12-16-2010
|
#7
|
Şengül Şirin
|
Cevap : Bizden Gizlenen Gerçekler
Kardinalin Cuma Namazı
Yunus Emre hakkında bir oratorya düzenlendiği zaman bunu dinleyen büyük şair Yahya Kemal Beyatlı’ya oratoryayı nasıl bulduğu sorulduğunda, Yahya Kemal’in: Kardinalin cuma namazı kıldırmasına benziyor” diye cevap verdiğini… (185)
İmam Malik’te İman Şuuru
Peygamber Efendimiz’in (sav): ‘Beni Allah’a yaklaştıran ilmimin artmadığı bir gün yaşayacak olsam, o günü hayırla geçirilmeyen bir gün sayarım” hadis-i şerifiyle amel etme şuuruyla zamanın hakkını vermeye çalışan İmam Malik Hazretleri, nin, yemek meselesinden dolayı kaybedeceği zamanı dahi hesap ederek def-i hacette geçecek zamanı asgariye indirme
yollarını aradığını Bu gaye ile üç günde bir defa helaya gidecek şekilde yemek yemeyi azalttığını…(186)
Şaraplı İftar Yemeği Tarifi
Tercüman gazetesinin genel yayın müdürlüğünü yapan solcu Oktay Verel’li günlerin birinde Ramazan vesilesi ile hazırlanan özel sayfanın “İftar Sofrası sütunundaki yemek tarifinde:
500 gram kuşbaşı et, yarım bardak şarap bir kaşık tereyağı  vs ” diye yazması üzerine o dönemin Büyük gazetesini çıkaran Mehmet Şevket Eygi’nin: ‘Müslüman mahallesinde salyangoz mu satılıyor?” diyerek Tercüman gazetesini topa tutup, genel yayın müdürünü gazeteden ayrılmak zorunda bıraktırdığını ( 1 87)
Altından Nohutlar
Fatih Sultan Mehmed’in Vezir-i Azamı Mahmut Paşa’nın, ilme hürmetinin ifadesi olarak devrin alimlerine haftada iki defa ziyafet verdiğini Sofradaki Vezir-i Azam Mahmut Paşa’ nın bu ziyafetlerde , pilavın içine önceden altından yapılmış nohut taklidi taneleri karıştırdığını ve bunlar kimin kaşığına isabet ederse ona hediye ettiğini (188)
Harem Yalanı
Osmanlı Harem Hayatı hakkında yazılan eserlerin pek çoğunun ya tamamiyle uydurma veya çok eksik olduğunu…
18 yüzyılda İstanbul’da bulunmuş olan İngiltere sefirinin eşi Lady Montagunun, “Şark Mektupları” isimli kitabında anlattığı Osmanlı Harem hayatı hakkındaki bilgilerin, yine bir batılı olan ve Türkiye’de yirmiüç yıl vazife yapmış olan Mareşal Moltke tarafından tekzib edildiğini… ( 1 89)
Bağdat Fatihi’nin Mütevazı Hayatı
Osmanlı padişahlarının en cihangirlerinden olan Sultan lV Murad’ın savaşa giderken seferlerde, neferler gibi pek sade
bir hayat yaşadığını Yemek hususunda bile askerinin karavanasına kaşık salladığını ve çok defa kırlarda atını eğerini başının altına yastık yaparak uyku ihtiyacını giderdiğini…(190)
Günde Üç Yumurta Veren Tavuk
Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin Barla’daki sürgün günlerinin birinde vakit akşama yaklaşırken elinde bir sopayla tavuk kovaladığını ve orada bulunan köy halkından bazılarının Üstad’ a gelip tavuğu niçin kovaladığını sormaları üzerine, Bediüzzaman’ın gayet ibretli bir şekilde:
“Bu tavuk dün iki tane bugün ise üç tane yumurta getirdi Benim iktisat kaidemi bozuyor Bu sebepten kovuyorum ” cevabını verdiğini…(191)
Bir Tarihi Yanlış Daha
Osmanlı devlet ricalinin, giydikleri samur kürkten dolayı bazı tarihçilerin işin aslını ciddi araştırmadan Osmanlı’nın bu devinin sefahat dönemi olarak adlandırıp, adını Samur Devri “koyduklarını 
Halbuki gerçekte ise, normalde giyilen kaftana kışın ısıtıcı olması için (bugün pardesülerde muflon kullanıldığı gibi) samur kaplandığını ve böylece soğuk rutubetli taş mekanlarda yaşayan o günün insanı için kış aylarında samurun bir nevi kalorifer vazifesi gördüğünü (192)
Milletin Sırtındaki Yük
Sultan Mehmed Reşad’ın ortanca oğlu Şehzade Necmeddin Efendi vefat ettiğinde, padişahın yakınlarının büyük üzüntüye kapılmaları üzerine Sultan Reşad’ ın tam bir tevekkülle :
Bizler zaten milletin sırtında büyük bir yük halindeyiz Ben bir evlad kaybettim, fakat millet bir yükten kurtuldu ” dediğini…(193)Biliyor muydunuz?
Hür Bir Esir
17 yüzyılda Ruslarla yaptığı savaşı kaybederek Osmanlı Devleti’ne sığınan İsveç Kralı 12 Charles(Demirbaş Şarl)’ ın, Türklerden gördüğü alicenaplık karşısında Poltava’da esir oluyordum Bu benim için bir ölümdü Kurtuldum Buğ nehri önünde tehlike daha kuvvetli olarak belirdi Önümde su, ardımda düşman, tepemde ateşler püsküren güneş 
Su beni boğmak, düşman beni parçalamak, güneş beni eritmek istiyordu, yine kurtuldum Fakat bugün esirim Türklerin esiriyim Demirin, ateşin ve suyun yapamadığını onlar yaptılar, beni esir ettiler Ayağımda zincir yok, zindanda da değilim Hürüm ve istediğimi yapıyorum Lakin yine esirim asaletin nezaketin esiriyim Türkler beni işte bu elmas bağa sardılar Bu kadar şefkatli , bu kadar yüksek kalpli, bu kadar asil ve bu kadar nazik milletin arasında hür bir esir olarak yaşamak bilseniz ne kadar tatlı” diyerek şükranlarını ifade ettiğini…(l94)
Yirmi Yüzlüler
Viranelerin yascısı” milli şairimiz Mehmet Akif Ersoyun cemiyetteki bozuklukları görüp, insanlar arasındaki münasebetlerdeki riyakarlık ve sahte tavırlar karşısında dayanamayarak:
Artık iki yüzlüleri sever oldum çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım ” diyerek hayıflandığını… (195)
450 Yıllık Çevre Nizamnamesi
Çevremizin gitgide yaşanmaz hale gelip bunun ekolojik felakete yol açan neticelerinin hergün biraz daha fazla ortaya çıkmasıyla birlikte çevreyle ilgili haftalar tertip edip, hukuki düzenlemelerin gündeme yeni yeni gelmesine karşılık, Osmanlı Devleti’nin bizden tam dört buçuk asır önce, meselenin ehemmiyetini idrak ederek Çevre Temizliği Nizamnamesi ” hazırlayıp uygulamaya koyarak problemi çözdüğünü (196)
Lüks Gemi ve Tuvalet
Büyük şair Necip Fazıl Kısakürek’e sahilde rastlayan bir hayranının :
Üstad, senin bütün mücadelelerin güzel, hizmetlerin eşsiz… Ama şu… … tarafın olmasa!” diyerek tenkit etmesi üzerine Necip Fazıl’ın tebessüm ederek:
Şu Boğaz’dan geçen lüks ve güzel gemiyi görüyor musun? Bak ne kadar lüks ve konforlu değil mi İşte böylesine lüks geminin tuvaleti de vardır” cevabını verdiğini… (197)
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|