Şengül Şirin
|
Cevap : 818 Sayılı Borçlar Kanunu
III: İşlere tahsis olunan saatlerde ifa
Madde 78 - Borç vade gününde işlere tahsis olunan saatler zarfında ifa ve alacaklı tarafından kabul edilmek lazım gelir
IV: Ecelin uzatılması
Madde 79 - Borcun ifası için tayin olunan ecel uzatılmış ise yeni mehil, aksi şart edilmedikçe evvelki mehlin hitamını takip eden birinci günden başlar
V: Vaktinden evvel ifa
Madde 80 - Akdin hükmünden veya mahiyetinden veya hal icabından iki tarafın hilafını kast ettikleri anlaşılmadığı takdirde, borçlu borcunu vadesinden evvel ifa edebilir Şu kadarki borçlunun, vadeden evvel tediyede bulunmasından dolayı mukavele ile veya adeten mezun olmadıkça bir miktar tenzilat icrasına hakkı yoktur
VI: Mütekabil taahhüdatı ihtiva eden akitte
1 - İfanın tarzı
Madde 81 - Mütekabil taahhütleri muhtevi olan bir akdin ifasını talep eden kimse, akdin şartlarına ve mahiyetine nazaran bir ecelden istifade hakkını haiz olmadıkça kendi borcunu ifa etmiş veya ifasını teklif eylemiş olmak lazımdır
2 - Borcunu ödemekten aciz halinde bir tarafın fesih hakkı
Madde 82 - Mütekabil taahhütleri muhtevi olan bir akitte akitlerden birinin borcunu edadan aciz olması ve bilhassa iflas veya aleyhindeki haczin neticesiz kalması sebebi ile diğer tarafın hakkı tehlikeye düşerse, bu taraf, lehindeki borcun ifası temin edilinceye kadar kendisine terettüp eden borcun ifasından imtina ve talebi üzerine bu teminat münasip bir müddet içinde verilmediği surette akti feshedebilir
(D) TEDİYE
I: Memleket parasiyle
Madde 83 - Mevzuu para olan borç memleket parasiyle ödenir
Akit tediye mahallinde kanuni rayici olmayan bir para üzerine varit olmuş ise akdin harfiyen icrası aynen ödemek kelimeleri veya buna muadil sair tabirat ile şart edilmiş olmadıkça borç vadenin hulülü günündeki rayici üzerinden memleket parasiyle ödenebilir
(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 23 11 1990 RG NO: 20704 KANUN NO: 3678/29)
Yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcu vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebilir
II: Mahsup
1 - Kısmen tediye halinde
Madde 84 - Borçlu faiz veya masrafları tediyede gecikmiş değil ise kısmen icra eylediği tediyeyi resülmale mahsup edebilir
Alacaklı alacağın bir kısmı için kefalet, rehin veya sair teminat almış ise borçlu kısmen icra eylediği tediyeyi temin edilen veya teminatı daha iyi olan kısma mahsup etmek hakkını haiz değildir
2 - Birden fazla borçlar olduğu surette
a) Alacaklının beyanına tevfikan
Madde 85 - Birden fazla borçları bulunan borçlu, borçları ödemek zamanında bu borçlardan hangisini tediye etmek istediğini alacaklıya beyan etmek hakkını haizdir
Borçlu beyanatta bulunmadığı surette vukubulan tediye kendisi tarafından derhal itiraz edilmiş olmadıkça alacaklının makbuzda irae ettiği borca mahsup edilmiş olur
b) Kanuna tevfikan
Madde 86 - Kanunen muteber bir beyan vaki olmadığı yahut makbuzda bir güna mahsup gösterilmediği takdirde, tediye muaccel olan borca mahsup edilir
Müteaddit borçlar muaccel ise tediye, borçlu aleyhinde birinci olarak takip edilen borca mahsup edilir Takibat vaki olmamış ise tediye, vadesi iptida hulül etmiş olan borca mahsup edilir
Müteaddit borçların vadeleri aynı zamanda hulül etmiş ise mahsup mütenasiben vaki olur Hiç bir borcun vadesi hulül etmemiş ise alacaklı için en az teminatı haiz olan borca mahsup edilir
III: Makbuz ve senetlerin iadesi
1 - Borçlunun hakkı
Madde 87 - Borcu ödeyen borçlu, bir makbuz veya borcun tamamı tediye edilmiş ise senedin geri verilmesini veya iptalini istemek hakkını haizdir Borcun tamamı ödenmemiş veya senet alacaklıya başka haklar da vermekte ise borçlu ancak makbuz itasını ve tediyenin senede dercini isteyebilir
2 - Hükümleri
Madde 88 - Faizden veya icar bedeli gibi muayyen zamanlarda ödenmesi lazım gelen sair borçlardan ihtirazi bir kayıt dermeyan etmeksizin bir taksit için makbuz veren alacaklı ondan evvelki taksitleri de tahsil etmiş sayılır Alacaklı resülmal için makbuz vermiş ise faizlerini de tahsil etmiş sayılır Senet borçluya iade edildikte borç sakıt olmuş sayılır
3 - Senedin iadesinin mümkün olamaması
Madde 89 - Alacaklı senedi zayi ettiğini iddia eder ise tediyede bulunan borçlu kendisine senedin iptalini ve borcun sukutunu mübeyyin resmen tanzim veya usulen tasdik edilmiş bir ilmühaber vermeğe alacaklıyı mecbur edebilir Kıymetli evrakın iptaline müteallik hükümler mahfuzdur
(E) ALACAKLININ TEMERRÜDÜ
I: Şartları
Madde 90 - Yapılacak veya verilecek şey usulü dairesinde kendisine arz olunan alacaklı muhik bir sebep olmaksızın onu reddeder veya borçlunun borcunu ifa edebilmesi için tekaddümen kendi tarafından yapılması lazım gelen muameleleri icradan imtina eder ise, mütemerrit addolunur
II: Hükümleri
1 - Borcun mevzuu bir ayın olduğu surette
a) Tevdi hakkı
Madde 91 - Alacaklı mütemerrit olduğu takdirde borçlu hasar ve masrafları alacaklıya ait olmak üzere vereceği şeyi tevdi ederek borcundan beraet edebilir Tevdi edilecek yeri, tediye yerindeki hakim tayin eder Fakat ticari eşya, hakimin kararı olmaksızın dahi bir ardiyeye tevdi edilebilir
b) Satmak hakkı
Madde 92 - Akdin mevzuu olan şeyin mahiyeti veya işin nevi tevdia mani olur veya verilecek şey bozulmağa maruz veya muhafazası masrafı mucip veya tevdii büyük masrafları müstelzim olur ise borçlu evvelen ihtarda bulunduktan sonra hakimin izniyle onu alenen sattırarak bedelini tevdi edebilir Verilecek şey borsada mukayyet veya cari fiatı mevcut veya masraflarına nispetle kıymeti az ise satışın aleni olması lazım olmadığı gibi ihtara lüzum görmeksizinde hakim, satışa müsaade edebilir
c) Tevdi edilen şeyin isdirdadı
Madde 93 - Alacaklı tevdi edilen şeyi kabul eylediğini beyan etmiş veya tevdi bir rehnin fekkini tevlit eylemiş bulunmadıkça, borçlu tevdi edilen şeyi istirdat edebilir Tevdii edilen şeyin istirdadı ile beraber, alacak bütün teferrüatiyle yeniden tevellüt eder
2 - Borcun mevzuu bir şey olmadığı surette
Madde 94 - Borcun mevzuu bir aynın teslimini tazammun etmediği surette eğer alacaklı mütemerrit ise borçlunun temerrüdüne müteallik hükümlere tevfikan, borçlu akdi feshedebilir
(F) BORCUN İFASINA MANİ OLAN DİĞER SEBEPLER
Madde 95 - Verilecek şey ve yapılacak iş ne alacaklıya nede alacaklıya müteallik şahsi diğer bir sebeple mümessiline arz edilemez veya borçlunun kusuru olmaksızın alacaklının şahsında tereddüt olunursa borçlu, alacaklının temerrüdü halinde olduğu gibi tevdi etmek veya akdi fesheylemek hakkını haizdir
İKİNCİ FASIL: Borçların ödenmemesinin neticeleri
(A) BORCUN İFA EDİLMEMESİ
I: Borçlunun mesuliyeti
1 - Umumiyet itibariyle
Madde 96 - Alacaklı hakkını kısmen veya tamamen istifa edemediği takdirde borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bundan mütevellit zararı tazmine mecburdur
2 - Bir şeyin yapılması veya yapılmaması borçları
Madde 97 - Bir şeyin yapılmasına müteallik borç borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde, alacaklı masrafı borçluya ait olmak üzere borcun kendisi tarafından ifasına izin verilmesini talep edebilir Her türlü zarar ve ziyan davası hakkı mahfuzdur
Bir şeyin yapılmamasına taalluk eyleyen borca muhalif surette hareket eden kimse mücerret muhalefet ile zarar ve ziyan tediyesine mecburdur
Bundan başka alacaklı taahhüde muhalif olarak yapılan şeyin ref ini isteyebilir Alacaklı, masrafları borçluya ait olmak üzere, kendisi tarafından ref 'e izin verilmesini de isteyebilir
II: Mesuliyetin vüsati
1 - Umumiyet itibariyle
Madde 98 - Borçlu, umumiyet itibariyle her kusurdan mesuldur Bu mesuliyetin vüsati işin hususi mahiyetine göre çok veya az olabilir Hususiyle iş borçlu için bir faideyi mucip olmadığı surette, mesuliyet daha az şiddetle takdir olunur
Haksız fiillerden mütevellit mesuliyete müteallik hükümler, kıyasen akde muhalif hareketlerede tatbik olunur
2 - Mesuliyetten beraet şartı
Madde 99 - Hile veya ağır kusur halinde düçar olacağı mesuliyetten borçlunun iptidaen beraetini tazammun edecek her şart, batıldır
Hafif kusur halinde, borçlu iptidaen mesuliyetten beraeti tazammun eden şartın dermeyanı sırasında alacaklı borçlunun hizmetinde ise veya mesuliyet hükümet tarafından imtiyaz suretiyle verilen bir sanatin icrasından tevellüt ediyorsa; haiz olduğu takdir salahiyetine istinat ile hakim, bu şartı batıl addedebilir
3 - Muavin şahısların mesuliyeti
Madde 100 - Bir borcun ifasını veya bir borçdan mütevellit bir hakkın kullanılmasını kendisi ile beraber yaşayan şahıslara veya maiyetinde çalışanlara velev kanuna muvafık surette tevdi eden kimse, bunların işlerini icra esnasında ika ettikleri zarardan dolayı diğer tarafa karşı mesuldür
Bunların fiilinden mütevellit mesuliyeti, evvelce iki taraf arasında yapılan bir mukavele tamamen veya kısmen bertaraf edebilir
Alacaklı, borçlunun hizmetinde ise veya mesuliyet hükümet tarafından imtiyaz suretiyle verilen bir sanatin icrasından tevellüt ediyorsa; borçlu mukavele ile ancak hafif bir kusurdan mütevellit mesuliyetten kendisini beri kılabilir
(B) BORÇLUNUN TEMERRÜDÜ
I: Şartlar
Madde 101 - Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtariyle, mütemerrit olur
Borcun ifa edileceği gün müttefikan tayin edilmiş veya muhafaza edilen bir hakka istinaden iki taraftan birisi bunu usulen bir ihbarda bulunmak suretiyle tesbit etmiş ise, mücerret bugünün hitamı ile borçlu mütemerrit olur
II: Hükümleri
1 - Kaza halinde mesuliyet
Madde 102 - Mütemerrit olan borçlu, borcun teahhürle ifasından dolayı zarar ve ziyan tediyesine mecbur olduğu gibi kazara vukua gelecek zarardan da mesuldür
Borçlu, kendisi tarafından bir güna kusur olmaksızın teahhürde bulunmuş olduğunu veya borç vakit ve zamaniyle ifa edilmiş olsa bile kazanın alacaklının zararına olarak tediye olunacak şeye isabet edeceğini ispat ederek, bu mesuliyetten kurtulabilir
2 - Geçmiş günler faizi
a) Umumiyet itibariyle
Madde 103 - Bir miktar paranın tediyesinden temerrüt eden borçlu mukavele ile daha az bir faiz tayin edilmiş olsa bile geçmiş günler için senevi yüzde beş hesabiyle faiz tediyesine mecburdur
Akitte doğrudan doğruya veya taksite raptedilmiş komüsyon şeklinde yüzde beşten ziyade bir faiz şart edilmiş ise bu faizde temerrüt eden borçludan istenebilir
(MÜLGA FIKRA RGT: 09 07 1956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41)
b) Faizin, mütedahil taksitlerin, hibe ettiği mebaliğin tediyesinde mütemerrit olan borçlu
Madde 104 - Faiz veya mütedahil iratların yahut hibe ettiği bir miktar paranın tediyesinden temerrüt eden borçlu bunlar için geçmiş günler faizini ancak icraya veya mahkemeye müracaat gününden itibaren tediyeye mecburdur
Bunun aksine olan her şart, cezai şart hakkındaki hükümlere tevfikan takdir olunur
Geçmiş günler faizinin tediyesinde temerrüt sebebi ile faiz yürütülemez
3 - Munzam zarar
Madde 105 - Alacaklının düçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiç bir kusur isnat edilemiyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir
Bu munzam zarar derhal takdir olunabilirse hakim, esasa dair karar verir iken bu zararın miktarını dahi tayin edebilir
4 - Bir mehil tayini suretiyle
a) Fesih hakkı
Madde 106 - Karşılıklı taahhütleri havi olan bir akitte iki taraftan biri mütemerrit olduğu takdirde, diğeri borcun ifa edilmesi için münasip bir mehil tayin veya münasip bir mehilin tayinini hakimden isteyebilir
Bu mehil zarfında borç ifa edilmemiş bulunduğu surette alacaklı her zaman onun ifasını talep ve teahhür sebebi ile zarar ve ziyan davası ikame eylemek hakkını haizdir; birde aktin icrasından ve teahhürü sebebiyle zarar ve ziyan talebinden vaz geçtiğini derhal beyan ederek borcun ifa edilmemesinden mütevellit zarar ve ziyanı talep veya akdi fesh edebilir
b) Derhal fesih
Madde 107 - Aşağıdaki hallerde bir mehil tayinine lüzum yoktur
1 - Borçlunun hal ve vaziyetinden bu tedbirin tesirsiz olacağı anlaşılırsa
2 - Borçlunun temerrüdü neticesi olarak borcun ifası alacaklı için faidesiz kalmış ise
3 - Akdin hükümlerine göre borç tayin ve tesbit edilen bir zamanda veya muayyen bir mehil içinde ifa edilmek lazım geliyorsa
c) Rücuun hükümleri
Madde 108 - Akitten rücu eden alacaklı, vaidolunan şeyi vermekten imtina ve tediye eylediği şeyi istirdat edebilir
Bundan başka borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemiyeceğini ispat edemezse alacaklı akdin hükümsüzlüğünden mütevellit zararın tazminini de talep edebilir
ÜÇÜNCÜ FASIL: Borçların üçüncü şahıs hakkındaki tesiri
(A) ALACAKLIYA HALEF OLMAK
Madde 109 - Alacaklıya tediyede bulunan üçüncü şahıs aşağıdaki hallerde tediye eylediği miktar nispetinde alacaklının haklarına kanunen halef olur;
1 - Başkasının borcu için rehnedilen bir şeyi rehinden kurtardığı ve bu şey üzerinde mülkiyet hakkı veya sair diğer bir ayni hakkı haiz bulunduğu takdirde
2 - Alacaklıya tediyede bulunan üçüncü şahsın ona halef olacağı borçlu tarafından alacaklıya haber verildiği takdirde
(B) BAŞKASININ FİİLİNİ TAAHHÜT
Madde 110 - Bir üçüncü şahsın fiilini başkasına taahhüt eden kimse bu üçüncü şahıs tarafından taahhüdün ifa edilmemesi halinde zarar ve ziyan tediyesine mecburdur
(EKLENMİŞ FIKRA RGT: 10 07 1981 RG NO: 17396 KANUN NO: 2486/1) Muayyen bir müddet için yapılan taahhütlerde, müddetin bitimine kadar taahhüt edene yazılı olarak başvurulmaması halinde taahhüdün hükümsüz olacağına dair sözleşme muteberdir
(C) BAŞKASI LEHİNE ŞART
I: Umumiyet itibariyle
Madde 111 - Kendi namına akit yapan bir kimse, üçüncü şahıs lehine bir borç şart etmiş ise, o borcun ifasını talebetmek hakkını haizdir
Üçüncü şahıs veya o borçda üçüncü şahsa da halef olanlar dahi, iki tarafın niyetine veya örf ve adete tevafuk ettiği takdirde, borcun ifasını şahsen talebedebilirler
Bu takdirde üçüncü şahıs veya onu istihlaf edenler bu hakkı kullanmak istediklerini borçluya beyan ettiklerinden itibaren alacaklının borçluyu ibraya hakkı kalmaz
II: Sigorta ile temin edilmiş hukuki mesuliyetler
Madde 112 - Başkasını istihdam eden bir kimse çalıştırdığı ameleye karşı hukuki mesuliyetlerini temin için sigorta yapıpta amele, sigorta ücretinin en aşağı yarısını tediyeye iştirak etmiş ise; sigortadan mütevellit haklar, münhasıran ameleye ait olur
ÜÇÜNCÜ BAP: Borçların sukutu
(A) BORÇLARIN FERİLERİNİN SUKUTU
Madde 113 - Asıl borç tediye ile veya sair bir suretle sakıt olduğu takdirde kefalet ve rehin ve sair fer i haklar dahi sakıt olur
Evvelce işleyen faizleri talep hakkının mahfuz bulunduğu beyan edilmiş veya hal icabından neşet eylemiş olmadıkça bu faizler talep olunamaz
Gayrimenkul rehine ve kıymetli evraka ve konkordatoya müteallik hususi hükümler mahfuzdur
(B) TECDİT
I: Umumiyet itibariyle
Madde 114 - Borcun tecdidi akitten vazıh surette anlaşılmak lazımdır
Hususiyle mevcut bir borç için kambiyo taahhüdünde bulunmak veya yeni bir alacak senedi veya yeni bir kefaletname imza etmek, tecdidi tazammun etmez
Bununla beraber, bu hükmün aksine dair akdolunan mukaveleler muteberdir
II: Cari hesap
Madde 115 - Muhtelif kalemlerin bir hesabı cariye mücerret kaydedilmesiyle borç tecdit edilmiş olmaz
Şu kadarki hesap kesilipte diğer tarafçada kabul edilmiş olduğu takdirde, borç tecdit edilmiş olur
Eğer kalemlerden biri mukabilinde teminat varsa hesap kesilip tasdik edilmiş olsa bile hilafı şart edilmedikçe bu teminata halel gelmez
(C) ALACAKLI VE BORÇLU SIFATLARININ BİRLEŞMESİ
Madde 116 - Alacaklılık ve borçluluk sıfatlarının bir şahısta içtimaiyle borç sakıt olur
Bu içtimaın zevaliyle borç avdet eder
Gayrimenkul rehni ile kıymetli evrak hakkındaki hususi hükümler bakidir
(D) İFANIN MÜMKÜN OLMAMASI
Madde 117 - Borçluya isnat olunamıyan haller münasebetiyle borcun ifası mümkün olmazsa, borç sakıt olur
Karşılıklı taahhütleri havi akitlerde bu suretle beri olan borçlu haksız iktisaplara müteallik hükümlere tevfikan almış olduğu şeyleri iadeye mecbur ve kendisine henüz tediye edilmemiş bulunan şeyi istemek hakkından mahrum olur Kanun veya akit ile, borcun ifasından evvel bile vukua gelen zararın, alacaklıya tahmil edilmiş olduğu haller bundan müstesnadır
(E) TAKAS
I: Şartları
1 - Umumiyet itibariyle
Madde 118 - İki şahıs karşılıklı bir miktar meblağı veya yekdiğerine mümasil başka malları birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise iki taraftan her biri borcunu alacağı ile takas edebilir
Alacaklardan biri, münazaalı olsa bile takas dermeyan olunabilir
Müruru zamana uğramış bir alacak, takas dermeyan edebileceği zamanda müruru zaman ile sakıt olmuş değil ise onun da takası dermeyan olunabilir
2 - Kefalet halinde
Madde 119 - Asıl borçlunun takası dermeyan etmeğe hakkı oldukça, kefili alacaklıya tediyede bulunmaktan imtina edebilir
3 - Üçüncü şahıs lehine taahhüt halinde
Madde 120 - Bir üçüncü şahıs lehine taahütte bulunan kimse borcunu, diğer akidin kendisine borçlu olduğu şey ile takas edemez
4 - Borçlunun iflası halinde
Madde 121 - Borçlunun iflası halinde alacaklılar, muaccel olmasa bile alacaklarının müflisin kendilerinde olan alacağı ile takas edebilirler
II: Hükümleri
Madde 122 - Takas, ancak borçlunun takası dermeyan etmek kastini alacaklıya bildirmesiyle vaki olur
Bu takdirde iki borç takas edilebilecekleri andan itibaren en az olan borcun miktarı nispetinde sakıt olmuş addolunur
Hesabı cari meselesinde ticarete müteallik hususi taamüller bakidir
III: Takası kabil olmıyan alacaklar
Madde 123 - Aşağıdaki alacaklar, alacaklıların arzusu hilafında takas ile ıskat edilemez
1 - Tevdi edilmiş veya haksız olarak alınmış veya hile ile alıkonulmuş bulunan bir şeyin iadesine veya bedeline taallük eden mutalebeler
2 - Nafaka ve iş ücreti gibi borçlunun ve ailesinin iaşesi için mutlak surette zaruri olup hususi mahiyeti itibariyle fiilen alacaklının eline verilmesi icap eden alacaklar
3 - Devlet ve vilayet ve köyler lehine olarak hukuku ammeden neşet eden alacaklar
IV: Takastan feragat
Madde 124 - Borçlu, iptidaen takastan feragat edebilir
(F) MÜRURU ZAMAN
I: Müddetler
1 - On senelik müruru zaman
Madde 125 - Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her dava on senelik müruru zamana tabidir
2 - Beş senelik müruru zaman
Madde 126 - Aşağıdaki alacak veya davalar hakkında beş senelik müruru zaman cari olur;
1 - Alelümum kiralar ile resülmal faizleri ve muayyen zamanlarda tediyesi meşrut aidat hakkındaki davalar
2 - Erzak bedeli ve nafaka ve otel ve lokanta masraflarına müteallik davalar
3 - (DEĞİŞİK BENT RGT: 09 07 1956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41) Sanatkarların veya esnafın emeklerinin karşılığı, perakendecilerin sattıkları malların parası, noterlerin mesleki hizmetleri karşılığı, başkalarının maiyetinde çalışan veya müstahdemi olan kimselerin, hizmetçilerin, yevmiyecilerin ve işçilerin ücretleri hakkındaki davalar;
4 - (EKLENMİŞ BENT RGT: 09 07 1956 RG NO: 9353 KANUN NO: 6763/41) Ticari olsun olmasın bir şirket akdine dayanan ve ortaklar arasında veya şirketle ortaklar arasında açılmış bulunan bütün davalar ile bir şirketin müdürleri, temsilcileri, murakıplariyle şirket veya ortaklar arasındaki davalar, vekalet akdinden, komüsyon aktinden, acentalık mukavelesinden, ticari tellallık ücreti davası hariç, tellallık akdinden doğan bütün davalar, mütaahhidin kasıt veya ağır kusuru ile akdi hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş ve bilhassa ayıplı malzeme kullanmış veya ayıplı bir iş meydana getirmiş olması sebebiyle açılacak davalar hariç olmak üzere istisna akdinden doğan bütün davalar
3 - Müruru zaman müddetlerin katiyeti
Madde 127 - Bu üçüncü bapta tayin olunan müruru zaman müddetleri, mukavele ile tadil olunamaz
4 - Müruru zamanın başlangıcı
a) Umumiyet itibariyle
Madde 128 - Müruru zaman alacağın muaccel olduğu zamandan başlar, alacağın muacceliyeti bir ihbar vukuuna tabi ise müruru zaman bu haberin verilebileceği günden itibaren cereyan eder
b) Muayyen zamanlarda verilen ivazlarda
Madde 129 - Kaydi hayat şartiyle irat ve muayyen zamanlarda tediye olunan sair şeylerin tesviyesini talep hususunda müruru zaman ilk tediye edilmemiş olarak kalan taksitin muacceliyet kesp ettiği günden başlar
Alacak hakkında müruru zaman vaki olunca mütedahil taksitler hakkında da müruru zaman vaki olmuş olur
5 - Müddetlerin hesabı
Madde 130 - Müddetlerin hesabında müruru zamanın başladığı gün nazarı itibare alınmaz ve müruru zaman ancak müddetin son günü kullanılmaksızın geçtiği surette vaki olmuş olur
Bununla beraber borçların ifası meselesinde müddetlerin hesabına müteallik kaideler burada da tatbik olunur
II: Fer iler hakkında müruru zaman
Madde 131 - Asıl alacak hakkında müruru zaman vaki olunca faiz ve sair fer i alacaklar hakkında da müruru zaman vaki olmuş olur
III: Müruru zamanın cereyanına mani olan ve müruru zamanı tatil eden sebepler
Madde 132 - Aşağıdaki hallerde müruru zaman cereyan etmez ve cereyana başlamış ise inkıtaa uğrar;
1 - Velayet devam ettiği müddetçe çocukların baba ve analarına karşı olan alacakları hakkında
2 - Vesayet devam ettiği müddetçe vesayet altında bulunanların vasi veya Sulh Hakimi ve Mahkemei Asliye Hakimleri zimmetinde olan alacakları hakkında
3 - Nikah devam ettiği müddetçe karı kocadan birinin, diğeri zimmetinde olan alacakları hakkında
4 - Hizmet mukavelesinin devam ettiği müddetçe hizmetçilerin, istihdam edenlere karşı olan alacakları hakkında
5 - Borçlu alacak üzerinde intifa hakkını haiz olduğu müddetçe
6 - Alacağı, bir Türk mahkemesi huzurunda iddia etmek imkanı olmadığı müddetçe
Müruru zaman, tatil eden sebeplerin zail olduğu günün hitamından itibaren başlar veya tevakkuftan evvel başlamış olan cereyanına devam eder
IV: Müruru zamanın kat ı
1 - Katı sebepleri
Madde 133 - Aşağıdaki hallerde müruru zaman katedilmiş olur;
1 - Borçlu borcu ikrar ettiği, hususiyle faiz veya mahsuben bir miktar para veya rehin yahut kefil verdiği takdirde
2 - Alacaklı dava veya defi zımnında mahkemeye veya hakeme müracaatla veya icrai takibat yahut iflas masasına müdahale ile hakkını talep eylediği halde
2 - Borçlulara karşı kat ın neticeleri
Madde 134 - Müruru zaman, müteselsilen borçlu olanlardan veya taksimi kabil olmıyan bir borcun müşterek borçlularından birine karşı katedilmiş olunca diğerlerine karşıda katedilmiş olur
Müruru zaman, asıl borçluya karşı katedilmiş olunca kefile karşıda katedilmiş olur
Müruru zaman, kefile karşı katedilmiş olunca asıl borçluya karşı katedilmiş olmaz
3 - Yeni müddetin mebdei
a) İkrar ve hüküm halinde
Madde 135 - Müruru zaman katedilmiş olunca katıdan itibaren yeni bir müddet cereyan etmeğe başlar
Borç bir senette ikrar edilmiş veya bir hüküm ile sabit olmuş ise yeni müddet daima on senedir
b) Alacaklının fiili halinde
Madde 136 - Bir dava veya defi ile katedilmiş olan müruru zaman, dava devam ettiği müddetçe iki tarafın muhakemeye müteallik her muamelesinden ve hakimin her emir ve hükmünden itibaren yeniden cereyana başlar
Katı, icrai takibattan neşet etmiş ise müruru zaman takibe müteallik her muameleden itibaren yeniden cereyana başlar
Katı, bir iflasa müdahaleden neşet etmiş ise müruru zaman, iflasa müteallik hükümlere göre alacağı yeniden talep etmek mümkün olduğu zamandan itibaren yeniden cereyana başlar
V: Davanın reddi halinde munzam müddet
Madde 137 - Dava veya defi, vazıyed eden hakimin salahiyeti olmaması veya tamiri kabil ve şekle müteallik bir noksan veya vaktinden evvel ikame edilmiş olması sebebi ile reddolunmuş olupta arada müruru zaman müddeti hitam bulmuş ise alacaklı hakkını talep etmek için altmış günlük munzam bir müddeten istifade eder
VI: Menkul rehni ile temin edilmiş alacak halinde
Madde 138 - Alacağın bir menkul rehni ile temin edilmiş bulunması, bu alacak hakkında müruru zaman cereyanına mani olmaz Fakat alacaklı rehinden hakkını istifa etmek salahiyetini muhafaza eder
VII: Müruru zamandan feragat
Madde 139 - İptidaen müruru zamandan feragat batıldır
Müteselsil borçlulardan biri tarafından vukubulan feragat, diğerlerine karşı dermeyan olunamaz
Feragat, taksimi kabil olmayan bir borcun müşterek borçlularından biri tarafından sadır olduğu takdirdede hüküm böyledir Asıl borçlu tarafından vukubulan feragat, kezalik kefile karşı dermeyan olunamaz
VIII: Müruru zamanın dermeyanı lüzumu
Madde 140 - Müruru zaman dermeyan edilmediği surette hakim, müruru zamanı kendiliğinden nazara alamaz
DÖRDÜNCÜ BAP: Borçların nevileri
BİRİNCİ FASIL: Müteselsil borçlar
(A) BORÇLULAR ARASINDA TESELSÜL
I: Şartları
Madde 141 - Alacaklıya karşı, her biri borcun mecmuundan mesul olmağı iltizam ettiklerini beyan eden müteaddit borçlular arasında teselsül vardır
Böyle bir beyanın fikdanı halinde teselsül ancak kanunun tayın ettiği hallerde olur
II: Alacaklı ve borçlu arasındaki münasebet
1 - Hükümleri
a) Müşterek borçluların mesuliyeti
Madde 142 - Alacaklı müteselsil borçluların cümlesinden veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasını istemekte muhayyerdir
Borcun tamamen edasına kadar bütün borçluların mesuliyeti devam eder
b) Müşterek borçlulara ait defiler
Madde 143 - Müteselsil borçlulardan biri alacaklıya karşı onunla kendi arasındaki şahsi münasebetlerden veya müteselsil borcun sebep veya mevzuundan tevellüt etmiş olanlardan maada bir şey dermeyan edemez ve bütün borçlular arasında müşterek olan defileri dermeyan etmediği halde onlara karşı mesul olur
c) Müşterek borçlulardan birinin şahsi fiili
Madde 144 - Hilafına mukavele olmadıkça müteselsil borçlulardan biri kendi fiili ile diğer borçluların vaziyetlerini ağırlaştıramaz
2 - Müteselsil borcun sukutu
Madde 145 - Tediyesi ile veya yaptığı takas ile borcun tamamını veya bir kısmını iskat etmiş olan müteselsil borçlulardan biri, sakıt olan borç nispetinde, diğer borçluları halas etmiş olur
Eğer müteselsil borçlulardan biri borç tediye olunmamış iken ondan tahallüs etmiş ise, diğer borçlular ancak halin veya borcun mahiyetinin irae ettiği nispette bu beraetten istifade edebilirler
III: Müşterek borçlular arasındaki münasebetler
1 - Taksim
Madde 146 - Borcun mahiyetinden hilafı istidlal olunmadıkça, müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyeden birbirine müsavi birer hisseyi üzerlerine almağa mecburdur Ve hissesinden fazla tediyede bulunan, fazla ile diğerlerine rücu hakkını haizdir
Birinden tahsili mümkün olmayan miktar, diğerleri arasında mütesaviyen taksim olunur
2 - Halefiyet
Madde 147 - Rücu hakkından istifade eden müteselsil borçlulardan her biri, tediye ettiği miktar nispetinde alacaklının haklarına halef olur
Alacaklı, diğerlerinin zararına olarak müteselsil borçlulardan birinin vaziyetini iyileştirdiği takdirde bu fiilinin neticelerini şahsan tahammül eder
(B) ALACAKLILARIN ARASINDA TESELSÜL
Madde 148 - Borcun tamamını tediyesini istemek hakkını her birine bahşettiğini borçlu beyan ettiği hallerde, müteaddit alacaklılar arasında teselsül mevcut olacağı gibi kanunun tayin ettiği maddelerde dahi bu nevi teselsül bulunur
Müteselsil alacaklılardan birine vakı tediye ile borçlu bütün alacaklılara karşı beri olur
Alacaklılardan birinin icraya veya mahkemeye müracaatından haberdar edilmedikçe borçlu onlardan dilediğine tediyede muhayyerdir
İKİNCİ FASIL: Şarta bağlı borçlar
(A) TALİKİ ŞART
I: Umumiyet itibariyle
Madde 149 - Bir akdin mevzuunu teşkil eden borcun mevcudiyeti, meşkuk bir hadisenin tahakkukuna talik edilmiş ise o akit şarta bağlı akit olur
İki taraf hilafını kast etmedikleri halde şarta bağlı akit, ancak şartın tahakkuku anından itibaren hüküm ifade eder
II: Şartın bağlı olduğu sıradaki vaziyet
Madde 150 - Şart tahakkuk edinceye kadar borçlu, borcun layıkı veçhile edasına mani olacak her nevi tasarruftan içtinap etmekle mükelleftir
Şarta bağlı hakkı tehlikeye düçar edilen alacaklı, alacağı mutlak olan alacaklıların haklarını muhafaza için yapmağa salahiyettar oldukları tedbirleri ittihaz edebilir
Şartın tahakkukundan evvel yapılan temliki her tasarruf, şartın hükümlerini ihlal ettiği nispette batıl olur
III: Fasıla esnasında tahakkuk eden menfaatler
Madde 151 - Şartın tahakkukundan evvel taahhüt olunan şey kendisine teslim olunan alacaklı, şartın tahakkuku halinde, fasıla esnasında o şeyden elde ettiği menfaatlerede malik olur
Şart tahakkuk etmezse alacaklı elde ettiği menfaatleri red ile mükelleftir
(B) İNFİSAHİ ŞARTLAR
Madde 152 - İnfisahı, meşkuk bir hadisenin tahakkukuna talik edilen akit, şartın tahakkuku anından itibaren hüküm ifade etmez
Kaideten, infisah makabline şamil olmaz
(C) MÜŞTEREK HÜKÜMLER
I: Şartın tahakkuku
(B) İNFİSAHİ ŞARTLAR
Madde 153 - Eğer şart, iki taraftan birinin bizzat yapması lazım olmayan bir şeyin icrasından ibaret ise, o tarafın vefatı halinde mirasçısı onun yerine kaim olabilir
II: Hileli mümanaat
Madde 154 - Şartın tahakkukuna iki taraftan biri hüsnü niyet kaidelerine muhalif bir hareketle mani olursa, o şart tahakkuk etmiş addolunur
III: Memnu şartlar
Madde 155 - Kanuna veya ahlaka (adaba) mugayir bir fiil veya ihmal, şart olarak tayin edilmiş olduğu takdirde bu şarta bağlı olan borç hükümsüz olur
ÜÇÜNCÜ FASIL: Pey akçesi, zamanı rücu, ücret tevkifi ve cezai şart
(A) PEY AKÇESİ VE ZAMANI RÜCU
Madde 156 - Bir kimse pey akçesi verdiği takdirde, bunu zamanı rücu olarak değil; belki akdin inikadına delil olmak üzere vermiş addolunur
Hilafına mahalli adet veya mukavele olmadıkça, pey akçesini alan, matlubuna mahsup etmiyerek onu muhafaza eder
Zamanı rücu şart edildiği halde, akitlerden her biri akitten rücu salahiyetini haiz addolunur Pey akçesi vermiş olan rücu ederse, verdiğini terk eder ve pey akçesini almış olan rücu ederse, aldığının iki mislini iade eder
(B) ÜCRET TEVKİFİ
Madde 157 - Hizmet akdinde mukavele mucibince ücretin bir kısmı tevkif edildiği halde, hilafına şart veya adet bulunmadıkça tevkif olunan ücret cezai şart olarak değil belki istihdam eden kimsenin zararına karşılık olmak üzere tutulmuş addolunur
Bu tevkif, ancak amele ücretinin tazminat ile mahsubu caiz olduğu nispette muteber olur
(C) CEZAİ ŞART
I: Alacaklının hakları
1 - İcra ile eda arasındaki münasebet
Madde 158 - Akdin icra edilmemesi veya natamam olarak icrası halinde tediye edilmek üzere cezai şart kabul edilmiş ise, hilafına mukavele olmadıkça, alacaklı ancak ya akdin icrasını veya cezanın tediyesini isteyebilir
Akdin muayyen zamanda veya meşrut mahalde icra edilmemesi halinde tediye olunmak üzere cezai şart kabul edilmiş ise, alacaklı hem akdin icrasını hem meşrut cezanın tediyesini talep edebilir Meğer ki alacaklı bu hakkından sarahaten feragat etmiş veya kayıt dermeyan etmeksizin edayı kabul eylemiş olsun
Borçlunun, cezai şartı tediye ile akitten rücu etmek hakkını ispat edebilmek salahiyeti mahfuzdur
2 - Ceza ile zarar arasındaki münasebet
Madde 159 - Alacaklı zarara düçar olmasa bile ceza lazım olur
Şart olunan ceza miktarından fazla zarara düçar olan alacaklı, borçlunun bir kusuru olduğunu ispat etmedikçe fazlasını isteyemez
3 - Fesih halinde alacaklının kısmen vukubulan tediyeye müteallik hakları
Madde 160 - Cezai şarta müteallik hükümler, kısmen vakı olan tediyenin fesih halinde alacaklıya kalması şartını mutazammın olan mukaveleyede, tatbik olunur
Taksitle satışa dair olan hükümler bakidir
II: Cezanın butlanı ve tenkisi
Madde 161 - Akitler, cezanın miktarını tayinde serbesttirler
Ceza, kanuna veya ahlaka (adaba) mugayir bir borcu teyit için şart edilmiş veya hilafına mukavele olmadığı halde borcun ifası borçlunun mesuliyetini icap etmeyen bir hal sebebiyle gayri mümkün olmuş ise, şart olunan cezanın tediyesi talep edilemez
Hakim, fahiş gördüğü cezaları tenkis ile mükelleftir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|