Konu
:
Zigguratlar
Yalnız Mesajı Göster
Zigguratlar
10-24-2010
#
1
Şengül Şirin
Zigguratlar
Ziggurat Mezapotamya'ya özgü bir terimdir
Tanrıdağı anlamındadır
İlkçağda Sümerler
Keldanlılar Babiller ve Asurlular tarafından yapılan tabandan başlayarak tepeye doğru kat kat yükselen giderek küçülen teraslardan oluşan zirvesinde bir tapınak bulunan ve yanlarında bir merdiven sistemi yer alan kademeli bir kuledir
Üzeri açık ve dört köşelidirler
Zigguratlar
Bu yapılar tarihi metinlerde Ziggurat Zigura ve Ziggurak gibi çeşitli yazılışlarla görülür
Zigguratların ilk olarak Sümerlerce inşa edildiği düşünesi yaygındır
Mezapotamya halklarının en önemli faliyetleri tapınakları Tanrıya ithaf etmeleridir
Sadece Antropolojik değil edebi içerikli kalıntılara dayanarak da Sümerler'den önce başlamak kaydıyla Mezapotamya düşünce tarzına aydınlık getiren tez şudur: Politik açıdan Sümerlerde şehir devleti sözkonusu idi ve her merkezin bir tanrısı olduğu gibi her tanrının da yeryüzünde kendini temsil eden bir hükümdarı vardı
Bu hükümdarın birinci görevi tanrının evini inşa ettirmekti
Çünkü böylece tanrı onlardan hoşnut kalacak bunun karşılığında da onların o bölgedeki yaşamlarını temin edecek suyu gönderecekti
İşte Orta Asya'dan gelen bu kavimler yüksek dağları tanrı makamı kabul etmişlerdi ve dağlık olmayan Mezapotamya yöresine gelince bu şekilde yüksek yapay bir tepe meydana getirerek onu tanrının makamı ve tapınak yeri olarak nitelendirmişlerdir
Yapay bir tepe görünümündeki zigguratların yapımına ilşkin inançlar tartışmalıdır
Örneğin gökyüzüyle yeri ayıran Hava Tanrısı Enlil'in büyük bir dağ olduğuna ilişkin inanışın ziggurat biçimini belirlediği öne sürülmektedir
Çok yıkık olmalarına rağman mevcut kalıntı ve kabartmalar üzerinde çalışan bazı arkeologlarsa ova yerlilerinin dağda doğup doruklarda yaşadığına inandıkları tanrılar için bir "Tanrı Evi" inşa ederken dağa benzer bir yapıyı yeğlediklerini düşünmektedirler
Ziggurat hakında ilginç bir bilgi de bu yapıların merkezleri Babil olmak üzere evrenin yedi rüzgarını temsil ettiklerine inanılmasıdır
Babillerde ziggurat dünyanın merkeziydi
Evren onlar için yatay olarak bir merkezden yayılan dört bölüme düşey olarak da üç düzeye ayrılıyordu; böylece hepbirlikte yedi oluyordu
Ziggurat harabelerine günümüzde Mezapotamya'nın hemen her yerinde rastlanmaktadır
Kerpiçten yapıldıkları için hava ve yağmurun etkisiyle çabuk yıkılmışlardır
Ancak bazılarında ilk birkaç kat korunmuştur
Esas şekilleri sadece kabartmalardaki resimlerden anlaşılabilmektedir
Zigguratlar üstüne bilgilerimiz arkeolojik kazılara Herodotos'un Babil'deki Baal tapınağının üzerine yazdığı yazılara Strabon Sicilyalı Diodoros gibi antik yazarlara ve Nuh torunları tarafından Babil kulesinin yapılışını anlatan Tekvin'e dayanmaktadır
Zigguratta büyüklük ve özellikle yükseklik amaçlanmıştır
kat sayısı değişkendir;genellikle üç ya da dört bazen yedidir
Katlar ve rampalar ağaçlar ve bodur bitkilerle yeşillendirilmiştir
yapının planı genellikle 38x52 m
boyutlarında bir dikdörtgen ya da karedir
Yüksekliği ise 18- 30 m
arasında değişir
Zigguratlar eklemelerle büyütülüp yükseltilmiş her yeni hükümdar kendi katını eklemiştir
Giderek küçülen sekiz kuleden oluşan bu tapınak çok muntazam dört köşeli bir kaide üzerine oturtulmuştu
Bu kulelere ya katlar arasındaki basamaklarla ya da çevresini dolaşan rampa ya da yokuşlarla çıkılmaktaydı
Orta katlardan birinde bulunan odada yukrıya çıkanların dinlenmesi için oturacak yerler blunmaktaydı
En tepedeki kule büyük bir tapınak özelliğindeydi ve içinde bir yatakla altın bir masa vardı
Burası kutsal makamdı
Bu makam aynı zamanda bir ticaret ve kültür merkeziydi
Dinadamlarından başka tüccarlar zanaatkarlar ve yazıcılar da orada kendilerine ayrılmış yerlerde otururlardı
Burada tanrıya ait bir ya da birkaç oda bulunurdu
"Yüksek tapınak" bölümünün dışında ziggurat Mısır piramitlerinin tersine dolu gövdelidir
Kütlesi pişmemiş tuğla ve kerpiçten bir ya da birkaç dış duvar yüzeyi ise genellikle pişmiş topraktan yapılmış bazen sarı ve mavi sırlı tuğla kullanılmıştır
Ziggurat ilk kez pişmiş tuğla kullanımının yaygınlaştığı Yeni Sümer döneminde ortaya çıkmıştır
Urnamu döneminden (M
Ö
2112-2095) bu yana bilinen ziggurat yapısının doğrudan yeni bir dinsel düşüncenin ürünü mü yoksa kutsal mekanı yükseltmek amacıyla zaman içinde üst üste inşa yoluyla oluşan bir strüktür mü olduğu da tartışmalıdır
Urnamu; Ur Uruk Eridu ve Aşağı Mezapotamya'daki birçok kentte zigguratlar inşa edilmiştir
Daha sonra da Mari Babil'in yanı sıra Asur Dur Sarrukin gibi Akad kentleri de bu tür yapılarla donatılmıştır
Elam'da Sus'da büyük bir olasılıkla bir ziggurat vardı; Çobangazi'de ise birinci katında tapınma mekanları ve odalar bulunan bir ziggurat kalıntısı (M
Ö
XIII
yy
) ortaya çıkarılmıştır
Bu da dini bir geleneğin varlığını göstermektedir
Gerek Herodotos'un verdiği bilgilerden gerek Uruk'daki Beyaz Tapınak ile Erudu ve Tell Uqair Tapınakları gibi yapılardan varılan sonuç genellikle "yüksek tapınak" ın içinde bir oda bulunduğudur
bu odanın dar duvarında bir seki ortasında tuğladan bir adak masası yeralmaktaydı
Nimrud'daki iki tapınaktaysa uzun bir salonla iinde tanrı heykeli bulnan küçük bir oda ortaya çıkarılmıştır
Papakhu adı verilen bu bölüm tapınağın girilmeyen en kutsal yeridir
Ayrıca bu tapınakların birinde bu iki mekana ek olarak büyük bir salon ve önünde küçük bir hol yer almaktadır
Bu da "giriş-tören mekanı-kutsal mekan" üçlemesi sayılabilir
Herodotos M
Ö
460'da doğuya yaptığı geziyi anlatırken her biri ötekinden küçük olarak üst üste yükselen sekiz tapınak gördüğünü yazar
yazarın babil'deki Baal tapınağı hakkında verdiği bilgiye göre kenarları 370 m
olan bir kare kaide üzerinde küçülerek yükselen katlar çok görkemliydi
Herodotos bunların en üstünde tapınağın yeraldığını yazmıştır
Ama böyle bir tapınağın izine zigguratların hiçbirinin tüm yüksekliğiyle sağlam kalmamış olmasından dolayı rastlanmamıştır
Tarihçi Ksenophan da "Onbinlerin Dönüşü" adlı eserinde 3150 m
genişlikte ve 61 m
yükseklikte bir kule gördüğünü yazar
Tevrat'ta Babil kulesi için şöyle der: "geldiniz kerpiç keselim ve onları ateşte pişirelim dediler kendimize tepesi semaya kadar bir kule bina edip nam kazanalım dediler
" (I
Kitap 11
bab 3
ve 4
ayetler) İncil'de de adı geçen bu yapı Sümer Babil ve Asur şehirlerinde yükselen pek çok ziggurattan yalnızca biriydi
Mezapotamya'nın düzlüklerinde yükselen esrarlı tepeler çoğu zaman yıkık bile olsa
kenarı dik üstleri düz olduğundan öteden beri dikkat çekiyordu
Gezginler bu yapıları uzun uzun anlatıyorlardı
1840'larda görevle Mısır'a atanan Paul-Emile Batta bölgeyi dolaşırken garip tepeler görüyordu
Daha önce Kinneir C
T
Rich ve Ainsworth gibi gezginler de bu tepelerden sözetmişlerdi
Böylece çağdaş arkeolojinin dikkatleri zigguratlara çekilmiş oluyordu
Eski dünyanın harikalarından biri Babilin Asma Bahçeleri olarak blinen yapı teraslar halinde yükselen dev bir kuleydi
Bu düşünceden hareket eden R
K
Koldewey 1898'de babil'deki zigguratı kazmaya başladı
Böylece Tevrat ve İncil'de adı geçen kulenin büyük gövdesi ortaya çıktı
Güneşte kurutulmuş kerpiçlerle örülenyapı kitlesi sırlı tuğlalarla kaplanmıştı
Bir çevre duvarı içinde rahip sarayları geniş ambarlar ve zigguratlar topluca yer alıyordu
Beyaz boyalı duvarlar tunç kapılar kemer ve tonozlarla birlikte birbirine bağlanan mekanlar sık sık tekrarlanan görüntülerdi
En alt katta başlayan rampalı merdivenler yapıyı her katta dolaşarak tepeye kadar tırmanıyordu
Her kat ayrı bir renge boyanmıştı
1940-1941 'de yapılan Irak kazıları Ukayir'deki tepenin bir ziggurat olduğunu ortaya çıkardı
Ur'daki ziggurat ise Ur Nammu adlı kral tarafından yaptırılan görkemli bir kule olarak yükseliyordu (29) ve Mezapotamya'nın en iyi korunmuş zigguratıydı
(30) İkinci yapı kuzeydoğuya dönük ölçüleri en alt platformda yaklaşık 60x40 m
kadardı
İlk katta merdiven kuzey köşeden doğu köşeye çıkıyordu
Dört yüzü geniş yüzeye gelecek güneş ve rüzgar etkisini azaltmak için nişlerle parçalanmıştır
Zigguratların tanrılara inşa edildiği kesin gibidir
Ancak bu yorumu şüphe ile karşılayanlar da vardır
Kimi arkeologlara göre Mezapotamya düzlüklerinde yükselen bu hakim yapılar dağı sembolize etmektedir
Bir zigguratın düz ovada görünüşü gerçekten çok etkilidir
Çoğu kez kule tapınak denmesi de bundandır
Arkeolog Layard Nimrud zigguratını kazdığı zaman buranın bir kral mezarı olduğunu ileri sürüyordu
Sümerlilere göre gökleri işaret eden yapı merdivenlerle tırmanılan gökyüzüne çıkan bir yoldu
Bazı arkeologlar ziggurat denilen bu basamaklı piramitlerin bir tapınak olmayıp yıldızları gözlemeye mahsus birer gözlemevi oduğunu rahip veya müneccimlerce kullanıldığını ileri sürerler
Çok kişi de zigguratları Orta Amerika'nın Basamaklı piramitleriyle bağlantılı görmektedir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Şengül Şirin
Kullanıcının Profilini Göster
Şengül Şirin tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul