Yalnız Mesajı Göster

İmam Hasan Askeri Hayatı/

Eski 12-28-2010   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

İmam Hasan Askeri Hayatı/



İMAM HASAN ASKERİ KİMDİR?



Adı:
Hasan (as)

Lakabı:
Askeri

Künyesi:
Ebu Muhammed

Baba-Anna:
İmam Ali Naki (as), Selil Hatun

Doğumu:
Hicretin 232 yılı Rebi’us-Sani’nin 8’inde veya Rebi’ul-Evvel’in 24’ünde Medine’de doğdu

Döneminin Halifeleri:
Mu’taz billah, Muhtemed billah, Mutemed alallah

İmameti:
Altı yıl (254-260)

Şahadeti:
Hicretin 260 yılı Rebi’ul-Evvel ayının 8’inde Mu’temed’in hilesiyle 28 yaşında Samerra’da şahadete erişti

Mezarı:
Irak’ın Samerra kentinde

Yaşam Dönemi:
1) İmamet öncesi dönem, 22 yıl (232-254)

2) İmamet dönemi, 6 yıl (254-260)
Ömrünün büyük bir kısmını zindanda ve gözaltında geçirmiş ve bundan dolayı da Askeri lakabını almıştır
Çocukları:
İmam Mehdi (af)

Onbirinci İmam (as) ömrü şeriflerinde altı tane Abbâsi halifesini (Mütevekkil, Muntasar, Musta’in, Mu’tez, Muhtedi ve Mu’temid’i) görmüş ve onların zamanında yaşamıştır



Çocukluk Dönemi

İmam Hasan Askeri (as) 22 yaşına kadar babası İmam Hadi ile beraber Irak’da yaşadı ve zalim hükümetin gölgesi altında, Samirra kışlasında yoğun konturol altında geçirdi ve 22 yaşında babasından İmamet ilmini ve makamını teslim aldı Onbirinci İmam (as) ömrü şeriflerinde altı tane Abbâsi halifesini (Mütevekkil, Muntasar, Musta’in, Mu’tez, Muhtedi ve Mu’temid’i) görmüş ve onların zamanında yaşamıştır



İmamet Dönemi

Halkın masum İmamlar’a (as) ilgisi ve o hazretlerin zalim halifelerle uyuşmamazlıkları, halife sultanların, imametin nurani silsilesine hep kin beslemelerine ve onlara kötü davranmalarına sebep oluyordu, İmam Askeri de (as) aziz masum babaları gibi hükümetin devamlı eziyet ve denetimi ile karşıkarşıyaydı, o hazret, Muhtedinin hükümeti döneminde birkere Salih b Vesifin zindanına götürüldü, salih b Vesif emri altındakilerin en kötülerinden iki kişiyi İmam’a (as) eziyet etmeleri ve hazreti sıkı denetlemeleri için görevlendirdi, ama onlar İmam’ın (as) ibadetlerinin etkisi altında kaldılar, Ve yine ikinci kez o hazret’i Nehririn zindanına götürdüler, o cellat huylu İmam’a (as) eziyet ediyor ve azarlıyordu; Nehrir’in karısı ona; Allah’tan kork, sen evinde kimin olduğunu biliyor musun dedi ve İmam’ın ibadet ve yüceliğini beyan ederek ona yaptığın zülümden senin için korkarım dedi Nehrir Vallahi onu yırtıcı hayvanların önüne atacağım dedi ve üst makamlardan izin aldıktan sonra yırtıcı hayvanların İmam’ı parçalıyacaklarından şüphesiz olmaksızın hazret’i (as) yırtıcı hayvanların önüne attı Bir müddet sonra İmam’ın durumunu görmeğe geldiğinde, o hazreti namazla meşgul ve etrafının yırtıcı hayvanlarla sarılı olduğunu, ancak ona hiç dokunmadıklarını görerek ikinci kez o hazreti evine götürmelerini emretti


Halifelerin hükumeti ve onların İmam’a davranışları hakkında naklettiğimiz kısa ve öz bilgilerden İmam Askeri’nin çok zor ve sıkıntılı bir devrede yâşadığı, hükümetlerin İmam’ı (as) sıkı denetimde bulundurup o hazreti defalarca zindana attırdıkları ortadadır Hatta zindanda olmadığı vakitlerde dahi hazretin etrafındaki gidiş, gelişlerin kontrol edilişi, şiânın ve hazreti seven herkesin onunla rahatça irtibat kuramaması ve bazı şiaların Alevîler’e yardım için İmam’ın (as) evine doğru yola koyulmalarına tarih şahittir Bu kadar baskının nedeni ise şunlardı:


Evvela, o zamanlarda Şia’nın nüfusu artmış ve büyük bir güce sahip olmuşlardı Şia’nın imamete inanması herkese güneş gibi aydınlığa kavuşmuştu Şia İmamları da toplumda tanınıyordu Bu yüzden hilafet makamı İmamları daha fazla göz altına alıp mümkün yollar deneyip, sinsi planlarla bunları yok etmeğe çalışıyordu


İkinci olarak hilafet makamı, Şiilerin, on birinci imamın bir oğlunun varlığına inandıklarını anlamıştı Onbirinci İmam’dan ve diğer imamlardan nakledilen rivayetlere göre onun oğlunun Mehdi (as) olduğunu biliyorlardı Bu inanç Peygamber-i Ekrem’den Şia ve Ehl-i Sünnet kanallarıyla anlatılan rivayetlere dayanıyordu[3] Ve Hz Mehdi (Allah zuhurunu çabuklaştırsın) onikinci İmam olarak kabul ediliyordu


Bu sebeplere göre onbirinci İmam, diğer İmamlar’dan daha çok göz altında tutuluyordu Zamanın halifesi, Şia’nın inandığı imamet ilkesine son vermek ve bu kapıyı her zaman için kapatmaya kesin karar almıştı Buna göre İmam’ın (as) hastalık haberi zamanın halifesi Mu’tamıd’a verilince, bir doktor göndermenin yanı sıra iç haberleri kontrol etmeleri için güvenilir adamlarından ve kadılarından birkaçını bu işle görevlendirdi İmam’ın şahadetinden sonra da evini teftiş edip, İmam’ın hizmetçilerini de ebeler, muayene ettiler Gizli memurları iki yıl boyunca ümitleri kesilinceye dek İmam’ın oğlunu bulmak için çalıştılar [4]
Şehadet

Mutemid İmam’ı zehirledikten bir müddet sonra İmam hastalandığı zaman tamamını fakihlerin oluşturduğu beş kişi, İmam’ın evinde kalıp, olup biten her şeyi kendisine rapor etmeleri için Mutemid’in emriyle İmam’ın evine gönderildi İmam’ın yanında kalmaları için birkaç hastabakıcı da gönderilmişti Gece gündüz İmam’ın yanına gidip, durumu göz altında bulundurmaları için halife, Gazi b Bahtiyar’a güvenilir on kişi seçip İmam’ın evine göndermesini emretti İki, üç gün sonra İmam’ın durumunun kötüleştiğini ve iyileşme imkanının çok az olduğunu Mu’temid’e bildirdiler Mu’temid gece gündüz İmam’ın evinde kalmalarını istedi


Bunun üzerine İmam dünyadan göçünceye kadar birkaç gün İmam’ın evinde kaldılar Hazretin ölüm haberi yayılınca Samırra mateme gömüldü, baştan ayağa feryat ve inilti ile doldu, çarşı pazar tatil oldu, dükkanlar kapandı, Haşimoğulları, divancılar, amirler, ordu, şehir gazileri, şairler, şahidler ve diğerleri defn töreni için yola çıktılar Samırra o gün kıyamet sahnesini andırıyordu, cenaze defne hazır olduğunda halife, İmam’a namaz kılması için kardeşi İsa b Mütevekkili gönderdi, cenazeyi namaz kılınması için yere bıraktıkları zaman İsa cenazeye yaklaştı ve hazretin yüzünü açarak Aleviler’e, Abbasiler’e, gaziler’e, yazarlar’a ve şahitler’e gösterdi ve dedi ki:”Bu tabii ölüm ile dünyadan göçen Ebu Muhammed’i Askeri’nin cesedidir, halifenin hizmetçilerinden falanca ve falancı buna şahit idiler”(!!) Sonra cenazenin yüzünü örttü ve cenaze namazı kıldı daha sonra defn etmek için götürmelerini emretti Ama Ondan önce İmam Mehdi (af) babasının namazını kılmıştı
Ebu Muhammed Hasan b Aliy’nin Vefatı Samırra’da h 260 Rebi’ul-evvel’in sekizinde, Cuma günü vuku buldu ve Hazret babalarının defnedildiği evlerindeki odaya defnedildi



İMAM HASAN ASKERİ(AS)NİN SİRESİ

1- Başından Nur Saçması


İmam Hasan Askerî (as)’ın cariyesi şöyle diyor:
“İmam Hasan Askeri (as) uykuda olduğunda, O’nun başının yanından göğe doğru bir nurun saçtığını görüyordum”[1]

2- İmam Hasan Askeri (as)’ın Yüzüğünün Nakşı
Kef’âmî diyor ki:
“İmam Hasan Askerî (as)’ın yüzüğünün kaşının nakşı (yazısı) şuydu:
“İnnellahe şehidun” (Allah Tanıktır)
Bir rivayete göre ise şuydu:
“Subhâne men lehu mekalîd’us- semavati ve’l-arz” (Yer ve göklerin anahtarları elinde olan Allah münezzehtir)[2]

3- Konuşması
Kâfurî diyor ki:
İmam Hasan Askeri (as)’ın özelliklerinden biri de, susmasıydı Konuştuğunda ise hikmet, ilim ve Allah’ın zikrinden başka bir şey söylemezdi”[3]

4- Sürekli İbadet Etmesi
Salih b Ali’nin vekilleri (zindandaki bekçileri) İmam Hasan Askeri (as) hakkında) şöyle demişlerdir:
“Gündüzleri oruç tutan, geceleri ibadetle geçiren, konuşmayan ve ibadetten başka bir şeyle meşgul olmayan bir kimse hakkında ne diyebiliriz!”[4]

5- Geceyi, Namaz Kılmak ve Kur’an Okumakla Geçirmesi
Bir rivayette şöyle geçmiştir:
“Ebu Muhammed (İmam Hasan Askerî -as-), kendi zamanının en çok ibadet edeni ve Allah’a en çok itaat edeni idi O, geceleri namaz kılmak, Kur’ân okumak ve Allah’a secde etmekle sabahlardı”[5]

6- Namazda Kalbiyle Allah’a Yönelmesi
Seyyid bin Tavus diyor ki:
“İmam Hasan Askerî (as) namazda, kalbi ve bütün vücuduyla ve varlığı yaratan ve hayat bağışlayan Allah’a yöneliyordu Namaz kıldığı zaman dünya işleri için kollarını sıvamaz ve onlara önem vermezdi” [6]

7- Uzun Secdeleri
Muhammed-i Şakirî diyor ki:
“İmam Hasan Askerî (as) ibadet mihrabında oturarak secdeye kapanıyor, ben ise uyuyordum Kalktığımda onu yine secde halinde görüyordum”[7]

8- Kur’ân Ayetleriyle Terennüm Etmesi
İbn’ul- İmad el-Hanbelî diyor ki:
“İmam Hasan Askerî (as), Kur’ân’ın vaade ve vaitleri (müjde ve tehditleri) hakkındaki ayetlerle terennüm (zemzeme) ediyordu”[8]

9- Allah’a Yaklaştıran Her İbadeti Yapması
Kureşi rivayet etmiştir ki:
“İmam Hasan Askerî (as), kendisini Allah’a yakınlaştıran her ibadeti yapıyordu Müstehap ibadet, namaz veya müstehap oruçların hiçbirini terk etmezdi”[9]

10- Ey Aziz!
Resulullah (saa) buyurmuştur ki:
“Hasan’ul- Askeri (as) duasında şöyle diyor:
“Ey izzetliğinde aziz olan aziz; izzetliğinde aziz olan aziz ne de azizdir! Ey aziz, beni izzetinle izzetlendir; yardımınla bana yardımda bulun; şeytanın vesveselerini benden uzaklaştır; korumanla beni koru; engellemenle düşmanları benden engelle ve beni en iyi kullarından kıl”[10]

11- Güneş Doğmadan Önceki Duası
Şeyh Tusi (ra) diyor ki:
İmam Hasan’ul- Askeri (as) güneş doğmadan önce şu duayı okuyordu:
“Ey kendisinden önce evvel olmayan evvel! Ey kendisinden başka son olmayan son! Ey kadimliği (ezeliyeti) için nihayet olmayan kayyum (her şeyi ayakta tutan)! Ey izzeti için bir kesintilik olmayan aziz! Ey saltanatında zafiyet olmayan musallat! Ey nimetinin sürekliliğiyle kerim olan! Bu vasıfları ihtiyaçlarımın karşısında sana takdim ediyorum ve Muhammed ve âl-i Muhammed’e salat ve rahmet etmeni istiyorum”[11]

12- Sabah Duası
Seyyid bin Tavus diyor ki:
İmam Hasan Askeri (as) her günün sabahı şu duayı okuyorlardı:
“Ey her büyüğün büyüğü! Ey ortağı ve veziri (yardımcısı) olmayan! Ey güneşi ve nurlu ayı yaratan! Ey korkup sığınak arayanın sığınak ve koruyucusu! Ey bukağılanmış esiri azat eden (kurtaran)! Ey küçük çocuğun (bebeğin) rızkını veren! Ölüme ve kederine, kabre ve vahşetine karşı bana yardımcı ol”[12]

13- Kunutta Okuduğu Dua
Seyyid bin Tavus diyor ki:
İmam Hasan Askeri (as) kunutta şu duayı okuyordu:
“Nimetlerine şükür olarak, onların artmasını isteyerek, şükrü kendisine ve kendisinin yardımıyla halis kılarak, nankörlükten, azamet ve yüceliğini inkâr etmekten kendisine sığınarak hamd olsun Allah’a; o kimsenin hamdı gibi ki, sahip olduğu her nimetin, Rabbi tarafından olduğunu ve kendisine ulaşan her cezanın ise, kendi eliyle işlemiş olduğu kötü suçlardan dolayı olduğunu bilmektedir”[13]

14- Kunuttaki Duası
Seyyid bin Tavus (ra) diyor ki:
İmam Hasan Askeri (as) namazının kunutunda şu değerli duayı okuyorlardı:
“Ey nuru karanlıkları örten! Ey kutsîyle sert ve sarp yolların toz-dumanı aydınlanan! Ey yer ve göktekilerin kendisine huzu ve huşu ettiği zat! Ey her kibirlenip haddi aşan zorbacının kendisine itaat etmekle boyun eğdiği yüce Allah! Tövbe ederek yoluna tabi olanları bağışla”[14]

15- Ramazan Ayının Nafileleri Arasında Ettiği Dua
Seyyid bin Tavus, İmam Hasan Askeri (as)’ın duasında şöyle dediğini rivayet etmektedir:
“Allah’ım, kesin olan büyük emrinden, hüküm ve takdir ettiğin şeyde, kadir gecesinde hikmetli emrinden halka bağışladığın ve belirlediğin şeyde, beni evini ziyaret eden, hacları kabul olan ve çabaları mükâfat kazanan hacılardan karar kıl…”[15]

16- İmam Hasan Askerî (as)’ın Hırzı
Seyyid bin Tavus (ra) diyor ki:
İmam Hasan Askeri (as)’ın hırzı (muskası) şöyleydi:
“Ya uddetî inde şiddetî veya ğavsî inde kurbetî veya munisî inde vahdetî, uhrisnî bi-aynikelletî lâ tenamu veknufnî bi-ruknikellezi lâ yuram
“Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla Ey sıkıntıda hazırlığım (dayanak ve gücüm), keder ve üzüntüde sığınağım! Ey yalnızlıkta munisim! Beni, uyumayan gözünle koru ve gevşemeyen kudretinle gözet”[16]

17- Hizmetçinin Halini Gözetmesi
Hizmetçi Nadir diyor ki:
“İmam Hasan Askeri (as), hizmetçilerden biri yemek yediği zaman, yemeğini bitirmedikçe onu konuşmaya mecbur etmezdi”[17]

18- Ashaba Öğüt Vermesi
Allame Meclisi (ra) diyor ki:
“Ebu Muhammed (İmam Hasan Askeri -as-) sürekli ashabına öğüt verir, ahiret yurdunu onlara hatırlatır ve onları dünya fitneleri ve aldatmalarından sakındırıyordu Öğütlerinden biri de şuydu: “Siz, kısa müddet ve sayılı günler içerisindesiniz; ölüm ise amansızca geliyor Kim hayır ekerse, saadet biçer; kim de şer ekerse, pişmanlık biçer”[18]

19- Sabrı ve Affı
Kureşi diyor ki:
“İmam Hasan Askeri (as), insanların en sabırlısı ve öfkesini en çok sindiren idi; kendisine kötülük yapanı ise affediyordu”[19]

20- Başkaları Açısından İmam Hasan Askeri (as)
Ahmed bin Ubeydullah bin Hakan diyor ki:
“Samerra’daki Alevilerden, siret (davranış), sükûnet, vakar, iffet, şeref ve keramette, âilesi ve Beni Haşim yanında Hasan bin Ali (İmam Hasan Askeri –as-) gibi birisini görmedim”[20]

21- İbn-i Şehraşub Açısından İmam Hasan Askeri (as)
İbn-i Şehraşub diyor ki:
“İmam Hasan Askeri (as) her çeşit ayıptan (noksanlıktan) beri, gaibe emin, yaşlı olmaksızın vakar madeni, (ayıp ve hatalara) göz yuman, eli geniş (cömert), çok hediye veren ve iyi vefa edendi”[21]

22- İftarı
Davud bin Kasım el-Caferi diyor ki:
“İmam Hasan Askeri (as) oruç tutardı; iftar ettiğinde ise biz de onunla birlikte, kölesinin mühürlü bir torbada kendisine götürdüğü yemekten yerdik Ben de onunla birlikte oruç tutardım”[22]

23- Asrının Yegâne Efendisi
İbn-i Sabbağ diyor ki:
“İmam Hasan Askeri (as), asrındaki insanların efendisi (büyüğü), zamanındaki halkın İmam’ı, sözleri sağlam ve işleri övgüye değer idi Eğer zamanındaki bilginler kaside olurlarsa, o kasidenin beytinin şahı idi; tozuna yetişilmeyen ilim binicisiydi; ilmin vazıh ve açık olmayan yönlerini açıklayandı; öyle ki kimse o konuda onunla mücadele ve münakaşa yapamazdı; isabetli görüşüyle hakikatleri keşfedendi”[23]

24- Ashabına Yardımda Bulunması
İshak bin Aban diyor ki:
“…İmam Hasan Askeri (as), ashap ve şiilerinin yanına bir adam göndererek onlara şöyle bir mesaj iletiyordu:
“Falan ve filan yere gidin Gece vakti yatsı namazından sonra falan oğlu filanın evine gelerek beni orada bulabilirsiniz
…İmam (as)’ın kendisi herkesten daha çabuk oraya giderdi Ashap ihtiyaçlarını O’na söyler ve O da onları karşılardı”[24]

25- Esrardan Haberdarlığı
Ali bin Sinan el-Musili, babasından şöyle naklediyor:
“…Bir takım malları İmam Hasan Askeri (as)’ın yanına götürüyorduk (Hazretin imametine yakin etmemiz için, O’ndan kesede olan şeylerden haber vermesini istiyorduk) Malları takdim ettiğimizde: “Bütün mallar bu kadar dinardır; falan oğlu filandan bu kadardır…” buyuruyordu Mal gönderenlerin hepsinin isimlerini söylüyor ve mühürlerin üzerindeki nakıştan bile haber veriyordu”[25]

26- İmam Hadi’nin İmam Hasan Askeri Hakkındaki Sözü
İmam Hadi (oğlu İmam Hasan Askeri (as) hakkında) şöyle buyurmuştur:
“Oğlum Ebu Muhammed (İmam Hasan Askeri -as-), garize (tabiat, içgüdü, huy) açısından, Muhammed (saa) evlatlarının en sahihi, hüccet açısından ise onların en sağlamıdır O, benim en büyük oğlum ve halifemdir İmamet ve ahkâmımızın kulpu (bağı) ona yetişiyor”[26]

27- Hidayet Kandili
Bir rivayette İmam Hasan Askeri (as) şöyle methedilmiştir:
“İmam Hasan Askeri (as), yol izlerini aydınlatan (haktan batılı ayırt eden) bir kandildi O, şaşkınlık ve sapıklık içerisinde kalanları takva ve salaha hidayet ediyordu”[27]

28- Kalpleri Okuması
Muhammed bin Kasım el-Haşimi diyor ki:
“Bazen İmam Hasan Askeri (as)’ın huzuruna varıyordum Susadığım zaman İmam (as)’a saygı için su istemiyordum Derken İmam (as): “Ey gulam (çocuk), ona su ver” diye buyuruyordu Bazen de kendi kendime: “Kalkıp da gideyim” diyor ve bu konu üzerinde düşünüyordum Derken İmam (as): “Ey gulam, onun bineğini hazırla” diye buyuruyorlardı”[28]
Kaynaklar
[1] – Harâic ve Cerâih, c 1, s 443
[2] – Bihar, c 50, s 238
[3] – Hayat’ul- İmam’il- Askerî, s 20
[4] – Bihar, c 50, s 308
[5] – Hayat’ul- İmam’il- Askeri, s 34
[6] – Hayat’ul- İmam’il- Askerî, s 34
[7] – Delâil’ul- İmamet, s 227
[8] – Şezerat’uz- Zeheb, c 2, s 128
[9] – Hayat’ul- İmam’il- Askerî, s 38
[10] – Uyun, c 1, s 62, H 29
[11] – Misbah’ul- Müteheccid, s 360
[12] – Muhec’ud- Da’vat, s 277
[13] – Muhec’ud- Da’vat, s 63
[14] – Muhec’ud- Da’vat, s 62
[15] – Müsned-i İmam Askeri, s 181
[16] – Muhec’ud- Da’vat, s 45
[17] – Vesail’uş- Şia, c 16, s 518, H 3
[18] – Bihar, c 78, s 373
[19] – Hayat’ul- İmam Askerî, s 39
[20] – Kâfî, c 1, s 303
[21] – Menakıb-i İbn-i Şehraşub, c 4, s 421
[22] – Keşf’ul- Ğumme, c 2, s 432
[23] – Keşf’ul- Ğumme, c 2, s 433
[24] – Bihar, c 50, s 304
[25] – İsbat’ul- Hudat, c 6, s 303
[26] – Kâfî, c 1, s 327
[27] – Hayat’ul- İmam Askerî, s 20
[28] – Harâic ve Cerâih, c 1, s 445




__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla