Yalnız Mesajı Göster

Cevap : İmam Rıza Hayatı/Muaşeret Adabı/İlim ve Bilgisi/Hilafet ve Vasiliği/

Eski 12-28-2010   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : İmam Rıza Hayatı/Muaşeret Adabı/İlim ve Bilgisi/Hilafet ve Vasiliği/



İmam Rıza Fazileti ve Siresi

Hilafet ve Vasiliği

İmam Rıza (as) da diğer masum İmamlar gibi Resulullah (saa)’in tayini ve açıklaması ile ve babası İmam Musa Kazım (as)’ın O’nu halka tanıtması ile imamet makamına atanmıştır Bu hususta bazı rivayetleri naklediyoruz:
Mahzumî şöyle diyor:
İmam Musa b Cafer (as) bizi yanına çağırtıp; “Sizi ne için çağırdığımı biliyor musunuz?” diye sordu Biz de; “Hayır, bilmiyoruz” dedik Bunun üzerine İmam (as) şöyle buyurdular:“Bu oğlum -İmam Rıza’ya işaret etti- benim vasim ve halifemdir…” [1]
Mansur b Yunus diyor ki:
Bir gün Musa b Cafer (as)’ın huzuruna gittim; İmam (as) bana; “Ya Mansur! Bugün ne yaptığımı biliyor musun?” diye sordu Ben; “Hayır, bilmiyorum” dediğimde İmam (as) şöyle buyurdular:
“Ben bugün oğlum Ali’yi vasim ve kendimden sonra halifem kıldım; O’nun yanına git, bu makamından dolayı O’nu tebrik et ve bunu sana emrettiğimi O’na bildir

Mansur diyor ki, İmam Musa b Cafer (as)’ın bu emri doğrultusunda İmam Rıza (as)’ın yanına gidip O’nu bu makamından dolayı tebrik ettim ve baban böyle yapmamı bana emretmiştir dedim[2]
Davud-u Rıkkî şöyle diyor:
İbrahim’in babası İmam Musa Kazım’a;
“Canım sana feda olsun, ben artık yaşlanmışım, senden sonra kimin İmam olacağını bana söyle” dediğimde, İmam (as), Ebu’l- Hasan’ir- Rıza (as)’a işaret ederek; “Bu benden sonra sizin sahibinizdir” buyurdular[3]

Süleyman-i Mervzî de şöyle diyor:
İmam Musa b Cafer (as)’ın yanına vardım; kendisinden sonra Hüccetin (İmam’ın) kim olduğunu sormak istiyordum Ama İmam (as) ben sorumu sormadan şöyle buyurdular:
“Ey Süleyman! Oğlum Ali (Rıza) benim vasim ve benden sonra insanların hüccetidir; O, oğullarımın en üstünüdür Eğer benden sonra yaşayacak olursan, Şiilerimin ve velayet ehli kimselerin yanında halifemi soracak olurlarsa buna tanıklık et” [4]

Makam ve Mevkisi

imam rıza
İmam Musa Kazım (as) oğullarına şöyle buyuruyordu:
“Bu kardeşiniz (Ali b Musa er-Rıza), Muhammed Ehl-i Beyt’inin alimidir Öyleyse O’na dininizle ilgili sorular sorun, dediklerini alın Babam Cafer b Muhammed defalarca bana şöyle buyurdular: Şüphesiz Muhammed Ehl-i Beyti’nin alimi senin sulbündedir; keşke ben O’nu görebilseydim; O, Emir’ul Muminin Ali’nin adaşıdır” [5]
Memun, İmam Rıza (as) hakkında şöyle diyordu:
“O, yeryüzü ehlinin en üstünü, en alimi ve en abididir (en çok ibadet edenidir )”
İmam Musa Kazım (as) buyurdular ki:
“Oğlum Ali (İmam Rıza) benim en büyük oğlum, sözümü en çok dinleyen ve emrime en çok itaat edendir; O, benimle “Cefr” ve “Camia” kitabına bakıyor Peygamber ve Peygamber’in vasisinden başkası o kitaba bakamaz” [6]
[1] – A’lam’ul-Vera, s 304
[2] – Bihar’ul-Envar, c 49, s 14
[3] – age, c 49, s 15
[4] – age, c 49, s 15
[5] – A’lam’ul-Vera, s 315
[6] – Cefr; Hz Ali ve diğer İmamlar vasıtasıyla yazılan olay ve vakıaları içermektedir Camia ise, bütün ilimlerin remzi olan Hz Ali (as)’ın kitabıdır Her iki kitap, imamet emanetlerindendir (Bihar, c 49, s 20, h 25)


İlim ve Bilgisi

İbrahim b Abbas şöyle diyor:
“Ben İmam Rıza (as)’dan bir şey sorulup da O’nun bilmediğini ve o güne kadar da geçmiş tarihi O’ndan daha iyi bilen birini görmedim Memun her şeyden soru sorarak İmam’ı imtihan ediyordu, ama İmam (as) hepsinin cevabını veriyordu Bütün söz, cevap ve misalleri Kur’an’dan idi Kur’an’ı üç günde bir hatmediyor ve şöyle buyuruyordu:
“İstesem üç günden daha çabuk Kur’an’ı hatmederim; ama okuduğum her ayet hakkında ve neyin hakkında nazil olduğunu düşünmeden geçmiyorum” [1]
Ebu Salt-i Herevi şöyle diyor:
“Ali b Musa er-Rıza (as)’dan daha alim birini görmedim Onu gören her alim de benim dediğim gibi demiştir Memun, bütün din ve mezhep alimlerini toplayarak İmam Rıza (as)’la tartışmaları için bir meclis düzenledi İmam Rıza (as) onların hepsini mağlup etti; öyle ki onlar, İmam’ın üstünlüğünü ve kendi acizliklerini itiraf etmekten başka çareleri kalmadı” [2]
Ebu Salt-ı Herevi şöyle diyor:
İmam Rıza (as)’ın şöyle buyurduğunu duydum:
“Ben Medine’de Ravza-i Mutahhara’da oturuyordum, birçok alimler de birbirleriyle tartışıyorlardı, birisi bir meselede aciz kaldığında hepsi bana yönelirlerdi, meseleyi bana sorurlardı, ben de o meselenin cevabını verirdim
Ebu Salt-ı Herevi yine şöyle naklediyor:
Muhammed b İshak b Musa b Cafer babasından, Musa b Cafer (as)’ın çocuklarına şöyle buyurduğunu nakletti:
“Bu kardeşiniz Ali b Musa er-Rıza, Âl-i Muhammed’in alimidir; öyleyse dininiz hakkında O’ndan soru sorun, size dediği şeyi belleyin Şüphesiz ben Ebu Cafer b Muhammed (babam İmam Bakır -as-)’den defalarca bana şöyle buyurduğunu gördüm:
“Şüphesiz Âl-i Muhammed’in alimi senin sulbündedir; keşke ben onu görebilmiş olsaydım; O Emir’ul- Muminin Ali’nin adaşıdır” [3]
Bütün Lisanları Bilmesi

Ebu Salt-i Herevi şöyle diyor:
İmam Rıza (as), halkla kendi lisanlarıyla konuşuyordu Allah’a and olsun ki insanların en fasihi idi; her lisan ve lügati herkesten daha iyi biliyordu Bir gün İmam (as)’a; “Ey Resulullah’ın oğlu! Senin her dil ve lügati bunca ihtilaflı olmasına rağmen bilmene şaşırıyorum” dediğimde şöyle buyurdular:
“Ey Eba Salt! Ben Allah’ın yaratıklarına olan hüccetiyim, Allah Teala insanların lisan ve lügatlerini bilmeyen bir kimseyi insanlara hüccet kılmaz Emir’ul-Muminin Hz Ali (as)’ın; “Allah Teala fasl’ul- hitap bize verilmiştir” diye buyurmuş olduğu sözü duymamış mısın? Fasl’ul-Hitap (Hitapları ayırt edebilme) lisan ve lügatleri bilmekten başka bir şey midir?” [4]

Cafer b Ebu Talip evlatlarından olan Süleyman şöyle diyor:
İmam Rıza (as)’la birlikte bir duvarın kenarında durmuştuk Bu esnada bir serçe İmam (as)’ın önüne gelip ıstırapla ötmeğe başladı İmam (as) bana; “Bu serçenin ne dediğini biliyor musun?” diye sordu
Ben cevaben; “Allah, resulü ve resulünün oğlu daha iyi biliyorlar” dedim
İmam (as) buyurdular ki: “O serçe şöyle diyor: Bir yılan yuvamdaki yavrumu yemek istiyor” Öyleyse kalk, şu asayı al eve girerek yılanı öldür!”
Süleyman diyor ki; Asayı alıp eve girdim, bu esnada evde dolaşan bir yılan gördüm ve hemen onu öldürdüm[5]
[1] – Keşf’ul-Ğumme, c 3, s 106 A’lam’ul-Vera, s 314 Uyun-u Ahbar’ur-Rıza, c 2,s 180 Emali-yi Saduk, s 525
[2] – Keşf’ul-Ğumme, c 3, s 107 A’lam’ul-Vera, s 315
[3] – Bihar’ul-Envar, c 49, s 100
[4] – age, c 49, s 87
[5] – age, c 49, s 88


Alçak Gönüllülüğü ve Tevazusu

Yasir-i Hadim şöyle diyor:
“İmam Rıza (as) yalnız kaldığında, küçük ve büyük bütün akrabalarını toplayarak onlarla konuşup sohbet ederdi, onlara şefkatli davranırdı Sofraya oturduğunda, büyük küçük bütün aile fertlerini, hatta hayvana bakan ve hacamat yapanları bile sofrası başına oturtuyordu”[1]
Bir gün İmam Rıza (as) hamama gitti, bir adam İmam’a; “Bana kese sür” dedi İmam (as) da onu keselemeğe başladı Bu arada başkaları İmam (as)’ı o adama tanıttılar; o adam özür dilemeğe başladı Ama İmam (as) onun kalbini hoş ederek ona kese sürüyordu”[2]
Abdullah b Cafer, Belh ahalisinden olan bir adamdan şöyle dediğini naklediyor:
İmam Rıza (as)’ın Horasan yolculuğunda, O Hazretle birlikte idim Bir gün sofrasını getirmelerini istedi; sofrayı açtıklarında, hizmetçi ve kölelerini kendisiyle yemek yemeleri için sofranın başına topladı Bunun üzerine; “Canım sana feda olsun, bunların sofrasını ayırırsanız daha iyi olur” dedim
İmam (as) benim bu sözümü duyunca şöyle buyurdular:
Sus, herkesin Rabbi birdir, anne babası birdir; mükafat ve ceza da amellere göredir” [3]





Namazı İlk Vakitte Kılması ve Halkın İşlerine Yetişmesi

Sûlî diyor ki:
(Bir müddet İmam Rıza (as)’a hizmet etme iftiharına nail olan) büyük annem bana şöyle dedi:
“İmam Rıza (as), sabah namazını ilk vaktinde kıldıktan sonra secdeye kapanıp güneş yükselinceye dek başını secdeden kaldırmazdı Daha sonra kalkıp halk için oturuyordu (onların işleriyle ilgilenip ihtiyaçlarını gideriyordu) ve (daha sonra) bineğine binerek işinin peşine gidiyordu”[8]


Memun’a Nasihat Etmesi

Şeyh Mufid (ra) diyor ki:
“İmam Rıza (as), Memun’la baş başa kaldığında ona öğüt veriyor, onu Allah’tan sakındırıyor ve yaptığı çirkin işlerinden dolayı onu kınıyordu Memun ise bu tavsiye ve nasihatleri İmamdan kabul ettiğini izhâr ediyor ama bu sözlerin kendisine ağır geldiğini ve bu çeşit nasihatlerden hoşlanmadığını açığa vurmuyordu”[9]


Hizmetçisine Şefkati

İmam Rıza (as)’ın hizmetçisi Nadır şöyle diyor:
“Ebu’l- Hasan’ir- Rıza (as), cevizli helvayı dürüm yaparak bana veriyordu”[10]
Sofra Başında Hizmetçiye Karşı Davranışı

İmam (as)’ın Hizmetçisi Nadır diyor ki:
“İmam Rıza (as), hizmetçilerden biri yemek yediğinde, yemekten kalkmadıkça ona bir iş yaptırmazdı”[11]
[1] – Mekarim’ul-Ahlak, s 50
[2] – Mekarim’ul-Ahlak, s 40
[3] – Mekarim’ul-Ahlak, s 73
[4] – Vesail’uş- Şia, c 3, s 410, h 3
[5] – Bihar’ul-Envar, c 49, s 308
[6] – Tuhaf’ul-Ukul, s 923, h 12
[7] – Uyun, c 2, s266, h 1
[8] – Bihar, c 49, s 90, h 2
[9] – Bihar, c 49, s 308, h 18
[10] – Mehasin-i Berkî, c 2, s 200, h 1584
[11] – Kâfî, c 6, s 298, h 11


__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla