Şengül Şirin
|
S Harfi İle Başlayan Deyimler Ve Anlamları
Sipsivri kalmak: Tek başına, çaresiz ortada kalmak ”Sipsivri kalakalmıştım, ne yapacağımı bilmiyordum ”
Sivri akıllı: Kimsenin aklını beğenmeyen, düşünceleri kimseninkine benzemeyen, acayip fikirleri olan ”Hangi sivri akıllıya uydunuz da böyle yaptınız!”
Soğuk almak: Üşüyüp hastalanmak ”Soğuk almışım, öksürüp duruyorum ”
Soğuk duş etkisi yapmak: Ansızın bildirilen tatsız bir haber karşısında olumsuz bir tepki göstermek
Soğuk kanlı: Serin kanlı, kolayca kızmayan, heyecana kapılmayan, telâş etmeyen ”Helâl olsun, ne soğuk kanlı davrandı ”
Soğuk nevale: Sevimsiz, söz ve davranışları sıcak olmayan, insanlardan uzak duran kimse
Sokağa düşmek: 1 Bir şey çoğalıp değerini yitirmek 2 Kötü yola sapmak ”Kimsesiz olduğu için itilip kakıldı, sonunda sokağa düştü zavallı ”
Sokak süpürgesi: Evinde oturmayıp çok gezen, sürtük kadın
Solda sıfır: “Hiçbir değeri ve önemi yok” anlamında kullanılır ”Senin yaptığın iş benimkinin yanında solda sıfır kalır ”
Soluğu kesilmek: Nefes alamaz olmak, gücü tükenmek ”Bu yokuş soluğumuzu keseceğe benziyor ”
Soluk aldırmamak: Çok sıkı çalıştırmak, dinlenmesine fırsat vermemek
Soluk soluğa: Zor nefes alarak; heyecan, telâş, yorgunluk veya bitkinlikle; koşmaktan güçlükle, sık sık soluyarak ”Soluk soluğa içeri girdi ”
Son kozunu oynamak: Elindeki son imkânı kullanmak, son çareye başvurmak
Sonradan görme: Sonradan zenginleşerek gösteriş, kibarlık, övünme gibi davranışlarda bulunan ”Sonradan görme ne olacak!”
Sorguya çekmek: Bir kimseye yaptıklarından ötürü sorular sormak ve cevaplarını istemek ”Mahkûmu hemen sorguya çekmişler ”
Soyup soğana çevirmek: 1 Her şeyini, varını yoğunu elinden almak 2 (Hırsız) bir yeri ya da kişiyi iyice soymak ”Dükkânı soyup soğana çevirmişler ”
Sökün etmek: Bir şey çıkagelmek, art arda gelmek, birbiri ardından görünmek ”Göçmen kuşlar ufuktan sökün ettiler ”
Söz açmak: Bir konu hakkında konuşmaya başlamak ”Toplantıda felsefeden söz açtı ”
Söz almak: 1 Konuşmaya başlamak için toplantı başkanından izin almak, öyle konuşmaya başlamak 2 Birinin bir iş yapacağını kesin olarak bildirmesini sağlamak 3 Erkek tarafı, istenilen kızın verileceğine dair ailesinden olumlu cevap almak ”Toplantıda ilk olarak Ayşe söz almak istedi ”
Söz altında kalmamak: Bir kimsenin kendisini inciten sözüne benzer şekilde cevap vermek ”Benim söz altında kalacağımı sanıyordu ”
Söz ayağa düşmek: Bir konu, herkesin ağzına dökülmek, sorumsuz ve yetkisiz kimselerin düşünce bildirdikleri duruma gelmek
Söz bir Allah bir: “Verdiğim sözü yerine getireceğim, ondan dönmeyeceğim; Cenab-ı Hakk`ın bir olduğunda şüphe yoktur; ona nasıl inanıyorsam, verdiğim sözün doğruluğuna da inanın” anlamında kullanılır
Söz birliği etmek: Bir olayla ilgili olarak aynı şeyleri söylemek üzere anlaşmak, aynı görüşte olmak ”Onunla söz birliği mi ettiniz?”
Söz çıkmak: 1 Ortalıkta bir rivayet dolaşmak 2 Hakkında dedikodu yapılır olmak ”Bir daha görüşmek istemiyorum, hakkımızda söz çıkacak diye korkuyorum ”
Sözde kalmak: Yapılması kararlaştırılmış bir iş gerçekleşmemek ”Sözde kalacaksa konuşmamızın bir anlamı yok ”
Söz dinlemek: Verilen bir öğüdü, bir sözü tutmak, davranışlarını buna uydurmak ”Sözümü dinleseydin başına bunlar gelmezdi!”
Söz geçirmek: Dediğini yaptırmak ”Oğluna söz geçirdin mi ki bana karışıyorsun?”
Söz gelmek: Bir davranışından veya sözünden ötürü eleştiriye uğramak, kötülenmek, yakınları kendisine darılmak
Söz götürmez: Gerçekliği, doğruluğu kesin ve açık olan; tersi savunulamayan ”Söz götürmez işler bunlar ”
Söz (laf) işitmek: Paylanmak, azarlanmak, biri kendisine darılmak ”Durup dururken babamdan söz işittik yine ”
Söz kaldırmamak: Onu inciten, onuruna dokunan söze dayanamayıp karşılık verir olmak ”Bu sözleri kaldırmamı beklemiyordun her hâlde?”
Söz kesmek: Evlenmek için anlaşıp kesin karar vermek ”Söz kesildi, iki ay sonra düğün olacak ”
Söz sahibi olmak: Herhangi bir konuda konuşmaya yetkisi bulunmak ”Bu şirketin alım ve satımında söz sahibi olmadığımı da kim söylemiş?”
Sözü ağzında bırakmak: Söylemekte olduğu şeyi bitirmesine fırsat vermemek, engel olmak
Sözü bağlamak: Konuştuklarını bir sonuca vardırmak, konuşmayı sonuçlandırmak ”Sözü bağlamasına az bir zaman kalmıştı ki bir gürültü koptu ”
Sözü çiğnemek: Söyleyeceklerini açık ve kesin ortaya koyamamak, istediğini söyleyememek
Sözü (bir şeye) getirmek: Konuşurken asıl üzerinde durmak istediği meseleye üstü kapalı değinmek, bu konunun üzerinde konuşulmasını sağlamak ”Söylesene açıkça, sözü nereye getirmek istiyorsun?”
Sözü kesmek: 1 Söyleyeceklerini bitirmeden susmak 2 Başkasının konuşmasına engel olmak ”Bir anda sözünü kesip kürsüden indi ”
Sözüm meclisten dışarı: “Konuşmam arasında hoşunuza gitmeyecek, kaba olabilecek, ağza alınması doğru olmayan sözler kullanacağım ancak bunların sizinle ilgisi yoktur” anlamında kullanılır
Sözüm ona: “Güya, sanki, sözde” anlamlarında kullanılır
Sözünde durmak: Verdiği sözün gereğini yerine getirmek ”Demek sözündeduracaksın, iyi ”
Sözünden çıkmamak: Birinin isteklerine, öğütlerine kulak vermek, o ne derse onu yapmak
Sözüne gelmek: En sonunda karşı çıktığı kimsenin fikrini kabul etmek ”Demek sözüme geldin, o hâlde gidelim ”
Sözünü balla kestim: “Sözünüzü kesmemi hoş görün; özür dilerim, sözünüzü kesmek zorunda kaldım” anlamında kullanılır
Sözünü esirgememek: Ne düşünüyorsa söylemek, kimseden çekinmemek, karşısındakini kıracağım diye kaygılanmamak ”Ondan sözümü esirgeyecek değilim, tamam mı?”
Sözünü geri almak: Söylemiş olduğu sözün doğru olmadığını kabul ederek söylenmemiş sayılmasını istemek ”Sözünü geri al, yoksa karışmam!”
Sözünün eri olmak: Verdiği sözü ne pahasına olursa olsun yerine getiren bir kişi olmak ”Ona güvenin, o sözünün eri olan birisidir ”
Sözünü tutmak: 1 Verdiği sözü yerine getirmek 2 Birinin verdiği öğüde uymak ”Babanın sözünü tut, zararlı çıkmazsın ”
Sözünü yabana atmamak: Bir kimsenin söylediklerine önem vermek ”Öğretmenin sözünü yabana atma sakın ”
Sucuk gibi ıslanmak: Baştan aşağı, elbisesinin ve vücudunun her yanına su değmek ”Hortumu üstüme tutup beni sucuk gibi ısladı ”
Sudan cevap: Üstünkörü, tutar yanı olmayan, baştan savma cevap ”Ne sordumsa sudan cevaplar aldım ”
Sudan ucuz: Çok ucuz, âdeta bedava gibi ”Sizin orda elbiseler sudan ucuzmuş öyle mi?”
Su dökünmek: Yıkanmak ”Buz gibi havada bile su dökünmekten kaçınmaz ”
Su gibi akmak: 1 Zamanın çok hızlı geçip gitmesi 2 Bol bol gelmek ya da gitmek (para, yiyecek vs ) ”Para su gibi akıyor, o harcamayacak da ben mi harcayacağım?”
Su gibi bilmek: Çokiyi, yanlışsız bilmek veya okumak ”Senin konunu da su gibi biliyorum ”
Su gibi ezberlemek: Çok iyi, yanlışsız ve takılmadan söyleyebilecek ölçüde ezberlemek
Su gibi gitmek: Bol bol harcamak ”Paralar su gibi gitti ”
Su götürmez: Kesin, başka bir yoruma açık olmayan ”Şu anlattıkları su götürmez gibi geliyor bana ”
Su götürür olmak: Çeşitli yorumlara elverişli olmak
Su içinde kalmak: Çok terleyip sırılsıklam olacak biçimde ıslanmak
Su katılmamış: Saf, katıksız, bozulmamış, başka bir etkiyle değişmemiş olan, hilesiz
Su koyvermek: 1 Sebze ve et pişerken suyunu salıvermek 2 Cıvıtmak, sözünde durmamak ”Su koyvermeden çalışamaz mısın sen?”
Sululuk etmek: Cıvıklık etmek, taşkın hareketlerde bulunmak, ciddi davranmamak ”Sululuk etmeyi bırak da çalışmaya bak ”
Surat asmak: Kaşlarını çatıp yüzüne küskün ve dargın bir anlam vermek
Surat bir karış: Öfkeli, kızgın, üzüntülü ve somurtkan ”Yanına vardığımızda suratı bir karıştı ”
Suratını ekşitmek: Hoşnutsuzluğunu yüz ifadesiyle belli etmek ”Bütün gün suratını ekşitip durdu ”
Sus payı: Bir kimseye bildiklerini söylememesi karşılığında verilen para, susmalık
Suya götürüp susuz getirmek: Birinden çok kurnaz olmak, onu aldatabilecek kadar akıllı ve kabiliyetli olmak
Suya sabuna dokunmamak: Sakıncalı konulardan uzak durmak, davranışlarıyla birilerini incitmeyecek yol tutmak ”Başına gelen son belâdan sonra suya sabuna dokunmamaya karar verdi ”
Suyu bulandırmak: İyi, olumlu, yolunda giden bir işi art niyetle karıştırmak ”Sen de suyu bulandırmasan olmaz değil mi?”
Suyu kaynamak: İş başından uzaklaştırılması zamanı yakın olmak ”Sen de suyu kaynayanlar arasında yer alıyorsun ”
Suyu mu çıktı?: “Beğenilmeyecek nesi var, ne kusurunu gördün ki orada kalmıyorsun?” anlamında kullanılır
Suyun başı: 1 Suyun çıktığı yer, kaynak 2 En çok yarar sağlanacak yer 3 Bir iş için en önemli, iş en son kendisinde bitecek kişi, mevkii ”Yorgun bedenlerini suyun başındaki çimenlerin üstüne bıraktılar ”
Suyunca gitmek: Bir kimseyi öfkelendirmeyecek biçimde hareket edip davranışlarını onun isteğine, eğilimlerine uydurmak ”Aman kızım kocanın suyunca git de sana zarar vermesin ”
Suyu nereden geliyor?: “Bu işi yürütmek için harcanan para hangi kaynaktan sağlanıyor ” anlamında kullanılır
Suyunu çekmek: 1 Yemek çok kaynayıp hiç suyu kalmamak 2 Bir şeye özellikle de para harcanıp tükenmek ”Paralar suyunu çekti, ağanın da forsu bitti ”
Suyunun suyu: Çok uzaktan ilgisi bulunan şey
Su yüzü görmemiş: Hiç yıkanmamış, çok kirli ”Günlerce hapiste kaldım, su yüzü görmedim hiç ”
Su yüzüne çıkmak: Belli olmak, aydınlanmak ”Bu işin asıl sebepleri su yüzüne çıkacak, sen de gününü göreceksin ”
Süklüm püklüm: Korkup çekinerek, ezilip büzülerek, utanıp sıkılarak ”Süklüm püklüm yanımıza yaklaştı
Sükûtla geçiştirmek: Asıl mesele üzerinde bir şey konuşmamak, sessizce atlamak
Sünger çekmek: Unutmak, silmek, hiçbir şey olmamış saymak ”Sen o işin üzerine bir sünger çek hele ”
Süngüsü düşük: Eski atılganlığı, neşesi, canlılığı, etkinliği kalmamış ”Bir hayli süngüsü düşük çıktı müdürün yanından ”
Sürüncemede kalmak: Gecikmek, bir türlü sonuçlanamamak, askıda kalmak ”Bizim iş sakın sürüncemede kalmasın çocuklar!”
Sürüden ayrılmak: Herkesin tuttuğu yolu bırakıp ayrı bir yol takip etmek ”Sürüden ayrılanı her zaman kurt kapar mı?”
Süt dökmüş kedi gibi: Bir kabahat işleyip de bu kabahatinden dolayı utanan, korkan, çekinen kimsenin durumunu anlatmak için kullanılır
Süt kuzusu: 1 Henüz meme emen kuzu 2 Çok küçük bebek, yavru, korunması gereken küçük çocuk 3 Çok nazlı, el bebek gül bebek büyütülmüş kimse ”Daha süt kuzusu o, nasıl kıyılıp da vurulur ona?”
Süt liman olmak: Dingin, gürültüsüz, sakin olmak ”Ortalık bir anda süt liman olmuştu ”
Sütü bozuk: Mayası bozuk, kötü soydan gelen ve ahlâksızlık eden kimse ”Senin gibi sütü bozuklara selâm verilir mi?”
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|