Şengül Şirin
|
Cevap : Dünya
Levha hareketleri
Levha hareket teorisi'ne (tektonik levha teorisi olarak da bilinir) göre Yer'in en dış kısmı iki tabakadan oluşur: kabuğu da kapsayan litosfer ve mantonun katılaşmış dış kısmı Litosferin altında astenosfer bulunur, bu mantonun yüksek viskoziteli olan iç kısmıdır
Litosfer, astenosferin üzerinde, tektonik levhalara ayrılmış bir halde yüzmektedir Bu plakalar belli temas noktalarında üç tür hareketten birini gösterirler: yaklaşma, uzaklaşma veya yanyana kayma Bu temas noktalarında depremler, volkanik faaliyetler, dağ oluşumları ve okyanus dibi hendekler oluşur
Ana plakalar şunlardır: Afrika plakası, Afrika'yı kapsar
Antarktik plakası, Antarktika'yı kapsar
Avustralya plakası, Avustralya'yı kapsar (Hint plakası ile 50-555 milyon yıl önce birleşmiştir)
Avrasya plakası, Asya ve Avrupa'yı kapsar
Kuzey Amerika plakası, Kuzey Amerika ve kuzey-doğu Sibirya'yı kapsar
Güney Amerika plakası, Güney Amerika'yı kapsar
Büyük Okyanus plakası, Büyük Okyanus'unu kapsar
Önemli küçük plakalar arasinda Hint plakası, Arabistan plakası, Karaip plakası, Nazka plakası, Skotia plakası ve Anadolu plakası sayılabilir
Aşınma
Kıtaları oluşturan güç, levha hareketlerinin motoru olan Yer'in iç enerji kaynağıysa, çok daha büyük bir dış enerji kaynağı, kıtaları aşındırarak yok etme sürecinde etkili olur: Güneş enerjisi Atmosfer hareketlerini ve su döngüsünü sürdürmek için gerekli enerjiyi sağlayan güneş ışınları, su ve rüzgar aşındırması ile kıta yüzeylerinden koparılan minerallerin yine bu iki araç yardımıyla okyanus tabanlarına taşınarak çökmesine yardımcı olur Bu mekanizma ile okyanus kabuğu üzerinde gittikçe kalınlaşarak biriken tortul kaya katmanı, dalma-batma mekanizması sırasında yerküre içlerine taşınarak yeniden erir
Aşınma mekanizması, suyun yerçekimi etkisi altındaki hareketlerini izler, yüksek dağların aşınarak alçalmasına, okyanus derinliklerinin dolarak yükselmesine yol açar, sonuçta yer yuvarlağının girinti ve çıkıntılarının törpülenerek çekim etkisi ile belirlenmiş ideal jeoit biçimine yaklaşması yönünde çalışır
Güneş Sistemi’nin Oluşumu Güneş Sistemi’nin oluşumu ile ilgili farklı teoriler ortaya atılmıştır En geçerli teori sayılan Kant-Laplace teorisine Nebula teorisi de denir Bu teoriye göre, Nebula adı verilen kızgın gaz kütlesi ekseni çevresinde sarmal bir hareketle dönerken, zamanla soğuyarak küçülmüştür Bu dönüş etkisiyle oluşan çekim merkezinde Güneş oluşmuştur Gazlardan hafif olanları Güneş tarafından çekilmiş, çekim etkisi dışındakiler uzay boşluğuna dağılmış ağır olanlar da Güneş’ten farklı uzaklıklarda soğuyarak gezegenleri oluşturmuşlardır
Dünya’nın Oluşumu
Dünya, Güneş Sistemi oluştuğunda kızgın bir gaz kütlesi halindeydi Zamanla ekseni çevresindeki dönüşünün etkisiyle, dıştan içe doğru soğumuş, böylece iç içe geçmiş farklı sıcaklıktaki katmanlar oluşmuştur Günümüzde iç kısımlarda yüksek sıcaklık korunmaktadır Dünya’nın oluşumundan bugüne kadar geçen zaman ve Dünya’nın yapısı jeolojik zamanlar yardımıyla belirlenir
Jeolojik Zamanlar
Yaklaşık 4,5 milyar yaşında olan Dünya, günümüze kadar çeşitli evrelerden geçmiştir Jeolojik zamanlar adı verilen bu evrelerin her birinde , değişik canlı türleri ve iklim koşulları görülmüştür Dünya’nın yapısını inceleyen jeoloji bilimi, jeolojik zamanlar belirlenirken fosillerden ve tortul tabakaların özelliklerinden yararlanılır Jeolojik zamanlar günümüze en yakın zaman en üstte olacak şekilde sıralanır
Dördüncü Zaman Üçüncü Zaman İkinci Zaman Birinci Zaman İlkel Zaman
İlkel Zaman Günümüzden yaklaşık 600 milyon yıl önce sona erdiği varsayılan jeolojik zamandır İlkel zamanın yaklaşık 4 milyar yıl sürdüğü tahmin edilmektedir
Zamanın önemli olayları : Sularda tek hücreli canlıların ortaya çıkışı En eski kıta çekirdeklerinin oluşumu
İlkel zamanı karakterize eden canlılar alg ve radiolariadır
Birinci Zaman (Paleozoik)
Günümüzden yaklaşık 225 milyon yıl önce sona erdiği varsayılan jeolojik zamandır Birinci zamanın yaklaşık 375 milyon yıl sürdüğü tahmin edilmektedir
Zamanın önemli olayları : Kaledonya ve Hersinya kıvrımlarının oluşumu Özellikle karbon devrinde kömür yataklarının oluşumu İlk kara bitkilerinin ortaya çıkışı Balığa benzer ilk organizmaların ortaya çıkışı Birinci zamanı karakterize eden canlılar graptolith ve trilobittir
İkinci Zaman (Mezozoik) Günümüzden yaklaşık 65 milyon yıl önce sona erdiği varsayılan jeolojik zamandır İkinci zamanın yaklaşık 160 milyon yıl sürdüğü tahmin edilmektedir İkinci zamanı karakterize eden dinazor ve ammonitler bu zamanın sonunda yok olmuşlardır
Zamanın önemli olayları : Ekvatoral ve soğuk iklimlerin belirmesi Kimmeridge ve Avustrien kıvrımlarının oluşumu İkinci zamanı karakterize eden canlılar ammonit ve dinazordur
Üçüncü Zaman (Neozoik) Günümüzden yaklaşık 2 milyon yıl önce sona erdiği varsayılan jeolojik zamandır Üçüncü zamanın yaklaşık 63 milyon yıl sürdüğü tahmin edilmektedir
Zamanın önemli olayları : § Kıtaların bugünkü görünümünü kazanmaya başlaması § Linyit havzalarının oluşumu § Bugünkü iklim bölgelerinin ve bitki topluluklarının belirmeye başlaması § Alp kıvrım sisteminin gelişmesi § Nümmilitler ve memelilerin ortaya çıkışı Üçüncü zamanı karakterize eden canlılar nummilit, hipparion, elephas ve mastadondur
Dördüncü Zaman (Kuaterner) Günümüzden 2 milyon yıl önce başladığı ve hala sürdüğü varsayılan jeolojik zamandır Zamanın önemli olayları : İklimde büyük değişikliklerin ve dört buzul döneminin (Günz, Mindel, Riss, Würm) yaşanması İnsanın ortaya çıkışı Dördüncü zamanı karakterize eden canlılar mamut ve insandır
Dünya’nın İç Yapısı
Dünya, kalınlık, yoğunluk ve sıcaklıkları farklı, iç içe geçmiş çeşitli katmanlardan oluşmuştur Bu katmanların özellikleri hakkında bilgi edinilirken deprem dalgalarından yararlanılır
Çekirdek Manto Taşküre (Litosfer)
Deprem Dalgaları Deprem dalgaları farklı dalga boylarını göstermektedir Deprem dalgaları yoğun tabakalardan geçerken dalga boyları küçülür, titreşim sayısı artar Yoğunluğu az olan tabakalarda ise dalga boyu uzar, titreşim sayısı azalır
Çekirdek
Yoğunluk ve ağırlık bakımından en ağır elementlerin bulunduğu bölümdür Dünya’nın en iç bölümünü oluşturan çekirdeğin, 5120-2890 km’ler arasındaki kısmına dış çekirdek, 6371-5150 km’ler arasındaki kısmına iç çekirdek denir İç çekirdekte bulunan demir-nikel karışımı çok yüksek basınç ve sıcaklık etkisiyle kristal haldedir Dış çekirdekte ise bu karışım ergimiş haldedir
Manto
Litosfer ile çekirdek arasındaki katmandır 100-2890 km’ler arasında bulunan mantonun yoğunluğu 3,3-5,5 g/cm3 sıcaklığı 1900-3700 °C arasında değişir Manto, yer hacminin en büyük bölümünü oluşturur Yapısında silisyum, magnezyum , nikel ve demir bulunmaktadır Mantonun üst kesimi yüksek sıcaklık ve basınçtan dolayı plastiki özellik gösterir Alt kesimleri ise sıvı halde bulunur Bu nedenle mantoda sürekli olarak alçalıcı-yükselici hareketler görülür
Mantodaki Alçalıcı-Yükselici Hareketler Mantonun alt ve üst kısımlarındaki yoğunluk farkı nedeniyle magma adı verilen kızgın akıcı madde yerkabuğuna doğru yükselir Yoğunluğun arttığı bölümlerde ise magma yerin içine doğru sokulur
Taşküre (Litosfer)
Mantonun üstünde yer alan ve yeryüzüne kadar uzanan katmandır Kalınlığı ortalama 100 km’dir Taşküre’nin ortalama 35 km’lik üst bölümüne yerkabuğu denir Daha çok silisyum ve alüminyum bileşimindeki taşlardan oluşması nedeniyle sial de denir Yerkabuğunun altındaki bölüme ise silisyum ve magnezyumdan oluştuğu için sima denir Sial, okyanus tabanlarında incelir yer yer kaybolur Örneğin Büyük Okyanus tabanının bazı bölümlerinde sial görülmez Yeryüzünden yerin derinliklerine inildikçe 33 m’de bir sıcaklık 1 °C artar Buna jeoterm basamağı denir
Kıtalar ve Okyanuslar Yeryüzünün üst bölümü kara parçalarından ve su kütlelerinden oluşmuştur Denizlerin ortasında çok büyük birer ada gibi duran kara kütlelerine kıta denir Kuzey Yarım Küre’de karalar, Güney Yarım Küre’den daha geniş yer kaplar Asya, Avrupa, Kuzey Amerika’nın tamamı ve Afrika’nın büyük bir bölümü Kuzey Yarım Küre’de yer alır Güney Amerika’nın ve Afrika’nın büyük bir bölümü, Avustralya ve çevresindeki adalarla Antartika kıtası Güney Yarım Küre’de bulunur Yeryüzünün yaklaşık ¾’ü sularla kaplıdır Kıtaların birbirinden ayıran büyük su kütlelerine okyanus denir
Kara ve Denizlerin Farklı Dağılışının Sonuçları Karaların Kuzey Yarım Küre’de daha fazla yer kaplaması nedeniyle, Kuzey Yarım Küre’de; Yıllık sıcaklık ortalaması daha yüksektir Sıcaklık farkları daha belirgindir Eş sıcaklık eğrileri enlemlerden daha fazla sapma gösterir Kıtalar arası ulaşım daha kolaydır Nüfus daha kalabalıktır Kültürlerin gelişmesi ve yayılması daha kolaydır Ekonomi daha hızlı ve daha çok gelişmiştir
Hipsografik Eğri Yeryüzünün yükseklik ve derinlik basamaklarını gösteren eğridir Kıta Platformu: Derin deniz platformundan sonra yüksek dağlar ile kıyı ovaları arasındaki en geniş bölümdür Karaların Ortalama Yüksekliği: Karaların ortalama yüksekliği 1000 m dir Dünya’nın en yüksek yeri deniz seviyesinden 8840 m yükseklikteki Everest Tepesi’dir Kıta Sahanlığı: Deniz seviyesinin altında, kıyı çizgisinden -200 m derine kadar inen bölüme kıta sahanlığı (şelf) denir Şelf kıtaların su altında kalmış bölümleri sayılır Kıta Yamacı: Şelf ile derin deniz platformunu birbirine bağlayan bölümdür Denizlerin Ortalama Derinliği: Denizlerin ortalama derinliği 4000 m dir Dünya’nın en derin yeri olan Mariana Çukuru denzi seviyesinden 11 035 m derinliktedir Derin Deniz Platformu: Kıta yamaçları ile çevrelenmiş, ortalama derinliği 6000 m olan yeryüzünün en geniş bölümüdür Derin Deniz Çukurları: Sima üzerinde hareket eden kıtaların, birbirine çarptıkları yerlerde bulunur Yeryüzünün en dar bölümüdür
Dünyanın Hareketleri
Dünya kendi çevresinde (23 saat, 56 dakika, 4 091 saniye) ve güneş çevresinde (365 gün, 6 saat, 48 dakika) hareket eder Günlük ve yıllık hareketlerine bağlı olarak gece, gündüz, mevsimler, kayaçların oluşması ve diğer canlılık ve biyolojik olaylar gerçekleşir Mevsimlerin oluşmasında etken ise 23 derecelik eksen eğikliğidir
Hareketleri: Sürekli olarak hareket eden dünyanın iki çeşit hareketi vardır Bu hareketlerden birisi kendi ekseni etrafında olur ve batıdan doğuya doğrudur Bu dönmesini 24 saatte tamamlar Dünyanın kendi ekseni etrafındaki bu dönmesi ile birlikte olan ikinci hareketi ,güneş etrafındadır Güneş etrafında dünya, elips şeklinde çok geniş bir yörünge üzerindeki hareketini de 365 1/4 günde, yani bir yılda tamamlar Dünyanın kendi ekseni etrafındaki ve güneş etrafındaki bu iki hareketi, iki önemli olaya sebep verir Kendi ekseni etrafında dönmesi ile gece ve gündüz, güneşin etrafında dönmesi ile mevsimler meydana gelir Dünyanın yüzeyi : Dünyanın yüzölçümü 509 200 000 kilometrekaredir Bunun % 70 denizler 360 600 000 kilometrekare, % 39,u karalar ,148 600 000 kilometrekare dir Kuzey kutup çevresinde karalarla çevrilmiş bir deniz, Güney Kutup çevresinde denizlerle kuşatılmış bir kara parçası vardır
Dünya İle İlgili Yeni Buluşlar
Dünya ile ilgili incelemeler atmosferin bileşimi, hareketleri, dünya güneş münasebetleri, atmosfer dışındaki atomik parçacıklar, dünyanın manyetik sahası üzerinde devam etmektedir
Dünyanın manyetik sahasının, merkezindeki metal kütleden meydana geldiği anlaşılmıştır Uzaya gönderilen inceleme uzmanları bu manyetik sahanın uzaydan gelen atomik parçaları, elektronları tuttuğunu tesbit etmiştir Tutulan bu elektronların bir şerit içinde helezonlar çizerek dünyanın manyetik bir kutbundan diğerine doğru yol aldığı anlaşılmıştır Daha sonraki incelemeler elektron tutan şeridin iç içe iki kuşaktan oluştuğunu göstermiştir Bütün bu incelemeler 1957 senesinde Sputnik 1’in uzaya fırlatılması ile başlamış Explorer 1, Explorer 3, Explorer 4 gibi birçok inceleme uyduları ve devamlı gönderilen insanlı, insansız uydularla devam etmektedir
Güneş Radyasyon Parçacıkları
Güneşten gelen parçacık akımları (Plazma) ilk olarak 1919 yılında İngiliz bilim adamı F A Lindemann tarafından anlaşıldı Alman fizikçisi Ludwing F Biermann kuyruklu yıldızların kuyruklarının neden güneşten uzaklaşacak yönde uzandığını, yine güneşten yayılan bu parçacıklara bağlamıştır 27 Ağustos 1962’de Venüs’e gönderilen Mariner 2 uzayda akan parçacıkların güneşten geldiğini kesin olarak tesbit etti 16 Aralık 1965’te Dünya ile Venüs arasında güneş yörüngesine oturtulan Pioneer 6 ise güneşten yayılan parçacıkların muntazam olarak saniyede 307,5 km hızla hareket ettiğini tesbit etmiştir Güneşten ayrılan radyasyon parçacıkları dünya ve gezegenlerin civarından geçerken bu gezegenlerin manyetik sahaları ile dışarıya doğru itilirler Manyetik sahayı delip geçebilen parçacıklar ise gezegen kutuplarına doğru helezonlar çizerek ilerler
Uyduların Dünya Hakkında Verdiği Bilgiler
15-25 Mayıs 1958 tarihlerinde dünya etrafında yörüngeye oturtulan Sputnik 3500 km yükseklikte atmosferin moleküler yapıyı atomik yapıya terk ettiğini gösterdi Dünya etrafında yörüngeye oturtulan Amerikan ve Rus uydularından alınan bilgilerle, atmosferin bileşimi, iyonosferdeki elektron yoğunlukları, iyonosferdeki elektromanyetik radyasyon ve radyo yayın karakteristikleri, dünyayı kuşatan küresel manyetik şeritler ve güneş radyasyon parçacıklarının bu manyetik şeritlerden nasıl uzaklaşarak yayıldığı devamlı incelenmektedir İyonosferin günün muhtelif saatlerinde geometrik yapısının değiştiği anlaşılmıştır Öğlen vakti 200 km kalınlıkta olan iyonosfer sabah ve akşamları 300-400 km’ye kadar şişer
Meteoroloji Uyduları
1960’tan tibaren uzaydan global incelemelerle hava tahminleri yapılmaya başlandı Uydudaki bir eleman dünya yüzeyinden yansıyan veya yayınlanan enerjiyi almakta, böylece bulutların değişimleri takip edilmekte, ayrıca hararet ve basınç değişimleri de alınmaktadır Bu metod dünya yüzeyindeki kimyasal madde ve madenler hakkında da bilgi verir Uydulardan alınan muhtelif bilgiler bilgisayarlarda analiz edildikten sonra meteorolojik, jeolojik tahminler yapılmaktadır
Uydulardan çekilen resimler hem normal fotoğraf hem de enfraruj ışıkla çekilebilir Enfraruj ışık gece de fotoğraf çekmeye yarar Bu şekilde fotoğraf çeken, bulut, hava ve okyanuslardan yayılan enerjileri voltaj veya akım olarak hisseden birçok uydular (Tiros-Television-İnfrared Orbital Satellites) dünya etrafında yörüngelerinde dönmektedir
Uyduların yörüngeleri ve dönüş hızları farklı olabilir Mesela her öğle vakti kutuplardan ekvatoru geçen (ESSA) uyduları her zaman normal fotoğraf çekebilirler Çünkü devamlı gün ışığı bulunan bölge üzerinde dolaşırlar Dünya dönüş hızıyla aynı hızda yörüngesinde dönen GOES uyduları ise dünya dönüşüne göre sabit oldukları için bulutların ve yüzeyin gece gündüz devamlı normal ve enfraruj resimlerini çekerler
Eski Dünya
Uzaydan radar dalgaları ile görüntülenen yerlerin jeolojik yapıları daha ayrıntılı olarak görülebilmektedir 14 Kasım 1981 günü uzayda yörüngesinden radar dalgaları ile tesbitler yapan Columbia uzay mekiğinin çektiği resimlerin analizi çok hayret vericiydi Sahra kumlarının altında milyonlarca sene önce mevcut olan geniş nehir yatakları bulunmaktaydı Colombia bu tesbitlerini radar fotoğraf makinası (SIR-A) ile yapmıştı 1,3 sigahertz frekanslı 23 cm dalga boyu olan mikro dalga, gevşek sahra toprağının 5-6 metre derinliklerine ulaşabildiği için bu nehir yataklarını tesbit edebilmiştir Nehir yataklarının bulunduğu yerlerde sonradan araştırmacıların yaptığı kazılarda gerçekten nehir yatakları ortaya çıkarılmıştır Eylül 1982’de Mısır Çölünde böyle bir bölgede bir metre derinliğine inildiğinde nehir yatağı ortaya çıkarılmış ve bu yatak içinde ise, eski devirlere ait alet ve silahları andıran araçlar bulunmuştur Arkeolojistlerin yaptığı tahminlere göre 200 000 sene önce bu bölgeler, sahra yeşillik ve akarsularla dolu olup insanların yerleştiği yerlerdendi
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|