11-29-2010
|
#2
|
Şengül Şirin
|
Cevap : Güneş ve Yapısı
Güneş uzay görevleri
Güneş’i gözlemlemek için tasarlanmış ilk uydular NASA’nın 1959 ile 1968 yılları arasında fırlatılan Pioneer 5, 6, 7, 8 ve 9 uzay sondalarıdır Bu sondalar, Dünya’nınkine benzer bir uzaklıkta Güneş’in yörüngesinde kaldılar ve güneş rüzgârı ile güneş manyetik alanının ilk detaylı ölçümlerini gerçekleştirdiler Pioneer 9 özellikle uzun bir zaman çalışır durumda kaldı ve 1987′ye kadar data göndermeye devam etti
1970′lerde Helios 1 uzay sondası ve Skylab Apollo Teleskobu biliminsanlarına güneş rüzgârı ve korona hakkında yeni data sağladı ABD – Almanya ortak girişimi olan Helios 1 uzay sondası, günberi rotasında Merkür’ün yörüngesine giren bir yörüngedeydi NASA tarafından 1973′te fırlatılan Skylab uzay istasyonunun içinde Apollo Teleskobu denen bir güneş gözlem modülü de bulunmaktaydı Skylab Güneş geçiş bölgesinin ve koronanın morötesi ışınımının ilk zamanlamalı göslemlerini gerçekleştirdi Buluşlar arasında koronodan kütle fırlatılması ve şimdilerde güneş rüzgârıyla yakın ilişkisi olduğu bilinen korona delikleri olmuştur
1980′de NASA tarafından Solar Maksimum uzay uydusu fırlatıldı Bu uzay aracı yüksek güneş etkinliği sırasında güneş püskürtülerinde ortaya çıkan gamma ışını, X ışını ve UV ışımasını gözlemlemek için tasarlanmıştı Ancak fırlatmadan bir iki ay sonra bir elektronik hata sonucu sonda bekleme moduna girdi ve sonraki üç yılını bu şekilde geçirdi 1984 yılında uzay mekiği Challenger STS-41C görevi uyduyu bularak onardı Haziran 1989′da Dünya atmosferine girene kadar Solar Maximum sondası binlerce korona görseli çekebildi
Japonya’nın 1991′de fırlatılan Yohkoh (Günışığı) uydusu X ışını dalgaboyunda güneş püskürtülerini gözlemledi Sondadan gelen datalar sayesinde biliminsanları değişik tipte güneş püskürtülerini tanımlayabildiler Ayrıca doruk etkinlik bmlgelerinden uzakta olan koronanın da eskiden düşünüldüğünün aksine daha dinamik ve etkin olduğu ortaya çıkarıldı Yohkoh tam bir güneş döngüsünü gözlemledi ancak 2001de güneş tutulması sırasında bekleme moduna girdi ve Güneş ile olan bağlantısını yitirdi 2005 yılında atmosfere yeniden girerken yokoldu
Günümüze kadar en önemli güneş uzay görevlerinden biri Avrupa Uzay Ajansı ile NASA ortak projesi olan ve 2 Aralık 1995′te fırlatılan SOHO (Solar and Heliospheric Observatory) görevidir Başlangıcında iki yıllık bir görev için planlanan SOHO 2007 itibariyle on yılı aşkın bir süre etkinlik göstermiştir Çok yararlı olduğunu kanıtlamasından 2008′de fırlatılacak devam görevi Solar Dynamics Observatory planlanmıştır Dünya ile Güneş arasında Lagrange noktasına yerleştirilen SOHO fırlatıldığından beri değişik dalgaboylarında Güneş’in görüntüsünü sürekli olarak iletmektedir Doğrudan Güneş’i gözlemleyebilmesinin yanı sıra SOHO özellikle Güneş’in yanından geçerken yanan bir çok küçük kuyrukluyıldız dahil bir çok kuyrukluyıldızın keşfine yaradı
Tüm bu uydular Güneş’i tutulum düzlemi üzerinden gözlemlemiştir, yani yalnızca ekvator bölgelerinin detayları mevcuttur 1990 yılında Güneş’in kutup bölgelerini incelemek için Ulysses uzay sondası fırlatıldı Önce Jüpiter’e kadar giderek burada ‘sapan’ etkisinden faydalanarak tutulum düzleminin üstünde bir yörüngeye oturdu Tesadüfen çok yakından 1994 yılında Shoemaker-Levy 9 kuyrukluyıldızının Jüpiter ile çarpışmasını izleyebildi Ulysses planlanan yörüngesine girdikten sonra güneş rüzgârını gözlemlemeye ve yüksek enlemlerde manyetik alan kuvvetini belirlemeye başladı Yüksek enlemlerden çıkan güneş rüzgârının beklenenden daha düşük olarak 750 km/s hızla hareket ettiğini buldu Ayrıca yüksek enlemlerden çıkan, galaktik kozmik ışınlar saçan büyük manyetik dalgaların varlığını keşfetti
Işıkyuvar’da bulunan elementlerin bolluğu günışığı tayflarından çok iyi bilinmektedir ancak Güneş’in içinin bileşimi çok iyi anlaşılamamıştır Bir güneş rüzgârı örnek getirme görevi için kullanılan Genesis uzay aracı, gökbilimcilerinin güneş maddesi bileşimini doğrudan ölçebilmesi için tasarlanmıştı Genesis 2004 yılında Dünya’ya döndü ancak iniş sırasında paraşütlerinden biri açılmadığı için zarar gördü Aşırı derecede zarara rağmen bazı işe yarar örnekler ele geçirildi ve analizleri devam etmektedir
STEREO (The Solar Terrestrial Relations Observatory) görevi Ekim 2006′da fırlatılmıştır İki eşlenik uzay aracı Güneş’in ve koronadan kütle fırlatımı gibi olayların stereoskopik fotoğrafını çekebilecek şekilde yörüngeye sokulmuşlardır
Güneş gözlemi ve göze gelen zarar
Günışığı çok parlaktır ve çıplak gözle kısa süreler için Güneş’e bakmak acı verici olabilir ama özel olarak normal gözler için zararlı değildir Güneş’e doğrudan bakıldığında gözde yıldız gibi parlamalar oluşur ve geçici olarak yarı körlüğe sebep olur Aynı zamanda retinaya 4 milliwatt günışığı düşmesine, böylece retinanın hafifçe ısınarak, potansiyel olarak gözlerin zarar görmesine neden olur UV ışınlarına maruz kalma sonucu aşamalı olarak gözün lensi yıllar sonra sararır ve katarakt oluşumuna neden olabilir Doğrudan Güneş’e bakıldığında yaklaşık 100 dakika sonra UV kaynaklı güneş yanığı benzeri lezyonlar retina üzerinde oluşur, özellikle morötesi ışınlar yoğun ise Gözler genç ise durum daha da kötüleşir, çünkü yaşlanan gözlerden daha fazla UV’den etkilenir
Güneş’i dürbün gibi ışığı yoğunlaştıran optik cihazlarla izlemek eğer UV ışınları filtre edecek uygun bir filtre yoksa çok zararlıdır Filtresiz dürbünler çıplak gözün aldığından 500 kat daha fazla enerjinin retinaya gelmesini sağlayacağından retina hücrelerinin hemen ölmesine neden olur Öğlen güneşine filtresiz dürbünle çok kısa bir süre bakmak bile kalıcı körlüğe neden olur Güneş’i izlemenin güvenli bir yolu teleskop kullanarak görüntüsünü bir ekrana yansıtmaktır
Kısmi güneş tutulmalarını izlemek zararlıdır, çünkü gözbebekleri aşırı yüksek kontrasta uyumlu değildir Gözbebeği ortamda bulunan toplam ışık miktarına göre genişler, ortamda bulunan en parlak nesneye göre değil Kısmi tutulmalarda günışığının çoğunluğu Güneş’in önünden geçen Ay tarafından engellenir ama ışıkyuvarın örtülmemiş kısımlarının yüzey parlaklığı normal günlerdeki ile aynıdır Ortamın loş olması nedeniyle gözbebeği ~2 mm’den ~6 mm’ye büyür, ve günışığına maruz kalan her retina hücresi tutulmayan normalin on katı ışık alacaktır Bu gözlemcinin gözünde kalıcı kör noktalara neden olacak şekilde hücreleri öldürebilir ya da hücrelere zarar verebilir Hemen acı oluşmadığı için tecrübesiz gözlemciler ve çocuklar bu zararın farkına varamaz, bir kişinin görüşünün bozulması hemen farkedilmez
Gündoğumu ve günbatımı esnasında günışığı Rayleigh saçılımı ve Mie saçılımı nedeniyle azalır Dünya atmosferinden geçerken aldığı uzun yol nedeniyle çıplak gözle rahat bir şekilde seyredilebilecek kadar sönüktür Pus, duman, toz ve yüksek nem ışığın azalmasına yardımcı olur
Güneşi izlemek için kullanılan ışık azaltıcı filtreler bu nedenle tasarlanır Uydurularak yapılan filtreler UV ve IR ışınları geçirebilir dolayısıyla yüksek parlaklık düzeylerinde göze zararlı olabilir Teleskoplarda kullanılan filtreler lensin ya da açıklığın üzerinde olmalı ama oküler mercekte olmamalıdır Çünkü emilen günışığından kaynaklanan aşırı ısı bu filtrelerin aniden çatlamasına neden olabilir 14 numaralı kaynak camı kabul edilebilir bir güneş filtresidir ama negatif siyah fotoğraf filmi değildir çünkü çok fazla kızılötesi ışını geçirir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|