Şengül Şirin
|
Cevap : Bizden Gizlenen Gerçekler
Diyojen ve İnsanın Kıymeti
Yunan-Pers savaşları sonunda esir edilen Pers (İran) askerlerinin Atina meydanında satılığa çıkarılması üzerine, esirlerin üzerindeki göz kamaştırıcı elbiselerin bir çırpıda satılmasına karşılık, esirlere alıcı çıkmaması üzerine, orada bulunan Diyojen ‘in düşünceli düşünceli :
“İnsan ne garip mahluk! Arızi meziyetler üzerinden sökülüp atılınca kendisi on para etmiyor” dediğini (159)
Hamid ve Hamit
Latin harflerinin kabulüyle birlikte isminin “Hamit ” diye yazılmasına müthiş tepki gösteren şair Abdülhak Hamid’in:
“Ömrümün sonunda ismimin sonuna bir de’ it’ taktılar” dediğini (160)
Cahız’da İlim Aşkı
Büyük alim Cahız’ın (vefatı 255/868) ilim aşkıyla yanıp tutuştuğunu kitap satın alıp okumaya para yetiştiremediği için, kitapçı dükkanlarını kiralayıp, gece üzerinden kilitleterek sabaha kadar kitap okuyarak ilmini geliştirmeye çalıştığını (161)
Batılıların Gerçek Yüzü
Aşırı beslenme sonucu her yıl binlerce insanın hastalanıp tedavi gördüğü batı ülkelerinden biri olan Almanya’da, Stern dergisinin okuyucuları arasında yaptığı bir araştırmada sorduğu: Devletinizin hangi giderlerinin azaltılmasını istersiniz? sorusuna Almanların % 68′lik bir çoğunluğunun:Üçüncü dünya ülkelerine yapılan yardımların cevabını verdiğini… Yine dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan İsviçre’ de yapılan bir referandumda sorulan:”Üçüncü dünya ülkelerine
yapılan seksen milyon dolarlık bir yardım yapılmasını onaylıyor musunuz?” sorusuna İsviçrelilerin % 56′sının “Hayır diye cevap vererek ne kadar insan sevgisi ile dopdolu( ! ) olduklarını gösterdiklerini (162)
Bayezid Cem Kardeşler
Fatih Sultan Mehmed Han’ın aniden vefat etmesi üzerine, Osmanlı tahtına oturan II Bayezid’in hükümdarlığını kabullenemeyerek isyan bayrağını açan kardeşi Cem Sultan’ın, ağabeyine :
“Sen bister-i gülde yatasun şevk ile handan Ben kül döşenem külhan-r mihnette sebeb ne?
diye sitem dolu bir beyit yazması üzerine, Ağabeyi Sultan II Bayezid’in de:
“Çün ruz-ı ezel kısmet olunmuş bize devlet Takdire rıza virmiyesün böyle sebeb ne?
Haccül-Harameynüm diye ben davi kılursun Bu saltanat-ı dünyeviye bunca taleb ne? ” diye hikmetli bir cevap verdiğini…(163)
Ufuk Farkı
1877′de İstanbul’a gelen Avusturya-Macaristan büyükelçisi Viktor Graf Dubsky’nin önce Bab-ı Ali’deki hükümet erkanı ile görüşüp ardından da Sultan II Abdülhamid ile görüştüğünü ve bu görüşmelerden sonra Abdülhamid Han hakkındaki düşüncelerini :
Hayret verici birşey ama doğruydu Devlet erkanı sadece kısa mesafede ileri görebiliyordu Geniş zaviyeli bir ihata kabiliyetleri yoktu Abdülhamidin ise aksine fazla ihata niteliği vardı Bu zıtlık telafi edilemezdi Edilemeyince de devlet idaresinde başlayan aksaklıklar ileride daha vahim sonuçlar verecekti Biz bunları iyi kullanmalıydık” diye hatıralarında yazdığını… (164)
Osmanlı’ da Fikir Hürriyeti
Osmanlı medreselerinde öğretimini tamamladıktan sonra icazetini yani diplomasını alan yeni müderrislerin, hocalarının elini öptükten sonra isterlerse biraz evvel saygıda kusur etmedikleri hocalarının düşüncelerinden farklı fikirleri müdafaa edebildiklerini 
Onları bu eğitim ve fikir hürriyetinden mahrum edebilecek hiçbir makamın olmadığını (165)
Dinden Bahsetmenin Yasak Olduğu Devir
1945 yılında Matbuat Umum Müdür Muavini İzzettin Nişbay’ın dönemin gazetelerinde tek tük dini muhtevalı yazılar görülmesi üzerine İstanbul gazetelerine:
“Gazetelerinizin son günlerdeki neşriyatı arasında dinden bahseden bazı yazı mütalaa ima ve temsillere rastlanılmaktadır Bundan sonra din mevzuu üzerindeki gerek tarihi, gerek temsili ve gerekse mütalaa kabilinden olan her türlü makale, fıkra ve tefrikanın neşrinden kaçınılması ve başlanmış olan bu gibi tefrikaların en geç on gün içinde nihayetlendirilmesi… diye yazılı tamim yolladığını…(166)
İbni Cevzi nin Vasiyeti
Büyük alim İbni Cevzi’nin, tedris, telif ve fetva ile dolu dolu yaşadığı ömrünün tek anını bile boşa geçirmeyip, bazısı yirmi cildi bulan 340′dan fazla eser vererek, kitap yazmadık hiçbir ilim dalı bırakmadığını – ve yazmış olduğu eserlerinin toplamı ömrünün günlerine bölündüğünde bir güne dört defter(forma)düştüğünü…
İbni Cevzi’nin, bu ilimlerle içli dışlı geçen ömrü boyunca, bıraktığı birbirinden kıymetli eserleri yazarken kullandığı kalemlerin yontulmasından ortaya çıkan talaşları biriktirip, bu talaşların vefatında gasıl suyunun ısıtılmasında kullanılmasını vasiyet ettiğini 
Bu büyük alimin vefatında vasiyeti yerine getirilerek biriktirdiği talaşların gasıl suyunu ısıtmaya kafi geldiğini…(167)
Yunus Nadi’ nin Kulakları
Cumhuriyet gazetesinin kurucusu Yunus Nadi’nin ortak olduğu bir şirketin, Müdafaa-i Milliye’ye çürük eğer ve koşum takımları satması üzerine Millet Meclisi’nde hakkında soruşturma açıldığını, fakat Yunus Nadi’nin birçok eşikleri öpmekle bin bela bu işten yakasını kurtarabildiğini…
Bu devleti dolandırma hadisesi üzerine Reis-i Cumhur Mustafa Kemal’in kendisini çağırarak:
“Yunus Nadi Bey, hangi Yahudi şirketini tetkik etsek
kulakların o şirketin arkasında görünüyor Sen, Cumhuriyet gazetesini çıkaracak şahsiyet değilsin Yarından itibaren gazeteyi çıkarmayacaksın Aksi takdirde seni toprak altı ederim ” dediğini…(168)
Osmanlı Devleti ile Ticaret Yapmanın İmtiyazı
Osmanlı Devleti’nin, kurmuş olduğu muhteşem devlet sistemini, tekke-medrese-kışla sacayağı üzerine sağlam bir şekilde oturtup, doğruluk ve adalet üzerine cihana ışık saçtığını 
Osmanlı tesirinin dört bir yanda hissedildiği bu günlerin birinde Hollanda Ticaret Odası’nda bir karar alınırken, oyların eşit çıkması halinde, ticaret odası başkanının karar verebilmek için:
“İçinizde Türklerle alış veriş eden var mı?” diye sorduğunu ve herhangi birinden “evet” cevabı alınca da onun oyunu iki oy yerine kabul edip kararı neticelendirdiğini…(169)Biliyor muydunuz ?
Mazi ile Alakasını Kesenler
Hamdullah Suphi Tanrıöver’in tek parti hükümetinin Maarif Vekilliği’ni yaptığı yıllarda, yabancı bir heyete Süleymaniye Camii’ni gezdirdikten sonra misafirlerin Kanuni Sultan Süleyman ‘ın türbesini ziyaret etmek istediklerini…
Memleketteki bütün türbeler 30 11 1925 tarih ve 677 sayılı kanunla kapatıldığı için, Hamdullah Suphi’nin bu yabancı misafirlere kaçamak cevaplar verdiğini, fakat sonunda: “Bir müddet mazi ile alakamızı kesmek istedik Onun için türbeleri kapattık” diyerek gerçeği açıklamak zorunda kaldığını… Misafirlerin “Ciddi mi söylüyorsunuz?” diye hayretler içinde kalıp, ardından da oldukça ibretli bir şekilde:
Tarihi olmayan milletler tarih huzurunda esatir ve efsane ” , uydurarak kendilerini tatmin ederler Sizin ise büyük bir tarihiniz var Bu tarihi yapanların türbelerini nasıl kapatıyorsunuz?” diyerek Hamdullah Suphi’yi yerin dibine batırdıklarını (170)
İlim Uğruna
Büyük alim İbn-i Teymiye’nin(1263/1328), kitap okumaya başlamadan önce beline kadar uzayan örgülü saçlarını duvardaki bir çiviye asıp öyle kitap okumaya başladığını…
Uykusu gelip de başı önüne düştüğünde çiviye asılı saçlarının canını yakarak kendisinin uyumasına engel olduğunu…
Bu ilim aşıkının, böyle azimli çalışmaları neticesinde vefat ettiğinde ardında bin kadar muazzam eser bıraktığını…1171)
Beyaz Adamın Afrika’ya Yardımı
Ünlü İtalyan film yönetmeni Marco Ferrari’nin “İşiniz İş Beyazlar” isimli filmiyle ilgili büyük yankılar uyandıran bir röportajında :
“Avrupalıların Afrika’ya başlattıkları yardım seferberliği şeytanca bir tuzaktır ve bu yardım sömürgecilikten daha tehlikelidir Bizim siyah kıtada artık yapabileceğimiz birşey yok Çabuk terkedelim orayı ! Artık beyazların iktidarının sonu gelmiştir
Bizler ihtiyarların yoksulların Paris’te, Roma’da,Londra da zenci muamelesi gördüğü bir medeniyetin için de yaşarken, nasıl olurda Afrikalılara yardim etme iddiasında bulunabiliriz Bugün, Afrikalı insanlara Yardım adı altında köpekler için hazırlanmış konserveler gönderilmektedir
Bizim medeniyetimizin ne olduğu görülüp bilinirken, tutup da yardımseverlikten bahsetmesi için insanın yüzsüz olması gerekir Asıl yardıma muhtaç olanlar bizleriz” diyerek gayet ibretli bir şekilde batı medeniyetinin gerçek yüzünü gözler önüne serdiğini (172)
“Ya Rab! Beni Ameliyat Masasından Kaldırma”
Osmanlı Devleti’nin yıkılmaya yüz tuttuğu talihsiz bir döneminde 35 Osmanlı padişahı olarak tahta geçen Sultan Mehmed Reşad’ın ( 1 844- 1918) mesanesindeki bir rahatsızlıktan dolayı ameliyat olacağı zaman, kıbleye yönelip ellerini Ulu Dergah’a açarak:
Ya Rab! Milletimin ve memleketimin bütün mukadderatını hayırlara tahvil et! Eğer memleketim ve milletim için zararlı olacaksam beni bu ameliyat masasından kaldırma!” diyerek bütün samimiyetiyle Rabbine münacatta bulunduğunu (173)
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|