarına taş çıkartıyor


Taşı gediğine koymak: Zekice bir hareketle gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söylemek

Taşı sıksa suyunu çıkarmak: Bedence çok kuvvetli, dinç kimse”Taşı sıksa suyunu çıkarır bir adamdı, hastalık onu ne hâle getirmiş!”

Taş kesilmek: Çok şaşırıp ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemez olmak; sesini çıkaramamak, hareket edememek”Çocuk sanki taş kesilmişti

Taş üstünde taş bırakmamak (koymamak): Her şeyi yıkıp yerle bir etmek”Belediye araçları gecekonduları yerle bir ettiler, taş üstünde taş koymadılar

Taş yürekli: Hiç acıma hissi taşımayan, merhametsiz”Taş yürekli herifler, çocukları hiç acımadan kurşuna dizdiler

Tatlı dil: Gönül alıcı, hoşa giden, kırmayan konuşma biçimi ya da söz”Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır

Tatlı sert: Kırmamakla birlikte yumuşak da olmayan söz ya da davranış

Tatlı su firengi: Batılılık taslayan, Batılı gibi davranan Doğulu Hristiyan

Tatlıya bağlamak: Bir anlaşmazlığı tarafları memnun edecek biçimde bir çözüme ulaştırmak”Nihayet işi tatlıya bağladık

Tava getirmek: Gereği kadar ısıtmak

Tavına getirmek: Bir işi en uygun duruma getirmek”Tavına getirip söyle

Tava gelmek: 1 Yumuşamak, kanmak 2 Süzülecek duruma gelmek”Söylediğim sözlerle tava geldi; tamam, yapalım dedi

Tavır almak (takınmak): Belli bir durum ve davranış almak”Ağabeyim bana niçin karşı tavır aldı bilmiyorum”


Tavşana kaç tazıya tut: Birbirine karşı olan tarafları çatışma için kışkırtma, davranışlarında yüreklendirme


Tavşanın suyunu suyu: İki şey arasında çok uzak bir ilgi olduğunu anlatmak için kullanılır


Tavşan yürekli: Korkak, ürkek, çekingen”Amma da tavşan yürekli bir adammışsın

Tazıya dönmek: 1 Oldukça zayıflamış olmak 2 Sırılsıklam, çok ıslanmış olmak

Tebelleş olmak: Kancayı takmak, musallat olmak, istediğini yaptırıncaya kadar yakasını bırakmamak”Başıma iyice tebelleş oldu, nereye gitsem oraya geliyor

Tebdil gezmek: Tanınmamak için kılık değiştirerek gezmek

Tefe koymak: Biriyle ilgili olarak alaylı dedikodu yapmak”Bunlar adamı tefe koyarlar, sakın ağzından bir şey kaçırma

Tekbir getirmek: “Allah-ü ekber” diyerek Allah`ın adını yüceltmek

Tekerine çomak sokmak: Birinin yolunda giden işini engellemek, aksatmak gibi davranışlarda bulunmak”Adamın tekerine çomak soktular, düzenini altüst ettiler

Tekin değil: 1 İçinde cinlerin olduğu kabul edilen bina ya da yer 2 Kendisinde bazı gizli güçlerin olduğu sanılan, tehlikeli kabul edilen kimse”O eski ev tekin değil diyorlar

Telâşa düşmek: Heyecanlanmak, aceleci olmak

Tel çekmek: 1 Telgraf çekmek 2 Telle sınırlandırmak, telle çevirmek

Telleyif pullanmak: Kimi bezeme teli ve süslerle iyice süslemek”Gelini bir güzel telleyip pulladılar

Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp koymak: Bir meseleyi sürekli anlatmak, yeni bir şeymiş gibi birçok defa söz konusu etmek

Temel atmak: 1 Bir yapının temellerini yapmaya başlamak 2 Bir işe başlamak, ilk davranışta bulunmak, girişmek”Evin temelini yarın atacağız inşallah

Temel taşı: 1 Bir yapının temeline konan taş 2 Bir şeye temel olan öğe, kişi, bir şeyin aslî unsuru, en güçlü dayanağı”Bu şiir, onun şiir anlayışının temel taşıdır

Temize çekmek: Karalama hâlindeki bir yazıyı yeniden, silintisiz ve kazıntısız bir şekilde kâğıda yazmak”Ödevlerinizi temize çekin

Temize çıkmak: Bir kimsenin suçsuz olduğu anlaşılmak”O yapmadı, temize çıkacak, göreceksin!”

Temiz para: 1 Kesintiden sonra elde kalan para miktarı 2 Doğru yoldan kazanılmış para

Tencerede pişirip kapağında yemek: Kıt kanat geçinmek, olanıyla yetinmek

Tencere dibin kara seninki benden kara: “Kötülükte, kusur yönünde sen benden daha betersin” anlamında kullanılır

Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş: İki değersiz kişi bir araya gelmiş, birleşmiş, yakışmışlar birbirlerine

Tepeden bakmak: Küçümsemek, kendini üstün görmek”İnsanlara tepeden bakmayı bırak artık, aciz bir varlık olduğunu düşün

Tepeden inme: 1 Beklenmedik, şaşırtıcı, ansızın gelen 2 Yüksek bir makamdan çıkan buyruk, emir”Tepeden inmeyle bir sürü ehliyetsiz adam geçti işin başına

Tepeden tırnağa (kadar): Her yanı, baştan aşağı, bütün vücudu”Tepeden tırnağa gözden geçirdi ihtiyarı


Tepesi atmak: Çok sinirlenmek, birden öfkelenmek”Tepesi atar atmaz salondakileri dışarı çıkardı


Tepesinde havan dövmek: Üst kattakiler gürültü yaparak alt kattakileri rahatsız etmek

Tepesinden (başından) kaynar su dökülmek: Hiç ummadığı bir durumla karşılaşıp derin bir üzüntüye kapılmak, sıkıntı içinde kalmak”Hayır cevabını alınca tepesinden kaynar su döküldü


Tepesine binmek: 1 Şımarıklığı sebebiyle her istediğini yapmak, yaptırmak 2 Kendinden güçsüzleri ezmek, onlara kötü davranmak”Düşmanların tepesine binmek boynumuza borç oldu


Tepesi üstü: Tepe taklak, başı yere gelmek üzere”Çocuk sandalyeden tepesi üstü düşmüştü



__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla