Konu: İran
Yalnız Mesajı Göster

Cevap : İran

Eski 12-29-2010   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : İran



İslam cumhuriyeti

1 nisan 1979'da referandumla cumhuriyet kuruldu, imparatorluk rejiminin birçok siyasi ve askeri sorumlusu öldürüldü (özellikle, nisan 1979'da, Emir Abbas Hü-veyda) Ayetullah Humeyni ve yandaşları, devrimci sol ve liberal burjuvaziye göre daha etkili olmaya başladılar Ağustos 1979'da islami cumhuriyet partisi içinde örgütlenen ve yarı resmi bir milis ("Devrim muhafızları") kuran din adamları Kurucu Meclis üyeliklerinin çoğunu elde ettiler; Meclis'in hazırladığı anayasa, referandumla onaylandı (aralık 1979) ve iran' ın yönetiminde Humeyni'nin öncü rolünü kabul etti Kasım 1979'da, liberallerin desteğine sahip olan Bazârgân istifa etmek zorunda kaldı 4 kasım 1979'da Tahran' daki amerikan elçiliğinin 52 görevlisi, Humeyni yanlısı "öğrenciler" tarafından rehin alındı; öğrenciler, görevlilerin serbest bırakılması karşılığında ABD'nin şahı iran'a teslim etmesini istediler ABD'yle iran arasında çok ciddi bir bunalım başladı; şahın ölümü (Kahire'de, temmuz 1980) bunalımın hemen çözülmesini sağlayamadı Nisan 1980'de ABD'nin rehineleri kurtarmak için giriştiği askeri harekât başarısızlığa uğradı

Aralık 1979'da Humeyni yandaşları ve Ayetullah Şeriatmedari'nın grubu gibi rakip gruplar özellikle Azerbaycan'da çarpıştılar Ocak 1980'de Ebülhasan Beni Sadr, Humeyni'nin desteğiyle devlet başkanı seçildi İslami cumhuriyet partisi mart ve mayıs 1980 genel seçimlerini kazandı; ağustosta Muhammet Ali Recai, Parlamento tarafından başbakanlığa getirildi Eylülde, birkaç aydır Irak ve iran birliklerinin çatışmasına yol açan sınır olayları, Irak'ın Huzistan'a saldırmasıyla açık savaşa dönüştü Buna paralel olarak Tahran, ülke İçindeki etnik azınlıkların (özellikle Kürtler ve Araplar) ayrılma girişimlerine karşı da mücadele etmek zorunda kaldı Dış ve İç güçlükler, Humeyni tarafından halkı harekete geçirmek ve iktidarın her tür muhalefet karşısındaki tutumunu sertleştirmesi için kullanıldı Aynı zamanda iktidar herkesi islami ahlak ilkelerine kesinlikle uymaya zorladı ve bahailere karşı baskı uyguladı

Amerika-iran görüşmeleri, ocak 1981'de Cezayir'in arabulucuğu sayesinde başarıyla sonuçlandı; Tahran'dakl amerikan elçiliğinin 52 rehinesi 444 gün süren tutsaklıktan sonra serbest bırakıldılar Martta Beni Sadr ile başbakan Recai arasında bir anlaşmazlık ortaya çıktı 8 haziranda Humeyni ilk kez devlet başkanını eleştirdi ve Beni Sadr ayın 21'inde, cumhurbaşkanının yandaşlarıyla muhalifleri arasındaki kanlı çatışmalardan sonra görevinden alındı Beni Sadr, Halkın müca-hitleri'nin önderi Mesut Recevi ile birlikte Fransa'ya kaçtı Beni Sadr'ın azledilmesi üzerine marxçı-lenlnci sol ve özellikle devrimci müslümanlar islami cumhuriyet par-tisi'yle şiddetli bir çatışmaya girdiler; 28 haziranda islami cumhuriyet partisi'nin merkezinde bir bombanın patlaması, parti genel sekreteri Ayetullah Bihişti ile on hü-kemet üyesinin ve yirmi milletvekilinin ölmesine yol açtı 24 temmuz 1981'de Ali Recai, oyların yüzde 80'ini alarak cumhurbaşkanı seçildi Ama şiddet tırmanmaya devam etti 26 haziran 1981'de Uluslararası af örgütü, şubat 1979'dan sonra 1 600 iranlı'nın idam edildiğini açıkladı 30 ağustos 1981 'de devlet başkanının makamı bombalandı ve Recai'nin yanı sıra sekiz kişi daha öldü iktidar, bu eylemlere, sola, özellikle "Halkın mücahitleri"ne yönelik geniş çaplı bir tutuklama ve idam dalgasıyla karşılık verdi Ekim 1981'de Ali Hameney cumhurbaşkanı seçildi ve Hüseyin Musevi başbakanlığa getirildi

Kötü bir iktisadi durumla daha da ağırlaşan bu iç güçlüklere rağmen, iran, Irak saldırısına karşı önemli başarılar (eylül 1981 Abadan çarpışması, mayıs 1982'de Hürremşehir'in geri alınması) elde etti, daha sonra da karşı saldırıya (temmuz 1982) geçti
Savaş durumu, muhalefetin etkisizleş-tirilmesine gerekçe sağladı Eski başbakan Mehdi Bazârgân'ın önderi olduğu muhalefet grubunun eylemleri engellendi Bahailer tutuklandı, mallarına elkondu, kurumları kapatıldı, önderleri idam edildi Solcu Tudeh partisi de ortadan kaldırıldı, önderleri hapsedildi Yönetime karşı Mücahidin gerillaları suikastlar düzenlediler Irak'ta ayrılıkçı mücadele sürdüren Mesut Barzani, Celal Talabani gibi kurt önderler desteklenirken ülkenin kuzey-batı'sında, Kürdistan yöresinde kürt çetelerle çatışmalar sürdü

Ekim 1983'te Ayetullah Humeyni başkanlığında toplanan Yüksek savunma konseyi, Irak'ın Basra körfezindeki liman ve tesislere saldırması durumunda körfezin bütün gemilere kapatılması, Kerkük petrol bölgesine saldırılar düzenlenmesi kararı aldı

Türkiye-İran ilişkileri


iran'la Türkiye arasında ilişkiler 22 nisan 1926'da imzalanan Güvenlik ve dostluk antlaşması'yla kuruldu Antlaşmaya göre taraflar birbirlerine karşı saldırıda bulunmamayı kabul ediyorlar, biri savaşa girerse öteki ülke tarafsız kalmakla yükümleniyordu Altıncı maddeye göre sınırdaki aşiretlerin suç niteliğindeki eylemlerine ve hazırlıklarına son vermek için iki taraf önlemler alabilecekti 1932'de aşiretlerin çıkardığı olayları önlemek İçin bir sınır değişikliği yapıldı, 1926 antlaşması yenilendi Rıza Şah Pehlevi'nin 1934'te Atatürk'ü ziyareti iki ülke arasındaki dostluğu pekiştirdi 1937'de Tahran'da iki ülke arasında çeşitli konularda dokuz antlaşma imzalandı Temmuz 1937'de Tahran'da Sadabat sarayı'nda imzalanan, Afganistan ve Irak' ın da katıldığı dörtlü paktı (-> SADABAT PAKTI) bölgede barışın yerleşmesinde önemli bir aşama oldu ikinci Dünya sa-vaşı'ndan sonra Bağdat paktı (1955) ve CENTO (1959) gibi bölgesel ittifaklar içinde yer almaları Türkiye ve iran'ı daha da yaklaştırdı 1964'te Pakistan'ın da katıldığı, Kalkınma için bölgesel işbirliği (RCD) örgütü, iktisadi ve kültürel konularda işbirliğinin gelişmesine katkılarda bulundu 1980'de başlayan iran-lrak savaşı'nda Türkiye iki ülkeyle de dostane ilişkilerini sürdürdü; iran'la ticari ilişkilerini geliştirdi

KURUMLAR


iran islam Cumhuriyeti anayasası, 2 ve 3 aralık 1979'da referandumla kabul edildi imam Humeyni ve arkadaşlarınca hazırlanan bu temel yasa, hukuksal kurallarda islami buyrukların üstünlüğü ilkesini ilan etti
Yürütme gücü, dört yıl için genel oyla seçilen cumhurbaşkanına ve Millet mec-lisi'nde çoğunluğu temsil eden bir başbakana bırakıldı Meclis de dört yıl için genel oyla seçilecekti
Yetkilerin denetimi ve yönetimi, halen Humeyni'nin elinde bulunan imamlık kurumunun yetkisindedir; ondan sonra yönetim başka bir ruhani önder ya da bir konseye geçecektir, imamın sahip olduğu çok geniş yetkiler onun islam Cumhu-riyeti'nin gerçek yöneticisi olmasını sağlar Meclis'in onayından geçen yasaların islami kurallara uygunluğunu sağlamakla görevli Gözetim konseyi üyelerini imam saptar; gerektiğinde bu konsey Meclis'e sansür uygulayabilir ve cumhurbaşkanını azletme yetkisi vardır; yargı gücünün üst kademelerine atamalar yapar ve nihayet silahlı kuvvetleri yönetir

İRAN EDEBİYATI

Günümüze kadar gelebilen belgeler, İO Vl-V yy'larda iran'da bir şiir ve edebiyat geleneğinin varlığını ortaya koyar Bu geleneğin, daha da eskilere doğru uzanması olasıdır Zerdüşt dininin kutsal kitabı Avesta, iran edebiyatının en eski örneklerinden biri olarak kabul edilir Bu kitaba, çivi yazısıyla yazılmış yazıtları da eklemek gerekir Avesta'da iran edebiyatının en eski şiir örnekleri olan gata (Gâsa)'lara (şarkı) da rastlanır Bu kitaptan sonra Turfan' da ele geçirilen belgelerdeki mani dini ile ilgili, bir bölümü çeviri, bir bölümü özgün ve orta farsçanın özelliklerini taşıyan metinler gelir Bu metinlerde islam öncesi edebiyatın İlk lirik örneklerine rastlanır Orta farsça döneminde iran edebiyatı, biri yiğitlik ve din ile ilgili ulusal destan; öteki münazara türünden bilgelik edebiyatı olmak üzere iki doğrultuda gelişti Bunlardan birincisine manzum Ayâtkâr-ı Zerirân (Zeriran'ın anısı), ikincisine yine manzum Draht-ı Asûrik (Asurlu ağacı) adlı yapıtlar örnek olarak gösterilebilir Hint kökenli Ke-lile ve Dimne, Şindbadnâme, Bileher ve Budasefadh yapıtların arapça çevirilerinden, bunların daha önce orta farsçaya da çevrildikleri anlaşılır Yine aynı dönemin adları bilinen bazı yapıtlarının ise, islam dönemine yalnızca konuları aktarılabildi Bu eski iran kültürü, ortaçağ islam uygarlığının oluşmasında önemli rol oynadı Bu kültür etkisinin edebiyat alanındaki örnekleri arasında Şehname'de doruk noktasına ulaşan Hudayname (Hataynamek) başta gelir, iran hükümdarları ile ilgili yarı efsanevi yarı tarihi bir yapıt niteliğindeki Hudayname, islam tarih yapıtlarına önemli bir kaynak oldu Sasani döneminin ünlü vezirlerinden Buzurgmlhr'ln özlü sözlerden oluşan kısa öğütleri, müslümanlık döneminde de yaşamını sürdürdü Bu dönemde, sonradan yeniden ele alınan yapıtlar arasında Fahrettin Gürgani'nin Vis uRamin adlı mesnevisini de belirtmek gerekir
XII yy'dan başlayarak farsça, Anadolu'dan Hindistan'a kadar birçok halkın ortak kültür dili durumuna geldi Doğu müs-lüman dünyası tarihi boyunca, iran edebiyatı bu tarihlerin evrelerine göre sanat koruyucularına, okullara, ünlü yayım ve kültür merkezlerine sahip oldu Sınırları kesin çizgilerle belirlenmiş olmayan bu edebiyata Samaniler, Gazneliler, Selçuklular, Moğollar, Timurlular; Safeviler, Kaçarlar gibi, her hanedan kendi damgasını basmıştır Çağdaş dönemde, edebiyatları klasik farsçaya doğrudan doğruya çok şey borçlu olan üç devlet vardır: Afganistan, iran ve Tacikistan Urdu, hindi ve türk-çe gibi birçok dil de, köklü bir biçimde farsçanın etkisi altında kalmıştır, islamın yeni halklara tanıtılması için, çoğu kez farsça kullanıldığı gibi, islarp-arap kültürü de yavaş yavaş fars edebiyatını etkilemiştir

Eski antolojilere göre fars şiiri, daha Ru-deki'den başlayarak, geliştirilmiş bir teknikle donatılmıştır Daha önce, orta fars-çayla yazılmış şiir, hece ve durak temeline dayanıyordu ve uyak kullanılmaktaydı Fars şiiri, arapçadan, hecelerin uzunluk ve kısalık niteliklerine dayanan aruzun yanı sıra, iki dizede aynı vezin ve uyağa dayanan beyit birimini de aldı iran'da düzyazının ortaya çıkışıl şiirden sonraya rastlar ve düzyazı da şiir gibi, ait olduğu bölgenin daha çok dilblllmsel özelliklerini taşır XI yy'dan başlayarak, Kuran yorumları, din bilimi ve din üzerine münazaralar tasavvuf, menakıbname, ahlak, siyaset, destan, felsefe, tarih, coğrafya, matematik, astronomi, tıp ve doğa bilimleri gibi tüm büyük alanlara yayılır
iran edebiyatının büyük yapıtlarını, herhangi bir edebiyat türüne sokmak ya da basit biçimlere bağlamak olanaksızdır; bunlar çoğu kez içlerinde ansiklopedik bir tat ve öğretici bir yan bulunan, son derece özümlenmiş yapıtlardır Firdevsi'nin (932'ye doğr -1020) Şehname'si bunların en önemli örneğidir; daha önce He-rodotos'un iskitler'inde ya da Zerdüştçülük öncesi mitolojide gördüğümüz bir kültür zenginliğine ulaşan bu yapıt, hükümdar soylarının ve mitolojik tehramanların yaşamlarından kesitlere, saray kroniklerine, toplumun çeşitli sınıflarını düzenlemek için yapılan antlaşmalara, ahlak derslerine yer verir Bu yapıt, bir dönemin özetidir, ama Homeros'un yapıtına özgü eğiticilik rolünü üstlenememiştir

Nizami'nin (1140'a doğr - 1209'a doğr) yapıtı, tersine, geleceğe dönüktür Geçmiş, şairde hep yaşamışsa da, Nizami kişilerinin ruhsal durumlarına karşı daha duyarlıdır ve çağının kültüründen daha çok etkilenmiştir (XII yy'da iran'ın K-D'su), saf bir aşka ve ağırbaşlı bir yaşama alabildiğine bağlıdır, siyasal olarak da idealisttir Nizami çok taklit edilmiştir Başka taklit olguları da vardır: Ömer Hayyam (1047'ye doğr - 1122'ye doğr) ve Hafız (1325'e doğr -1390) Bunlara aitmiş gibi gösterilenlerin tümünü kendileri mi yazmışlardır? Gerçekte bu anlayış yanlıştır, taklitleri olmadan, bu zengin edebi gelenekler bize ulaşamazdı Ama Hafız gerçekten yaşamıştır ve yapıtında, anlamını çözmek için bir anahtar gereken fars lirik şiirinin tüm bildirisini doruk noktasına çıkarmayı bilmiştir
Özellikle ahlak ve tasavvuf alanlarında öğretici yan ön plana çıkar; bu iki alanın ortak edebi araçlarıysa iran masalıdır Mevlana Celalettin Rumi'nin ustalarından biri olan Attar'ın(1119'adoğr - 1190'a, ya da 1220'ye doğr) yapıtı, öğretiye dayalı olarak düzenlenmiş bir masallar örgüsü-dür Şirazlı Sadi (1213'e doğr -1292), aykırı düşünceleriyle, gerek sarayda gerekse bağlı bulunduğu tekkede ahlakçılığın ye sufiliğin kaynaştığı örnek bir namuslu iran insanıdır

iran edebiyatı, yenilikleri deneyen akımlara tanık olduysa da, geçmişin etkisi XIX yy'a kadar sürdü Ama Batı'yla ilişki, yüzyılın ikinci yarısında yayımcılığı, gazeteleri, çevirileri, teknik okulları geliştirir; anayasal dönemde, Ali Ekber Dihhoda gibi kişilerle, yazı dili herkesin anlayabileceği bir niteliğe kavuşur, masaldan olguya ve öyküye geçilir Edebi düzyazı, Cemalza-de Muhammet Ali (doğm 1895), Sadık Hidayet (1903 -1951) ya da Buzurg-i Alevi gibi yazarların önemli yapıtlarının etkisiyle, elli yıl içinde aşama aşama yazınsal türlerine kavuşur

Yeni iran şiirinin doğması ve gelişmesi, türk şiirininki ile büyük benzerlik gösterdi Bu konuda iran şiiri türk şiirinin önemli ölçüde etkisi altında kaldı demek, yanlış bir yargı olmaz, iran şiirinin bu batılılaşma sürecinde, bu durum doğaldı Çünkü, Türkiye iran'a Batı'dan daha çok yakındı ve hem iran hem de Batı ile sürekli ilişki içindeydi Bu nedenle iran'da yeni şiirin gelişmesi, türk şiirinin evrelerini izledi ilk olarak, Türkiye'de olduğu gibi şiirin biçiminde değil, içeriğinde değişiklik görüldü ve şiire toplumsal olaylar yansıdı Ancak, eski şiir geleneğinden kurtulmak pek kolay ve çabuk olmadı Bâzgeşt-i edebi (edebiyatta eskiye dönüş) adı ile bir akım doğduysa da bu akım tıpkı Türkiye' deki gibi uzun ömürlü olmadı Şiirde önceleri içerikte başlayan yenilik, zamanla gelişti ve biçimde de birtakım değişikliklere yol açtı

Mısraların aynı boyda olması koşulundan kurtulmak için eski müstezat biçiminden yararlanıldı Ayrıca, aruzla oisa bile, bu veznin duyguları en basit ve kolay biçimde anlatan kalıpları seçildi Giderek vezinle birlikte kafiye de bırakıldı ve eski şiirle bütün ilişkiler kesildi Nimâ Yusiç adı ile ün yapan Ali isfandiyari (1897-1953) şiirde mevc-i nev (yeni dalga) adını verdiği yeni bir çığır açtı, şiirle İlgili bağlayıcı ve biçimsel nitelikteki tüm kuralların kaldırılmasını, şairin içine doğduğu, aklına geldiği gibi yazmasını önerdi Nimâ Yusiç'in başlattığı bu akımı Tevellüli, Nadirpur, Şamlu, Ahavân-ı Sâlis, Ferruhzâde gibi şairler geliştirdiler

ARKEOLOJİ VE SANAT

• Yontmataş döneminden Tunç çağına kadar Tarihöncesi dönem insanları, günümüzden 80 000 yıl kadar önce, Zagros vadileri, Hazar kıyısındaki ova, Kopet dağın (Türkmenistan, SSCB) etekleri gibi ülkenin daha sulak olan kenar bölgelerinde yaşıyordu Gittikçe artan kuraklık, iklimin son buzul döneminde soğumasına eklenince, iran'ın kenar bölgelerinde yaşayan halklar yaşam biçimlerini değiştirmek zorunda kaldılar Zagros'ta ve Hazar kıyısında, bu halklar vaktinden önce (XI binyıl' dan başlayarak) Ortataş dönemine, daha sonra da Yenitaş dönemine girdiler Yeni-taş dömenlnin iran'da bilinen en eski kültürleri, daha IX yy'da Zagros dağlarında (Tepe Serab, Tepe Asiyab, Tepe Guran) ortaya çıkmıştır Bu kültürlerde, bitkilerden yararlanılmaya (buğday ve arpa) ve hayvanların evcilleştirilmeye (keçi ve koyun) başlanıldığı gözlemlenir İÖ 6000'e doğru çanak çömlek ortaya çıktı VIII binyıl' da, dağların eteklerinde de yerleşmeler kurulmaya başladı (örneğin, Kuzlstan'ın kuzeyinde Dehluran bölgesinde) O dönemde ormanlarla kaplı alan İndus vadisi yakınındaki Belucistan köyleri ise, çok yavaş gelişti VII binyıl'ın ortalarından başlayarak iran yaylasının köy kültürleri, toplum ve kültür yapıları bakımından birbirlerine oldukça benzemelerine karşın çanak çömlek üretlmleriyle farklılık gösterdiler Tepe Siyelk* ve Giyan*'da daha önceden bilinen bu tarihöncesi tarım kültürleri, Tell-i Bekun, ismailabad, Çeşm-i Ali ya da Hasanlu' buluntularıyla günümüzde daha iyi tanınmaktadır Bakırın eritilerek işlenmeye başlanması, V binyıl'da iran'da büyük boyutlu yerleşmeler kurulmasına yol açtı ve dışsatıma olanak verdi Daha sonra, iran'da yaşayan halklar, Mezopotamya'da ortaya çıkan yönetici sınıfının silah ve süs eşyası gereksinimini karşılamak amacıyla, el sanatları ürünlerinin ve Hindistan ve iran'dan çıkartılan hammaddelerin taşınmasını örgütlemeye başladılar: önce bakır, çok geçmeden de bronz, altın ve belki de gümüş ve kalay, lacivert taşı (Afganistan'ın K-D'sunda Be-dahşan'dan), turkuaz (Nişapur yöresinden) kırmızı akik; aralarında özellikle III bin'de Tepe Yahya'dan (kirman'ın 220 km G'inde) çıkarılan steatite oyulmuş kabartma süslemeli kapların da bulunduğu eşyalar
İÖ 3500'den sonra, Susiane'de, Mezopotamya'da olduğu gibi, çok hızlı değişiklikler görüldü Bu ayrıcalıklı bölgede, arkeolojik özellikleri günümüzde oldukça iyi bilinen bir devletöncesi uygarlığı doğdu: boyalı çanak çömlek, yerini seri üretilen tekrenkli çanak çömleğe bıraktı, bakır eşyalar çoğaldı, silindir mühür kullanılmaya başlandı ve nihayet, Mezopotamya' dakine, benzeyen ancak onun aynısı olmayan bir yazı sistemi ortaya çıktı Sus tüccarları, iran'da, elamöncesi yazısının işaret ya da rakkamlarını taşıyan tabletlerle ayırt edilebilen ticaret kolonileri kurdular: Zagroslar'da Gudintepe'de (Heme-dan'ın G-B'sında), iç çölle ilişkili Tepe Si-yelk'te (Kaşan yakınında), İran'ın G -D'sunda Tepe Yahya'da, III binyıl'da ise, Lut Şahdad çölünün (Kirman'ın D'sunda) yanından geçen yolun üzerinde ve Şehr -i Suhte'de (iran Sistan'ı) bu tür koloniler kuruldu Daha az ölçüde, Orta Zagroslar' da yaşayan halklar (-> LULLUBİ), III blnyıl sonlarında, Aşağı Mezopotamya kültüründen etkilendiler

Tunç çağı, (III ve II binyıllar) çok sayıda buluntuya karşın, pek az bilinmektedir Sistan bölgesinde (Doğu iran) Bem-pur'da yapılan kazılarla, indus vadisi kültürleriyle ilişkili bir kültür ortaya çıkarıldı Kuzey iran'da, hint-avrupa kavimlerinin bölgeye gelişi sorunu daha çözülememiştir; III binyıl'ın ilk yüzyıllarında, Türeng*'de gri hamurlu boyasız çanak çömlek üretimi bu kavimlerin gelişine bağlanabilir Ancak Gorgan kültürü adı verilen bu kültür IIÖ XVII yy'da terk edildiği sanılmaktadır Bu yerleşmenin, Mezopotamya ile Afganistan'ı (lacivert taşının kaynağı) birbirine bağlayan ticaret yollarından birinin üzerinde önemli bir rol oynayıp oynamadığı bilinmemektedir Yarı kıymetli bir madde olan lacivert taşı Mezopotamya'da III binyıl'ın başlarından sonra azalmıştır

binyıl'ın başında, bilinmeyen nedenlerle yok olmuştur ve Türeng Tepe'nin daha İ bin-yıl boyunca yaygın bir biçimde görülmesine karşın, bu taşın kullanımı II

İÛ II binyıl'ın üçüncü çeyreğinden başlayarak, iç yaylanın kuzey-batı'sında gri çanak çömlekli yerleşmeler görülmeye başlandı (Horvin, Emleş, Marlik, Ha-sanlu, Tepe Siyelk) iran o sırada Demir çağına girmişti; ancak, bu çağın başlangıcının kronolojisi iyi saptanamamıştır ve bir önceki dönemle olası bir süreklilikten söz etmek mümkün değildir

Demir çağının sağlam temellere otur-tulabildiği tek bölge Susiane'dir Gerçekten de, II binyıl'ın son yarısında ve I binyıl'ın başlarında, Sus yaylasından Azerbaycan'a kadar, Batı iran'da yaşayan kavimler, onlar için sürekli bir örnek oluşturan Mezopotamya'ya yöneldiler; ikonografi bu ilişkileri belirgin bir biçimde yansıtır Öte yandan, XIV yy'da Mezopotamya sınırlarında başkenti Sus olan örgütlü bir devlet kuruldu: Elam Sus ve Çogazanbil' de yapılan kazılarla, bu bölgedeki arkeolojik katmanların tarihsel sıralaması kesin bir biçimde saptanmıştır Dönemin elam sanatı, Mezopotamya sanatına koşut bir biçimde gelişmesine rağmen, hiçbir zaman onun basit bir kopyası olmadı: Ço-gazanbil'deki büyük ziggurat, Mezopotamya yapılarından esinlenmesine karşın özgün ve o tarihe kadar başka hiçbir örneği olmayan bir yapıttır Zaten Sus ve çevresi, hammadde açısından zengin, komşu Zagroslar ve iran yaylasıyla sürekli ilişki içinde olmuşlardır Bu yakın ilişkinin en belirgin kanıtları "Luristan bronzları" dır (baltalar, hançerler, iğneler, alemler, topuzlar) Günümüzde Luristan bronzlarının iarihlemesi kesin bir biçimde yapılmıştır: en eskileri, III ve II binyılların Sus ve Mezopotamya bronzlarıyla benzerlik gösterir; XIII yy'dan sonra gittikçe daha özgün bir nitelik kazanırlar; en yenileri İÖ VII yy'a tarihlenir

• Tarih dönemleri, iran'ın batı kesimi I bin-yıl'da, Urartu kaleleriyle, iskitler'in varlığının belirtileriyle ve Asur yayılmacılığını
gösteren kalıntılarla sessizce tarih dönemine geçmişse de, bir iran tarihinden tam anlamıyla söz edebilmek için Ahemeniler devletinin ortaya çıkmasını (İÖ 550) beklemek gerekir Pasargad'daki resmi yapılar iran mimarlık geleneğine göre inşa edilmişlerdir; ancak, yapı teknikleri ve süslemeler yadsınamaz bir biçimde ionyalı zanaatçıların izlerini taşır Persepolis'te Ahemeniler dönemi mimarları, iranlı hükümdarın düşledikleri geniş evrensel imparatorluğun çeşitli unsurlarını bağdaştıran ve görkemli siyasal tasarılarını yansıtan, özgün bir yapıt ortaya koydular


Ahemeniler döneminin üç büyük kentinde kazılar yapılmıştır: Key-hüsrev'in kenti Pasargad, siyasal başkent Sus ve Dara ile Kserkses'in damgasını taşıyan Persepolis

iskender'in mirasçıları Selefkiler'den, iran'da, Hemedan bölgesindeki Kenga-ver'in dışında, pek bir şey kalmamıştır Onlardan sonra gelen Arsaki Parthları, iran kökenli olmalarına karşın, her şeyden önce yunan dostuydular; ancak, Roma' nın baskısıyla, klasik modellerden giderek ayrılmak zorunda kaldılar Birkaç parth kenti (Firuzabad) ve özellikle, "düşey eksenliliğin" egemen olduğu (kişiler cepheden betimlenmiştir) bir kabartma sanatı bilinmektedir Birkaç tamoyma yapıt (Şe-mi'nin bronz heykeli, İS I yy), heykel sanatının, daha önce düşünüldüğünün aksine, hiçbir yozlaşmaya uğramamış olduğunu göstermektedir Arsaki imparatorluğu İS 224'te yıkıldı ve yerini Sasani impa-ratorluğu'na bıraktı Bu dönem, büyük kentlerin kalıntılarıyla (Bişapur), özellikle de kayalara oyulmuş kralı yücelten büyük boy kabartmalarla, kazıma ya da çarpma -çakma tekniğiyle işlenmiş gümüş eşyalarla, iyi bilinmektedir Bunun dışında, zengin dokuma örneklerinden oluşan bir koleksiyon da tarihsel rastlantılar sonucu günümüze ulaşmıştır

• islamiyet dönemi, islamiyet döneminde iran'da yapılan ilk anıtlar, Damgan'daki Ta-ri Hane'nin (750-786) dışında günümüze ulaşmamıştır Bu yüzden de görkemli bir plana ve süslemelere sahip olan Nain ca-misi'nden (X yy) yararlanılmakta, ancak bu bilgiler yetersiz kaldığından varsayımlarla yetinilmektedir islam sanatlarının oluşmasında hiç kuşkusuz iran gelenekleri önemli bir rol oynamıştır, iyi bilinen en eski yapılar, Selçuklular döneminde ya da biraz önce inşa edilmiştir Daha sonraki dönemlerde de geçerliliğini sürdürecek olan özelliklerin bir bölümü bu sırada saptanmıştır: örneğin, dörteyvanlı, haç biçiminde planı çok geçmeden camilerde de (Gülpayegan, 1115'e doğr; Zavvare, 1135 -36; Ardistan, 1160'a doğr; özellikle de Isfahan Ulucamisi) kulanılmaya başlayan medresenin önemli bir yere sahip olması Bütün bu yapılarda, girişin iki yanında önceki örneklerden farklı, gövdeleri silindir biçiminde birer minare yer alır Aynı zamanda, türbe mimarlığı da kubbeli basit mekânlar ya da yuvarlak, çokgen planlı kule biçiminde yapılarla gelişme gösterir (Gürcan'daki Kûnbet-i Kabus, 1006; Damgan'daki kule mezarlar, 1026) Moğollar ve Timurlular egemenliği altında sanat daha çok bugünkü iran'ın sınırlarının dışında etkili olduysa da ülkede yine de çok sayıda yapı inşa edildi; camiler ya geleneksel tipte (Veramin, 1322; Yezd, 1375 -1442) ya da yepyeni bir türdeydi (Tebriz Mavi camisi, 1468); Sultaniye'deki Olcay-tu türbesi'nin (1309) etkisi büyük olmuştur Safeviler döneminde, özellikle başkent İsfahan'da, saraylar, camiler, köprülerle mimarlık alanında önemli bir okul ortaya çıktı Uzun süre aşağılanan zend ve kaçar dönemlerinde, Avrupa sanatından etkilenen gösterişli yapılar inşa edildi, iran bezemesinin olağanüstü niteliklere sahip olması, tuğla mimarlığını çoğu kez gölgelemiştir; oysa bu mimarlık da başlı başına bir değer taşır El sanatlarında, islam ülkeleri arasında iran en başta gelir

Elyazması tezhipçiliği Tebriz (XV yy), Şiraz ve İsfahan'da (XVI yy) büyük başarı gösterdi Çini üretimi günümüze dek sürdü ve Safeviler zamanına dek en parlak dönemini yaşadı Başlıca çinicilik merkezleri Ni-şapur, Rey, Kaşan, Save ve Sultaniye'dir Dünyaca ünlü Iran halıları, özellikle XVI yy'da yapılanlar, eşsiz bir güzelliğe sahiptir Dokumalar ise, islamiyetin ilk yıllarından Safeviler dönemine kadar üstün niteliklerini korudular Horasan'da çalışan bronz sanatçıları VIII-XI yy'lar arasında tartışmasız bir üstünlüğe sahiptiler Oluşturdukları büyük okul, moğol istilasıyla yıkıma uğradı; XIV yy'da yeniden ortaya çıkmasına rağmen eski parlaklığına ulaşamadı

Mandala Collaborative mimarlar grubu tarafından) Konutlar ilginç araştırmalara konu oldu (Nesrin Fakih, Taki Radmerd, Ali Sarimi'nin çalışmaları)

• Resim Resim sanatının evrimi de mi-marlığınkiyle benzerlik gösterir Ülke XVII yy'dan başlayarak Batı etkisine açıldı; XIX yy'da italyan esinli sehpa ressamlığı (Sanilmülk-i Gaffari tarafından geliştirildi), ve özellikle akademicilik (Kemalülmülk-i Gaffari tarafından geliştirildi) birçok ressamı etkiledi, ikinci Dünya savaşı'ndan sonra, Avrupa'nın büyük akımları, özellikle kübizm (D Ziyapur ve H Kazimi'nin öncülüğünde) ve izlenimcilik (M Vişkay ve M Şeybani öncülüğünde) iran resmine girdi 1946'da iran'ın sanatsal gelişimini hızlandırmak için kurulan Sanatçılar kulübü, 1964'te Kültür ve sanat bakanlığı'na dönüştü Figüratif (isfendiyari, A Saidi, B Muhasses, L Metin Defteri vb) ve soyut (Paris'te yaşayan Nasır Eser'in [Nasır Assa) yanında S Sepehri, B Sadr) eğilimlerin çevresinde çeşitli akımlar gelişti, ama 1960'tan bu yana hat sanatından, geleneksel el sanatlarından alınma motiflerle birlikte ulusal mirasa dönüş görülmektedir (Tebatebai, Tenavull, Zinderudi, Arab-şahi, Tebrizi, Pilaram vb)

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla