Konu
:
Zulüm Dağları Aşar-Çanakkale İçinde-Rahmi Özen
Yalnız Mesajı Göster
Zulüm Dağları Aşar-Çanakkale İçinde-Rahmi Özen
10-11-2010
#
1
Şengül Şirin
Zulüm Dağları Aşar-Çanakkale İçinde-Rahmi Özen
KİTABIN ADI :
Zulüm Dağları Aşar- Çanakkale İçinde
KİTABIN YAZARI :
Rahmi ÖZEN
YAYIN EVİ :
Kalkan Matbaacılık
BASIM YILI :
2000
Kitabın Konusu
Yüzyıllarca başarıdan başarıya koşan zafere doymayan Türk milleti 19 ncu – 20 nci yüzyılın sonlarında toprak kaybetmeye başlamış ve nihayet 20 nci yy
ilk çeyreğinde koskocaman imparatorluk küçüle küçüle elinde sadece anavatan Anadolu kalmıştır
Düşman ayağı kolları kesilmiş hasta adama son vermek için Çanakkale’den İstanbul’a hareket eder
Modern silahlarla donatılmış düşman paslı süngü ile durdurulur(Çanakkale’de Anadolu halkının ve bunlardan bir kesit olarak Kastomonu ahalisinin yaptıkları fedakarlıklar anlatılmıştır
)
Kitabın Özeti
1910 yıllarında Osmanlının gide gide küçüldüğü bir dönemde olay cereyan etmektedir
Anadolunun küçük güzel bir köyünde babasını eşini ve kardeşini kara düşmanla şavaşırken şehit veren Fatma hanım henüz üç aylık evli olan oğlunu savaşa göndermenin verdiği hüznü ve mutluluğu iç içe yaşıyor
Ağıtlar ince bir ezgiyle taze gelinlerin yiğitlerine hicranları: “Ağamı yolladılar Yemen iline
Çifte tabancalar taktı beline
Duvağımı takalı onbeş gün oldu
Ayrılmak mı olur yeni geline
”
Bu ağıtlar köyün sokaklarından yankılanıyor
”Yaktı Hocam gelinlerin acıklı ağıtları içimi” Şair diyor ve diyor köyün imamı Abdullah Efendi’ye
Şair ve Abdullah Efendi kolkola takılıp imparatorluğun yaşadığı karanlık günleri düşünerek adım adım yol alıyorlardı
Bir kaç hafta sonra postacı Ali’ye her zamanki gibi elindeki zarfı muhtara verdi
Zarfta Ahmet’in şehit olduğu ve İtalyanların Bingazi’yi aldığı yazıyordu
Bu sırada Elif bağırarak kahvehaneye geldi
Rüyasında Ahmet’in Şehit olduğunu anlattı
Şair bunu teyit etti
Elif bayılırken ağzından çıkan bu nağmeler yürekleri yakıp kebap ediyordu:
“Postacının mektubunu düğün mü sandın
Mavi rengi yalnız göğün mü sandın
Yemen’e gideni gelir mi sandın
Tez gel ağam tez gel dayanamirem
Yürekten hançer uyuyamirem
”
Fatma Ana taze gelini sever ellere gitmemesi için başını oğlu Mehmet’le bağlar
Köyün Camlı Kıraathanesinde her gün aynı kişiler savaşa ait meseleler hakkında konuşurlar…İmam İbrahim EfendiŞairMuhtar ve diğer yaşlılar
Şair :“Almanların Goben zırhlısı ve Breslav kruvazörü Çanakkale’yi geçip istanbul’a geldi ve adları Yavuz ve Midilli gemileri olarak değiştirildi
Bunlar Almanların bir oyunudur bizi savaşa sokmak için
” Ve dediği gibi de oldu
Alman Generali Bronzer Paşa Mürettebatına Türk giysileri giydirip Rus gemilerine ve limanlarını topa tutar
Böylece savaşa girmiş oluruz
İtilaf devletleri Çanakkale’ye bir saldırı planlar
“Ben umutsuzum Şair” dedi Hocaefendi
“Küçüle küçüle el kadar toprağı kalan Osmanlı’dan umudu kestim
Bunca devlet karşısında hangi gücümüzle kaç gün dayanabiliriz
Avrupa hürriyetimizi elimizden alırsa ne yaparız?”
Şair : “Ümitvar ol Hocam! Ümitvar ol dünyanın bütün mahşeri Çanakkale’de hücuma geçse ben umudumu yitirmem
”
“Ben ezelden beridir hür yaşadım hür yaşarım
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım
Kükremiş sel gibiyim bendimi çiğner taşarım
Yırtarım dağları enginlere sığmam taşarım
”
Düşman gemileri Çanakkale’yi topa tutmuştu
Gülle top tüfek sesleri etrafı çınlatıyordu onlarca teyyare uçuyordu Çanakkale üstünde
Sahra çadır hastahanesi dopdolu idi yaralılarla…Doktorlar hemşireler sihhiye erleri canla başla sarıyorlardı askerlerin akan kanlarını
Taş taş üstünde kalmamış kol ve bacaklar etrafta gezişiyorlardı ama Türk askeri düşmanın Çanakkale’ye ayak basmasına izin vermiyor ve kıyasıya çarpışıyorlardı
“Atamaz adımını gömülmeden son asker…
Askerimiz gömülse dirilecek şehitler…”
Mustafa Kemal topgülle ve teyyarelere karşı süngü ile düşmana kök söktürüyordu Conkbayır’da
Düşmanı denize sürüyordu
Mustafa Kemal’in zaferi tüm Anadolu halkını motive edip ümit beslettiriyordu
Sahra hastahanesinde Elifçe Mehmet’in altı ay önce değilvurularak hastahaneye getirilp şehit düştüğünü görür
Bu sıralarda 14-15 yaşlarında ilköğretim öğrencileri silahlanıp Çanakkale’ye yol aldılar
(Çanakkale’de savaşacak kimse kalmadığı için
)Gidenler geri dönmüyordu
Savaşın bilançosu:251
309 şehit Türk askeri ve bir o kadar da düşman ölüsü
Şair :
“Orda bir Hintli yatıyor yanında Senegalli
Ufka bakıp ağlarken kederleri besbelli
Hepsi hürriyetlerine kurşun attılar bilmeden
Boğazdan geçilir mi bütün Türkler ölmeden?”
Çanakkale geçilmedi… Geçilmeyecek… Avrupa bütün esir kitlelerini Türk’ün önüne yığdı bu savaşta
Garbın bütün zırhını ejderin hırsını…Öyle bir çığdı o çığ ki insanlığı korudu Türk milleti kendisiyle birlikte bu savaşta
Kitabın Anafikri
Türk milleti varoluşundan beri hür ve bağımsız yaşamıştır
Hiçbir millet ve devletin himayesinde kalmamış ve bundan sonra da kalmayacaktır
“ Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım !”
Kitaptaki Olayların ve Şahısların Değerlendirmesi
Şair :Kastamonu ilçesinde müezzin olup vatanın düşman elinden ancak millet elinden kurtulacağını savunur
Hoca Bey : Kastamonu’da bir cami imamı ; düşman gemilerini İstanbul’a de-mirlediği zaman tüm ümidini yitirmiştir
Fatma Ana: Oğlunu eşini ve babasını şehit vermiş çilekeş bir Anadolu anasıdır
Elif :Fatma *****n henüz iki üç aylık körpecik gelinidir
Eşini Çanakale’de şehit verecektir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Şengül Şirin
Kullanıcının Profilini Göster
Şengül Şirin tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul