Şengül Şirin
|
T Harfi İle Başlayan Deyimler Ve Anlamları
T HARFİYLE BAŞLAYAN DEYİMLER
Tabana kuvvet: “Binecek bir şey yok, yayan gitmekten başka çare de kalmadı” anlamında kullanılır ”Haydi kalkın bakalım, tabana kuvvet!”
Tabanları kaldırmak: Çok hızlı yürümeye ya da çok hızlı koşarak kaçmaya başlamak ”Polislerin geldiğini görünce tabanları kaldırdı ”
Tabanları yağlamak: 1 Uzak bir yere yayan olarak gitmek için hazırlanmak 2 Hızlıca koşarak kaçmak
Taban tabana zıt: Birbirinin tamamen karşıtı olmak, birbirine çok aykırı ”Taban tabana zıt düşüncelere sahiptiler ”
Taban tepmek (patlatmak): Yayan olarak çok uzun yol yürümek, çok sık gidip gelmek ”Kasaba ile köy arasında o iş için az taban tepmedim ”
Tabanvayla gitmek: Araçla değil de yürüyerek gitmek
Taburcu olmak: İyileşen hasta, bakıma gerek duymadığından hastaneden çıkmak ”Taburcu olan arkadaşlarını karşılamaya gittiler ”
Tadı damağında kalmak: Tadını, lezzetini bir türlü unutamamak ”O kebabın tadı damağımda kaldı ”
Tadına bakmak: Küçük bir parçasını ağzına alarak lezzetini denemek, nasıl olduğunu yoklamak ”Yemeğin tadına baktın mı?”
Tadına varamamak: Bir şeydeki ince güzelliği duyamamak, hissedememek ya da kavrayamamak ”Şu dostluğumuzun tadına varamadım daha ”
Tadında bırakmak: Ölçülü olup aşırılığa kaçmamak ”Yeter çocuklar! Tadında bırakın, havayı bozacaksınız yoksa ”
Tadını almak: 1 Bir şeyin lezzetini almak 2 Yaptığı işten zevk duymaya başlamak ”O işin tadını aldı bir kez, daha peşini bırakmaz ”
Tadını çıkarmak: Bir şeyin sağladığı güzelliklerden ya da imkânlardan istediği gibi yararlanmak ”Şu tatilin tadını çıkarmaya çalışacağım ”
Tadını kaçırmak: Zevkine varılmaya çalışılan bir şeyde aşırılığa kaçarak olumsuz bir durum oluşturmak, zevki bozmak
Tadı tuzu kalmamak: Eski zevk veren yanı kalmamak, yavanlaşmak, güzel ve çekici durumu ortadan kalkmak ”İşlerimizin artık tadı tuzu kalmadı ”
Tahtalı köy: Mezarlık
Tahtası eksik: Aklı noksan, deli ”O ne biçim hareketti, tahtası eksik galiba!”
Takım taklavat: Hepsi, parçalarıyla birlikte
Takıp takıştırmak: Özenerek süslenmek ”Takıp takıştırmış, öyle çıkmıştı sokağa ”
Takke düştü kel göründü: Kusuru, kabahati örten şey ortadan kalkınca bütün çirkinlikler, hileler, ayıplar ortaya çıktı
Tam adamını bulmak: 1 En uygun kişiyi seçmek 2 En uygunsuz kişiyi seçmek ”Tam adamını bulmuşsunuz hani!”
Tam takır kuru bakır: İçinde hiçbir şey yok, bomboş ”Tam takır kuru bakır bir ev bırakıp gitmişler ”
Tam üstüne basmak: İstenilen şeyi bulmak, fikir ve davranışlarında isabet kaydetmek, istenilen sözü söylemek
Tanrı misafiri: Eve kendiliğinden gelen konuk ”O bir Tanrı misafiridir Nasıl kalk git diyebilirim ”
Taraf tutmak: Bir yanı desteklemek, yan çıkmak ”Ben sana taraf tutup da onların düşmanlığını kazanma demedim mi?”
Tarihe karışmak: Yalnız adı anılır olmak veya etkisi yok olmak
Tası tarağı toplamak: Gitmek üzere bütün eşyasını toplamak ”Tası tarağı toplamış arabanın gelmesini bekliyorduk ”
Taş atmak: Birine dokunacak, onu incitecek söz söylemek
Taş attı da kolu mu yoruldu?: “Bu kazancı sağlamak için hiç yoruldu mu, emek verdi mi, para harcadı mı?” anlamında kullanılır
Taşa tutmak: Üst üste taş atmak, sürekli taşlamak ”Çocuklar aşağı yoldan geçen karşı köylüleri taşa tuttular ”
Taş çatlasa: “Ne yapılsa, ne denli zorlansa, gerçekleşmesi imkânsız” anlamında kullanılır ”Taş çatlasa bu elbise otuz binden fazla etmez ”
Taş çıkartmak: Biri, ötekinden niteliğiyle üstün olmak ”Nezaketiyle akranlarına taş çıkartıyor ”
Taşı gediğine koymak: Zekice bir hareketle gerekli bir sözü tam zamanında ve yerinde söylemek
Taşı sıksa suyunu çıkarmak: Bedence çok kuvvetli, dinç kimse ”Taşı sıksa suyunu çıkarır bir adamdı, hastalık onu ne hâle getirmiş!”
Taş kesilmek: Çok şaşırıp ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemez olmak; sesini çıkaramamak, hareket edememek ”Çocuk sanki taş kesilmişti ”
Taş üstünde taş bırakmamak (koymamak): Her şeyi yıkıp yerle bir etmek ”Belediye araçları gecekonduları yerle bir ettiler, taş üstünde taş koymadılar ”
Taş yürekli: Hiç acıma hissi taşımayan, merhametsiz ”Taş yürekli herifler, çocukları hiç acımadan kurşuna dizdiler ”
Tatlı dil: Gönül alıcı, hoşa giden, kırmayan konuşma biçimi ya da söz ”Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır ”
Tatlı sert: Kırmamakla birlikte yumuşak da olmayan söz ya da davranış
Tatlı su firengi: Batılılık taslayan, Batılı gibi davranan Doğulu Hristiyan
Tatlıya bağlamak: Bir anlaşmazlığı tarafları memnun edecek biçimde bir çözüme ulaştırmak ”Nihayet işi tatlıya bağladık ”
Tava getirmek: Gereği kadar ısıtmak
Tavına getirmek: Bir işi en uygun duruma getirmek ”Tavına getirip söyle ”
Tava gelmek: 1 Yumuşamak, kanmak 2 Süzülecek duruma gelmek ”Söylediğim sözlerle tava geldi; tamam, yapalım dedi ”
Tavır almak (takınmak): Belli bir durum ve davranış almak ”Ağabeyim bana niçin karşı tavır aldı bilmiyorum”
Tavşana kaç tazıya tut: Birbirine karşı olan tarafları çatışma için kışkırtma, davranışlarında yüreklendirme
Tavşanın suyunu suyu: İki şey arasında çok uzak bir ilgi olduğunu anlatmak için kullanılır
Tavşan yürekli: Korkak, ürkek, çekingen ”Amma da tavşan yürekli bir adammışsın ”
Tazıya dönmek: 1 Oldukça zayıflamış olmak 2 Sırılsıklam, çok ıslanmış olmak
Tebelleş olmak: Kancayı takmak, musallat olmak, istediğini yaptırıncaya kadar yakasını bırakmamak ”Başıma iyice tebelleş oldu, nereye gitsem oraya geliyor ”
Tebdil gezmek: Tanınmamak için kılık değiştirerek gezmek
Tefe koymak: Biriyle ilgili olarak alaylı dedikodu yapmak ”Bunlar adamı tefe koyarlar, sakın ağzından bir şey kaçırma ”
Tekbir getirmek: “Allah-ü ekber” diyerek Allah`ın adını yüceltmek
Tekerine çomak sokmak: Birinin yolunda giden işini engellemek, aksatmak gibi davranışlarda bulunmak ”Adamın tekerine çomak soktular, düzenini altüst ettiler ”
Tekin değil: 1 İçinde cinlerin olduğu kabul edilen bina ya da yer 2 Kendisinde bazı gizli güçlerin olduğu sanılan, tehlikeli kabul edilen kimse ”O eski ev tekin değil diyorlar ”
Telâşa düşmek: Heyecanlanmak, aceleci olmak
Tel çekmek: 1 Telgraf çekmek 2 Telle sınırlandırmak, telle çevirmek
Telleyif pullanmak: Kimi bezeme teli ve süslerle iyice süslemek ”Gelini bir güzel telleyip pulladılar ”
Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp koymak: Bir meseleyi sürekli anlatmak, yeni bir şeymiş gibi birçok defa söz konusu etmek
Temel atmak: 1 Bir yapının temellerini yapmaya başlamak 2 Bir işe başlamak, ilk davranışta bulunmak, girişmek ”Evin temelini yarın atacağız inşallah ”
Temel taşı: 1 Bir yapının temeline konan taş 2 Bir şeye temel olan öğe, kişi, bir şeyin aslî unsuru, en güçlü dayanağı ”Bu şiir, onun şiir anlayışının temel taşıdır ”
Temize çekmek: Karalama hâlindeki bir yazıyı yeniden, silintisiz ve kazıntısız bir şekilde kâğıda yazmak ”Ödevlerinizi temize çekin ”
Temize çıkmak: Bir kimsenin suçsuz olduğu anlaşılmak ”O yapmadı, temize çıkacak, göreceksin!”
Temiz para: 1 Kesintiden sonra elde kalan para miktarı 2 Doğru yoldan kazanılmış para
Tencerede pişirip kapağında yemek: Kıt kanat geçinmek, olanıyla yetinmek
Tencere dibin kara seninki benden kara: “Kötülükte, kusur yönünde sen benden daha betersin” anlamında kullanılır
Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş: İki değersiz kişi bir araya gelmiş, birleşmiş, yakışmışlar birbirlerine
Tepeden bakmak: Küçümsemek, kendini üstün görmek ”İnsanlara tepeden bakmayı bırak artık, aciz bir varlık olduğunu düşün ”
Tepeden inme: 1 Beklenmedik, şaşırtıcı, ansızın gelen 2 Yüksek bir makamdan çıkan buyruk, emir ”Tepeden inmeyle bir sürü ehliyetsiz adam geçti işin başına ”
Tepeden tırnağa (kadar): Her yanı, baştan aşağı, bütün vücudu ”Tepeden tırnağa gözden geçirdi ihtiyarı ”
Tepesi atmak: Çok sinirlenmek, birden öfkelenmek ”Tepesi atar atmaz salondakileri dışarı çıkardı ”
Tepesinde havan dövmek: Üst kattakiler gürültü yaparak alt kattakileri rahatsız etmek
Tepesinden (başından) kaynar su dökülmek: Hiç ummadığı bir durumla karşılaşıp derin bir üzüntüye kapılmak, sıkıntı içinde kalmak ”Hayır cevabını alınca tepesinden kaynar su döküldü ”
Tepesine binmek: 1 Şımarıklığı sebebiyle her istediğini yapmak, yaptırmak 2 Kendinden güçsüzleri ezmek, onlara kötü davranmak ”Düşmanların tepesine binmek boynumuza borç oldu ”
Tepesi üstü: Tepe taklak, başı yere gelmek üzere ”Çocuk sandalyeden tepesi üstü düşmüştü ”
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|