Yalnız Mesajı Göster

GAP Projesi

Eski 11-06-2010   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

GAP Projesi







Türkiyede enerji politikaları ve gapın önemi
Enerji Politikamız:

Ülkemiz enerji politikalarının ana hedefi; ihtiyacımız olan enerjinin zamanında, güvenilir, ucuz ve kaliteli olarak öngörülen kalkınma hızı ve sosyal gelişmeyi destekleyecek şekilde temin edilmesi şeklinde belirlenmiştir Bu politikalar çerçevesinde yerli kaynakların mümkün olduğunca kullanılmasını teminen devlet ve özel sektör ile yabancı sermayenin enerji alanındaki yatırımlarının arttırılması amacıyla çevresel etkilerde göz önüne alınarak önemli çabalar harcanmaktadır


Uygulamaya konulan politika tedbirlerini şu şekilde özetleyebiliriz:
Kısa dönemde uygulanan politika tedbirlerinden bazıları;
Enerji projelerinin yatırım sürelerinin en aza indirilmesi,
Mevcut enerji tesislerinin ekonomik işletme koşullarına kavuşturulması,
Enerji fiyatlandırmasında, sübvansiyonlarının kaldırılarak, fiyatların maliyeti yansıtacak ve enerji üreticisi kuruluşların oto-finansmanını sağlayacak yapıya kavuşturulması,
Enerji israfını önleyici yönde enerji tasarrufunun, ülke çapında kamuoyu bilinçlendirilmesi yöntemleri ile yaygınlaştırılmasıdır


Orta ve uzun dönemde uygulanan tedbirlerin başlıcaları ise;
Uzun dönemde talebin yerli kaynak ağırlıklı olarak karşılanması amacıyla, ülke kaynaklarının gerek kamu ve özel sektör, gerekse yabancı sermayenin katkısı ile en iyi şekilde değerlendirilmesi,

Mevcut kaynaklarının yanı sıra yeni kaynak aramalarına hız verilmesi,
Enerji ithalatında maliyet gözönünde tutularak, gerek ülke gerekse kaynak çeşitlendirilmesine gidilmesi, tek ülke ve kaynağa bağımlılık gibi bir durum yaratılmaması,

Büyük yatırım gerektiren enerji projelerinin finansmanı için Yap-İşlet-Devret, Yap-İşlet ve işletme hakkının devri gibi formüllerin işletilmesi, Tüm enerji kaynaklarında talebin, mümkün olduğu oranlarda bölgesel üretim imkanları ile karşılanması,
Henüz gerektiği gibi değerlendirilemeyen yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarının (jeotermal ısı, güneş, rüzgar gibi) en kısa zamanda enerji arzına katkısının sağlanması, Enerji ihtiyaçlarının karşılanması sırasında, çevre ve halk sağlığının korunmasına özen gösterilmesi,

Ortadoğu ülkeleri ve komşu ülkeler ile kaynak zenginliklerine göre enerji ve diğer doğal kaynak değişimi imkanları üzerinde durulması,
Enerji alanında AR-GE çalışmalarının ihtiyaçlara cevap verecek şekilde programa bağlanması, Enerji üretimi, dağıtımı ve tüketiminin her aşamasında kayıpların en aza indirilmesi, verimliliğinin arttırılması ve israfın önlenmesi amacıyla enerji tasarrufu programının uygulanması şeklinde belirlenmiştir


Elektrik Enerjisi Politikalarımız:


Elektrik enerjisi politikalarımız; ekonomik ve sosyal kalkınmanın gerektirdiği ve yüksek oranlarda artmakta olan ulusal elektrik ihtiyacımızın kesintisiz, kaliteli ve güvenilir olarak karşılanmasının sağlanması, elektrik sektöründe özelleştirme faaliyetlerine hız verilmesi, kömüre dayalı termik santrallerin çevreye verebilecekleri zararı engellemek amacıyla analiz sonuçlarına göre zorunlu görülen tüm mevcut ve tasarlanan projelere desülfürizasyon tesislerinin ilavesinin esas alınması, yeni üretim projelerinin seçiminde, ülke ihtiyaçlarına en kısa zamanda ve en ekonomik çözümlerle verecek öncelikler tespit edilerek hidrolik projelerin yanısıra, çoklu yakıt kullanan santraller üzerinde hassasiyetle durulması, ülke termik ve hidrolik potansiyelinin değerlendirilmesi yanı sıra nükleer teknolojiye bir an önce girilmesi için gerekli hazırlıkların yapılması, elektrik enerjisinin sürekli ve kaliteli olarak temini için, mevcut iletim ve dağıtım hatlarının iyileştirilmesi, bölge ülkeleri ile gerekli altyapının tesisi ve elektrik alış-verişinin yaygınlaştırılması şeklinde özetlenebilir


Mevcut Durum ve İleriye Dönük Projeksiyonlar:


Türkiye 60 milyondan fazla nüfusu ve 2700 $’lık GDP/kişi geliriyle gelişmekte olan bir ülke olup, kişi başına enerji tüketimi 1069 kep ve elektrik enerjisi tüketimi ise 1520 kW/h dır OECD ülkelerinde bu rakamlar 5100 kep ve 7800 kW/h, dünya ortalamasında ise 1400 kep ve 2250 kW/h dır Bu kıyaslama sonucunda Türkiye verilerinin düşük olduğu görülür, ancak hedefimiz en kısa zamanda dünya ortalamasını yakalamaktır


Yapılan projeksiyon çalışmalarına göre 1996 yılında 675 milyon ton petrol eşdeğeri olan birincil enerji tüketimimizin 2000 yılında 90 milyon ton, 2010 yılında 156 milyon ton petrol eşdeğerine ulaşması beklenilmektedir1996 yılında 275 milyon ton petrol eşdeğeri olan birincil enerji üretimimizin ise 2000 yılında 40 milyon ton petrol eşdeğerine, 2010 yılında 60 milyon ton petrol eşdeğerine ulaşması beklenmektedir
Yerli enerji üretimi toplam birincil enerji talebinin 1996′da % 41′ini, 2000′de % 44′ünü, 2010 yılında ise %38′ini karşılayacaktır Enerji politikalarımızın en önemli prensiplerinden birisi de enerji arzındaki güvenilirliktir

1996 yılında 949 milyar kWh/yıl olan elektrik enerjisi arzımız, 2000′de 134 milyar kWh/yıl 2010′da 290 milyar kWh/yıl ve 2020′de ise 546 milyar kWh/yıla ulaşacaktır Söz konusu talebi karşılamak için 2010 yılı sonuna kadar yaklaşık 40000 MW’lık kapasitenin sisteme ilave edilmesi ihtiyacı vardır Bu da mevcut sisteme yılda ortalama 2500-3000 MW kurulu güç ilavesi, başka bir ifadeyle, her yıl ortalama 3 milyar $’lık bir yatırım ihtiyacını zorunlu kılmaktır Söz konusu yatırımın tümüyle ülkemizin kamu kaynaklarının üzerine yüklenmesi mümkün değildir
Bu nedenle elektrik sektöründe en rasyonel çözüm özelleştirme olarak önümüzde durmaktadır

1996 sonu itibariyle, Türkiye’nin toplam kurulu gücü 21164 MW ve üretimi ise 949 milyar kW/h olarak gerçekleşmiştir Elektrik enerjisi üretiminin, % 31′i katı yakıtlardan (taşkömürü ve linyit), % 8′i sıvı yakıtlardan (fuel-oil ve motorin), % 14′ü doğal gaz ve % 47′si ise hidrolik kaynaklardan sağlanmıştır Kurulu gücün 11239 MW’ı termik santrallerden ve 9925 MW’ı ise hidrolik santrallerden oluşmaktadır Bu toplam kurulu gücün % 53′ü termik ve % 47′si hidrolik kaynaklardır Bunun içinde linyit yakıtlı santrallerimizin payı ise üçte birdir

GAP’ın Önemi:

Ülkemizin mevcut 125 milyar kWh/yıl olan değerlendirilebilir hidrolik potansiyelinin önemli bir bölümü GAP enerji projeleri kapsamında işletmeye alınacaktır GAP Projeleri, Fırat Nehri’nin aşağı bölümü ile Dicle Nehri’nin su ve toprak kaynaklarını geliştirmek amacıyla,çok amaçlı 13 adet projeden oluşmaktadır Öngörülen projelerin 7′si Fırat, 6′sı ise Dicle Havzası’nda yer almakta olup, anılan projeler ile 22 adet baraj ve 19 adet hidroelektrik santralin yapımı gerçekleştirilecektir

Haziran 1997 tarihi itibariyle, GAP ile yapımı öngörülen 19 adet projeden;
Karakaya ile Atatürk Barajı ve HES işletmede olup bunların toplam kurulu güçleri 4200 MW ve yıllık enerji üretimleri 162 milyar kW/h’dir
Kurulu gücü 1313 MW ve yıllık enerji üretimi 42 milyar kW/h olan 6 HES inşaat halindedir

Programda yer alan 2 adet HES’in kurulu gücü 1440 MW olup yıllık enerji üretimi 5 milyar kW/h tir
Master Planı yapılan 5 adet HES’in kurulu gücü 195 MW ve yılık enerji üretimi 509 milyon kW/h tir
Ön inceleme aşamasında olan 4 adet HES’in ise kurulu gücü 337 MW olup yıllık üretimi 13 milyar kW/h olacaktır
19 adet GAP Projesinin toplam kurulu güçleri 7485 MW’a, yıllık enerji üretimleri 27345 milyon kWh’e ulaşacaktır
GAP projeleri 1995 yılı itibariyle toplam kurulu gücümüzün % 35′ini, enerji üretimimizin ise % 29′unu teşkil etmektedir Bütün GAP Projelerinin realize edilmesi durumunda toplam değerlendirilebilinir hidroelektrik potansiyelimizin %21′i daha işletmeye alınmış olacaktır


Bakanlığımızca Yapılmakta Olan Çalışmalar:


Yap-İşlet-Devret modeli ülkemizde 1984 yılından itibaren uygulanmaya başlanmıştır Model, özel sektörün santralleri tesis etmesine,belirli bir süre işletmesine ve bu sürenin sonunda devlete devretmesine olanak sağlamaktır

Nisan 1997 itibariyle, BOT modeli kapsamında kurulu güçleri toplamı 74 MW olan 5 adet hidrolik santral ile kurulu gücü 253 MW olan bir doğal gaz santrali işletmeye alınmıştır
Marmara Ereğlisi’nde her biri 480 MW gücünde ve toplam yatırım tutarı 12 milyar $ olan 2 adet LNG santralinin inşaat faaliyetleri Gama-Enron ve Unimar Enerji firmaları tarafından sürdürülmektedir Ayrıca, 67 MW gücündeki Birecik Baraj ve HES’i de içeren toplam kurulu güçleri 770 MW olan 5 adet hidrolik santral ise inşaat halindedir
Doğa ve Mission Energy tarafından tesis edilecek olan 180 MW gücündeki Esenyurt Doğal Gaz santralinin inşaatına başlanmıştır Trinity Partners-MSG tarafından tesis edilecek olan 125 MW’lık Çankırı-Orta Termik Santrali Projesi Danıştay denetimine gönderilmiş olup, Community Energy Alternative tarafından tesis edilecek olan 425 MW’lık Konya Ilgın kömür yakıtlı termik santral projelerinin sözleşmeleri ise Danıştay tarafından incelenmektedir

İzmir-Aliağa 650 MW’lık fuel-oil santralinin sözleşme görüşmeleri tamamlanmış olup Danıştay’a gönderilmiştir Toplam gücü 259 MW olan 3 adet hidrolik santral projesinin sözleşme görüşmeleri devam etmektedir Bunlara ilave olarak toplam güçleri 712 MW olan 11 adet hidrolik santral ile 1 adet çöp santrali projesinin sözleşmeleri imzalanmış veya paraflanmıştır


Yukarıda bahsedilen projelere ilave olarak, Bakanlığımız çeşitli bölgelerde tesis edilecek 57 adet hidrolik santralin (7260 MW) Yap-İşlet-Devret modeli çerçevesinde gerçekleştirilmesini teminen ihaleye çıkmıştır Bu projeler toplam olarak ülkemiz hidrolik potansiyelinin yaklaşık % 20′sine karşılık gelmektedir Geçen yıl çeşitli tarihlerde Resmi Gazete ilanı ile ihaleye çıkılan bu projelerden bazıları için fizibilite raporunu sunma son tarihi 30 Haziran 1997 olarak belirlenmiştir

Bakanlığımız 2010 yılına kadar Yap-İşlet modeli kapsamında gerçekleştirilecek olan toplam 10700 MW kurulu güç ve yaklaşık 10 milyar $ yatırım gerektiren doğal gaz ve ithal kömüre dayalı termik santrallerin planlamasını tamamlamıştır Bu modele göre gerçekleştirilecek olan 13 termik santralin duyurusu Resmi Gazetede yapılmıştır Bunlardan 4500 MW gücüne sahip ve 35 milyar $ yatırım gerektiren ilk 6 tanesinin 2003 yılında devreye alınması öngörülmüştür İlk 6 santral için teklif verme süresi 28 Şubat 1997 tarihinde sona ermiş olup, bu projelere 21 firma ve konsorsiyumdan toplam 35 teklif alınmıştır

Bakanlığımız bu konuda Danıştay’ın vermiş olduğu yürütmeyi durdurma kararından sonra BOT modelinin uygulanmasını devam ettirmek amacıyla gerekli hukuki girişimlerde bulunmuş ve bu amaçla hazırlanmış olduğu yeni bir kanun tasarısını TBMM’ne sunmuş bulunmaktadır

Ayrıca, mevcut termik santrallerin verimliliğini arttırmak ve rehabilitasyonunu sağlamak amacıyla İşletme Hakkı Devri modeli de uygulanmaktadır Resmi Gazetede toplam kurulu güçleri 6700 MW ve yıllık üretimleri 33 milyar kWh/yıl olan iki adet doğal gaz santrali ve 10 adet kömür santralinin linyit sahalarıyla beraber devir bedeli karşılığında 20 yıllığına İşletme Hakkının Devrinin yapılacağı duyurulmuştur Santrallerin tahmini işletme devir bedelleri tesislerin teknik ve ekonomik şartları dikkate alınarak bulunmuş olup, toplam devir bedeli 1660 milyar $’dır Bu projeler için teklif verme işlemi 30 Nisan 1997 tarihinde tamamlanmış olup, toplam 45 adet teklif alınmış bulunmaktadır

Benzer faaliyetler hidrolik santraller içinde yapılmıştır Resmi Gazete ile, Devlet Su İşleri (DSİ)’nce, inşa edilmekte olan 18 adet hidroelektrik santralin Yap-İşlet-Devret modeline göre,bugüne kadar yapılan harcamaların devlete geri dönüşünü sağlamak amacından hareketle, inşaatların tamamlattırılarak işletme haklarının devri amacıyla ilana çıkılmıştır Bu projelerden üçü için (Obruk 200 MW, Manyas 20 MW ve Çatalan 169 MW) 5 firma başvurmuştur Bu tekliflerden Obruk ve Manyas için olanlar pahalı bulunarak reddedilmiştir


Çatalan Projesi ile ilgili değerlendirme çalışması ise devam etmektedir DSİ ye ait olan diğer projelerin tamamlanmasının ise yapılacak ikili anlaşmalarla gerçekleştirilmesi planlanmaktadır

Diğer taraftan,elektrik dağıtımında işletme hakkı devri modelinin uygulanması ile gerekli altyapı yatırımlarının özel sektör tarafından gerçekleştirilmesi ve devletin yatırım yükünün hafifletilmesinin yanı sıra, kayıp-kaçak oranları ile personel istihdamının azaltılması hedeflenmektedir


Bölgesel tarife uygulamasına geçmek ve dağıtım tesislerinin işletme haklarını devretmek amacıyla, ülkemiz enerji tüketimleri, dağıtım tesislerinin durumları ve gelişmişlik düzeyleri göz önüne alınarak 29 dağıtım bölgesine ayrılmıştır Bu bölgelerden 4′ü daha önce devredildiği için, geri kalan 25 bölgenin devri konusu 24 Kasım 1996 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmış olup, toplam devir bedeli 2625 milyar $ olarak belirlenmiştir 3 Nisan 1997 tarihinde sona eren ihale için 85 firmadan 150 adet teklif alınmıştır
Özel sektörün ihtiyacı olan enerjiyi üretmesi için otoprodüktör uygulaması devam etmektedir Halen kurulu güçleri 575 MW olan 22 otoprodüktör tesisinde yılda toplam 45 milyar kW/h enerji üretilmektedir


Bunun dışında toplam kapasitesi 833 MW olan 32 adet otoprodüktör tesisi için sözleşme görüşmeleri tamamlanmış bulunmaktadır Ayrıca toplam kapasiteleri 1118 MW olan 51 adet otoprodüktör uygulaması için değerlendirme çalışmaları sürdürülmektedir

Bir devlet kuruluşu olan TEAŞ’ın 1997 yılı yatırım programı aşağıdaki faaliyetleri kapsamaktadır:

Ambarlı fuel-oil ve 2300 MW Çayırhan 5 ve 6ünitelerinin, rehabilitasyonu, baca gazı desülfürizasyon (BGD) ünitesi dahil 300 MW’lık Tunçbilek santrali, BGD dahil 2*300 MW Soma C ve BGD dahil 150 MW Kangal santrallerinin tesisidir Bu projelerin 1997-2002 yılları arasında tamamlanması beklenmektedir




Bunlara ek olarak 3096 sayılı kanun kapsamında yapılması planlanan 1*150 MW kapasiteli Seyitömer B santralinin fizibilite raporu değerlendirme çalışmaları Bakanlığımızda devam etmektedir 4*340 MW gücündeki Afşin-Elbistan B santrali ihalesi Aralık 1996′da yapılmış olup, teklif verme süresi Haziran 1997′de sona erecektir Santrali besleyecek maden sahası ile ilgili ihale çalışmalarına başlanmıştır
Bursa Doğal Gaz Çevrim Santralinin temeli Aralık 1996′da atılmıştır, inşaat faaliyetleri devam etmektedir Santralin 1 ve 2üniteleri, inşaatın başladığı tarihten itibaren 30 ve 32 ay sonra devreye alınacaktır

1997 yılında toplam uzunluğu 864 km olan 380 kV ve 383 km olan 154 kV’luk iletim hatları devreye alınacaktır Ayrıca toplam 46 adet (5000 MVA) kapasiteli trafo merkezleri de devreye alınacaktır


Uluslararası enerji enterkonneksiyonu projeleri kapsamında; Hamitabat-Selanik (Yunanistan) 400 kV, Karakaya-Khoy (İran) 400 kV, Cizre-Kesek (Irak) 400 kV, Birecik-Halep (Suriye) 400 kV projeleri planlanmış bulunmaktadır
Türk ulusal enerji ağını Avrupa ve diğer komşu ülkelere entegre etmek için faaliyetler devam etmektedir Türkiye, Mısır, Ürdün, Suriye ve Irak’ı kapsayan bir enterkonneksiyon projesinin inşaası devam etmektedir Türkiye-Suriye ve Türkiye-Irak arasında 2 adet 400 kV’luk iletim hattı inşaa edilecektir Türkiye-Suriye arasındaki hat 1997 yılı sonunda devreye girecektir Bu projelerle ilgili inşaat,genel ticaret ve genel enterkonneksiyon anlaşmaları imzalanmıştır

Ülkenin artan elektrik enerjisi ihtiyacını karşılamak için 1997 yılında Gürcistan’dan 680 milyon kW/h, İran’dan 130 milyon kW/h ve Bulgaristan’dan 1,8 milyar kW/h enerji ithalatı planlanmıştır Ayrıca 1997 yılında Azerbaycan’a 360 milyon kW/h enerji satılması planlanmıştır


Enerji sektöründeki darboğazları aşmak ve kaynak çeşitliliği yaratmak amacıyla nükleer santrallerin kurulması planlanmıştır TEAŞ toplam 2800 MW’lık nükleer programı uygulamaya koymuş ve Aralık 1996’da ihaleye çıkmış bulunmaktadır Teklifler 4 Eylül 1997 tarihine kadar verilecek ve santralin ilk ünitesi 2005-2006 yıllarında işletmeye alınacaktır Nükleer santral ihalesi konusunda; AECL (Kanada), Westinghouse-Mitsubishi-Raytheon (USA-Japon), NPI (Fransa-Almanya) firmaları ilgi göstermişlerdir Teklifler % 100 kredi teyitli olarak verilecektir

Sonuç:

Bakanlığımız tarafından ihtiyacımız olan enerjinin karşılanması için çalışmalar sürdürülürken özellikle son yıllarda sektörümüz çevre açısından kirlilik kaynağı olarak görülmektedir Çevre faktörünün öncelikle ve ödünsüz dikkate alınması kaçınılmaz olarak enerji sektörü gelişimine sekte vurmaktadır Bakanlığımızca, ekonomi-enerji-çevre politikaları dengelenerek bu üç faktörü en iyi ve verimli şekilde birleştirecek araçların geliştirilmesine çalışılmaktadır Çok katı çevre tedbirlerinin uygulanması ile enerji üretimimizin kısıtlanması ileride pahalıya mal olabilecek ciddi sonuçlar doğuracaktır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla