Konu
:
Hasan Sabbah Ve Batınilik Hikayesi
Yalnız Mesajı Göster
Hasan Sabbah Ve Batınilik Hikayesi
10-25-2010
#
1
Şengül Şirin
Hasan Sabbah Ve Batınilik Hikayesi
Hasan Sabbah
Terörizm
ve Gammazlama
Ilk ortaya çıkışı 8
yyla kadar dayanan batinilik mezhebi “nasların zâhiri manalarını kabul etmeyen gerçek anlamları ancak tanrı ile ilişki kurabilen ‘mâsum imam’ın bilebileceği temel görüşünü savunan aşırı fırkaların adıdır” diye tarif edilmektedir
Batiniler dünyanın “zulumle” ve “baskıyla” dolu olduğuna inanıyorlar ve kendilerini dünyayı “adalet ve hakkaniyetle doldurmak” için çabaladıklarını söylüyorlardı
Şehirdeki işi gücü olmayan toplumdan tecrid edilmiş halkı mevcut düzene dine ve sosyal hayata karşı bir başkaldırıya davet ediyorlardı
Anlatılanlara göre Hasan Sabbah Alamut Kalesini zaptederek oarada ihtilalci bir propaganda yürütmüştür
Batinilik aslında Hasan Sabbah ile ayrı bir boyut kazanmıştır
Kendisi parlak bir zeka teşkilatçılık cebir geometri astronomi sihir ve dini ilimlere hakim birisi olmasına karşın Müridlerine eğitim ve öğretimi yasaklamış “Allah akıl ve düşünceyle değil imamın rehberliğiyle tanınabilir” diyerek müridlerini ilimden bilimden ve araştırmadan uzak tutmuş peşinden sürüklemiştir
Haşşâşîn (assassin)
Artık “masum imam adına davet eden dâiler” yerini esrarkeşlere bırakmıştır
Haşiş içtikleri için “haşîşî” olarak da anlandırılan müridlerine hasan sabbah cennet vaad etmiş ve onları bekleyen mutluluğu önceden tatmaları için esrar içirmiştir
Bu şekilde onlara her türlü emiri vermiş bir insanın yapmaya cesaret edemeyeceği şeyleri onların beyinlerini uyuşturarak yaptırmıştır
Buna müridlerin aşırı bağlılığı itikadı da denebilir
Bir düşünür bu konuda şöyle demektedir
“bu çok sağlam bir itikatla beraber korkunç bir inhiraf müthiş bir sapıklığın ifadesidr
O bakımdan evvela itikadın çok sağlam ilahi esas ve prensiplere bağlanması gerekmektedir
”
Haşşaşin kelimesi bugün ingilizcede kullanılan “Assassin” kelimesinin kökenini oluşturmaktadır
Assassin kelimesi suikastçi adam öldüren anlamına gelip etimolojisi şu şekilde açıklanmıştır
“Medieval Latin assassinus from Arabic hashshAshIn plural of hashshAsh one who smokes or chews hashish from hashIsh hashish”
Suikastler
cinayetler
Batıl bir mezhep olan batiniyye Hasan Sabbah’ın liderliğinde çok zararlı faaliyetlerde bulunmuş uyuşturucu ile kandırdığı fidâileri suikaslar yaptırmıştır
Ünlü Selçuklu verizi Nizamülmülk bu suikasta kurban gidenlerden birisidir
Kendisine bir arzuhal vereceğini söyleyerek huzuruna çıkan bir batınî fedaisi tarafından hançerlenerek öldürülmüştü
Ardından Melikşah’ın bir söylentiye göre av etinden zehrilenip hummadan diğer bir söylentiye göre ise zehir içirilerek öldürülmesi akıllara suikast sorusunu getirdi
Suikasa kurban gittiği açıktı
Bu hazin ölümünün ardında Hasan Sabbah ve adamlarının olduğu sanılıyordu
Devletin zirvesini devirerek ülkeyi bir kaosa sürüklemişlerdir
Taht kavgalarını ve haçlı seferlerini fırsat bilen Hasan Sabbah nüfuzunu artırarak cinayet faaliyetlerine hız vermiştir
Yeni yeni yerler alırken diğer taraftan propaganda faaliyetleriyle Selçuklu Devletini baskı altında tutmustur
Hemen hergün 5-10 insan fidâiler tarafından öldürülüyordu
Sultan Berkyaruk dahi suikastlerden nasibini almışt1r
Neyseki canlı kurtulabilmişti
Hasan Sabbah’ın öldürttüğü şahsiyetler genelde siyasi dini ve askeri kesimden insanlardı
Bu nedenle ülkede adeta terör havası esiyordu
13
Yy
Ben Bu Filmi Bir Yerden Hat1rl1yorum Ama…
Dehşet ve korku salma anlamına gelen terör aslında tam anlamını bulmuştur
Yollarda emniyet diye bişey kalmamıştı
Fidailer hiç çekinmeden cinayet işleyebiliyorlardı
Halk sürekli korku içindeydi
Kanun venizam tanımayan söz konusu Batinilerin kökünü kazımaya karar veren Berkyaruk girisimlere baslam1st1
İşi hiç de kolay değildir
Büyük bir kararlılıkla hareket eden Berkyaruk batını olduğu bilinen kişilerin tutuklanmaısnı istedi
Bu beraberinde 1950 lerde Amerikada McCarthy’nin kominist avının benzeri bir ifşaat tablusunu da beraberinde getirdi
Insanlar sevmedikleri kişilere adeta batini diye iftira atarak fişlenmelerine onların ölmelerine sebeb olmuştur
Yani halk terörize olmuştur
35 Yıl faaliyetlerini sürdürdüğü Alamut kalesinde 1124 de ölmüştür
UYGARLIĞIN LEVHALARI-SONUN SONU
Haşhaşi geleneği
Feda savaşçıları canlı bombalar intihar saldırıları… Ölmeye ve öldürmeye koşullanmış insanların yarattığı terör fırtınası… Haşhaşi fedailerinin keşfettiği dehşet damarı Amerika’da sivil uçaklarla gerçekleştirilen “intihar saldırısıyla” doruk noktasına ulaştı
Yazı: Kemal Tayfur
Camiüt Tevarih Topkapı SarayıFotoğraf: Ara Güler
Bu kez derviş kılığındaydı fedailer
Musul Ulucamii’nde kimsenin kuşkusunu uyandırmadan bir köşede cuma namazını kılıyorlardı
Musul ve Halep’in Türk Emiri El Porsuki de namaz kılanlar arasındaydı
Etrafı tepeden tırnağa silahlı adamlarla çevriliydi
Ne bir kılıcın ne de bıçağın delebileceği örme bir zırh giyiyordu
Ama bunlar işe yaramadı
Derviş kılığındaki fedailer zehirli bir bıçak ile emirin boğazını kestiler
İsteseler camideki panikten yararlanıp kaçabilirlerdi ama buna yeltenmediler bile
Sanki namazdan kalkmış gibi sakin mutlu ve sevinç içinde ölümü karşıladılar
Emirin muhafızları onları oracıkta parçaladı
Haşhaşilerin dehşet uyandıran bu cinayeti ne ilk ne de sondu
Örgütün İslam dünyasını altüst eden ilk eylemi 1092′de gerçekleşmişti
Hedef adıyla bile Selçuklu İmparatorluğu’nu simgeleyen 75 yaşındaki vezirdi: Nizamülmülk yani “devletin düzeni”
Yıllardır fedailerin hedef aldığı hiç kimse onların elinden kurtulmayı başaramamıştı
Sultanlar halifeler vezirler emirler komutanlar bıçak darbeleri altında can vermişti
Fedailerin en zor cinayetleri işlemekle kalmayıp soğukkanlılıkla ölümü beklemeleri o çağ insanlarının kanını donduruyor cinayetin yarattığı dehşet duygusunu katbekat artırıyordu
Ancak “haşhaş” içenler bunu yapabilir diye düşünülüyordu
Onlara Haşhaşi denmesinin nedeni buydu
Yapılan bir tür intihar eylemiydi çünkü
Bu eylemlerden dolayı da “bütün zamanların en korkunç tarikatı” olarak bilindi
Batı dillerindeki “assassin” (katil) “assassination” (suikast) sözcükleri de işte bu Haşhaşilerden kaldı
Bu örgütün kurucusu ve büyük üstadı Hasan Sabbah’tı: Hem halifeliğe hem de o sıralar İran’ın yanı sıra tüm İslam dünyasının hâkimi ve Sünni İslam’ın koruyucusu Selçuklu Türklerine karşı savaş açan bir Şii önderi…
Onun düşmanları üzerinde dehşet yaratmak üzere tercih ettiği silah suikasttı
Ama suikastı o icat etmemişti
Dünyanın tanıdığı bildiği bir şeydi
Eski Mısır’dan Roma’ya Çin’den Bizans’a pek çok örneği vardı
Taht kavgalarının iktidar çekişmelerinin olduğu her yerde suikasta da yer vardı
Ne var ki Hasan’ın kullandığı suikast tarzı hazırlık hedef yöntem ve yarattığı etki bakımından farklıydı
Tarihte belki de ilk kez bir merkezden yönlendirilen bir örgüt terörü bir dehşet makinesi olarak kullanıyordu
Etkinliği hiyerarşisi ve disiplin anlayışı bakımından bir tarikattan çok dinsel/siyasal bir örgüttü bu
Müritler de derviş ya da derviş adayları değil profesyonel suikastçı idi ve onlara fedailer (dai: davetçi misyoner) deniliyordu
Eğitim düzeylerine güvenirliklerine ve cesaretlerine göre çıraktan “üstadı azama” kadar derecelere ayrılmışlardı
Her biri büyük üstat Hasan Sabbah’ın bizzat belirlediği tekniklerle yoğun bir ruhsal ve bedensel eğitimden geçiyordu
Gerçekleştirilecek cinayet hem düşmanları hem de halk üzerinde dehşet korku ve hatta hayranlık uyandıracak nitelikte olmalıydı
Darbe öldürülecek kişiyle birlikte onun temsil ettiği değerlere ve halkın duygularına yönelmeliydi
O yüzden hedef belirlenirken intikam duygusundan daha çok mitsel tarafı ele alınıyordu
Ama bu amaç sadece hedefin niteliğiyle sağlanamazdı buna uygun yöntem de geliştirilmeliydi
Buna göre fedailer tek tek ya da ikili üçlü gruplar halinde görevlendiriliyor; tüccar derviş dilenci kılığına giren bu kişiler cinayetin işleneceği kente gönderiliyordu
Eylem gününe kadar kentte herhangi bir olaya karışmamaya ve kuşku çekmemeye büyük özen gösteren fedailer kurbanlarını izliyor yaşadıkları yerleri alışkanlıklarını belliyor ve büyük bir sabırla eylem anını bekliyorlardı
Tüm bu hazırlıklar inanılmaz bir gizlilik içinde yürütülüyordu
Ancak icraatın hazırlıktaki gizliliğin tersine açıkta halkın gözü önünde gerçekleştirilmesi gerekiyordu
Cinayet yeri genellikle kentin en büyük camisi tercih edilen gün de cumaydı
Sanki suikast yapmıyor cuma namazı için toplanan kalabalığa asla unutamayacakları bir gösteri sunuyorlardı
Hedefteki kişi ne denli korunursa korunsun bir yolunu bulup üzerine çullanıyor ve bıçak darbeleriyle öldürüyorlardı
Bazıları bıçağı bırakıp kalabalığa söylev çekiyor bazıları da soğukkanlılıkla muhafızların gelip kendisini parçalamasını bekliyordu
Neden? Çünkü Hasan Sabbah nasıl keşfetti bilinmez etkili bir eylemin sadece can almak bir hasımdan kurtulmak değil korku ve dehşet yaratmak olduğunu biliyordu
O yüzden de onun fedaileri sadece cinayet işlemiyor aynı zamanda kendilerini de feda ediyorlardı
Amerikalı yönetmen Coppola’nın ünlü filmi “Baba”da bir feda sahnesi vardı
Kumarhane işletmek üzere Küba’ya giden Amerikalı mafya önderi bir militanın kendisini polislerle birlikte havaya uçurmasına tanık oluyor ve derhal “yatırım” yapmaktan vazgeçiyordu
Ona göre eğer insanlar davaları uğruna kendilerini parçalayabiliyorsa orada tutunma şansı yok demekti
Hasan Sabbah’tan bu yana bin yıl geçmişti ve insanlar inançları ya da politik mücadeleleri uğruna kendilerini feda etmeye devam ediyorlardı
Bütün halkların tarihi kendisini ülkesi vatanı inançları uğruna feda eden ve pek çoğu kahramanlar listesinde yer alan insanlarla doludur
Bu yönüyle feda dehşet verici bir eylem değil onur duyulan bir davranış olarak algılanıyordu
Düşmana yakalanmaktansa intihar edenler
teslim olmaktansa ölmeyi göze alanlar; örneğin 2
Dünya Savaşı’nın Japon kamikazeleri övgü ve hayranlıkla anılıyordu
Ancak modern zamanların terör örgütleri aynen Hasan Sabbah’ın yaptığı gibi “kendini feda etme”nin ardında yatan dehşet damarını keşfetmekte gecikmedi ve militanlarına “feda savaşçılarını” örnek göstermeye başladı
Bu çılgınlığın bir kez denenmesi yeterliydi ve hangi ülkede yapılırsa yapılsın tüm dünyaya yayılması kaçınılmazdı
Nitekim öyle oldu; silahlı baskınlara uçak kaçırmalara suikastlara barikat savaşlarına bombalamalara tanık olan 20
yüzyıl insanlığı her intihar saldırısında daha çok sarsıldı
Tüm dünyada 270 intihar saldırısında (bunun 18′i Türkiye’de gerçekleşti) binlerce kişi can verdi
Sonunda yolcu olarak dört uçağa binen cinnetin kollarındaki “19 sessiz adam” tahayyül bile edilemeyeni gerçekleştirdi
Kendileri ve masum yolcularıyla uçakları birer füzeye dönüştürüp “hedef”lere dalış yaptılar
Dehşetin sınırı yoktu artık
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Şengül Şirin
Kullanıcının Profilini Göster
Şengül Şirin tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul