01-14-2011
|
#1
|
Şengül Şirin
|
İslamiyet’in Kabulünden Sonraki Türk Destanları
İslamiyet’in Kabulünden Sonraki Türk Destanları
1 Karahanlı Dönemi
Satuk Buğra Han Destanı
Hz Muhammed kanatlı atı Burak’ın sırtında göklere yükseldiği “Mirâc Gecesinde” gök katlarında kendinden önceki peygamberleri görür Bunlar arasında birini tanıyamaz ve Cebrail’e bunun kim olduğunu sorar Cebrail : ” Bu peygamber değildir Bu sizin ölümünüzden üç asır sonra dünyaya inecek olan bir ruhtur Türkistan’da sizin dininizi yayacak olan bu ruh “Abdülkerim Satuk Buğra Han” adını alacaktır ” Hz Muhammed yeryüzüne döndükten sonra hergün islâmiyeti Türk ülkesine yayacak olan bu insan için dua etti
Hz Muhammed’in arkadaşları da bu ruhu görmek istediler Hz Muhammed dua etti Başlarında Türk başlıkları bulunan silâhlı, kırk atlı göründü Satuk Buğra Han ve arkadaşları selâm verip uzaklaştılar Bu olaydan üç asır sonra Satuk Buğra Han, Kaşgar Sultanının oğlu olarak dünyaya geldi Satuk Buğra Hanın doğduğu gün yer sarsılmış, mevsim kış olduğu halde bahçeler, çayırlar çiçeklerle örtülmüştü Falcılar bu çocuğun büyüyünce müslüman olacağını söyleyerek öldürülmesini isterler Satuk Buğra Hanı, annesi : ” Müslüman olduğu zaman öldürürsünüz ” diyerek ölümden kurtarır
Satuk Buğra Han 12 yaşında arkadaşlarıyla birlikte ava çıkmağa başlar Avda oldukları günlerden birinde kaçan bir tavşanın arkasından hızla koşarken arkadaşlarından uzaklaşır Kaçan tavşan durur ve bir ihtiyar insan görünümü kazanır Satuk Buğra Han’ın sonradan Hızır olduğunu anladığı bu yaşlı kişi ona Müslüman olmasını öğütler ve islâmiyeti anlatır Satuk Buğra, Kaşgar hükümdarı olan amcasından islâmiyeti kabul etmesini ister
Kaşgar Hanı, müslüman olmayacağını söyler Satuk Buğra Han’ın işaretiyle yer yarılır ve hükümdar toprağa gömülür Satuk Buğra Han hükümdar olur ve bütün Türk ülkeleri onun idaresinde islâmiyeti kabul ederler Satuk Buğra Han, ömrünü müslümanlığı yaymak için mücadele ile geçirmiştir Menkabelere göre Satuk Buğra Han’ın düşmana uzatıldığında kırk adım uzayan bir kılıcı varmış ve savaşırken etrafına ateşler saçıyormuş 96 yaşında Tanrıdan davet almış bu sebeble Kaşgar’a dönmüş ve hastalanarak burada ölmüştür
2 Kazak – Kırgız Kültür Dâiresi
Manas Destanı
Ortaasya’da yaşayan Türk boyları arasında XIII yüzyılda doğup gelişmiştir Cengiz nâme Moğol hükümdarı Cengiz’in hayatı, kişiliği ve fetihleri ile ilgili olarak Cengiz’in oğulları tarafından idare edilen Türkler tarafından meydana getirilmiştir Orta Asya’da yaşayan Türkler özellikle de Başkurd, Kazak ve Kırgız Türkleri, Cengiz destanını çok severek günümüze kadar yaşatmışlardır Cengiz-nâme’de, Cengiz bir Türk kahramanı olarak kabul edilmekte ve hikâye Türk tarihi gibi anlatılmaktadır
Cengiz, Uygur Türeyiş destanının kahramanları gibi gün ışığı ile Kurt-Tanrı’nın çocuğu olarak doğar Cengiz-nâme, Moğol Hanlarının destanî tarihi olarak kabul edildiğinden tarih araştırıcılarının da dikkatini çekmiştir XVII yüzyılda Orta Asya Türkçesinin değerli yazarı Ebü’l Gâzi Bahadır Han, “şecere-i Türk” adlı eserinde “Cengiz-Nâme”nin 17 varyantını tesbit ettiğini söylemektedir Bu bilgi, bu destanın, Orta Asya’daki Türkler arasındaki yaygınlığını göstermektedir
Orta Asya Türkleri, Cengiz’i islâm kahramanı olarak da görmüşler ve ona kutsallık atfetmişlerdir Batıdaki Türkler tarafından ise Cengiz hiç sevilmemiştir Arap tarihçilerinin, bu hükümdarı islâm düşmanı olarak göstermeleri ve tarihî olaylar onun sevilmemesinde etkili olmuştur Moğolların Anadolu�ya saldırgan biçimde gelip ortalığı yakıp yıkmaları, Bağdat’ın önce Hülâgu daha sonra Timurlenk tarafından yakılıp yıkılması, Timurlenk’in Yıldırım Beyazıd’la sebebsiz savaşı gibi tarihi gerçekler, Cengiz’in de diğer Moğollar gibi sevilmemesine sebeb olmuştur Cengiz-Nâme batıda yaşayan Türkler’in hafıza ve gönüllerinde yer almamıştır “Cengiz-Nâme”nin Orta Asya Türkleri arasında bir diğer adı da ” Dâstân-ı Nesl-i Cengiz Han”dır Edige Bu destanda XIII yüzyılda Hazar denizi kıyısında kurulan Altınordu Hanlığının XV yüzyılda Timurlular tarafından yıkılışı anlatılmaktadır
Destanın adı, Altınordu Hanı ve bu destanın kahramanı Edige Mirza Bahadır’a atfen verilmiştir Edige Mirza Bahadır’ın devletini ayakta tutabilmek için yaptığı büyük mücadeleler, ölümünden sonra XV yüzyılda destan haline getirilmiştir 1820′yılından itibaren yazıya geçirilen Edige destanının Kazak-Kırgız, Kırım, Nogay, Türkmen, Kara Kalpak, Başkırt olmak üzere altı rivâyeti tesbit edilmiştir Çeşitli Türk guruplar arasında Alp Er Tunga ve Oğuz Kağan gibi ilk Türk destanlarının izlerini taşıyan Türk kahramanlık dtünya görüşünü temsil eden burada bahsi geçenler kadar yaygınlaşmamış ortak edebiyat geleneği içinde yer almamış pek çok başka destan örneği bulunmaktadır
Osmanlı sahasında destandan hikâyeye geçişte ara türler olarak da nitelendirilen çok tanınmış ve bir çok Türk topluluklarınca da bilinen Köroğlu örneği yanında daha sınırlı alanlarda tesbit edilen Danişmendname , Battalname gibi ilgi çekici örnekler de bulunmaktadır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|
|